SEYİT a. (ar. seyyid). Esk. 1. Bir toplulu ğun ileri gelen kişisi; efendi, ağa, başkan. Hz. Muhammet'in soyundan olan kimse. 2. ...
SEYİT a. (ar. seyyid). Esk.
1. Bir toplulu ğun ileri gelen kişisi; efendi, ağa, başkan. Hz. Muhammet'in soyundan olan kimse.
2. Seyyid-i kâinat (evrenin efendisi), sey- yid-i nev-i beşer (insanlann efendisi), seyyid -ül-afak (ufukların efendisi), seyyid-üt-be- şer (insanların en hayırlısı), seyyid-ül-ebrar (hayır sahibi olanların, iyilerin efendisi), seyyid-ül enam (halkın ulusu), seyyid-ül- enbiya, seyyid-ül-mürselin (peygamberlerin en seçkini), seyyid-ul-kevneyn (iki cihanın ulusu, efendisi), seyyid-üs-sakaleyn (insan ve cinin peygamberi), Hz. Muhammet,
*isi. Hz. Muhammet'in soyundan gelen şahıs. (Bk. ansikl. böl.) || Seyid-i kâinat (evrenin efendisi), Hz. Muhammet. || Seyid-i nev-i beşer (insan türünün efendisi), Hz. Muhammet. || Seyid ül-enbiya (peygamberlerin efendisi), Hz. Muhammet.
*ANSİKL Sözcük, Kuran'da bir ayette (XII, 25) tekil olarak, Yusuf peygambere gönül veren Züleyha'nın kocası için, bir ayette (XXXIII, 67) çoğul (sadeh) olarak bir topluluğun ileri gelenleri anlamına kullanılmıştır. Bu son anlamıyla hadislerde de geçer. Bu hadislerden birinde Hz. Muhammet "Bir topluluğun seyidi, o topluluğun hizmetçisidir" der. Tüm müslü- manlar, Hz. Muhammet'i müslümanların en büyüğü kabul ettiklerinden onu "seyyi- dina" (efendimiz) diye anarlar. İslam dünyasında çoğu zaman halife Ali'nin oğlu Hüseyin'in soyundan gelenler için “seyit" unvanı kullanılır. Ek olarak, tarikat zincirlerini Hüseyin'e bağlayan tarikatlarda şeyhler, bazı tanınmış edebiyatçılar ve şairler de seyit unvanını alırlar. Osmanlılar'da seyitler, halife Ali'nin diğeri oğlu Hasan'ın soyundan gelen "şeriflerden ayrı olduklarını belirtmek için başlarına sarı sarık dolarlardı.
1. Bir toplulu ğun ileri gelen kişisi; efendi, ağa, başkan. Hz. Muhammet'in soyundan olan kimse.
2. Seyyid-i kâinat (evrenin efendisi), sey- yid-i nev-i beşer (insanlann efendisi), seyyid -ül-afak (ufukların efendisi), seyyid-üt-be- şer (insanların en hayırlısı), seyyid-ül-ebrar (hayır sahibi olanların, iyilerin efendisi), seyyid-ül enam (halkın ulusu), seyyid-ül- enbiya, seyyid-ül-mürselin (peygamberlerin en seçkini), seyyid-ul-kevneyn (iki cihanın ulusu, efendisi), seyyid-üs-sakaleyn (insan ve cinin peygamberi), Hz. Muhammet,
*isi. Hz. Muhammet'in soyundan gelen şahıs. (Bk. ansikl. böl.) || Seyid-i kâinat (evrenin efendisi), Hz. Muhammet. || Seyid-i nev-i beşer (insan türünün efendisi), Hz. Muhammet. || Seyid ül-enbiya (peygamberlerin efendisi), Hz. Muhammet.
*ANSİKL Sözcük, Kuran'da bir ayette (XII, 25) tekil olarak, Yusuf peygambere gönül veren Züleyha'nın kocası için, bir ayette (XXXIII, 67) çoğul (sadeh) olarak bir topluluğun ileri gelenleri anlamına kullanılmıştır. Bu son anlamıyla hadislerde de geçer. Bu hadislerden birinde Hz. Muhammet "Bir topluluğun seyidi, o topluluğun hizmetçisidir" der. Tüm müslü- manlar, Hz. Muhammet'i müslümanların en büyüğü kabul ettiklerinden onu "seyyi- dina" (efendimiz) diye anarlar. İslam dünyasında çoğu zaman halife Ali'nin oğlu Hüseyin'in soyundan gelenler için “seyit" unvanı kullanılır. Ek olarak, tarikat zincirlerini Hüseyin'e bağlayan tarikatlarda şeyhler, bazı tanınmış edebiyatçılar ve şairler de seyit unvanını alırlar. Osmanlılar'da seyitler, halife Ali'nin diğeri oğlu Hasan'ın soyundan gelen "şeriflerden ayrı olduklarını belirtmek için başlarına sarı sarık dolarlardı.
Kaynak: Büyük Larousse
Seyit Onbaşı
Seyit Yakut / C-IT
Seyit Torun
YORUMLAR