SİNDİRİM SİSTEMLERİ SİNDİRİM SİSTEMLERİ Gıda maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapıtaşlarına kadar parçalanması vakasına sindi...
SİNDİRİM SİSTEMLERİ
SİNDİRİM SİSTEMLERİ
SİNDİRİM ŞEKİLLERİ
Fizyolojik etkilerle besinlerin daha minik parçalara ayrılmasıdır. Besinlerin kimyasal yapısı değişmez. Bu vakalarla enzimlerin tesir yüzeyi artırıldığı için, esas sindirim kolaylaştırılır ve hızlandırılır.
2. Kimyasal Sindirim
Hücrelerin, protein, yağ ve karbonhidratlı bileşiklerden faydalanabilmesi için bunların hidroliz edilmesi gerekir. Hidroliz; gıda maddelerinin su yardımıyla parçalanması reaksiyonlarına denir. Bununla proteinler amino asitlere, yağlar yağ asiti ve gliserole, karbonhidratlar monosakkaritlere, nükleik asitler ise, pentoz, organik baz ve fosfata indirgenir.
Gıda maddelerinin böylelikle en minik bileşenlerine parçalanmasına tam sindirim denir.
3. Hücre içi Sindirim
Fagositoz ve pinositozla hücre içine alınan ya da hücre içinde sentezlenen gıda maddelerinin, gıda kofulunda lizozom enzimleri yardımıyla hidrolizine denir.
Bir hücrelilerin bazılarında, akyuvarlarda, çok hücrelilerden süngerlerde, hidrada ve planaryada görülür.
Amip, besini yalancı ayaklarıyla sararak gıda kofulu oluşturur. Oluşan kofula sindirim enzimleri (hidrolitik enzimler) girince sindirim vakası başlar. Gıda kofulu sitoplazmik hareketlerle yer değiştirir. Gıda kofulunda açığa çıkan sindirim ürünleri difüzyonla sitoplazmaya geçer. Kofuldaki sindirilemeyen artıklar hücre zarından dışarıya atılır.
4. Hücre Dışı Sindirim
Gıda maddelerinin hücrelerden dışarıya salgılanan enzimler yardımıyla yapı taşlarına ayrılmasına denir.
Çok hücreli hayvanların çoğunda, saprofit bakterilerde, mantarlarda, böcekçil bitkilerde hücre dışı sindirim görülür.
OMURGASIZLARDA SİNDİRİM
Hidrada sindirim boşluğunun tek açıklığı hem ağız hem de anüs olarak vazife yapar.
Planaryada sindirim kesesi, hidradakinden değişik olarak dallanmalar yaparak vücudun her tarafına uzanır.
Yuvarlak solucanlardan başlayarak pek çok hayvanda, iki açıklıklı ve değişik kısımları özelleşmiş boru şeklinde sindirim kanalı mevcuttur. Böyle olan sindirim sistemine tam sindirim sistemi denir.
Halkalı solucanlardan olan toprak solucanında tam sindirim sistemi mevcuttur. Alınan besinler, yiyecek borusundan geçerek kursağa gelir, gıda maddeleri burada yumuşatılır ve taşlık denilen mıntıkaya aktarılarak taşların yardımıyla mekanik olarak parçalanır. Bir süre sonra bağırsağa geçen besinler, buradaki hücrelerden salgılanan enzimlerle sindirilir. Sindirim ürünleri bağırsak hücreleri tarafınca emilir ve bundan böyle maddeler anüsten dışarıya atılır.
OMURGALILARDA SİNDİRİM
Omurgalı canlıların tamamında ağızla başlayıp anüsle ve kloakla tamamlanan tam sindirim sistemi mevcuttur.Kuşlarda gaga şeklini almış ağızda diş bulunmaz. Memeli canlılarda dişlerin yapmış olduğu işi kuşlarda taşlık üstlenmiştir. Kursak besinlerin biriktirilmesini ve yumuşatılmasını sağlar. I. mide (bezli mide) besinlerin yumuşatılmasını ve kayganlaştırılmasını sağlar.
Kuşlarda kimyasal sindirim ince bağırsağa bağlı pankreastan ve karaciğerden gönderilen destek sıvılar yardımıyla gerçekleştirilir. Bundan böyle maddeler kloaktan dışarıya atılır. 2. mide (taşlık) besinlerin taşlar yardımıyla mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
Omurgalılardan Kuşun Sindirim Sistemi
Omurgalılardan Kuşun Sindirim Sistemi
Depolanan gıda daha sonrasında ağıza parça parça gönderilip çiğnenir. Bu vakaya geviş getirme denir. Ağızda çiğnenen besinler, ikinci kez yutulunca; gıda, sindirim sıvılarıyla parçalanır. Bu canlıların ince bağırsağı oldukça uzundur. Selülozun sindirimi de canlıdan salınan enzimlerle değildir, sindirim sisteminde bulunan tek hücreliler ve bakteriler tarafınca salgılanan enzimlerle uzun zamanda gerçekleştirilir.
İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ
İnsanda Sindirim Sisteminin Genel Yapısı
1. Sindirim Sisteminin Kısımları
İnsanın sindirim sistemi; ağız, dil, dişler, yutak, tükrük bezleri, yiyecek borusu, mide, bağırsaklar, karaciğer, pankreas, rektum ve anüs yapılarından meydana gelir.
Bu yapılar başka görevler de yapmaktadırlar. Mesela, dil gıdaları karıştırmanın yanında; hem bir duyu organı, hem de konuşmada etikilidir.
a. Ağız: İnsanda sindirim ağızda başlar. Ağızda sindirime destek olan dişler, dil ve ağıza açılan tükrük bezleri mevcuttur. Ağızda; dışarıdan alınan gıda maddeleri dişler yardımıyla mekanik olarak, tükürük içinde bulunan enzimle kimyasal olarak sindirime uğratılır.
Dişler, besinlerin mekaniksel olarak parçalanmasını sağlar. Dişin dıştan içe doğru kesiti incelendiğinde mine, dentin ve öz olmak suretiyle üç bölüm ayırt edilir.
Dil, çizgili kaslardan yapılmış olup, tat almaya, gıdaları karıştırmaya, yutmaya ve konuşmaya yarar.
b. Tükürük Bezleri: Kulak altı, dil altı ve çene altı olmak suretiyle, ağızda üç çift tükrük bezi mevcuttur. Tükrük içinde amilaz, mukus, Na+ ve Ca++ iyonları vardır. Tükrükte bulunan amilaz pişmiş nişastayı kimyasal olarak parçalayabilir.
c. Yutak ve Yiyecek Borusu: Dil gıdaları yutağa doğru iter. Bu sırada nefes borusu gırtlak kapağı ile kapatılır. Yutak ile mide içinde yiyecek borusu mevcuttur. Yutulan besinler yiyecek borusuna ulaştığında, yiyecek borusu peristaltik hareketlerle kasılarak besinin ilerlemesini sağlar. Vakada yerçekimininde katkısı vardır.
d. Mide: Mide gıdaları depo eden, mekanik olarak parçalayan ve proteinleri sindirmek için enzim salgılayan bir organdır. Emek vermesi otonom sisteme ait vagus sinirleriyle denetlenir.
Mide bezleri tarafınca mide özsuyu salgılanır. Mide özsuyunun salgılanması gastrin hormonu tarafınca sağlanır. Mide özsuyu içinde hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve süt çocuklarında lap enzimi mevcuttur. Mide ortamı asidikdir (pH 2 - 3). Goblet hücrelerinin salgıladığı mukus, mide yüzeyini HCl etkisinden korur.
e. İnce Bağırsak: Kimyasal sindirim ince bağırsakta tamamlanır. Lüzumlu enzimler ve destek sıvılar, pankreas, karaciğer ve bağırsak çeperinden gelir. Sindirimi tamamlanmış gıda maddelerinin emilimi en fazla buradan olur. İnce bağırsağın mideden sonrasında ilk kısmına oniki parmak bağırsağı, bundan sonrasında gelen kısma boş bağırsak ve son olarak mıntıkaya kıvrımlı bağırsak denir.
İnce bağırsağın iç yüzeyinde emilme yüzeyini artırıcı villus (tümör) adlandırdığımız çıkıntılar yer alır. İnce bağırsakta besinlerin hareketini kolaylaştıran, mukus salgılayan goblet hücreleri mevcuttur. İncebağırsakta besinler yiyecek borusunda olduğu şeklinde peristaltik hareketlerle ilerler.
f. Kalınca Bağırsak: Kalınca bağırsak sindirilmeyen maddeleri toplama ve atma işini görür. İnce bağırsakla kalınca bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) mevcuttur.
İnsanda, bu kör bağırsağın ucunda, körelmiş bir çıkıntı apandix mevcuttur. Kalınca bağırsak rektum denilen bir yapı ile sonlanır. Rektumun dışa açılan kısmına anüs denir. Kalınca bağırsakta ince bağırsaktan değişik olarak villuslar bulunmaz ve kimyasal sindirim yapılmaz.
g. Pankreas : Pankreas dış salgı olarak değişik besinler için sindirim enzimleri içeren pankreas özsuyunu salgılar. Bunların en mühimleri; amilaz, lipaz, peptitaz ve nükleazlar dır.
Pankreas özsuyunun salgılanması ince bağırsaktan gelen sekretin hormonu tarafınca düzenlenir.
h. Karaciğer: Karaciğer vücudun en mühim organlarındandır. Karaciğerin yapı ve görevi birimi lopcuklardır.
Karaciğerin alt yüzeyinde safra kesesi (öd kesesi) mevcuttur. Karaciğer hücreleri tarafınca üretilen safra karaciğer kanalıyla öd kesesine getirilir.
Safranın içinde safra tuzları, kolesterol, yağ asitleri, safra pigmentleri ve su mevcuttur.
Safranın Görevleri :
- Yağların mekanik olarak sindirilmesini sağlar.
- Yağda eriyen A - D - E - K vitaminlerinin emilimini artırır.
- Mideden gelen asidik gıdaları bazik hale getirir.
- Bağırsak kokuşmalarını önler, zararı olan bakterilerin üremesine engel olur.
- Bağırsak villuslarının hareketini artırır.
İkincisi damar ise aortun bir koludur. Aorttan gelen kan karaciğer atar damarı yöntemiyle karaciğere ulaşır.
Karaciğerin Görevleri :
- Vücut ısısını düzenler.
- Antitoksik fonksiyonu ile zehirli (toksik) maddeleri zehirsiz hale getirir.
- Pıhtılaşmada rol oynayan protrombin ve fibrinojeni üretir.
- Yaşlı alyuvar hücrelerini parçalar. Embriyo döneminde kan hücrelerinin üretimini sağlar.
- Kanda bulunan fazla glikozu glikojen halinde depo eder.
- Safra üretir ve salgılar. Bundan ötürü alyuvarların parçalanması esnasında açığa çıkan hemoglobini kullanır.
- Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engellemiş olan heparini üretir.
- D, B, A ve bağırsaklarda sentezlenen, kanın pıhtılaşmasında rol oynayan K vitamini ile; demir, kalsiyum, bakır, protein ve yağları depo eder. Karotenden A vitamini sentezler.
- Zehirli (amonyaklı) maddeleri daha az zehirli üre ve ürik asit haline dönüştürür.
- Cinsiyet hormonlarının fazlasını yok eder.
- Lenf yapımında vazife alır. Antikorların mühim bir kısmını üretir.
- Proteinlerin karbonhidrat ve yağlara dönüşümünü sağlar.
Besinlerin Sindirimi
Kimyasal sindirimle parçalanan moleküllerin bir bölümü hücrelerde derhal kullanılmazlarsa dokularda depo edilebilirler. Hayvanlar yedek besinlerini glikojen ve yağ şeklinde, bitkiler ise nişasta şeklinde depo eder.
Bitkiler vitaminleri kendi bünyelerinde yapabildikleri halde, hayvanlar ve insanoğlu yapamazlar. Bundan dolayı, hayvanların ve insanların başlıca vitamin membaı bitkilerdir. B ve K şeklinde bir takım vitaminler hayvanların ve insanların bağırsaklarında yaşayan mikroorganizmalar tarafınca sentezlenebilir. Beslenmede, temel gıdalardan başka, sodyum (Na), potasyum ( K), mağnezyum (Mg), fosfor ( P), kalsiyum (Ca) ve demir (Fe) şeklinde mineral tuzlarının da alınması gerekir. Vitaminler ve mineraller sindirime uğramadan kana geçebilirler.
a. Karbonhidratların Sindirimi: Karbonhidratların kana geçebilmesi için sindirim organlarında en minik yapı birimi olan glikoz, fruktoz, galaktoz, riboz ve deoksiriboz monomerlerine kadar parçalanmaları gerekir.
Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. Gıda ağızda çiğnenirken tükrükteki amilaz enzimi, nişasta ve glikojen molekülündeki bağları koparır. Onları daha minik parçalara (dekstrin) ve maltoza ayırır.
Karbonhidratlar mideden hiçbir kimyasal değişikliğe uğramadan oniki parmak bağırsağına gelir. Gıda bağırsağa girdiğinde, bağırsak hücrelerinden pankreası uyaran bir hormon salgılanır. Bu hormon, pankreastan öz suların salgılanmasını sağlar. Pankreas öz sularındaki enzimler (amilaz) ağızda tam olarak parçalanmayan karbonhidratları disakkaritlere (maltoza) kadar parçalar.
Disakkaritlerin sindirimini elde eden enzimler ise bağırsak öz suyunda mevcuttur. Bu enzimler (maltaz, sükraz ve laktaz) ise disakkaritleri monosakkaritlere parçalar. Böylelikle karbonhidratların sindirimi tamamlanmış olur.
İnsanda selüloz sindirici enzim üretilmediği için selüloz kalınca bağırsakdan dışkı olarak atılır.
b. Proteinlerin Sindirimi : Proteinlerin ve proteinli bileşiklerin kana geçebilmeleri için, sindirim sisteminde yapı taşları olan amino asitlere parçalanmaları gerekmektedir.
Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar; ince bağırsaklarda tamamlanır. Yutulan gıda mideye ulaştığında, bir takım mide hücreleri bir hormon salgılar. Bu hormon mide bezlerinden enzim (pepsin) üretilmesini sağlar. Bu enzimler proteinlerin daha minik birimlere (peptonlara) parçalanmasını sağlar.
Parçalanan proteinler oniki parmak bağırsağına ulaştığında, pankreasın enzimleriyle (tripsin ve kimotripsin) ince bağırsaklarda amino asitlere ve dipeptitlere parçalanır. Dipeptitler ise bağırsak çeperinden salgılanan erepsin enzimiyle amino asitlere ayrışır.
Tüm sindirim enzimleri protein yapıda olup, sıhhatli bir insan günde 100 gr kadar enzim salgılar. Bu miktar, dışardan alınan protein miktarına yakındır. Salgılanan enzimler ince bağırsağın son kısmında pinositozla emilerek hidroliz edilir ve emilir. Böylelikle protein kaybı önlenmiş olur.
Besinlerin Sindirimi
c. Yağların Sindirimi : Yağların ince bağırsaktan emilebilmesi için yağ asitleri ve gliserine kadar parçalanmaları gerekir.
Yağlar, safra tuzlarının ve pankreastan salgılanan lipaz enziminin etkisiyle ince bağırsakta yağ asidi ve gliserole ayrılır. Safra tuzları, yağ damlalarının yüzeyini artırararak lipaz enziminin tesirini kolaylaştırır (mekanik tesir).
Oluşan sindirim ürünleri; yeniden hidroliz edilemeyecek kadar kolay moleküller olduklarından hücre zarından geçebilirler, hücrelerde yapı maddesi olarak ya da vücudun enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilirler.
Sindirilen Besinlerin Emilmesi
a. İnce Bağırsakta Emilim: Gıda maddeleri en fazla ince bağırsaktan emilir. İnce bağırsaktaki emilme difüzyon ya da etken taşımayla gerçekleşir. Emilen besinler iki yol izler.
I. Yol : Glikoz, galaktoz, fruktoz, amino asit, mineraller, su ve bir takım vitaminler incebağırsaktan difüzyon ve etken taşımayla kan damarlarına geçer.
II. Yol : Yağ asitleri, gliserol, A, D, E, K vitaminleri bağırsak villuslarında emildikten sonrasında lenf kılcallarına geçer. Bu kılcallar peke sarnıcında toplanır. Peke sarnıcı göğüs lenf kanalı yöntemiyle sol köprücük altı toplardamarına ordan da üst ana toplardamara bağlanarak kalbe ulaşır.
b. Kalınca Bağırsakta Emilim: Sindirilen gıda maddelerinin içinde bulunan suyun büyük bir bölümü kalınca bağırsakta emilir. Kalınca bağırsakta bakteri faaliyetleriyle K ve B vitaminleri sentezlenir. Bu vitaminler ve tuzların emilimi de kalınca bağırsakta olur.
Düzgüsel bir insanda sindirilen karbonhidratların hepsi, yağların % 95'i ve proteinlerin % 90'ı ince bağırsaktan geçerken emilir. Bu emilim vakalarında difüzyon, osmoz ve etken taşıma vazife yapar
Sebep: Fotoğraf bağlantıları düzeltildi.
Dolaşım Sistemi Nedir - Dolaşım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Kas Sistemi Nedir - Kas Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Sindirim sisteminin önemi nedir?
Sindirim Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Canlılarda Sindirim
Ototrof (üretici) canlılar, dışarıdan bir tek inorganik gıda (karbondioksit, Su ve madensel tuzlar) alırlar. Aldıkları inorganik maddelerden, yaşamları için lüzumlu organik maddeleri Fotosentez ya da kemosentezle kendileri yaparlar. Bu yüzden sindirim sistemleri bulunmaz. Heterotrof (tüketici) canlılar, hem inorganik hem de organik gıdaları hazır olarak alırlar. Heterotrof canlıların, karmaşa organik bileşikleri (protein, yağ, karbonhidrat ve nükleik asit), hücrelerine alabilmeleri için onları daha minik yapı taşlarına Enzimler yardımıyla) parçalanmaları vakasına sindirim denir.
Sindirim
gerçekleştiği yere nazaran, hücre dışı sindirim ve hücre içi sindirim olarak ikiye ayrılır. Hücre dışı sindirim, hücre dışına salgılanan enzimlerle, hücre haricinde olur. Sindirim sonucu oluşan minik Moleküller hücre içine alınarak kullanılırLizozomlarla gıda kofulunun birleşmesiyle oluşan sindirim kofullarında sindirilir. Sindirilen kofuldan stoplazmaya geçer ve lüzumlu yerlerde kullanılırlar. Hücre içi sindirim, amipler, akyuvarlar, bir takım mantarlar (cıvık mantarlar), terliksi hayvan süngerler şeklinde organizmalarda görülür. Çok hücreli heterotrof Canlılarda (hayvanlarda) sindirim vakasının gerçekleştiği sindirim sistemleri gelişmiştir.
Hayvanlarda Sindirim
Sistemleri Sünger ve sölentelerde sindirim organları bulunmaz. Süngerler vücut boşluğuna alınan Sudaki minik molekülleri hücrelerine difüzyon, osmoz ya da etken taşıma ile alırlar.
Büyük moleküllü gıdaları ise pinositozla hücrelere alınarak hücre içinde sindirilir. Bir bölümü de vücut boşluğuna salgılanan enzimlerle sindirildikten sonrasında hücrelere alınır. Başka hayvanlarda, ağızla başlayıp anüsle biten bir sindirim kanalı ile, bu kanala bağlı sindirim bezlerinden oluşmuş sindirim sistemleri mevcuttur. Hayvan gruplarında, beslenme biçimlerine bağlı olarak sindirim sistemlerinde farklar vardır. Yassı solucanlardan planaryalarda anüs bulunmaz. Artıklar ağızdan dışarı verilir. Bir takım hayvan gruplarında diş mevcuttur.
Kuşlarda diş bulunmaz. Bir tek memelilerin dişler çiğnemede vazife alırlar. Otçul memelilerin bağırsakları uzundur. Parçalayıcı dişleri bulunmaz. Körbağırsakları gelişmiştir. Mide ve bağırsaklarında selüloz sindirici simbiyont bakteriler yaşar. Etçil memelilerin diş yüzeyleri sivridir. Bağırsakları belli bir miktar kısadır. Körbağırsakları körelmiştir. Parazit yaşayan hayvanların sindirim sistemleri az gelişmiştir. Ya da asla bulunmaz. Hücre içinde ve bağırsaklarda yaşayan parazitler sindirilmiş gıdaları hücre zarlarıyla ya da vücut yüzeyleriyle alırlar.
İnsanda sindirim sistemi ve organları
Sindirim Borusu
Sindirim borusu ağızla başlar. Ağzın arkasında yutak mevcuttur. Sonrasında yiyecek borusu, mide, ince bağırsak, kalınca bağırsaklar ve anüs gelir. ağızda kesici, parçalayıcı ve öğütücü olarak üç tür diş mevcuttur. Sindirim borusu, üç tabakadan oluşur. Dışta bağ dokusu (periton), ortada düz kaslar, en içte epitel (mukoza) mevcuttur. Yiyecek borusunda periton bulunmaz. Düz kas dokusundan oluşan Sindirim kanalı istem dışı çalışır. Yiyecek borusu ve bağırsakların peristaltik hareketleri ile gıda maddelerinin hareketi sağlanır. Peristaltik harekette ilkin bir bölüm bir süre sonra arkasından gelen başka bölüm kasılır.
Sindirim Bezleri
Sindirim bezleri tükrük bezleri pankreas karaciğer ile mide ve ince bağırsak bezlerinden oluşur Tükrük Bezleri Kulak altı, dil altı ve çene altı olarak üç tür tükrük bezi vardır. Tükrük bezleri, tükrüğü salgılar. Tükrükte, su, amilaz (pityalin), mukus, Ca ve Na iyonları mevcuttur. Tükrük salgısı, Sindirime destek olduğu şeklinde, yutma ve konuşmada da rol oynar. Pankreas Midenin altında, yaprak şeklinde bir bezdir. Pankreas, karma bezdir.
Dış salgısını bir kanalla onikiparmak bağırsağına salgılar. Dış salgısında (pankreas öz suyunda) su ve Sindirim Enzimleri mevcuttur. Bu enzimler pankreastaki acini adacaklarından salgılanır. Pankreas, iç salgı olarak insülin ve glukagon hormonlarını salgılar. Bu Hormonlar kan şekerinin düzenlenmesinde vazife alır. Karaciğer Midenin sağ üst kısmında bulunan, 1,5 kilo. kadar ağırlığı olan bir organımızdır. Karaciğerlere, hem Aorttan karaciğer atardamarı ile hem de bağırsaklardan kapı toplardamarı ile kan gelir. Gelen kan milyonlarca hücreden oluşan karaciğerlere dağılır. Karaciğerlere gelen kan, karaciğer üstü toplardamarı ile alt ana toplardamarına geçer. Karaciğerin çok mühim görevleri vardır. Sindirimle ilgili olarak safrayı salgılar.
Safra karaciğer hücrelerinden salgılanır. Safra, safra kanalları ile safra kesesinde toplanır. Gerektiğinde Koledok kanalı ile onikiparmak bağırsağına aktarılır. Safra, safra Tuzları (öd tuzları), kolesterol ve safra boyalarından oluşur. Sindirim kanalına geçen safra tuzları kalınca bağırsaklardan geri emilir. Safra yağ Sindiriminde vazife alır. Bununla birlikte bağırsakların dezenfekte edilmesini sağlar.
Metabolizma
Hücreler ATP kullanımı ile ısınarak belirgin ısıya ulaşır ki bu ısı hücrenin yaşaması için mühim bir şarttır. Hücrelerin oluşturduğu dokular ve onların da oluşturduğu vücutta ısı kıymeti belirgin bir seviyeye çıkar. Bu seviyenin fazlası zararlıdır. Isının yol açmış olduğu ziyanı önlemek için soğutma gereklidir. Bu soğutma sistemini de ten sağlar.
Vücut içi sıcaklığın 44-45 °C' ye çıkması protein yapılarının dönüşümsüz bir biçimde bozulmasına, 28°C' nin altına düşmesi ise kalbin durmasına kadar götürür. Vücudun sıhhatli çalışabilmesi için lüzumlu ısı kıymeti 36,5-37,5°C' dir. Hem ısıtma hem de soğutma işlemini dolaşım sistemi sağlar. Sistemin ısısını vücut dışına en net olarak koltuk altı, kulak içi, ağız ve anüs verir.
Büyük yapılı organik besinlerin, su ve sindirici enzimler tesiri ile kendilerini oluşturan en minik yapı taşlarına ayrılması vakasına sindirim denir. Sindirim sistemi ağızda başlar ve düz bağırsak (rektum) ile son bulur (biçim). Toplam uzunluğu 11metre civarındadır. Sistem, genel anlamda gıdaları kimyasal işlemlerden geçirerek organizmanın kullanımına hazırlayan bir borular sistemi, bir yapınak olarak tanımlanır.
Sindirim sistemi, mühim oranda hormonların salgılanmasını da elde eden ve denetim işlevleri gören karmaşık bir sinir ağı ile örülmüştür. Sistemin türlü organları arasındaki uyumluluk derecesi ve sinerji (birleşerek aynı yönde tesir gösterme) kabiliyeti çok şaşırtıcıdır.
Sindirim sisteminin bir başka mühim görevi de dışkılamadır. Yediğimiz her şey tümüyle sindirilemez ve sindirilemeyen bu maddelerin dışkılanması gerekir. Bununla birlikte metabolizma üretiminin bir kısmının de sindirim sistemi yöntemiyle dışkılanması gerekmektedir. Bağırsakların işlevsel şartları ve bağırsakların içinde bulunanların niteliği, bedenin tümünü mühim seviyede etkisinde bırakır.
Sindirim sisteminin işleyişi ve sağlığı, fizyolojik etkilerin yanı sıra, kişinin iç dünyası (maneviyat) tarafınca da mühim seviyede etkilenir; kısaca, duygusal bunalım geçiren ya da yaşama sevincini yitiren kişilerin sindirim sisteminde de mühim aksamalar görülür. Büyük heyecanlar ve duygusal bunalımlar, mide ve bağırsak dokusunun işleyişini ve örneksiz bileşimini derinden etkisinde bırakır. Hiddet, korku ve stresin her yapısına karşı sindirim sistemi derhal bir tepki oluşturur. Sindirim problemlerinin bir bütünlük içinde çözülebilmesi için, bu şekilde ruhsal (ruhsal) etkenlerin tanınması ve gereğince değerlendirilmesi gerekir.
Sindirim Sistemi Organları
- Ağız
- Yutak
- Yiyecek borusu
- Mide
- İnce bağırsak
- Pankreas
- Karaciğer
- Kalınca bağırsak
- Rektum
- Anüs
Dil, diş ve tükürük bezlerinden oluşur. Ağıza alınan besinler tükürük bezinden salınan tükürükle yumuşatılır ve dişlerle çiğnenerek minik parçalara ayrılır. Böylelikle besinlerin temas yüzeyi artırılır. Bu vaka besinlerin enzimler tarafınca parçalanmasını kolaylaştırır. Tükürük bezlerinden karbonhidratların sindirimi için amilaz (pityalin) enzimi salgılanır. Dil ile çiğnenen gıda yutağa itilir.
Diş üç bölümde incelenir:
Mine tabakası: Dişin taş kısmı olup ak renkli yerdir. % 98 oranında kalsiyum ve fosfor minerallerinden oluşur ve dişin en sert kısmıdır.
Fildişi tabakası: Dişin kemik kısmı olup dişi çene kemiğine bağlar.- Diş aslı tabakası: Kan damarlarının ve sinirlerin bulunmuş olduğu yerdir. Dişin büyümesini ve beslenmesini sağlar.
Nefes borusu ile yiyecek borusunu birbirlerinden ayırır. Çiğnenen gıdaları yiyecek borusuna iletir.
Yiyecek Borusu
Lokmaların mideye iletilmesini sağlar. Yiyecek borusunun hususi hareketleriyle yutulanlar hep mideye gönderilir. İnsan kafa aşağı dururken dahi lokmaları yutabilir.
Mide
Sindirim borusunun en geniş bölümüdür. Mide türlü yönlerde kasılıp gevşeme hareketleri yaparak besinlerin mide duvarlarından salgılanan sindirim sıvısı ile karışmasını sağlar. Midenin salgıladığı sindirim suyunda proteinleri parçalayan enzimler ve bu enzimlerin etkinliğini arttıran tuz asidi mevcuttur. Midenin duvarı üç tabakalı olup iç yüzünü kaplayan mukus tabakası hücrelerin asitten zarar görmesini engeller midenin asitli ortamında mikroplardan büyük bölümü ölür. Midede protein sindirimi başlar.
ince Bağırsak
6-8metre uzunluktaki bu bağırsağın mideye yakın olan yirmi beş santimetrelik kısmına onikiparmak bağırsağı (duedonum) denir. Onikiparmak bağırsağına karaciğer ve pankreastan sindirim sıvıları gelir. Karaciğerde hazırlanan safra, yağların minik parçalara ayrılmasında görevlidir. Pankreastan onikiparmak bağırsağına gelen sıvıda değişik maddelerin sindiriminde görevli enzimler mevcuttur. Böylece onikiparmak bağırsağında
karbonhidratların, yağların ve proteinlerin sindirimi gerçekleşir. İncebağırsağın onikiparmak bağırsağından sonraki kısımlarında kendi salgıladığı enzimlerle karbonhidrat sindirimi tamamlanır. İncebağırsakta maltazla maltoz, sakkarazla sakkaroz, laktazla laktoz sindirilir, sindirim ürünü olarak glikozlar ortaya çıkar. İncebağırsağın iç yüzünde tümür denilen çıkıntılar vardır. İncebağırsak tümürleri sindirilen gıda maddelerinin emilip kana geçirildiği yerlerdir.
Kalınca Bağırsak
İnce bağırsaklarda emilemeyen gıdaları parçalar, kalınca bağırsakta biriktirir ve anüsten dışkı olarak dışarı atar. Bu atılacak artıkların içindeki suyun fazlası kalınca bağırsaklarda emilip kana verilir. Kalınca bağırsak burada yaşayan bakterilerin ürettiği bir takım vitaminlerin de emildiği yerdir.
Karaciğer
Karaciğerin salgıladığı safra, safra kesesinde depolanır. Karaciğerin şeker depolama, kan şekerini ayarlama, pıhtılaşmada görevli bir takım maddeleri oluşturma, kandaki zehirli maddeleri daha az tehlikeli hale getirme ya da vücuttan atma şeklinde görevleri de vardır.
Pankreas
Pankreasda hormon da hazırlanmış olur. Pankreas, bu kimyasal düzenleyicileri kana verir. Pankreas hormonları (insülin), kan şeker düzeyinin ayarlanmasında görevlidir. İnsülin yetersizliği, şeker hastalığına niçin olur.
Sindirim Önemi
Vücudumuz enerji üretmek için solunum yapmak kısaca glikoz yakmak zorundadır.
Fakat aldığımız besinlerde glikoz değildir, birbirine bağlanmış glikozlar olan fruktoz laktoz sukroznişasta şeklinde maddeler olur. Sindirim sistemimiz de bu maddeleri glikoza çevirip kana verir. Kan ile vücudun her yerine dağılan glikoz da hücrelere alınarak yakılır ve enerji üretilir.
Besinlerin vücuda yarar bir hale sokulması işlemine verilen isim. Her organizma, yaşamak ve ezberlemek için bir madde harcar. Vücuda yarayan maddeler gıdalardan alınır. Fakat bu besinler, oldukları şeklinde kaldıkları sürece, vücuda yarayamazlar. Bu tür şeyler, vücuda yarar bir hale sokulurlar. Böylelikle, alınan besinler, ilkin sindirilir, sonrasında emilir ve kana karışarak asimilasyon a uğrar, hücrelere ve dokulara yarar bir hale gelir. Bundan sonrasında, vücuda yaramayan artıklar, hücre dışına atılarak dessimilasyona uğrar.Besinler, ağızdan başlayarak sindirime uğrarlar.Ağızda sindirim mekanik ve kimyasal olmak suretiyle iki şekilde olur. Mekanik biçim, ağza giren gıda maddelerinin, küçük parçalara bölünmesi işi (çiğneme), dir. Çiğneme, kaslar ve dişler aracılığı ile olur. Kimyasal sindirim ise, besinlerin tükrük ile karışmasıdır. Tükrük bezlerinin bir salgısı olan tükrük, içindeki pityalin fermenti aracılığı ile karbon hidratlara tesir yapar ve onları dekstrin ve maltoz`a çevirir.
Ağızdan çiğnenen besinler dil ve yumuşak damak yardımı ile ilkin yutağa, ordan da yiyecek borusuna gelir. Yiyecek borusu kaslarının sürekli hareketleri ile mideye gelir.
Midede sindirim; mekanik ve kimyasal olur. Mekanik sindirim, mide kasları ile olur. Kimyasal sindirim ise, mide mukozasında bulunan bezlerin salgıları ile olur. Mide mukozasında bulunan kloridrik asit bezleri ile pepsin bezleri proteinli besinlere tesir ederek bu tarz şeyleri pepton`a çevirirler. Çocuklarda, midede bulunan lapfermentsüte tesir eder, sütün kazeinini sindirir.Mideden oniki parmak barsağına gelen besinler, burada sindirilmelerine devam ederler.Oniki parmak barsağında sindirim; sindirim fermentleri aracılığı ile ve kimyasal yolda olur. Mideden gelen asit besinler, safra, pankreas fermentleri (amilaz, tripsinliyaz), barsak fermentleri (enterokinaz) aracılığı ile sindirilmelerine devam eder. Safra, mideden gelen asit besinlerin (buna kimus ismi verilir) asitliğini değiştirir ve lipaz ile birleşerek yağlı maddeleri sindirir. Amilas, karbon hidratları sindirir. Tripsin ve enterokinaz proteinleri amino aside çevirir.İnce barsaklarda sindirim; mekanik ve kimyasal yolla olur. Mekanik yolla olan sindirim, barsakların peristaltik hareketleri sonucu olur. Kimyasal sindirim ise, enterokinaz tripsin fermentleri aracılığı ile olur ve proteinler amino aside çevrilirler karbon hidratları da invertin fermenti glikoz`a çevrilirler. Bu olaylardan başka ince barsakların ilk bölümlerinde (boş kıvrım barsakta) emilme vardır. İnce barsağın mukoza, sindirilmiş gıda maddelerini ve suyu emer. Burada bulunan toplardamarlarla lenfa damarları, sindirilmiş maddeleri toplar. Toplardamarlar, amino asitlerle glikozu ve pek az yağı biriktirerek kapıtoplardamarı`na ve oradan karaciğere götürürler. Lenfa damarları ise sindirilmiş yağı (kilus) biriktirerek türlü yollarla kana ulaştırır.
Kalınca barsaklarda sindirim yoktur, ince barsaklardan kalınca barsaklara geçen maddeler, bundan böyle sindirilmesi ihtiyaç duyulan maddeler olmaktan çıkmıştır. Burada bu maddelerin suyu azaltılır. Suyu da azaltılmış bu maddeler, dışkı (pislik) karakterini kazanarak dışarı atılır.
Sindirim Sistemi Organları ve Görevleri
Sindirim sisteminin ana organları ve yan organları mevcuttur. Eğer gıda o organın içinden geçiyorsa bu organlar ana organlardır. Bir organ tarafınca salgılanan salgılar besinlere dışarıdan ekleniyorsa bu görevi meydana getiren organlara da yan (destek) organ denilmektedir. Mesela mideden besinler geçmiş olduğu için bir ana organdır. Fakat pankreas sindirim sistemine dışarıdan salgı göndermektedir. Bu durumda pankreas sindirim sistemi için bir yan organdır.
Sindirim sistemi organlarını sırasıyla tanıyalım.
Ağız ve Dişler: Besinlerin dişler yardımıyla parçalandığı, mekanik sindiriminin yapıldığı yerdir. Ağızda gıdaları ıslatıp yumuşatan tükürük salgısı mevcuttur. Tükürük salgısı içindeki enzimler karbonhidratların kimyasal sindirimini de gerçekleştirir.
Yutak: Yutağın görevi ağız boşluğuyla yiyecek borusu içinde bir kapı oluşturmaktır. Yutağın bir özelliği de nefes borusu ve yiyecek borusu içinde bir bağlantı bulundurmasıdır. Ağızdan nefes alabilmemizin dedeni budur.
Yiyecek Borusu: Yiyecek borusu da sindirim gerçekleşmeyen bir bölümdür. Yiyecek borusundaki kaslar peristaltik hareket denilen br yöntemle gıdaları mideye doğru iter. Bir insan kafa aşağı halde duruyor olsa dahi yutkunabilmektedir.
Mide: Midede besinler mekanik ve kimyasal sindirimi gerçekleştirilir. Mide, kasılıp gevşeme hareketleri yaparak gıdaları mekanik olarak sindirmektedir. Bu yöntemle cıvık haline getirilen besinler bir süre sonra kimyasal sindirime uğrarlar.
Mide özsuyu içinde bulunan mide asidi ve bir takım enzimler kimyasal sindirimi gerçekleştirir.
Midede bir tek proteinlerin kimyasal sindirimi gerçekleştirilmektedir.
İnce Bağırsak: On iki bağırsak, boş bağırsak ve kıvrımlı bağırsak olmak suretiyle üç bölümden oluşmaktadır. İnce bağırsağa pankreas ve karaciğerden gelen enzimler dökülmektedir. Böylece karbonhidrat, yağ ve proteinlerin kimyasal sindirimi tamamlanmış olur. Bundan böyle en minik parçalarına kadar ayrılan besinler kana geçebilecek hale gelmişlerdir.
İnce bağırsak yüzeyindeki emici tüyler gıdaları emerek kan damarlarına aktarırlar.
Alt taraftaki animasyonda besinlerin yapı taşlarına ayrılması gösteriliyor. on iki bağırsağa pankreas ve safra kesesinden gelen sıvılar gösteriliyor.
Pankreas: Sindirim sisteminin yan (destek) bir organıdır. Tüm besinlerin kimyasal sindirimini meydana getiren enzimler salgılar. Pankreas hem sindirim enzimleri hem de hormon üreten bir bez olduğundan “karma bez†olarak tanımlanmaktadır.
Karaciğer: Safra kesesi yardımıyla safra salgısı üretir. Safra sıvısının vazife büyük yağ tanelerini minik yağ parçalarına dönüştürerek mekanik sindirim gerçekleştirmektedir.
Karaciğerin bir başka nazaran ise proteinlerin sindirimiyle oluşan zehirli amonyak maddesini üreye dönüştürmektir.
Kalınca Bağırsak: Kalınca bağırsakta sindirim gerçekleşmez. Sindirilmiş gıdalardan geriye kalan posa kalınca bağırsakta ilerlerken su ve minerallerin emilimi gerçekleştirir.
Anüs: Gıda maddelerinin vücudumuz tarafınca kullanılamayan bölümlerinin dışarı atılmasını sağlar.
Sindirim sisteminin sağlığını korumak için
Sindirim sisteminin ana organları ve yan organları mevcuttur. Eğer gıda o organın içinden geçiyorsa bu organlar ana organlardır. Bir organ tarafınca salgılanan salgılar besinlere dışarıdan ekleniyorsa bu görevi meydana getiren organlara da yan (destek) organ denilmektedir. Mesela mideden besinler geçmiş olduğu için bir ana organdır. Fakat pankreas sindirim sistemine dışarıdan salgı göndermektedir. Bu durumda pankreas sindirim sistemi için bir yan organdır.
Sindirim sistemi organlarını sırasıyla tanıyalım.
Ağız ve Dişler: Besinlerin dişler yardımıyla parçalandığı, mekanik sindiriminin yapıldığı yerdir. Ağızda gıdaları ıslatıp yumuşatan tükürük salgısı mevcuttur. Tükürük salgısı içindeki enzimler karbonhidratların kimyasal sindirimini de gerçekleştirir.
Yutak: Yutağın görevi ağız boşluğuyla yiyecek borusu içinde bir kapı oluşturmaktır. Yutağın bir özelliği de nefes borusu ve yiyecek borusu içinde bir bağlantı bulundurmasıdır. Ağızdan nefes alabilmemizin dedeni budur.
Yiyecek Borusu: Yiyecek borusu da sindirim gerçekleşmeyen bir bölümdür. Yiyecek borusundaki kaslar peristaltik hareket denilen br yöntemle gıdaları mideye doğru iter. Bir insan kafa aşağı halde duruyor olsa dahi yutkunabilmektedir.
Mide: Midede besinler mekanik ve kimyasal sindirimi gerçekleştirilir. Mide, kasılıp gevşeme hareketleri yaparak gıdaları mekanik olarak sindirmektedir. Bu yöntemle cıvık haline getirilen besinler bir süre sonra kimyasal sindirime uğrarlar.
Mide özsuyu içinde bulunan mide asidi ve bir takım enzimler kimyasal sindirimi gerçekleştirir.
Midede bir tek proteinlerin kimyasal sindirimi gerçekleştirilmektedir.
İnce Bağırsak: On iki bağırsak, boş bağırsak ve kıvrımlı bağırsak olmak suretiyle üç bölümden oluşmaktadır. İnce bağırsağa pankreas ve karaciğerden gelen enzimler dökülmektedir. Böylece karbonhidrat, yağ ve proteinlerin kimyasal sindirimi tamamlanmış olur. Bundan böyle en minik parçalarına kadar ayrılan besinler kana geçebilecek hale gelmişlerdir.
İnce bağırsak yüzeyindeki emici tüyler gıdaları emerek kan damarlarına aktarırlar.
Alt taraftaki animasyonda besinlerin yapı taşlarına ayrılması gösteriliyor. on iki bağırsağa pankreas ve safra kesesinden gelen sıvılar gösteriliyor.
Pankreas: Sindirim sisteminin yan (destek) bir organıdır. Tüm besinlerin kimyasal sindirimini meydana getiren enzimler salgılar. Pankreas hem sindirim enzimleri hem de hormon üreten bir bez olduğundan “karma bez†olarak tanımlanmaktadır.
Karaciğer: Safra kesesi yardımıyla safra salgısı üretir. Safra sıvısının vazife büyük yağ tanelerini minik yağ parçalarına dönüştürerek mekanik sindirim gerçekleştirmektedir.
Karaciğerin bir başka nazaran ise proteinlerin sindirimiyle oluşan zehirli amonyak maddesini üreye dönüştürmektir.
Kalınca Bağırsak: Kalınca bağırsakta sindirim gerçekleşmez. Sindirilmiş gıdalardan geriye kalan posa kalınca bağırsakta ilerlerken su ve minerallerin emilimi gerçekleştirir.
Anüs: Gıda maddelerinin vücudumuz tarafınca kullanılamayan bölümlerinin dışarı atılmasını sağlar.
Sindirim sisteminin sağlığını korumak için
- Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için ilk olarak tabii gıdalarla beslenmeli ve katkı maddeli hazır yiyecek ve içecekleri mümkün olduğunca tüketmemeliyiz.
- Posalı yiyecekleri bol miktarda tüketmeli, elma, armur, şeftali, salatalık v.b. meyvelerin kabuğunu soymamalıyız.
- Ak ekmek yerine kepekli ekmek tüketmeliyiz ama tükettiğimiz ekmeğin kepek oranı buğdaydaki tabii kepek oranıyla aynı olmalı, kepek fazla olursa barsaktaki demir emilimini azalttığı için kansızlığa yol açabilir uzun solukta.
- Cola, bağlantı, tang şeklinde kimyasal maddeler içeren içecekler yerine suyu, meyva suyu, maden suyu, boza, şalgam suyu, ayran, meyan şerbeti v.b. içecekleri tüketmeliyiz.
- Çayı yemekle beraber ya da yemekten derhal sonrasında değildir minimum 45 dk. sonrasında içmeliyiz. Böylelikle çayın demir emilimini azaltarak kansızlık yapma tesirini önlemiş oluruz.
- Eti oldukça fazla tüketmemeli, sebzeye ağırlık vermeliyiz. Balık etine ağırlık vermeliyiz.
- Yemeklerde margarin, vita şeklinde suni ürünleri değildir zeytinyağı, tereyağı, ayçiçek yağı şeklinde tabii yağları tercih etmeliyiz.
- Beslenme saatleri tertipli olmalı,beslenmeye yeterince vakit ayrılmalı,besinler çok sıcak ya da soğuk yenilmemeli.
- Etler iyi pişirilmeli,yemekler çok tuzlu ve baharatlı olmamalı.
- Evde hazırlanan yemekler tercih edilmeli,bilhassa lifli besinlerin alınmasına dikkat edilmeli.
- Bolca su içilmeli,asitli,boyalı ve alkollü içecekler içilmemeli.
- Sigara içilmemeli.
- Sindirim sistemi organlarının iyi çalşıması için spor yapılmalıdır.
Sindirim ve Sindirim Sistemi
MsXLabs.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Diri tarafınca alınan besinlerin, türlü fizyolojik ve kimyasal değişikliklere uğratılarak organizmanın kullanabileceği hâle getirilmesi. Birhücrelilerde ve çokhücrelilerin kimi özgür hücrelerinde (akyuvarlar, katılgandoku hücreleri şeklinde) direkt doğruya hücrenin protoplazması içinde, çokhücreli hayvanlarda ise sindirim kanalı ismini alan hususi bir organ içinde gerçekleşir. Sindirim kanalında meydana gelen sindirim vakası mekanik ve kimyasal olmak suretiyle iki kısma ayrılır: Mekanik sindirim, türlü hayvan gruplarında değişik yollarla olur. Genel olarak söylemek gerekirse ağızdan alınan besinlerin ezilip öğütülmesi ve sindirim kanalı içinde hareket ettirilmesidir. Kimyasal sindirim ise, aynı kanal içinde, besinlerin enzimler yardımıyla kimyasal olarak ayrıştırılması vakasıdır. Kimyasal sindirim sonucunda, ağızdan alınmış olan türlü yiyecekler, vücudun yararlanabileceği yapıya ve hücreler tarafınca emilebilecek duruma dönüşürler.
İçinde sindirim vakasının gerçekleştiği, ağızdan başlayıp anüste son bulan kanal ve sindirim işine salgılarıyla yardım eden bezlerin meydana getirmiş olduğu, çokhücreli hayvanlara özgü organ sistemi. Çokhücreli bitkilerin, besinlerin sindirilmesi için hususi bir sistemi bulunmaz; sindirim işi hücrelerde yapılır. Çünkü nebat, kendisine lüzumlu olan gıdaları, kullanabileceği bileşikler hâlinde kendisi yapmaktadır. Hayvanlar ise besinlerini doğadan hazır hâlde aldıklarından, bu tarz şeyleri kullanabilecekleri şekilde parçalamak zorundadırlar. Sindirim sistemleri ilkel hayvanlardan yüksek yapılılara doğru gelişerek büyük farklılıklar gösterir. Çokhücrelilerin en ilkelleri olan süngerlerde gerçek doku ve organlar, ayrıca sindirim sistemi de yoktur. En ilkel sindirim sistemi selenterelerde görülür. Bunlarda yalnızca bir ağız deliği mevcuttur. Buradan alınan besinler vücut boşluğunda, gıda hücrelerinin salgıladığı enzimlerle kısmen parçalandıktan sonrasında gıda hücrelerine alınarak tamamen sindirilir ve vücut boşluğunun kolları vesilesiyle hayvanın her tarafına dağıtılır. Sindirilemeyen kısımlar ise gene ağız yöntemiyle dışarı atılır. Anüs sölomlularda görülmeye başlanır. Solucan, eklembacaklı ve yumuşakçalarda sindirim sistemi ağız, önbağırsak, ortabağırsak, sonbağırsak ve anüsten oluşur. Dil, ilk kez yumuşakçalarda görülür, üstü minik kitin dişlerle kaplıdır. Önbağırsak ise bundan böyle, yemekborusuna dönüşmüştür. Yumuşakçaların bununla birlikte sindirime yardım eden bezleri de vardır. Mide, derisidikenlilerde görülmeye başlar. Tam anlamıyla oluşmuş sindirim sistemi ise kordalılarda görülür. Kordalıların en gelişmiş dalını oluşturan omurgalıların sindirim sistemi şu kısımlardan meydana gelmiştir:
MsXLabs.Org Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Diri tarafınca alınan besinlerin, türlü fizyolojik ve kimyasal değişikliklere uğratılarak organizmanın kullanabileceği hâle getirilmesi. Birhücrelilerde ve çokhücrelilerin kimi özgür hücrelerinde (akyuvarlar, katılgandoku hücreleri şeklinde) direkt doğruya hücrenin protoplazması içinde, çokhücreli hayvanlarda ise sindirim kanalı ismini alan hususi bir organ içinde gerçekleşir. Sindirim kanalında meydana gelen sindirim vakası mekanik ve kimyasal olmak suretiyle iki kısma ayrılır: Mekanik sindirim, türlü hayvan gruplarında değişik yollarla olur. Genel olarak söylemek gerekirse ağızdan alınan besinlerin ezilip öğütülmesi ve sindirim kanalı içinde hareket ettirilmesidir. Kimyasal sindirim ise, aynı kanal içinde, besinlerin enzimler yardımıyla kimyasal olarak ayrıştırılması vakasıdır. Kimyasal sindirim sonucunda, ağızdan alınmış olan türlü yiyecekler, vücudun yararlanabileceği yapıya ve hücreler tarafınca emilebilecek duruma dönüşürler.
İçinde sindirim vakasının gerçekleştiği, ağızdan başlayıp anüste son bulan kanal ve sindirim işine salgılarıyla yardım eden bezlerin meydana getirmiş olduğu, çokhücreli hayvanlara özgü organ sistemi. Çokhücreli bitkilerin, besinlerin sindirilmesi için hususi bir sistemi bulunmaz; sindirim işi hücrelerde yapılır. Çünkü nebat, kendisine lüzumlu olan gıdaları, kullanabileceği bileşikler hâlinde kendisi yapmaktadır. Hayvanlar ise besinlerini doğadan hazır hâlde aldıklarından, bu tarz şeyleri kullanabilecekleri şekilde parçalamak zorundadırlar. Sindirim sistemleri ilkel hayvanlardan yüksek yapılılara doğru gelişerek büyük farklılıklar gösterir. Çokhücrelilerin en ilkelleri olan süngerlerde gerçek doku ve organlar, ayrıca sindirim sistemi de yoktur. En ilkel sindirim sistemi selenterelerde görülür. Bunlarda yalnızca bir ağız deliği mevcuttur. Buradan alınan besinler vücut boşluğunda, gıda hücrelerinin salgıladığı enzimlerle kısmen parçalandıktan sonrasında gıda hücrelerine alınarak tamamen sindirilir ve vücut boşluğunun kolları vesilesiyle hayvanın her tarafına dağıtılır. Sindirilemeyen kısımlar ise gene ağız yöntemiyle dışarı atılır. Anüs sölomlularda görülmeye başlanır. Solucan, eklembacaklı ve yumuşakçalarda sindirim sistemi ağız, önbağırsak, ortabağırsak, sonbağırsak ve anüsten oluşur. Dil, ilk kez yumuşakçalarda görülür, üstü minik kitin dişlerle kaplıdır. Önbağırsak ise bundan böyle, yemekborusuna dönüşmüştür. Yumuşakçaların bununla birlikte sindirime yardım eden bezleri de vardır. Mide, derisidikenlilerde görülmeye başlar. Tam anlamıyla oluşmuş sindirim sistemi ise kordalılarda görülür. Kordalıların en gelişmiş dalını oluşturan omurgalıların sindirim sistemi şu kısımlardan meydana gelmiştir:
1. Ağız; gıdaları sindirim sistemine almaya ve kimi omurgalılarda bununla beraber parçalamaya yarar. Ağız yarığı dudak ya da gaga (kuşlar) ile çevrilidir; çeneler yöntemiyle açılıp kapanır. Çeneler üstünde dişler, ağız boşluğu içinde de dil mevcuttur. Bununla birlikte kimi tükürük bezleri de ağza açılmaktadır.
2. Yutak; sindirim sisteminin ağızla yemekborusu arasındakı kısa ve geniş kısmıdır.
3. Yemekborusu; sindirim borusunun, ilkel hayvanlarınkine en çok benzeyen kısmıdır. Yutakla mide içinde yer edinen dar bir borudur. Yalnızca kuşlarda yemekborusunun orta kısmında yem depo eden kursak oluşmuştur.
4. Mide; sindirim sisteminin yemekborusuyla bağırsak içinde bulunan genişlemiş kısmıdır. Gıdaları depo edip sindirmeye yarar. Sindirim amacıyla kasdokusu artmış ve iç tabakasında bezler meydana gelmiştir. Kasdokusu mekanik, bezler de kimyasal sindirimle görevlidir. Omurgalıların türlü sınıflarında mide şekilleri değişiktir. Mesela balıklarınki mekik biçimindedir ve çok az genişlemiştir.
Gevişgetiren memelilerin mideleri ise dört gözlüdür (işkembe, börkenek, kırkbayır, şirden).
5. İncebağırsak, mideyle kalınbağırsak arasındaki dar borudur. Görevi sindirimi tamamlamak ve sindirilen gıdaları emmektir. Hem boyunun uzun olması, hem de iç yüzeyindeki bazı çıkıntılar sebebiyle yüzeyi çok genişlemiştir. Sindirilen besinlerin tamamı incebağırsakta emilerek kana karışır ve vücuda dağılır. Boyu balıklarda en kısa, memelilerde en uzundur (vücut büyüklüğü bakımından).
6. Kalınbağırsak; sindirilemeyen maddeleri depo eden bölümdür. kalınbağırsağın dışarı açılan ucudur. Sindirilemeyen gıda artıklarını dışarı atmaya yarar.
7. Anüs; kalınbağırsağın dışarı açılan ucudur. Sindirilemeyen gıda artıklarını dışarı atmaya yarar.
8. Sindirim bezleri; hem sindirim borusunun içinde, hem de haricinde yer alırlar. Sindirim borusu dışındaki bezler, gene sindirim borusundan çıkan uzantılardan oluşurlar. Bu tür şeyler karaciğer, pankreas ve tükürük bezleridir.
SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARININ GÖREVLERİ NELERDİR?
AĞIZ: Besinlerin fizyolojik olarak daha minik parçalara ayırılmasını sağlar. Bununla birlikte yapısındaki tükrük bezleri yardımıyla amilaz enzimi salgılayarak karbonhidratların sindirimine destek verir.
YUTAK: Besinlerin yutulmasında görevlidir. Farinks olarak da bilinir. Başka mühim görevi ise besinler yutulduğunda, besinlerin nefes borusuna kaçmasını önler.
YEMEK BORUSU: Tertipli bir biçimde kasılıp gevşeyerek (peristaltik) besinlerin mideye iletilmesini sağlar. Sindirme görevi yoktur. 1,5 santimetre çapında ve 20-25 santimetre uzunluğundadır.
MİDE: Proteinlerin sindiriminden görevli organdır. Asitik bir ortama haizdir. Sindirim görevinden başka salgı ve emilim yapmakla da görevli olan bir organdır.
İNCE BAĞIRSAK: 7-8 metre içinde değişim gösteren uzunluğa haizdir. Tüm besinlerin sindiriminin tamamlandığı yerdir. Sindirimde en mühim bir organdır. Sindirimin sürdürülmesinde safra ve pankreas salgıları yaşamsal rol oynar.
KALIN BAĞIRSAK (KOLON): Aslolan olarak sindirim yapmaz. 1-2 metre uzunluğunda olup Görevi dışkıyı (feçes) depolamaktır. Bununla birlikte bu esnada vücut için lüzumlu oranda su ve minerallerin geri emilimini sağlar. Bir mühim faaliyeti ise barındırdığı yararlı bakteriler yardımıyla B ve K vitaminlerinin sentezlenmesine yardım ve yataklık eder.
Sindirim Sistemi
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere gıda, bu maddelerin vücuda alınmasına da beslenme denir.
Dışarıdan alınan gıdalardan enerjinin üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine girmesi gerekir. (Çünkü gıdalardan enerjinin üretilmesi vakası hücre içindeki mitokondrilerde solunum vakası ile gerçekleşir). Dışarıdan alınan bir takım besinler parçalanmadan, bir takım besinler ise parçalanarak hücre içine girebilirler. Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan yöntemiyle taşınırlar.
Vücuda alınan büyük moleküllü gıda maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek kısaca hücre zarından (porlardan) geçebilecek kadar minik parçalara ayrılmasına sindirim denir. Sindirim vakasını gerçekleştiren sisteme (ağızda başlayıp anüste biten sisteme) sindirim sistemi denir. Sindirim vakasının gerçekleşmesinin sebebi, dışarıdan alınan gıda maddelerinin vücuda yararlı hale gelmesinin sağlanmasıdır.
Sindirim sistemini; sindirim organları, sindirime destek organlar ve sindirim sistemi bezleri oluşturur.
Sindirim sistemi organları sırayla; ağız, yutak, yiyecek borusu, mide, (on iki parmak bağırsağı), ince bağırsak, kalınca bağırsak ve anüstür. Bu organlar sindirim borusunu oluşturur.
Sindirime destek organlar; karaciğer ve pankreastır. Bu organlar sindirim borusuna (on iki parmak bağırsağına) bağlıdır.
Sindirim sistemi bezleri; tükürük bezleri, mide bezleri ve ince bağırsak bezleridir.
SORU :
1- Bir yiyecek yenildikten sonrasında vücutta ne şeklinde değişikliklere uğrar?
2- Vücut gıda içeriklerini kullanabileceği hale iyi mi getirir? (Besinlerin bedenimize yararlı hale gelebilmeleri için farklılıklara uğramaları gerekir)
Beslenme ve Gıda İçerikleri :
Besinler tabiatta genel olarak 3 tan elde edilir. Bu tür şeyler;
1- Hayvansal Kaynaklı Besinler : Et, süt, yumurta,..
2- Bitkisel Kaynaklı Besinler : Sebze, meyve, tahıl,..
3- Madensel Kaynaklı Besinler : Su ve madensel tuzlar.
Bitkisel, hayvansal ve madensel lı gıda maddeleri içeriklerine nazaran; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, su ve mineraller olarak gruplandırılırlar.
Gıda içeriklerinden proteinler, karbonhidratlar ve yağlar büyük moleküllü (organik) gıda içerikleridir (besinlerdir). Büyük moleküllü bu gıda içeriklerinin hücrelerde kullanılabilmesi için kana ya da hücre içine girebilecek kadar minik moleküllere parçalanması kısaca sindirilmesi gerekir.
Gıda içeriklerinden su, madensel tuzlar ve vitaminler minik moleküllü (inorganik ve organik) besinlerdir. Ufak moleküllü gıda içerikleri sindirilmeden direkt kana ya da hücre içine girebilirler.
a) Karbonhidratlar :
*Vücudun başlıca enerji membaıdır. Günlük enerji ihtiyacınınn büyük bölümü karbonhidratlardan sağlanır.
*Büyük moleküllü gıda içinde ne olduğu olduğundan sindirilmeden direkt kana ya da hücrelere giremezler
B) Proteinler :
*Hücrelerin (ve vücudun) temel yapısını oluştururlar.
*Gerektiğinde (uzun açlık dönemlerinde) vücutta enerji membaı olarak da kullanılırlar.
*Büyük moleküllü gıda içinde ne olduğu olduğundan sindirilmeden direkt kana ya da hücrelere giremezler.
*(Vücudun müdafa sistemlerini ve vücut çalışmasını düzenleyen enzimler ve bir takım hormonların yapısına katılırlar).
*(Erişkin insan vücudunun averaj %16'sı proteinden oluşmuştur. Proteinler, hücrelerin sürekliliği, gelişme ve gelişme için öncelikli olarak kullanılan gıda içeriğidir).
c) Yağlar :
*Başlıca enerji deposudur.
*En fazlaca enerji veren gıda içeriğidir.
*Vitaminlerin bir kısmının vücuda alınmasını sağlar.
*Ten altında depolanan yağlar vücut ısısının korurlar.
*(Vücudumuzun tertipli çalışmasında etkili olan bir takım hormonların üretiminde görevlidir).
*(İhtiyacından fazla alınan gıda içerikleri vücutta yağa dönüşerek depolandığından vücut sağlığı için zararlıdır).
*(Erişkin insan vücudunun averaj %18' yağdır).
d) Mineraller :
*Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak vazife yaparlar.
*(İskelet ve dişerin yapısına katılır).
*(Kanın ve sitoplazmanın dengede tutulmasını sağlar).
*(Demir minerali vücutta gıda öğelerinden enerji oluşması için mecburi olan oksijenin taşınmasında gereklidir).
*(Vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde yer edinen mineraller vardır.
*(Bazıları müdafa sisteminde kullanılır).
*(Erişkin insan vücudunun averaj %6'sı minerallerden oluşmuştur).
e) Vitaminler :
*Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak vazife yaparlar.
*(B grubu vitaminleri, besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji üretilmesi ve yeni hücrelerin oluşması ile ilgili düzenlenmesine destek verir).
*(D vitamini, kalsiyum ve fosfor şeklinde minerallerin kemik ve dişlerde yerleşmesine destek verir).
*(A, C, E vitaminleri, vücut hücrelerinin onarılmasını sağlar, zarar görmesini önler ve zararı olan maddelerin etkilerinin azaltılmasında yardımcıdır).
*(Vücudumuzda oldukça az miktarlarda vitamin bulunmasına rağmen vücudumuzdaki faaliyetleri oldukça fazladır).
f) Su :
*Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak vazife yaparlar.
*Besinlerin sindirimini kolaylaştırır.
*(Kanda buluna su, gıda öğelerinin dokulara taşınmasını sağlar).
*Besinlerin hücrelerde kullanılması sonucu oluşan gıda atıkların atılmasını kolaylaştırır.
*(Vücut ısısının düzenlenmesi için gereklidir).
*(Erişkin insan vücudunun averaj %60'ı sudur. Bebeklerin vücudunda su oram
yetişkinlerinkinden daha fazladır).
Sindirim Türleri
Mekanik (Fizyolojik) Sindirim :
Besinlerin salgı (enzim) kullanılmadan (fizyolojik olarak) çiğneme ve kas hareketleriyle minik parçalara ayrılmasına (kana ya da hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) mekanik (fizyolojik) sindirim denir.
Tüm besinlerin mekanik sindirimi ağızda başlar. Besinlerin mekanik sindirimi ağızda dişler yardımıyla çiğneme vakası ile midede ise kaslar yardımıyla kasılma vakası ile gerçekleştirilir.
Kimyasal Sindirim :
Besinlerin su ve salgı (enzim) kullanılarak minik parçalara ayrılmasına (kana ya da hücrelere geçebilecek hale getirilmesine) kimyasal sindirim denir.
Kimyasal sindirim ağızda, midede ve ince bağırsakta gerçekleşir.
Sindirim Sistemi Organları
Sindirim sisteminin ilk organı olup tüm besinlerin çiğneme yöntemiyle mekanik sindiriminin, bununla birlikte karbonhidratların tükürük içinde bulunan (pityalin) enzimler yardımıyla kimyasal sindiriminin başladığı yerdir.
Ağızda sindirim vakasında vazife meydana getiren dil, dişler ve tükürük bezleri mevcuttur.
Ağızdaki besinler dişler ile parçalanır (mekanik sindirim), tükürük bezlerinin salgıladığı tükürük sıvısı (içindeki enzimler) ile yumuşatılır (kimyasal sindirim). Dil, besinlerin çiğnenmesine ve yutulmasına yardım eder. Ağızda parçalanan, yumuşatılan besinler dil ile yutağa itilir.
Dişler :
Besinlerin çiğnenip parçalanması elde eden yapılardır. Dişlerin görünen ak kısmına taç, çene kemiği içine gömülü kısmına kök, dişin dış kısmının (tacın) üzerini örten sert tabakaya mine tabakası denir. Dişin içinde (ortasında) kan damarları ve sinirler mevcuttur.
Erişkin insanoğlunun ağzında 32 (genel anlamda 28) diş mevcuttur. Dişler yapı ve görevlerine nazaran kesici dişler, köpek dişleri ve azı dişleri olarak üç çeşittir.
1- Kesici Dişler :
Besinlerin koparılmasını sağlarlar. Ağzın ön tarafında, 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak suretiyle toplam 8 tanedirler.
2- Köpek Dişleri :
Besinlerin daha minik parçalara ayrılmasını sağlarlar. Kesici dişlerin sağında ve solunda birer tane olmak suretiyle 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tanedirler.
3- Azı Dişleri :
Besinlerin öğütülmesini sağlarlar. Ufak ve büyük azı dişleri olarak iki çeşittir. Köpek dişlerinin sağında ve solunda ikişer tane olmak suretiyle 4 alt çenede, 4 üst çenede toplam 8 tane minik azı dişi mevcuttur. Ufak azı dişlerinin sağında ve solunda üçer tane olmak suretiyle 6 alt çenede, 6 üst çenede toplam 12 tane büyük azı dişi mevcuttur. (Çocuklarda büyük azı dişi 4 alt çenede, 4 üst çenede olmak suretiyle toplam 8 tanedir).
Yutak :
Ağızdan sonrasında gelen boşluktur. üst taraftan burun boşluğuna, alt taraftan yiyecek borusuna ve gırtlağa açılır. Yutak, ağızda çiğnenen ve yumuşatılan gıdaları yiyecek borusuna iletir. Yutakta (mekanik ya da kimyasal) sindirim olmaz.
Gırtlak :
Yutağın alt tarafında bulunan, nefes borusu ile yiyecek borusunu ayrıştıran, kıkırdaktan meydana getirilen yapıdır. Yiyecek yenirken yutkunma esnasında gırtlak (yukarı çıkarak) nefes borusunu kapatıp yiyecek borusunu açarak besinlerin nefes borusuna gitmesini önler. Yiyecek yenirken konuşulursa (nefes verme esnasında nefes borusu açılacağından) besinler nefes borusuna kaçabilir. Bu yüzden yiyecek yerken konuşulmamalıdır.
Yiyecek Borusu :
Yutak ile mide içinde uzanan, nefes borusunun arkasında bulunan, 20 - 25 santimetre uzunluğundaki (2 santimetre çapındaki), düz kaslardan yapılmış olan organdır. Görevi, yutaktan gelen gıdaları mideye iletmektir.
Yiyecek borusu bir tek gıdaları taşır. Yiyecek borusunda sindirim vakası (sindirim enzimleri bulunmadığı için) gerçekleşmez. Yapısında bulunan düz kaslar (tek yönlü emek harcayarak kısaca peristaltik hareket yaparak) kasılıp gevşeyerek gıdaları mideye taşır.
Mide :
Karın boşluğunun sol üst tarafında, yiyecek borusu ile on iki parmak bağırsağı içinde yer edinen sindirim sisteminin en geniş organıdır. Mide, üst taraftan mide ağzı ile yiyecek borusuna, alt taraftan mide kapısı ile on iki parmak bağırsağına bağlanır.
Mide düz kaslardan yapılmıştır ve kasılıp gevşeyebilir. Bununla birlikte midenin yapısında bulunan salgı bezleri mide öz suyu salgısını üretir. Mide öz suyu salgısında mukus, mide asiti (HCl = tuz asiti) şeklinde salgılar ile türlü enzimler (pepsin ve renin) mevcuttur.
Mide, düz kaslardan yapıldığı için kasılıp gevşeyerek yiyecek borusundan gelen gıdaları yoğurur, çorba haline getirir. Bu yüzden mide mekanik sindirim yapabilir.
Mide, yapısında bulunan salgı bezlerinin salgıladığı mide asiti ve enzimler ile besinlerin daha minik parçalara ayrılmasını sağlar. Bu yüzden kimyasal sindirim yapabilir. Proteinlerin kimyasal sindirimi midede başlar.
İnce Bağırsak :
Bir taraftan mide kapısına, diğer yandan kalınca bağırsağa bağlı olan 7 - 8 m uzunluğundaki (2 - 3 santimetre çapındaki) kıvrımlı borudur. İnce bağırsak, besinlerin sindiriminin tamamlandığı ve sindirilen besinlerin kana geçmiş olduğu yerdir.
İnce bağırsağın mideden sonrasında gelen 20 - 25 santimetre'lik ilk kısmına (ince bağırsağın başlangıç yerine) on iki parmak bağırsağı denir. On iki parmak bağırsağına karaciğer ve pankreas şeklinde sindirime destek organlar bağlıdır. Karaciğer ve pankreas, salgıladığı sindirim enzimlerini (salgılarını) on iki parmak bağırsağına verir.
İnce bağırsak, yağların kimyasal sindiriminin başladığı yerdir. Bununla birlikte ağızda sindirilemeyen karbonhidratların (nişastanın maltoza dönüşmesi), midede sindirilemeyen proteinlerin ve sindirilemeyen yağların kimyasal sindirimi ince bağırsakta tamamlanır.
İnce bağırsağın iç yüzeylerinde bulunan salgı bezlerinin ürettiği salgılar, buraya gelen ve sindirilmemiş olan besinlerin sindirilmesini sağlar. Bu yüzden ince bağırsak, kimyasal sindirimin aslolan yapıldığı yerdir. İnce bağırsakta mekanik sindirim gerçekleşmez.
İnce bağırsakta besinlerin kana geçmiş olduğu bölgelere tümür (villüs) denir.
Kalınca Bağırsak :
İnce bağırsaktan anüse kadar uzanan 1,5 m uzunluğundaki (6 santimetre çapındaki) borudur. Kalınca bağırsakta mekanik ya da kimyasal sindirim olmaz, villüsler bulunmaz.
Kalınca bağırsak, ince bağırsakta sindirilemeyip kana geçemeyen besinler ile sindirime uğramayan su, madensel tuzlar (mineraller) ve vitaminlerin besinlerin içinden emilmesini, bir süre depolanmasını ve kana verilmesini sağlar. Bununla birlikte geriye kalan atık maddelerin de (posalarında) sindirim sisteminin son kısımı olan anüse iletilmesini ve anüsten de dışkı yöntemiyle vücut dışına atılmasını sağlar. Kalınca bağırsakta yaşayan bakteriler, B ve K vitaminlerinin üretilmesini sağlarlar.
İnce bağırsak ile kalınca bağırsağın birleştiği yere kör bağırsak denir. Kör bağırsaktan çıkan uzantıya apandis denir.
Anüs :
Kanlı bağırsaktaki dışkının vücut dışına atılmış olduğu yerdir ve sindirim sisteminin son olarak organıdır.
Sindirime Destek Organlar
Karaciğer :
Karın boşluğunda, midenin sağ üst kısmında bulunan en büyük iç organıdır. Karaciğer safra (öd) salgısını üretir, kandaki şeker (glikoz) miktarını ayarlar ve glikoz depolar, bir takım vitaminleri (A, K, D) üreterek depolar, zehirli maddelerin tesirini yok eder. (Çok zehirli olan amonyağı, daha az zehirli olan üre ve ürik asite çevirir).
Safra (öd) sıvısı, safra kesesinde depolanır ve buradan ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verilir. Safra (öd) sıvısı, büyük yağ moleküllerinin daha minik parçalara ayrılmasını ve yağların kimyasal sindirimini sağlar.
Pankreas :
Midenin alt kısmında yer edinen yaprak şeklindeki organdır (karma bezdir). Pankreas, pankreas öz suyu salgısını üreterek ince bağırsağa (on iki parmak bağırsağına) verir. Pankreas öz suyu salgısında, karbonhidrat, protein ve yağların sindirilmesini elde eden enzimler mevcuttur. (Amilaz = karbonhidrat, tripsin = protein, lipaz = yağ). Bununla birlikte salgıladığı hormonlar yardımıyla (insülin ve glukagon) kandaki glikoz (şeker) miktarını ayarlar.
Sindirim Sistemi Bezleri
Tükürük Bezleri :
Tükürük salgısını üretirler. Tükürük, ağızda besinlerin yumuşatılmasını sağlar. Tükürük bezleri dil altı, kulak altı ve çene altında mevcuttur.
Mide Bezleri :
Mide öz suyu salgısını üretirler. Mide öz suyu salgısının içinde mukus, mide asiti (tuz asiti), pepsin, renin enzimleri mevcuttur. Mukus, midenin iç yüzeyini örterek mide asitinin zarar vermesini önler.
Mide asiti, pepsin, renin besinlerin parçalanmasını ve besinlerle gelen mikroorganizmaların yok edilmesini sağlar.
İnce Bağırsak Bezleri :
Salgıladığı salgılar ile ağızda sindirilemeyen karbonhidratların, midede sindirilemeyen proteinlerin, on iki parmak bağırsağında sindirilemeyen yağların sindirilmesini sağlar.
Besinlerin Sindirimi ve Sindirilen Besinlerin Kana Geçişi
Gıda içeriklerinden su, mineraller ve vitaminler sindirime uğramadan kalınca bağırsağa gelir ve kalınca bağırsakta bir süre bekletildikten sonrasında kalınca bağırsaktan emilerek kana verilir ve kan yöntemiyle hücrelere göç eder.
Enzimlerin Sindirimdeki Görevi
Sindirim Sisteminin Sağlığı ve Korunması
2- Çok fazla üzüntü, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler yenmemeli.
3- Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemeli.
4- Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır.
5- Yiyecek esnasında ve yemekten sonrasında gerektiğinden fazla su içilmemelidir.
6- Yiyecekler iyice çiğnenmeli.
7- Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yiyecek yemeden kalkılmalıdır.
8- Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli beslenilmelidir.
9- Kafi, tertipli ve dengeli beslenilmeli.
10- Stresten kaçınılmalıdır.
11- Bağırsakların emek vermesi için spor yapılmalıdır.
12- Yemekten sonrasında vücut dinlenmelidir (1 saat).
13- Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalı.
14- Yiyeceklerden ilkin ve sonrasında eller yıkanmalı.
15- Rahatsızlıklarda doktora gidilmeli.
Kafi ve Dengeli Beslenme
Sindirim Sisteminde Görülen Hastalıklar
*Kolera :
Kolera (Vibrio cholerae) bakterisinin niçin olduğu bağırsak enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir hastalıktır.
Kolera çoğu zaman, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır.
Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir. (Tedavinin gayesi, kaybedilen su ve elektrolitleri - sodyum, potasyum, klor, bi karbonat - yerine koymaktır).
*Dizanteri :
İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı-sancısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi) şeklinde emareler gösteren hastalıktır.
Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri oluşur. Bununla birlikte maden ya da nebat zehirlenmelerinin büyük bir bölümü da (cıva, kuduzböceği, sultan otu, sütleğen, kartallı eğrelti, üzüntü çiğdem vb.) dizanteri emaresi yaratır.
*ülser :
Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler sebebiyle zedelenmesiyle oluşur.
*Siroz :
Alkol ve sigara yardımıyla karaciğer hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu oluşur.
*Tifo :
Kirli içme suları ve kirli yiyeceklerden bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. Genel anlamda salgın şeklinde görülür. Tifo; kalbi, kafayı, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkisinde bırakır. Hastalık (Salmonella typhi adlı) bakteriler sebebiyle oluşur. (Bu bakteri vücuda girdikten 7-15 gün sonrasında hastalık ortaya çıkar. Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında ya da idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde ya da vücutlarında görülen ten döküntülerinde mevcuttur. Hastanın hastalık süresince bolca su içmelidir).
(İçme ve kullanma sularının kontrolü, gıda hijyeni, lağım ve kanalizasyon tesislerinin hijyen şartlarına uygun duruma getirilmesidir).
(Tifo aşısı: Kati koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı % 51-67 oranında koruyuculuk sağlar. Diri atenüe oral aşı ise yakın oranlarda koruyuculuğa haizdir ve yan tesirleri daha azdır).
*İshal :
Dışkının sık olarak sulu ya da yumuşak çıkması durumudur. Bütün ülkelerce ishal beş yaşından küçükler içinde ölümün ikinci büyük nedenidir (Her yıl averaj 1,5 milyon bebek bu yolla ölür .
İshal, kalınca bağırsağın yeterince sıvı emmemesinden meydana gelir. En sık görülen sebebi enfeksiyon ya da bakteri içeren atık maddelerdir.
(Bir şahıs günde, en fazla bir haftada iyileşir. Buna rağmen hastalıklı ya da fena beslenen kişilerde ishal kararlı su yitirilmesine yol açabilir ve tedavi olmadığı takdirde yaşamsal çekince oluşturabilir).
(İshal bununla birlikte daha kararlı hastalıkların bir emaresi olabilir, mesela dizanteri, kolera, botulizm ya da Crohn hastalığı şeklinde kronik bir duruma işaret edebilir. Apandisit hastalarında genel anlamda ishal olmasa da apandis patlamasının sık görülen bir emaresidir. Işınım hastalığının da bir sonucudur).
*Sarılık :
Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin değişmesi sonucu ten ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Hepatite neden olan A,B,C,D,E virüsleridir. Bunun haricinde atık maddeler ve ışınım sonucu da oluşabilir.
*Gastrit :
Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve virüslerden dolayı oluşan hastalıktır.
Başlıca emareleri içinde yiyeceklerden sonrasında midede hastalık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları-sancıları sayılabilir.
*Hıçkırık :
Diyafram kasının aniden kasılması sonucunda ses tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen birdenbire nefes alımı ve bu sırada bir ses dışarı çıkmasıdır.
Sebepleri türlüdür. Kolay hıçkırıklar; genellikle mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan lanır. Bununla birlikte; bir takım kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp ya da zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla devam eden hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.
*Kabızlık :
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale nazaran azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden kişiye farklılık gösterir.
*Reflü :
Mide asidinin mideden yiyecek borusuna kaçması hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü haslarında devamlı ağızdan gaz çıkarma, yiyecek borusunda yanma, göğüste yanma ve ağrı-sancı hissi görülür, kalp şikayeti oluşur.
NOT :
1- Bebeklerin 6. aydan sonrasında süt dişleri çıkar, 7 yaşından sonrasında ise bu tür durumlar dökülerek yerine kalıcı dişler çıkar.
2- Yetişkinlerde, ağzın en arkasındaki dişerden 1 sağda, 1 solda olmak suretiyle 2 alt çenede, 2 üst çenede toplam 4 tane diş yirmilik diş mevcuttur. Bu dişler çocuklarda bulunmaz. (Kimi zaman çıkmayabilir).
3- Ağızda yiyecek varken konuşmak, nefes borusunu açacağından besinlerin nefes borusuna kaçmasına yol açabilir.
4- İnce bağırsağın uzun ve kıvrımlı olmasının sebebi, besinlerin daha fazla ve süratli bir biçimde kana emilmesini (emilme yüzeyinin arttırılmasını) sağlamak içindir.
5- Kalınca bağırsakta yaşayan bir takım bakteriler, B ve K vitaminlerinin sentezlenmesini sağlarlar.
6- Sindirilen bedinler kan yöntemiyle hücrelere taşınırlar.
7- Yiyecek borusu düz kaslardan yapılmıştır. Bu kaslar mideye doğru tek yönlü kasılıp gevşeyerek gıdaları taşır.
8- Sindirim sistemindeki tüm organlar sindirim yapamazlar.
- Ağız → Mekanik (dişler) ve kimyasal (tükürük) sindirim.
- Yutak → Sindirim yok.
- Yiyecek Borusu → Sindirim yok.
- Mide → Mekanik (kaslar) ve kimyasal (mide öz suyu) sindirim.
- İnce Bağırsak → Kimyasal sindirim.
- Kalınca Bağırsak → Sindirim yok.
- Anüs → Sindirim yok.
10- Besinlerin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği bölgeler farklıdır.
İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ VE SİNDİRİM
İnsanda sindirim sistemi başka canlılara nazaran daha gelişmiştir. İnsanda sindirim sistemi ağız, yutak, yiyecek borusu, mide, ince bağırsak, kalınca bağırsak ve anüsten oluşur. Sindirim kanalı ile bağlantılı olan ve sindirime destek yapılar ise tükürük bezleri, karaciğer ve pankreastır.Ağız
İnsanda sindirimin başladığı ilk yer ağızdır. Ağızda sindirime destek dişler ve tükürük bezleri mevcuttur. Alınan besinler mekanik olarak parçalanır, ıslatılır ve yutmaya elverişli hale getirilir. Çiğneme vakası istemli olarak başlamasına karşın refleks olarak devam eder. Ağızda bulunan ön dişler besini kesmeye, köpek dişleri parçalamaya, minik ve büyük azı dişleri ise öğütmeye yarar. Bir dişin görünen kısmı taç, dişetine gömülü kısmı boyun, çene kemiğine gömülü kısmı ise kök ismini alır. Diş tacının en dışta kalan sert ve dayanıklı kısmına diş minesi, minenin altında kalan kısmına dentin ismi verilir. Dentinin altında da kan damarları, sinir ve bağ dokusu bakımından varlıklı pulpa kısaca öz bölgesi mevcuttur. Tükürük besinlerin ıslatılmasını ve ıslak bir hale gelmesini sağlar. Kulakaltı, çene altı ve dil altı olmak suretiyle üç çift tükürük bezi vardır. Tükürük muhteviyatında su, amilaz (pityalin), Na+, Cl- , Ca++, mukus mevcuttur. Amilaz enzimi karbonhidratların kimyasal sindirimini, mukus lokmanın kayganlaşmasına iyonlar ise pH değerinin 6-8 içinde olmasını sağlar. Bununla birlikte, tükürükte bulunan lizozim, antimikrobiyal tesir yaparak diş çürümesine neden olan bakterilerin çoğunu yok eder. Otonom sinir sistemine ait parasempatik sinirlerin tesiri tükürük salgısını artırırken, sempatik sinirlerin tesiri tükürük salgısını azaltır. Tükürük pH inin yükselmesi durumunda kalsiyum ve fosfor çökelerek diş taşlarını oluşturur.
Yutak
Yutak ağzın arkasında, yiyecek borusunun ve nefes borusunun üst ön tarafında kalan bir boşluktur.
Yutağın sindirim vakasındaki görevi gıdaları yiyecek borusuna iletmektir. Yutma vakası istemli olarak başlayıp istemsiz olarak devam eder. Yutma esnasında gırtlak kapağı(epiglotis) nefes borusunu tıkayarak besinlerin yiyecek borusuna iletilmesini sağlar.
Yiyecek Borusu Yiyecek borusu yutaktan mideye kadar uzanan averaj 25 santimetre uzunluğunda, 2 santimetre eninde boru şeklinde bir yapıdır. Yapısında en içte epitel doku, ortada halka ve boyuna olarak yerleşmiş düz kaslar, dışta ise bağ doku mevcuttur. İç kısmında bulunan goblet hücreleri tarafınca mukus salgılanır. Yiyecek borusuna geçen besinler, kasların yukarıdan aşağıya doğru ardısıra kasılıp gevşemesi ile mideye ulaştırılır. Yiyecek borusundaki bu kasılıp gevşemelere peristalti hareketleri denir. Peristalti hareketleri ters yönde gerçekleşecek olursa kusma denilen vaka meydana gelir. Yiyecek borusunda mekanik ve kimyasal sindirim olmaz.
Mide
Karın boşluğunun sol üst bölgesinde kaburgaların altında mevcuttur. Emek vermesi vagus sinirleri ve gastrin hormonu tarafınca düzenlenir. Yiyecek borusu ile ince bağırsak içinde kalan "J" harfi şeklinde bir organdır. Sindirim kanalının en geniş bölümüdür. Yiyecek borusuna bağlı kısmına kardia, ince bağırsağa açılan kısmına pilor, en geniş kısmına fundus denir. İçten dışa doğru mukoza, alt mukoza, kaslı katman ve bağ dokudan oluşur. Mukoza tabakasındaki silindirik epitel hücreleri tüp şeklindeki mide bezlerini meydana getirirler. Bu mide bezlerinden:
- HCl
- Pepsinojen
- Süt çocuklarında Renin (Lap) enzimi salgılanır.
- Gastrin hormonu salgılanır.
- Mukus
- İnaktif haldeki pepsinojeni etken olan pepsine dönüştürür
- Pepsin enziminin çalışabilmesi için uygun pH ortamını sağlar.
- Besinlerle mideye giren bakterileri öldürür
- Pankreas ve bağırsak bezlerinin salgı yapmasını uyarır
Midenin asitten korunması:
- Mide boşken pepsinojen ve HCl salgılanmaz. salgılama zamanını sinir sistemi ve gastrin hormonu düzenler.
- Mide içindeki mukoza tabakası midenin başka hücrelerini asitten korur.
Ortalama 3 santimetre çapında ve 7-8 m boyundadır. En içte epitel doku, ortada düz kaslar, dışta ise bağ doku vardır. Bağırsak yüzeyindeki epitel hücreleri emilim yüzeyinin çoğaltmak için vil- lüs denilen yapıları oluşturur. Bağırsak duvarında yer edinen goblet hücreleri mukus salgılar. İnce bağırsağın mideyle birleştiği mıntıkaya oniki parmak bağırsağı (duodenum), daha sonraki kısma boş bağırsak(jejenum), son olarak kısmına ise kıvrımlı bağırsak (ileum) denir. Oniki parmak bağırsağına gelen asitli besinler oniki parmak bağırsağından sekretin, kolesistokinin ve enterogastrin hormonlarının salgılanmasını sağlar. Sekre- tin hormonu, pankreastan bikarbonat iyonlarının salgılanmasını sağlayarak ince bağırsak pH'sını (7-8 içinde) düzenler. Bununla birlikte karaciğerde safra üretimini ve salgılanmasını arttırır. Kolesistokinin hormonu hem safranın safra kanalına boşalmasını hem de pankreas enzimlerinin salgılanmasını sağlar. Enterogastrin hormonu ise açlık durumunda midedeki salgı bezlerinin salgı üretmesini önleyerek mide hareketlerinin yavaşlamasına sebep olur. Sekretin ve kolesistokinin hormonlarının tesiri ile karaciğer ve pankreasın sindirim salgıları da onikiparmak bağırsağına boşaltılır. İnce bağırsaktan salgılanan enzimler:
- Maltaz
- Sükraz
- Laktaz
- Enterokinaz (tripsinojeni tripsine dönüştürür)
- Erepsin (peptidleri amino asitlere dönüştürür)
Kalınca bağırsak 1.5 m uzunluğunda olup yapı bakımından ince bağırsağa benzer. İnce bağırsaktan değişik olarak yapısında vil- lüsler yoktur. İnce bağırsağın kalınca bağırsakla birleştiği yere kör bağırsak denir. Kör bağırsaktaki parmak şeklinde çıkıntıya apandiks denir ve iltihaplanırsa apandisit ismini alır. Kalınbağırsakta sindirim vakası görülmez. Su ve mineralların emilimi burada tamamlanır. Bununla birlikte kalınca bağırsakta K ve B vitamini sen- tezleyen bakteriler mevcuttur. Kalınca bağırsakta da goblet hücreleri tarafınca mukus salgısı salgılanır.
Sindirime Destek Yapılar
Karaciğer
Karaciğer insan vücudundaki en büyük organlardan birisi olup karın boşluğunda midenin sağ üst kısmında yer alır. üstü periton denilen karın zarı ile örtülmüştür. Bu zarın altında bağ dokudan yapılmış ikinci bir zar bulunup glisson kapsülü ismini alır. Karaciğer sağ ve sol lop olmak suretiyle iki loba ayrılır. Her lop ise lopçuk ismi verilen binlerce birime ayrılmıştır. Lopçuklar karaciğerin yapı ve vazife birimidir. Lopçukların yapısını da karaciğer hücreleri oluşturur. Lopçukların çevresinde toplardamarlar, safra kanalları ve karaciğer atardamarlarının kolları mevcuttur. Lopçukların yapısında sinüs denilen boşluklar vardır. Sinüslerin çeperlerinde alyuvar meydana getiren retikulo endotel hücreleri ve yaşlı alyuvarları parçalayan kupfer hücreleri mevcuttur. Karaciğer hücreleri devamlı safra salgılar. Safra sıvısı ince kanalcıklar yöntemiyle karaciğer kanalına aktarılır. Karaciğer kanalı da karaciğerden çıktıktan sonrasında iki kola ayrılır. Kolun birisi fazla safrayı safra kesesine götürürken, ikinci kol ise koledok kanalı ismini alır ve safrayı oniki parmak bağırsağındaki water kabarcığı denilen yapıya boşaltır.
Safra suyunun bileşiminde:
- Safra tuzları
- Kolesterol
- Yağ asitleri
- Bilirubin
- Su
Safranın görevleri ise şunlardır:
- Besinlerin ince bağırsaktan emilimini kolaylaştırmak
- Yağ moleküllerini mekanik olarak sindirmek
- Besinlerin kokuşmasını önlemek
- Bir takım zararı olan bakterileri öldürmek
- Bazik yapıda olduğundan mideden gelen asidik gıdaları nötralize eder.
Karaciğerin Görevleri:
- Safra suyu salgılamak
- Kanın pıhtılaşmasında vazife alan fibrinojen ve trombojen proteinlerini sentezlemek
- Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engellemiş olan heparin sentezlemek
- Proteinlerin ve karbonhidratların yağa dönüşmesini sağlamak
- Zehirli maddeleri zehirsiz hale getirmek
- Kan şekerini tanzim etmek(kandaki fazla glikozu glikojene çevirir)
- A, D, E, K vitaminleri, demir, bakır ve protein depo etmek
- Öncül A vitaminini (provitamin A) A vitaminine dönüştürmek
- Kupfer hücreleri yardımıyla yaşlanmış alyuvar hücrelerini parçalamak
- Retikulo endotel hücreleri yardımıyla alyuvar hücreleri üretmek
- Vücut ısısının düzenlenmesinde vazife alabilmek
- NH3 ü üreye çevirir
- İlaçların zehirli etkilerini yok eder. (yapısında bulunan katalaz enzimi yardımıyla H2O2 yi H2O ya çevirir)
Pankreas hem iç hem de dış salgı yapabilen karma bir bezdir. Langerhans adacığında insülin ve glukagon salgılanır. Gene pankreasın bir kısmından salgılanan pankreas özsuyu vir- sung kanalı ile oniki parmak bağırsağının vater kabarcığına boşaltılır. İçeriğinde:
- Su
- Amilaz enzimi
- Tripsinojen
- Kimotripsinojen
- Lipaz enzimleri mevcuttur.
- Nükleazlar (nükleik asitleri yıkarlar)
Sindirim organlarında fizyolojik ve kimyasal sindirim görülür. Fizyolojik sindirimde dişler, peristalti ve safra tuzları rol oynar. Kimyasal sindirimde enzimler ve su kullanılır. Ağızda, midede ve ince bağırsakta kimyasal sindirim yapılır.
Ağızda Sindirim
Ağız bazik ortamdır ve pH kıymeti 7.2 dir. Nişastanın ve glikojenin sindirimi ağızda başlar.
Dekstrin 20 - 30 glikozdan oluşmuş bir yapıdır.
Midede Sindirim
Mide asidik bir ortamdır. pH kıymeti 1.5 ile 4 kıymeti içinde değişiyor. Pepsin enziminin optimum olarak çalışmış olduğu pH kıymeti 2 dir.
Yukarıda da görüldüğü şeklinde midede proteinler tamamen sindirilmez. Bununla birlikte süt çocuklarında ve yeni doğan memeli hayvanların mide bezlerinden renin (lap) enzimi salgılanır. Bu enzim sütteki kazein denilen proteini çöktürerek pepsinin tesirini hızlandırır.
İnce Bağırsakta Sindirim
İnce bağırsak tüm besinlerin sindiriminin tamamlandığı kısımdır. Bazik bir ortamdır.
 
Sindirimi tamamlanan yağlar bağırsak viMüsleri tarafınca emilerek lenf kılcallarına geçer.
Proteinler:
Pankreastan salgılanan tripsinojen enzimi inaktif olup, ince bağırsaktan salgılanan enterokinaz enzimi ile aktifleştirilir.
Son olarak ince bağırsak duvarından salgılanan erepsin enzimi peptidleri aminoasitlere kadar parçalar.
Böylelikle midede asidik ortamda süregelen protein sindirimi ince bağırsakta bazik ortamda tamamlanır.
Nükleik asitlerinin sindirimi de ince bağırsakta olur. Pankrestan salgılanan ribonüklez ve deoksiribonükleaz enzimleri nükleik asitleri parçalar.
Sindirilen Besinlerin Emilimi
Emilim
Fransızca kökenli bir kelimedir, minik moleküllü besinlerin, sindirim sisteminin iç yüzeyini çevreleyen bağırsak epitel hücrelerine, bu hücrelerden de kılcal kan damarlarına geçirilmesidir. Bir kimyasal tepkimeye sebep olan ve onu hızlandıran, genellikle protein yapısında olan organik maddelere enzim ismi verilmektedir. Biyoloji faaliyetinde kullanılmaktadır. İnce bağırsakta vücudumuz için yararlı besinlerin kana karışması bu yolla olur. Emilmek, soğrululmak kelimelerine anlamca yakındır.
Gıda maddelerinin sindirim ile glikoz, yağ asidi, gliserol ve aminoasitlere parçalandıktan sonrasında ince bağırsaktaki epitel hücreleri tarafınca alınmasına emilme denir. Besinler, sindirim kanalının ağız, mide ve ince bağırsak bölümlerinde emilir.
1. Kan Kanalıyla:
Glikoz, amino asitler, mineraller, su, B ve C vitaminleri ince bağırsakta emilerek kılcal kan damarlarına geçer. İzlenen yol hemen aşağıdaki gibidir:
İnce bağırsak → Karaciğer kapı toplardamarı → Karaciğer → Karaciğer üstü toplardamarı → Alt ana toplardamar → Sağ kulakçık.
2. Lenf Kanalıyla:
Yağ asidi, gliserol ve yağda çözünen A, D, E, K vitaminleri ise lenf kılcallarından lenf sistemine, bir süre sonra da kan dolaşımına katılır. İzlenen yol hemen aşağıdaki gibidir:
Villüsler → Kilüs borusu → Peke sarnıcı Göğüs kanalı → Sol köprücük altı toplardamarı → üst ana toplardamar → Sağ kulakçık.
Yağların sindirilmesiyle oluşan yağ asidi ve gliserol, ince bağırsak villuslarının epitel hücrelerine geçtikten sonrasında, hücre içinde tekrardan yağ (trigliserit) sentezlenir. Bu yağların çevresi protein bir kılıfla kaplanarak şilomikron denilen minik tanecikler meydana gelir. Bir süre sonra şilomikronlar lenf kılcallarına geçer.
Besinlerin emilmesi en fazla ince bağırsakta gerçekleşir. Besinlerin emilme hızları da farklıdır. Emilme hızları:
Galaktoz → Glikoz → Fruktoz
şeklindedir. Karbonhidratların % 100 ü, yağların % 95 i, proteinlerin % 90 ı emilir. Suyun büyük bir kısımı kalınca bağırsakta emilir. Kalınca bağırsaktaki karışı içinde glikoz molekülleri kalmışsa kana geri emilir.
Dolaşım Sistemi Nedir - Dolaşım Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Kas Sistemi Nedir - Kas Sisteminin Yapısı ve Görevleri
Sindirim sisteminin önemi nedir?
Kaynak:msxlabs.org
YORUMLAR