Stendhal Kimdir? Stendhal yaşamı, biyografisi, eserleri, kısa özetleri, hakkında bilgi. Stendhal; Fransız yazarıdır (Grenoble 1783 – Paris ...
Stendhal Kimdir? Stendhal yaşamı, biyografisi, eserleri, kısa özetleri, hakkında bilgi.
Stendhal;Fransız yazarıdır (Grenoble 1783 – Paris 1842).
Aslolan adı: Marie Henri Beyle. Yedi yaşlarındayken anası ölünce, kendisini büyüten annesinin babasına saygı ve sevgiyle bağlandıysa da, çocukluğunun en tiksinilesi kişisi, eğitimine verildiği Rahip Raillane oldu, ömrü süresince da bu kara cübbe-den sakındı durdu. Paris’te iki alana, felsefeyle tiyatroya eğilimliydi; ikinci bir Molière olmayı düşleyen tiyatro sevgisiyle o çevrelerde epeyce dolaştı, aşklar yaşadı (1799), aile yakını Daru’ nun nezaretinde, onun yanında görevli olarak ilk İtalya yolculuğuna çıktı (1800). Yaşamını ve sanatını etkileyen bu ilk İtalya izlenimleri (ve Angela Pietragrua’nın aşkı) silinmeden asteğmenlikle orduya katıldıysa da acele ayrıldı (1801). Beş yıl kadar başıboş gezerken bir taraftan da Shakespeare’i anadilinden okuyabilmek için giriştiği İngilizce çalışmalarını da bırakmadı. Sonrasında gene orduda vazife aldı (1806-1808; levazım subaylığı, Avusturya seferiyle, Viyana gözlemi, 1810’da Danıştay Destek üyeliği), Rusya’da bulunmuş oldu (1812), gene levazım subaylığına geçti (1813), Napolyon’un ilk düşüşüyle gene İtalya’ya gitti (1814). İlk kez Stendhal takma adını kullandığı yapıt: Rome, Naples et Florence en 1817 (Roma, Napoli ve Floransa 1817). 1821’e kadar mutlu bir yaşam sürdüğü İtalya’da bir çeşit diplomatlık yapmış oldu. Hayranı olduğu Alman yazarı Winckelman Johann Joachim’in (1717-1768) doğum yeri Stendhal adını, ufak bir değişiklikle kendine uyarladı, yaşam boyu kullanacağı adı bulmuş oldu. Ümitli bir karşılık görmeyen son aşkının (Matilde Visconti Dembowski) kırgınlığı içindeyken buna bir de Avusturya polisinin izlemesi, suçlaması eklenince Paris’e dönmeyi yeğledi (1821); yanında yaşamış olduğu son gönül serüveninin ürününü getirdi: De l’Amour (Aşk Üzerine) 1822. Romantizm öncesi kıpırdanışlara dolaylı bir eserle katılmayı yeğledi: Racine et Shakespeare (1823-1825), La Vie de Rossini’den (R.’nin Yaşamı) 1826, Le Kouge et le Noire (Kızıl ile Kara) 1830-1831. Triyeste yerine Roma yakınındaki Civitavecchia Konsolosluğu’na atanınca İtalya yolu gene göründü (ölümüne yakın günlere kadar da sürdü) 1831. Bu zamanda bazı eserler yazdıysa da yayımlanmaları ölümünden sonraya kaldı. Sağlamış olduğu bir izinle Paris’e gelip üç yıl aynı hakla kalmayı başarınca şu eserleri yayımlattı: Parma Manastırı (La Chartreuse de Parme) 1839, İtalya Hikâyeleri (Chroniques italiennes) ve bu bütünün bir parçası olan Castro Rahibesi (L’Abbesse de Castro) 1839, Journal (Günlük), şeklinde Mektupları da çok sonrasında basılabildi. (Günlük, 5 cilt, 1923-1934). Vie de Napoléon eseri şeklinde (Napolyon’un Yaşamı) bas. 1929. Paris’te, sokakta geçirdiği bir beyin kanamasından öldü. Tüm eserleri topluca yayımlandı: Ouvevres Complètes, 79 cilt, 1927-1937.
“Roman, büyük caddelere tutulan bir aynadır” diyen Stendhal, romantizm döneminde en ölçülü gerçekçiliği (realizm) gerçekleştiren önsezi ve öngörüşüyle vakitli bir zafer kazanmışsa da gününün okurlarınca değerlendirilemedi, ölümünden sadece 40 yıl sonrasında hak etmiş olduğu yere gelebildi. Ruhçözümlemeleri mevzusundaki erişilmez doğruluk başarısı ise güncel bilimsel verilere uygunlukla ona daha büyük bir kıymet kazandırır.
Başlıca eserlerinin özetleri:
Kızıl ile Kara, romanın mevzusu, gerçekleri ve çevresiyle Grenoble’lu Antoine Berhet’in yaşamı ve işlediği aşk-kıskançlık cinayeti yüzünden giyotinde son kabul eden yazgısıdır. Bu plânı özyaşamöyküsünün ve benliğinin ayrıntılarıyla besleyen yazar, 1820 sonrasındaki Fransa’nın panoramasını çizmek için kullaır. Romanın adı, ilk bakışta kendisine yükselme yollan arayan Julien Sorel’in aralarında kararsız kalmış olduğu ordu üniformasıyla papaz cüppesinin renkleri şeklinde görünürse de daha değişik yorumlar yapanlar da vardır. Çocuklarına ders verdiği Mme. de Rénal ile bir aşk ve cinsellik ilişkisine giren on sekiz yaşındaki tutkulu Julien Sorel, hemen sonra sekreteri olduğu Marki de la Mole’un kızına sevdirir kendini. Tam bu uygun fırsatı kullanıp evlenecekleri sırada, Mme. de Rénal’den gelen bir mektup utanılası fırsatçılığını belgeler. Bundan sonrası Julien Sorel’un aşk ve kin cinayeti ile ölümü arasındaki acayip dönemdir; bu sebeple her iki hanım da sevmeye pişman olmadıkları J. Sorel’e karşı tanımlanmaz duygularla bağlı ve Sorel kendi kendisinin efendisi olmanın ruh dirliği içindedir.
Parma Manastırı, kahramanı Fabrice del Dongo olan yapıt, Kızıl ile Kara’ nın baş kişisi Julien Sorel şeklinde ilkin askerliğe bağlanır. Napolyon hayranı olarak Waterloo Savaşı’na katılır, yenilgiden sonrasında döndüğü İtalya’da halası, sonraki düşes, Sanseverina’nın etkisiyle kilise yaşamına itilir. Bundan sonrasında içli bir aşkla sevilmiş olduğu yeğenini kollayan düşesle Fabrice’in yazgısı arasındaki çatışmalardan oluşur. Fabrice, hem dinsel protokolde yükselir, hem cinsel ilişkilerini yürütürken Parma Prensliği’nde de politik çatışmalar sürüp gider. Sonunda manastıra kapanan Fabrice, ömrünün iç hesaplaşmasını orada yaşar.
YORUMLAR