şöhret isim Arapça şuhret 1 . Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün: "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı."...
şöhret
isim Arapça şuhret
1 . Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ün:
"Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı."- R. H. Karay.
"Bu salonda hepsini ilk defa gördüğüm altı şöhret var."- Y. Z. Ortaç.
Şöhret Okulu
ŞÖHRET, -ti a. (ar. şehr, yaymak'tan şöhret)
1. Herkesçe bilinme, tanınma durumu; ün: Şöhretin mutsuz kıldığı insanlar.
2. Bir şeyin, bir kimsenin geniş bir halk kitlesinde bıraktığı izlenim Şöhretine gölge düşürmemek için davranışlarına çok dikkat eder
3. Tanınmış, ünlü kimse: Her iki şöhreti aramızda görmek bizlen sevindirdi. Pek yakında bir şöhret olarak onu alkışlayacaksınız.
4. Şöhret bulmak, şöhret kazanmak, ünlenmek, herkesçe bilinir, tanınır duruma gelmek. Son yıllarda şöhret bulan birkaç şarkıcıdan biri de oydu. || Şöhret sahibi, üne ulaşmış, ünlenmiş kimse. || Şöhret salmak, ünü her yere yayılmak, adı her yerde bilinir olmak: Güzelliği ile şöhret salmıştı. || Şöhreti dünyayı tutmak, çok ünlenmek, tanınmak.
-Esk. Şöhret-gir - ŞÖHRETGİR. || Şöhret -şiar * şöhretşİar. || Şöhret-yab - şöh- RETYAB || Şöhret-i afak, her yerde meşhur. || Şöhret-i kâzıbe, yalancı şöhret.
*Ask. tar. Şöhret deften, Yeniçeri ocağı'nda yeniçerilerin adlarının yazılı bulunduğu deftere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL Ask. tar. Orta kâtipleri her ortada bulunan personelin adlarını, şöhretlerini ve geldikleri vilayetleri bu deftere yazarlardı. Bu defter aynı zamanda orta ya da bölüğün ana kayıt defteri sayılırdı.
1. Herkesçe bilinme, tanınma durumu; ün: Şöhretin mutsuz kıldığı insanlar.
2. Bir şeyin, bir kimsenin geniş bir halk kitlesinde bıraktığı izlenim Şöhretine gölge düşürmemek için davranışlarına çok dikkat eder
3. Tanınmış, ünlü kimse: Her iki şöhreti aramızda görmek bizlen sevindirdi. Pek yakında bir şöhret olarak onu alkışlayacaksınız.
4. Şöhret bulmak, şöhret kazanmak, ünlenmek, herkesçe bilinir, tanınır duruma gelmek. Son yıllarda şöhret bulan birkaç şarkıcıdan biri de oydu. || Şöhret sahibi, üne ulaşmış, ünlenmiş kimse. || Şöhret salmak, ünü her yere yayılmak, adı her yerde bilinir olmak: Güzelliği ile şöhret salmıştı. || Şöhreti dünyayı tutmak, çok ünlenmek, tanınmak.
-Esk. Şöhret-gir - ŞÖHRETGİR. || Şöhret -şiar * şöhretşİar. || Şöhret-yab - şöh- RETYAB || Şöhret-i afak, her yerde meşhur. || Şöhret-i kâzıbe, yalancı şöhret.
*Ask. tar. Şöhret deften, Yeniçeri ocağı'nda yeniçerilerin adlarının yazılı bulunduğu deftere verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL Ask. tar. Orta kâtipleri her ortada bulunan personelin adlarını, şöhretlerini ve geldikleri vilayetleri bu deftere yazarlardı. Bu defter aynı zamanda orta ya da bölüğün ana kayıt defteri sayılırdı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR