SIĞMAK gçz. f. 1. Bir şeye, bir yere sığmak, onun içine, oraya girebilmek: Elbiselerim dolaba sığmıyor. 2. Bir şeye (soyut) sığmak,...
SIĞMAK gçz. f.
1. Bir şeye, bir yere sığmak, onun içine, oraya girebilmek: Elbiselerim dolaba sığmıyor.
2. Bir şeye (soyut) sığmak, ona uygun olmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Bir insanı karalamak insafa sığmaz. Bu yaptıkların akla mantığa sığar mı?
* sığdırılmak edilg. f. Sığdırmak eylemine mevzu olmak.
* sığdırmak ettirg. f. Bir şeyi (bir yere, bir şeye, içine) sığdırmak, onu bir kabın, bir şeyin içine bütününü alacak şekilde yerleştirmek: Küçücük bir valize hem giysilerini hem de tüm ayakkabılarını sığdıramadı.
*Matbaac. Belirlenmiş sınırı aşması durumunda, sözcük aralarını daraltarak ya da metnin bazı yerlerini atarak dizgiyi verilen ölçüye uygun şekilde yerleştirmek.
1. Bir şeye, bir yere sığmak, onun içine, oraya girebilmek: Elbiselerim dolaba sığmıyor.
2. Bir şeye (soyut) sığmak, ona uygun olmak (çoğu zaman negatif cümlelerde): Bir insanı karalamak insafa sığmaz. Bu yaptıkların akla mantığa sığar mı?
* sığdırılmak edilg. f. Sığdırmak eylemine mevzu olmak.
* sığdırmak ettirg. f. Bir şeyi (bir yere, bir şeye, içine) sığdırmak, onu bir kabın, bir şeyin içine bütününü alacak şekilde yerleştirmek: Küçücük bir valize hem giysilerini hem de tüm ayakkabılarını sığdıramadı.
*Matbaac. Belirlenmiş sınırı aşması durumunda, sözcük aralarını daraltarak ya da metnin bazı yerlerini atarak dizgiyi verilen ölçüye uygun şekilde yerleştirmek.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR