Sekülarizm: Sanayileşmenin ve “burjuvazinin devlet ve din işlerini birbirlerinden ayırması politikasıâ€nın toplumdaki sonucudur. Din, şa...
Sekülarizm Nedir
Sekülerizm ya da sekülarizm; doğrusu dünyevilik toplumda ahiretten ve başka dini, ruhani meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket. TDK, sekülerizm terimine karşılık olarak dünyacılık sözcüğünü önermiştir. Sekülerizm, din merkezli veyahut dinî öğeleri toplumsal, hukuki ve siyasal mealde belirleme edici kılan bir yaklaşımın tersine, bu tarz şeyleri toplumsal, hukukî ve siyasî kümeden farklı kılan bir yaklaşımı tanımlar. Çok geniş bir terim olan sekülerizm, içinde pek çok değişik akım, tür ve kuram barındırır. Seküler kelimesi, dünyevi olanı belirtir ve dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulması anlamına gelir.
Â
Laiklik ve sekülerizm kavramları Türkçede çoğunlukla anlamdaş kullanılır. Laiklik, dinî şahıs ve kurumların devletin işleyişine ve devlet kurumlarına müdahale etmemesi; devletin de din işlerine karışmaması anlamına gelir. Fransız sekülerizmi olarak da anılan laiklik terimi, daha kapsamlı olan sekülerizm hareketinin bir parçasıdır.
Siyasal Mealde Sekülerizm
Siyasal mealde kullanılan sekülerizm, teokrasi yönetiminin tamamen zıttı olarak devlet yönetiminin din odağından uzak bir biçimde yapılması icap ettiğini savunur. Toplumu ilgilendiren kamusal mevzulara dinin karıştırılmaması icap ettiğini söyleyen seküler fikir, din ile bütünleşen kamusal uygulamaların tamamını reddeder. Avrupa’nın karanlık uykusundan uyanmasını elde eden “Aydınlanma Hareketi†esnasında şekillenmeye süregelen bir kavram olan sekülerizm, dogmatik inançları tanımaz. Nedensellik ve deneyciliğin ön planda tutulduğu sekülerizmde doğaüstü olayların sebeplerinin din ve tanrı ile bağdaştırılmasının dünya yaşamına herhangi bir katkı sağlamayacağı görüşü hakimdir. Günlük yaşamın bir parçası olmayan din ve dinin ilgilenilmiş olduğu doğaüstü kavramların insanoğluna herhangi bir yönden katkı sağlamayacağını söyleyen sekülerizm, yaşamın anlamı ya da işleyiş mekaniği için söz konusu konuların temel alınamayacağını düşünür..
Felsefede Sekülerizm
Genel olarak bir felsefi akım olmasa da toplumsal bir ideoloji olarak tanımlanabilen sekülerizm, dünyayı idrak etmek için dini bilgilerin hiçbir işe yaramayacağını savunur. Hukuki mevzularda, toplumu ilgilendiren toplumsal kararlarda ve politika biliminin işleyişinde din merkezli bir görüşlerin tamamı reddeden sekülerizm, “sekülerlik†ismi verilen kendi terminolojisini yaratmaya da çalışmıştır. Felsefi, siyasal ya da sosyolojiyi ilgilendiren pek çok mevzuyu seküler form olarak tanımlayan bir fikir sistemi, pek çok insan için “ateizm†ile aynı şey anlamına gelir. Genel olarak seküler insanların oldukça büyük bir kısımı ateist olmadığını iddia eder ve kendilerine bakılırsa ya da başka insanoğlu şeklinde belli başlı bir dini inancı bulunduğunu söyler. Seküler insanların büyük kısımı, tanrının varlığını sorgulamadığını yalnızca “dini otoritenin†günlük yaşamı ilgilendiren mevzularda esas alınacak bir irade olmadığını ifade eder. Ama felsefenin temelleri içinde yer edinen “rasyonel düşünce†içinde bu düşünce incelenirse, bu gibi bir önermenin tutarsız olduğu da görülür. Zira dini otoritenin bizzat Yaratıcı tarafınca oluşturulduğu düşünülürse, Tanrı’yı kabul eden bir kişinin O’nun koyduğu hükümlerin dünya hayatına yarar sağlamayacağını düşünmesi tamamen irrasyonel bir düşüncedir.
Etimolojik Olarak Sekülerizm
Sekülerizm sözcüğü Latince'de "nesil", "periyod" (süre dilimi) anlamına gelen zaman içinde Hristiyan Latincesi'nde "dünya" anlamında kullanılmaya başlanan sæculum’dan türemiştir. Türkçeye Fransızca sécularisme sözcüğünden türeyerek geçmiştir.
Â
Saeculum, "nesil" ya da "yüzyıl" anlamlarına gelen ve süre birimi bildiren bir sözcüktür. Bu sözcük Hristiyan Latincesinde ise "dünya" anlamında kullanılmıştır. Süre içinde seküler sözcüğünün anlamı ve kapsamı büyük oranda değişmiştir.
Â
Türk Dil Kurumu dünyacılığı şu şekilde tanım etmektedir: "Bireysel alınması mühim gören, dinin devletten ayrı ve özerk olmasını korumak için çaba sarfeden öğreti."
Sekülerizmin Tarihçesi
Seküler kelimesi Hristiyanlık doktrininin parçalarından olan Tanrı'nın süre haricinde var olduğu prensibine karşılık zamana (zamansal olmaya) vurgu niteliği taşıyan, genel olarak yaşam ve idarenin dinî bir merkezden ayrılıp dünyevi bir merkeze ilerlediğini, zamansal, süre içinde mevcud bir tarafa kaydığını belirten bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Bu düşünce başka tüm dinî ve spiritüel inançları kapsayacak şekilde genişlemiştir. Dinî şekilde algılanabilecek ya da dinî kaynaklara dayandırılmış türlü kuruluş, mevzu ve kavramlara dinî olmayan, bunlarla dini farklı kılan bir bağlamda, yaklaşır. Örnek vermek gerekirse: seküler etik, seküler devlet vb.
Â
Sekülerizm kelimesini ilk kez kullanan George Jacob Holyoake, sekülerliği, inançtan meydana gelen tüm fikirlerin dışlanmasını esas alan doktrindir diye tanım etmişti. Holyoake ilk başlarda netheism, limitationism şeklinde adlar vermeyi düşündüğü felsefesine sonrasında sekülarizm ismini verdi. Hareketin içinde ateistler bulunmasına karşın Holyoake felsefesinin ateizme sürüklenmesine karşıydı. Toplumsal sekülarizm, dini dünyevi işlerden tasnif ederek ferdin içine hapsedilmesini öngörüyordu. Samuel Johnson'un 1755 tarihindeki Dictionary 'sinde secularity, dikkatleri yalnızca bu dünyaya yoğunlaştırma; secularize, dinî ve uhrevi olanı günlük yaşamdan uzaklaştırma; secularization, dinin tesirini sınırlama, azaltma anlamlarına geliyordu.
Sekülerizm Tanımları
Siyasal mealde, sekülerizm din ve devletin ayrılmasıdır ki bu din ve devletin birleşmesi olan teokrasinin zıttıdır.
Â
Felsefi bir açıdan, sekülerizm devletlerin dogmatik bir inanç değildir de nedensellik ve deneysellik üstüne kurulu olduğu, somut ve bilimsel temellere dayandığı terimi ve düzenidir.
Â
Çağdaş zamanlarda, genel kanı insanların özgürlük ve eşitlik ideallerinin yasa ile korunduğu bir siyasal sistemin kralın ya da ruhban sınıfının dinî dogma, talep ve kuralları merkez alan tanrısal hak ve yargılarından oluşan bir siyasal sistemden daha üstün olduğu yönündedir.
Â
Sekülerizmin bir başka tanımı da; dinin bir toplumun kamusal sorun ve işlerine karışmaması ve bunlarla bütünleşmemesini korumak için çaba sarfeden ve belirten düşüncedir.
Â
Çoğunlukla Avrupa'daki Aydınlanma hareketiyle ilişkilendirilen sekülerizm, Garp toplumu ve siyasal gelişimi açısından çok mühim bir yere haizdir. ABD'deki kilise ve devletin ayrımı ve Fransa'daki laiklik (laïcité), ergonomik mealde olmasa da ilke bakımından büyük oranda sekülerizm kaynaklıdır.
Â
Bununla birlikte, sekülerizm din ve doğaüstü inançların dünyayı idrak etmek ve günlük yaşam için temel teşkil etmediğini korumak için çaba sarfeden toplumsal ideoloji olarak da tanımlanmıştır. Seküler teriminin başka kullanımları ve sekülerizmin barındırdığı terimler dizgesi hakkında daha ayrıntılı bilgi için sekülerlik maddesine bakabilirsiniz.
Â
Sekülerizm, seküler formların (siyasal, toplumsal ya da felsefi) savunulması ve ortaya konmasına verilen isim olarak da kullanılmıştır. Sekülerizm hakkında genel bir yargı da ateizme müsavi tutulmasıdır ki bu yanlıştır. Aslen pek çok seküler kişi, bireysel mealde kendilerini dindar saymaktadırlar. Ateizm tanrının varlığını sorgularken, sekülerizm dinî otoritenin dünyevi işlerde yargıç olup olamayacağını sorgular.
Â
Sekülerizm siyasal, felsefi ve toplumsal alanlara nüfuz etmiş olduğu için pek çok değişik olgu ve kavramda mevcuttur. Sekülerizmin aslı sebebiyle nüfuz etmiş olduğu değişik kavramların bir bölümü bu maddede incelenmiştir. Etik hukuk ve haklar bunlara örnek olarak verilebilir.
Seküler Etik Nedir
Seküler sözcüğünün kullanımı sekülerizmin bir parçası ya da sekülerizmin temellerine bağlı olarak tanımlanırsa, seküler etik terimi, etik mevzusunun dinden ayrıştırılmış bir anlayışı olarak tanımlanabilir. Dinî temellere dayanmayan pek çok etik anlayışı mevcuttur, bunların büyük çoğunluğu seküler etik başlığı altında incelenebilir. Bu da seküler etik teriminin fazlasıyla genişlemesi ve değişkenlik göstermesine neden olur. Mesela hem dini ya da tanrıyı reddeden etik kuramlar hem de dini ya da tanrıyı kabul edip, bir tek etiğin tek membaı görmeyen kuramlar seküler etik başlığı altında incelenebilir. Tüm bu çoğulluk da seküler etiğin tanımını güçleştirdiği şeklinde toplumsal boyutta algılanış biçimini de etkilemiştir.
Â
En yalın ve kaba tanımla, seküler etik, dini, doğaüstü ya da tanrısal temeller yerine pozitif, bilimsel ve rasyonel temellere dayanan etik anlayışları için kullanılan bir terimdir.
Seküler Cemiyet Nedir
Din bilimleri açısında meydana getirilen araştırmalarda Garp toplumları çoğu zaman seküler olarak tanımlanmaktadır. Genel olarak Garp toplumlarında resmi din dayatması mevcut değildir ve din özgürlüğü, doğrusu kişinin istediği dine inanma ya da herhangi bir dine inanmama özgürlüğü, mevcuttur. Her ne kadar bir takım Garp devletlerinde,din kaynaklı geleneksel ahlaki perspektifler tartışmalı mevzularda rol oynasa da,politik mealde dinin karar verme mekanizmasında herhangi bir görevi yoktur . Pek çok ülkede dinin söz konusu karar mekanizma ve durumlarında kaynak ya da kanıt gösterilmesi de mümkün değildir. Zamanı bakımdan da, bugünün toplumları gerek günlük hayatta gerekse yaşam görüşü açısından dinin komut ve yasaklarına ve dinî etiğe eskiden olmasıyla birlikte bağlı değildir. Bununla birlikte din merkezli toplumsal ve bireysel yaşamın genel mealde yaygın olduğu söylenemez, bilhassa de Garp devletlerinde.
Â
Genel kanıya bakılırsa Aydınlanma hareketinin en büyük sonucu, dinî ve doğaüstü kıymet, kaynak ve delillerden çok bilimsel ve akılcı kıymet, kaynak ve delillerin önemsenmesi, temel alınmasıdır. Bu doğrultuda, Aydınlanma periyodunun sonlarındaki ve Aydınlanma periyodu sonrası yaşamış sekülerizm savunucuları ve düşünürleri dinin bir tek siyasal alandan değildir, toplumsal alandan da en azından bir yargı, etik ve değerler membaı olarak ayrılması icap ettiğini öne sürmüşlerdir. Her ne kadar bu tartışmalı bir mevzu olsa da, genel kanı söz konusu bir değişimin geçen yüzyılda yaşandığı, en azından Garp ülkeleri temelinde yaşandığı yönündedir. Söz konusu bir toplumsal yapının var olduğu ülkelere bazıları 'seküler' ülkeler adını vermiştir.
Â
Çağdaş sosyoloji sekülerizm, seküler otorite ve sekülerizasyonu sosyolojik ve zamanı süreç ve kavramlar olarak incelemektedir. Bu mevzuda katkıda bulunmuş bir takım mühim adlar şunlardır: Max Weber, Carl L. Becker, Karl Löwith, Hans Blumenberg, M.H. Abrams, Peter L. Berger ve Paul Bénichou.
Seküler Devlet Nedir
Seküler devlet tanımı, sekülerizmin siyasal boyutuyla ilgilidir ve seküler esaslara dayalı devleti tanımlar. Devlet şekli olarak Sekülerizm, teokrasi yerine seküler bir devlet biçiminin tercih edilmesi, savunulmasıdır. Aslen dinlerin büyük bir kısmının, devlet terimi açısından siyasal nitelikleri yoktur. Gene büyük bir bölümü ise, siyasal nitelikleri, devlet terimi açısından olsun olmasın, seküler ve demokratik devlet ve cemiyet anlayışları ile uzlaşmış durumdadırlar. Bir sürü din ise temelde seküler bir devlet idaresini (idareten) onaylamakta ve tarihsel süreçte bunun örneklerini göstermektedir. Her ne kadar teokratiklik olarak tanımlanamasa da sekülerizminden, yasa ve hukuk mevzularında ayrılan türlü dinî inanç ve mezhepler mevcuttur. Bu tür durumlar devlet idaresinin sekülerliğini benimserken, yargısal ve hukuki temeller açısından dinin de bir kaynak teşkil etmesini savunurlar. Kısaca bir tür yarı-dini cemiyet şekli modelidir de.
Â
Toplumsal ve bireysel bazda incelendiğinde, dindar cemiyet ve bireyler de dahil olmak suretiyle ekseriyet dinî mealde seküler bir idarenin mümkün ve meşru olacağını savunmaktadır. Hatta bir takım dinlerin temelde bu durumu savunduğu ya da söz konusu bir devlet tarif ve idaresine dair destekleyici unsurlar ihtiva ettiği ortaya konmuştur. Örnek vermek gerekirse, Hristiyanların çoğunluğu seküler bir devlet anlayışını benimsemekte ve bu fikrin Hristiyan kaynaklarında da mevcut bulunduğunu öne sürmektedirler.
Hristiyanlık ve Seküler Devlet
Bilhassa çağıl zamanlarda, seküler devlet anlayışını korumak için çaba sarfeden Hristiyan kişi ve topluluklar Hristiyanlığın esasta seküler devlet anlayışını benimsediğini öne sürmektedirler. Bu mevzuda İncil öğretilerinden türlü destekleyici unsurlar ortaya korlar ki bunların en belirgini Luka İncili, 20. bölüm, 25. ayettir. Bu ayette vergiler üstüne bir soruya İsa'nın verdiği çözüm yer alır, ayetin Türkçe karşılığı şöyledir:
 O da, "Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" dedi.
Bu sözün kabaca bir tür sekülerizmi önerilmiş olduğu ve desteklediği düşünülmüştür. Gene de Hristiyan fundamentalist gruplar bu ayeti değişik yorumlarlar ve devlet hususunda sekülerizmin dinî mealde meşru olmadığını savunurlar. Fundamentalist Hristiyan grup ve fikirlerin büyük bölümü teokratik devleti ve düşünceyi savunmaktadırlar. Gene de Hristiyanlık odaklı değişik devlet biçimlerini ya da devletsizliği savunun fundamentalist gruplar da mevcuttur. Bunların kim bilir en köktencilik örneklerinden birisi Hristiyan anarşistlerdir.
İslam ve Seküler Devlet
İslam'da genel kanı, İslam dininin ön görmüş olduğu siyasal sistem mevcut olmasa da bu sistemin kabul edilmesi, fakat ahlaki meselelerde toplumun idareye sözlü müdahale ve nasihatte bulunması yönündedir. Kısaca seküler devletin ideal görülmese de meşru görüldüğü söylenebilir, en azından seküler cemiyet kavramından ayrılmış olduğu durumda. Tarihsel süreçte kurulmuş İslami devletler, çoğu zaman İslam'ın siyasal anlayışına tam uymayan bir şekilde olsa da cemiyet ve dinî otoriteler tarafınca kabul görmüştür. Gene bu sistemlerin büyük bölümü İslam'ı yargı ve hukuk meselelerinde kaynak olarak kullanmıştır ki bu ne tam anlamıyla dinî ne tam anlamıyla seküler olan bir hukuk ve bu sebeple devlet anlayışı ortaya koymuştur.
Â
Tarih süresince, İslam esaslara uygun olmayan şekil ve işleyişe haiz devletlerin meşru olmadığını öne devam eden fikir ve gruplar ortaya çıksa da genellikle azınlıkta kalmış ve pek ses getirememiştir. Gene de bilhassa 20. yüzyılda, İslami temellere haiz devlet anlayışının İslam dini açısından tek meşru devlet anlayışı bulunduğunu öne devam eden grup ve akımlar oluşmuştur. Bu grupların ifade etmiş olduğu tam anlamıyla bir teokrasi sayılamasa da, bilhassa hukuki mealde tamamen İslami detayları kaynak alan bir devlet anlayışıdır. Bu gruplar fikirlerini korumak için çaba sarfetmek için sık sık İslam dininin mukaddes kitabı olan Kur'an'ın Maide suresi, 44. ayetinin son kısmını kanıt gösterirler, bu kısım şöyledir:
 ... Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.
Seküler Örgütler
National Secular Society (Ulusal Seküler Topluluğu) şeklinde gruplar sekülerizm kampanyaları yaparlar ve çoğu zaman seküler hümanizm taraftarları tarafınca desteklenirler. Hümanist olmayan bireylerden de yardım görürler. 2005 senesinde National Secular Society "Senenin Seküler(ist)i" ödül töreni düzenledi. Bir ilk olan bu ödülün ilk sahibi de İran İşçi-Komünist Partisi'nden Meryem Namazie olmuştur.
YORUMLAR