gökyüzü (I) isim (gökyüzü:) Arapça sem¥¢ Gök: "Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi....
gökyüzü (I)
isim (gökyüzü:) Arapça sem¥¢
"Burası ufukları geniş, seması bulutsuz, güneşi berrak bir yeşil saha idi."- H. C. Yalçın.
Birleşik Sözler
alaimisema gökyüzü (II)
isim, eskimiş (gökyüzü:) Arapça sem¥¤
1 . İşitme, duyma. isim, eskimiş (gökyüzü:) Arapça sem¥¤
2 . Mevlevi dervişlerinin ney, nısfiye vb. çalgılar eşliğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin.
Birleşik Sözler
semahaneSebep: İfadeler.
Gökyüzü Şimşek
Gökyüzü Özcan
Gökyüzü Danışmanlık - İstanbul
Gökyüzü
.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Güzel sesle okunan ya da bir müzik aracıyla çalınıp söylenen besteyle coşup meydana getirilen ritmik hareketler. Arapçada lügat anlamı "işitmek, duymak"tır. Tarikatların çoğunda rastlanan gökyüzü çoğu zaman bir Mevlevî ayini olarak bilinir. Semada "süre, mekân, ihvan (dostlar)"ın dikkate alınması (yiyecek ve namaz vakti, düşmanca bir davranış, sorun duyulduğu zamanlarda gökyüzü yapılmaması) benzer biçimde kurallar konmuşsa da buna bir çok kez ehemmiyet verilmediği de görülmüştür. Mesela Mevlâna'da zamandan çok vecd esastır ve derhal her yerde (medreseler, evler, bağlar, sokaklar) gökyüzü yapılmış, katılan ve seyredenlerin özellikleri dikkate alınmamıştır. Mevlevî semasına egemen olan dönme hareketi haricinde da değişik ritmik hareketler içeren semaların varlığı kesindir. Semanın bilhassa Mevlevî tekkelerinde dört başı mamur bir ayin hâline ne süre geldiği kati olarak bilinmemektedir. Sadece bugünkü biçiminin, Sultan Veled'in torunu Pir Adil Çelebi (ölümü 1460) tarafınca oluşturulduğu sanılmaktadır.
.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Güzel sesle okunan ya da bir müzik aracıyla çalınıp söylenen besteyle coşup meydana getirilen ritmik hareketler. Arapçada lügat anlamı "işitmek, duymak"tır. Tarikatların çoğunda rastlanan gökyüzü çoğu zaman bir Mevlevî ayini olarak bilinir. Semada "süre, mekân, ihvan (dostlar)"ın dikkate alınması (yiyecek ve namaz vakti, düşmanca bir davranış, sorun duyulduğu zamanlarda gökyüzü yapılmaması) benzer biçimde kurallar konmuşsa da buna bir çok kez ehemmiyet verilmediği de görülmüştür. Mesela Mevlâna'da zamandan çok vecd esastır ve derhal her yerde (medreseler, evler, bağlar, sokaklar) gökyüzü yapılmış, katılan ve seyredenlerin özellikleri dikkate alınmamıştır. Mevlevî semasına egemen olan dönme hareketi haricinde da değişik ritmik hareketler içeren semaların varlığı kesindir. Semanın bilhassa Mevlevî tekkelerinde dört başı mamur bir ayin hâline ne süre geldiği kati olarak bilinmemektedir. Sadece bugünkü biçiminin, Sultan Veled'in torunu Pir Adil Çelebi (ölümü 1460) tarafınca oluşturulduğu sanılmaktadır.
SEMA a. (ar semlf). Esk. işitme, duyma.
*Tasav. Mevlevi dervişlerinin kudüm, ney, nısfiye benzer biçimde çalgıların eşliğinde, hususi giysileriyle dönerek yaptıkları toplu ayin. (Bk. ansikl. böl.) || Gökyüzü çıkarmak, mevlevili- ğe yeni giren dervişin gökyüzü yapmayı öğrenmek için uyguladığı eğitim. (Gökyüzü çıkarma, tekke matbahında üstünde pirinç çivi bulunan geniş ve cilalı bir tahta üstünde olur. Semayı öğrenen dervişe semazen denir). || Gökyüzü büyükbabası, gökyüzü öğretmekle görevli mevlevi. || Gökyüzü meşki, tarikata yeni girenlere gökyüzü öğretme || Gökyüzü tahtası, üstünde gökyüzü çıkarılmaya çalışılan, pirinç çivi çakıllı, cilalı büyük tahta (Semazen talibi, bu çiviyi sol ayağının başparmağı ile tarafındaki parmağının arasına geçirerek bir merkez çevresinde dönmeye çalışır.) || Gökyüzü tekbiri, semayı öğrenen dervişe şeyh tarafınca sikke denilen başlık giydirilirken okunan yakarış ve tekbir. || Gökyüzü-ı rah, mevlevilerin yolda yürürlerken yaptıkları gökyüzü. (Bu gökyüzü, Korjya'da Meviana türbesini ziyarete giderken yapılırdı.)
*ANSİKL. Mevlevilikte, bir tarikat uygulaması olarak ilk kez Meviana tarafınca benimsenen gökyüzü, Sultan Velet tarafınca belli bir seviye ve kurallara bağlanarak son biçimini aldı.
Gökyüzü töreni için hazırlanan dervişler, tennurenin üstüne geniş bir yelek (destegül) giyer, başlarına “sikke†denilen konik silindir biçiminde başlık koyar, semahanede divan durarak şeyhi beklerler. Şeyhin sırtında hırka, başlangıcında destar denilen yeşil ya da siyah sarık sarılı sikke vardır. Şeyh ulaştıktan sonra namaz kılınır ve Mesnevi'den bir ders okunması mümkün. Makam postuna oturan şeyh yakarış eder. Mutrib (saz heyeti) yerindeki dervişlerden biri ayağa kalkarak Divam kebir'den bir naat okur. Neyzenbaşının ney taksiminden ve o gün için belirlenen makamda bir peşrev çalındıktan sonrasında şeyh ve semazenler ayağa kalkar, salat okuyarak gökyüzü yerinde ağır adımlarla üç tur dolaşırlar. Peşinden mutribler, gene Divan-ı kebirden bestelenmiş Ayini şerif i çalar, ayinhanlar da okurlar. Bu sırada semazenler hırkalarını çıkarır, birer birer şeyhin huzuruna gelmiş olarak niyaz ettikten sonrasında semaya başlarlar. Gökyüzü esnasında sağ avuçları yukarıya, sol avuçları aşağıya açılmıştır. Bu durum, "Hak'tan aldığını halka verme" anlamını taşır (feyz akdes). Gökyüzü bitiminde oturularak hırka giyilir. Bir aşr-i şerif okunması mümkün; arkasından duacı dede yakarış eder. Hemen sonra ayağa kalkılır ve şeyh gülbank okur. Dervişler bir ağızdan yüksek sesle “hu†çekerler. Şeyh ise sesli olarak (cehri) kendilerine slm verir; bu selamı aşçı dede yanıtlar. Şeyh, postunda niyaz eder; dervişler de bu niyaza katılırlar Merasim, şeyhin semahaneden ayrılmasıyla son bulur.
SEMA a. (ar. sümüvv, yüksek olma'dan semâ'). Sema, gök: Semanın rengi. Semaya uzanan eller.
*Esk. Gökyüzü-pare, gök parçası. || Gökyüzü -yı laciverd ya da sema-yı laciverdi, lacivert renkteki sema
*Tasav. Mevlevi dervişlerinin kudüm, ney, nısfiye benzer biçimde çalgıların eşliğinde, hususi giysileriyle dönerek yaptıkları toplu ayin. (Bk. ansikl. böl.) || Gökyüzü çıkarmak, mevlevili- ğe yeni giren dervişin gökyüzü yapmayı öğrenmek için uyguladığı eğitim. (Gökyüzü çıkarma, tekke matbahında üstünde pirinç çivi bulunan geniş ve cilalı bir tahta üstünde olur. Semayı öğrenen dervişe semazen denir). || Gökyüzü büyükbabası, gökyüzü öğretmekle görevli mevlevi. || Gökyüzü meşki, tarikata yeni girenlere gökyüzü öğretme || Gökyüzü tahtası, üstünde gökyüzü çıkarılmaya çalışılan, pirinç çivi çakıllı, cilalı büyük tahta (Semazen talibi, bu çiviyi sol ayağının başparmağı ile tarafındaki parmağının arasına geçirerek bir merkez çevresinde dönmeye çalışır.) || Gökyüzü tekbiri, semayı öğrenen dervişe şeyh tarafınca sikke denilen başlık giydirilirken okunan yakarış ve tekbir. || Gökyüzü-ı rah, mevlevilerin yolda yürürlerken yaptıkları gökyüzü. (Bu gökyüzü, Korjya'da Meviana türbesini ziyarete giderken yapılırdı.)
*ANSİKL. Mevlevilikte, bir tarikat uygulaması olarak ilk kez Meviana tarafınca benimsenen gökyüzü, Sultan Velet tarafınca belli bir seviye ve kurallara bağlanarak son biçimini aldı.
Gökyüzü töreni için hazırlanan dervişler, tennurenin üstüne geniş bir yelek (destegül) giyer, başlarına “sikke†denilen konik silindir biçiminde başlık koyar, semahanede divan durarak şeyhi beklerler. Şeyhin sırtında hırka, başlangıcında destar denilen yeşil ya da siyah sarık sarılı sikke vardır. Şeyh ulaştıktan sonra namaz kılınır ve Mesnevi'den bir ders okunması mümkün. Makam postuna oturan şeyh yakarış eder. Mutrib (saz heyeti) yerindeki dervişlerden biri ayağa kalkarak Divam kebir'den bir naat okur. Neyzenbaşının ney taksiminden ve o gün için belirlenen makamda bir peşrev çalındıktan sonrasında şeyh ve semazenler ayağa kalkar, salat okuyarak gökyüzü yerinde ağır adımlarla üç tur dolaşırlar. Peşinden mutribler, gene Divan-ı kebirden bestelenmiş Ayini şerif i çalar, ayinhanlar da okurlar. Bu sırada semazenler hırkalarını çıkarır, birer birer şeyhin huzuruna gelmiş olarak niyaz ettikten sonrasında semaya başlarlar. Gökyüzü esnasında sağ avuçları yukarıya, sol avuçları aşağıya açılmıştır. Bu durum, "Hak'tan aldığını halka verme" anlamını taşır (feyz akdes). Gökyüzü bitiminde oturularak hırka giyilir. Bir aşr-i şerif okunması mümkün; arkasından duacı dede yakarış eder. Hemen sonra ayağa kalkılır ve şeyh gülbank okur. Dervişler bir ağızdan yüksek sesle “hu†çekerler. Şeyh ise sesli olarak (cehri) kendilerine slm verir; bu selamı aşçı dede yanıtlar. Şeyh, postunda niyaz eder; dervişler de bu niyaza katılırlar Merasim, şeyhin semahaneden ayrılmasıyla son bulur.
SEMA a. (ar. sümüvv, yüksek olma'dan semâ'). Sema, gök: Semanın rengi. Semaya uzanan eller.
*Esk. Gökyüzü-pare, gök parçası. || Gökyüzü -yı laciverd ya da sema-yı laciverdi, lacivert renkteki sema
Kaynak: Büyük Larousse
Gökyüzü Şimşek
Gökyüzü Özcan
Gökyüzü Danışmanlık - İstanbul
YORUMLAR