SİRAC a. (ar. sirac). Esk. 1. Meşale, kandil, ışık: "Hângâh-ı dilde şevkumdan uyar- dum bir sirâc" (Yahya Bey, XVI. yy.)....
SİRAC a. (ar. sirac). Esk.
1. Meşale, kandil, ışık: "Hângâh-ı dilde şevkumdan uyar- dum bir sirâc" (Yahya Bey, XVI. yy.).
2. Sirac-ı rah-ı hidayet, doğru yolun ışığı; Hz. Muhammet. || Sirac-üd-din, dinin ışığı. || Sirac-ün-nehar, sabah ışığı, güneş.
1. Meşale, kandil, ışık: "Hângâh-ı dilde şevkumdan uyar- dum bir sirâc" (Yahya Bey, XVI. yy.).
2. Sirac-ı rah-ı hidayet, doğru yolun ışığı; Hz. Muhammet. || Sirac-üd-din, dinin ışığı. || Sirac-ün-nehar, sabah ışığı, güneş.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR