SEHİL sıf. (ar. sehi). 1. Kolay, rahat: "Kazan ve Ejderhan eyaletlerinin RusyalIdan ahz u istirdadı emr-i sehl iken..."(C...
SEHİL sıf. (ar. sehi).
1. Kolay, rahat: "Kazan ve Ejderhan eyaletlerinin RusyalIdan ahz u istirdadı emr-i sehl iken..."(Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Sehl -ter, çok kolay, çok rahat. || Sehl-üt-telaffuz, söylenmesi kolay: "Müslüman kelimesi, bu anda ahalimizin ahval-i ruhiyesine daha muvâfık ve Türk-Tatar kelime-i mürek- kebesinden daha sehl-üt-telaffuz olduğundan..." (İsmail Suphi).
*Ed. Sehl-i mümteni, hepimiz tarafınca benzeri yazılabilecekmiş şeklinde görünen, fakat yansılamak edilemeyen ustalıklı yapıt. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Ed. Sehl-i mümteni, yalın anlatımlı, fakat içinde ne olduğu varlıklı, etkisinde bırakan yapıttır. Sadeliği dolayısıyla benzerinin kolayca meydana getirilebileceği sanılır, sadece bunu başarabilen olmaz. Ziya Paşa, Süleyman Çelebi'nin Mevlid'm bu şekilde bir yapıt sayar: "Aşk ü sühan onda müctemi- dir/Baştan başa sehl-i mümtenidir" (Aşk ve söz onda bir araya gelmiştir; baştan başa sehl-i mümtenidir) [Ziya Paşa].
1. Kolay, rahat: "Kazan ve Ejderhan eyaletlerinin RusyalIdan ahz u istirdadı emr-i sehl iken..."(Cevdet Paşa, XIX. yy.).
2. Sehl -ter, çok kolay, çok rahat. || Sehl-üt-telaffuz, söylenmesi kolay: "Müslüman kelimesi, bu anda ahalimizin ahval-i ruhiyesine daha muvâfık ve Türk-Tatar kelime-i mürek- kebesinden daha sehl-üt-telaffuz olduğundan..." (İsmail Suphi).
*Ed. Sehl-i mümteni, hepimiz tarafınca benzeri yazılabilecekmiş şeklinde görünen, fakat yansılamak edilemeyen ustalıklı yapıt. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Ed. Sehl-i mümteni, yalın anlatımlı, fakat içinde ne olduğu varlıklı, etkisinde bırakan yapıttır. Sadeliği dolayısıyla benzerinin kolayca meydana getirilebileceği sanılır, sadece bunu başarabilen olmaz. Ziya Paşa, Süleyman Çelebi'nin Mevlid'm bu şekilde bir yapıt sayar: "Aşk ü sühan onda müctemi- dir/Baştan başa sehl-i mümtenidir" (Aşk ve söz onda bir araya gelmiştir; baştan başa sehl-i mümtenidir) [Ziya Paşa].
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR