Strateji Nedir?

Strateji TDK, Türk Dil Kurumu isim Fransızca stratégie 1 . İzlem. 2 . Bir ulusun ya da uluslar topluluğunun, sulh ve muhar...

Strateji
TDK, Türk Dil Kurumu




isim Fransızca stratégie

1 .
İzlem.

2 .
Bir ulusun ya da uluslar topluluğunun, sulh ve muharebede benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik, ekonomik, ruhsal ve askerî güçleri bir arada kullanma bilimi ve sanatı, sevkülceyş.






  • Erlikhan (Web Tabanlı Strateji Oyunu)


  • Strateji ve Stratejik Yönetim


  • NovaGame (Türk Uzay Strateji Oyunu)





STRATEJİ a. (fr. stratâgie; lat. stralegia; yun. strategia'dan). Ask.

1. Askeri güçlerin harekâtını siyasal iktidarca belirlenmiş bir hedefe ulaşacak halde birleştirme sanatı.

2. Bir savaşın sürdürülmesi ya da bir ulusun ya da ittifakın müdafa hazırlıkları için lüzumlu askeri, siyasal, tutumsal ve manevi güçlerin hareketini birbiriy- le uyumlu kılma sanatı. (Bk. ansikl. böl.)





*Fels. Marxçılığa gore, siyasal savaşımı örgütlemek amacını güden uygulama önlemlerinin tümü. (Bk. ansikl. böl.)


*Mat. Oyunlar kuramında, belirli bir konjonktürde ilgili kişilerin davranış varsayımlarının fonksiyonu olarak, alınan kararların kümesi.


*Oy. Strateji oyunu, oyuncuların, oyunun gidişi ve oyunun sonucuna varma yollarında stratejik bir görüş ortaya koymalarını gerektiren tarihsel benzetimli oyun.


*ANSİKL. Ask. En eski dönemlerden beri strateji mevzusu, bir çatışmayı yönetecek siyasal öndere olmasıyla birlikte askeri öndere de bağlıdır. Siyasal ve askeri alanları ilgilendiren genel strateji ile, daha çok askeri alanı ilgilendirmekle beraber, siyasal, tutumsal alanları da kapsayan harekât stratejisi arasındaki kargaşalık buradan lanır. Tarihsel açıdan, iki güç arasındaki denge ve ortaklaşa iş problemi için çok çeşitli çözümler önerildi (siyasal önderin bununla beraber askeri önder olması; demokrasilerde, büyük bir çekince sözkonusu olduğunda, harp süresince, kimi zaman savaştan sonrasında da tam yetkiyle donatılmış bir askeri önder seçilmesi iki uç durumdur). Günümüzdeyse, haklı olarak stratejik silahlar da denilen nükleer silahların gelişmesi sonucu, siyasal iktidar gitgide daha çok, hatta yalnızca, genel stratejinin ve harekât stratejisinin denetimini elinde tutmaktadır.

Sözcüğün "askeri harekâtların yürütülmesi†olarak dar anlamda kullanılması (Montecuccoli ve Feuquieres buna "genel düzenlemeler" adını veriyorlardı) XVIII. yy.'a rastlar. Bunlar düşmanı şaşırtmak, düşmana doğru yürümek, ondan gizlenmek, yıpratmak için ikmal yollarını kesmek, düşman güçlerini elverişli sayılan bir alana çekebilmek için aldatmak, onu en fena askeri, hatta siyasal koşullarda harbe zorlamak için kullanılan belli başlı yollardır. Stratejiyi bir devletin olanakları ölçüsünde harp planları oluşturma sanatı olarak değerlendiren ilk şahıs fransız Guibert'dir. Daha geniş bir çerçevede strateji, birçok orduya ve harekât alanı seçimine haiz olunduğunda, birkaç düşman ya da değişik alanlarda savaşan birkaç ordu sözkonusu olduğunda, görevlerin dağılımı anlamına da gelebilir. Burada, bir yerde tüm gücüyle saldırırken başka bir yerde süre kazanmak için muharebeden kaçınmak ya da durum elverişliyse deniz üstünlüğünden yararlanmak, kısacası eldeki kuvvetlerin tümünü en yararlı ve en tertipli halde kullanmak, şu demek oluyor ki kuvvet tasarrufu yapmak, kuvvetleri yönetmek ve harekâtlarını örgütlemek sözkonusudur. Fransız devrimi döneminde "strateji†sözcüğü, eldeki olanakların ve düşmanların da zorlamasıyla en yaygın anlamını kazanmıştır. Guibert'in öne sürdüğü "büyük taktik" sözü bugün bizim “harekât stratejisi†dediğimiz şeye denk düşer. Bununla beraber iki terim içinde azca da olsa bir fark vardır, şu sebeple strateji harbe giren bir ordunun genel planı ve bu savaşın tümünün genel yönetimiyle ilgilidir. Büyük taktik terimi ise tugay, tümen, kolordu şeklinde büyük birliklerin yönetimiyle ilgilidir. Silahlardaki gelişme yardımıyla bu birlikler ordunun bütününe hem esneklik ve hız hem de lojistik kolaylık sağlamışlardır. Dolayısıyla daha o dönemde, genel olarak taktik, daima harbe özgü bir terim olsa da, büyük taktik ile genel olarak taktik içinde bir benzerlik vardı.

Türk kurtuluş savaşı'nın siyasal önderi ve başkomutanı olarak Mustafa Kemal Atatürk, strateji terimi için kuramsal bir kalıp ortaya koymamıştır. Onun bu alandaki katkısı, Kurtuluş savaşı'ndaki genel ulusal stratejinin ve harekât stratejisinin yapıcısı ve uygulayıcısı olarak eyleminde ortaya çıkar. Bu, kurtuluş savaşı'nın siyasal amacının (Misakımilli sınırları içinde tam bağımsızlık), gerçekleştirilmesi için tüm ulusal güçlerin seferber edilmesi; siyasal ve askeri olanakların en uygun halde kullanılması biçiminde bir topyekûn harp stratejisidir. Öte taraftan başkomutan olarak kati netice yerini seçme, kuvvet tasarrufu yaparak ağırlık merkezi oluşturma, kuvvetleri amaca uygun kullanma seçimi, onun düşmana nerede ve iyi mi üstünlük sağlayacağını bilen bir strateji ustası bulunduğunu göstermek

tedir (Kütahya-Eskişehir savaşlarında bozulan Batı cephesi kuvvetlerini 150 km'lik mesafeyi savaşsız düşmana bırakarak Sakarya'nın doğusuna çekmesi; Sakarya meydan savaşı'nda üstün düşman kuvvetleri karşısında cepheyi zayıf kuvvetlerle tutarak kuvvetin çoğunu ihtiyata ayırması ve asla büyük mesafelerle geri çekilmelere izin vermemesi; Büyük saldırı'da, sayısal gücü düşmanınkine yakın kuvvetlerine, ikincil saldırı bölgelerinden tutum etmiş olduğu kuvvetlerle, aslolan saldırı bölgesinde üstünlük sağlaması).

Napolöon hem Devlet başkanı hem başkomutan olarak büyük taktiği akla getirmekle beraber strateji sözünü pek kullanmaz, onun yerine "harp sanatı†demeyi yeğler. Napolâon'un bu alanda en büyük katkısı kuvvet tasarrufundaki muhteşem ustalığı, şu demek oluyor ki elindeki tüm olanakları, sayıca zayıfken bile uygun yer ve zamanda en etkili halde kullanabilmesidir. Bu şekilde- ce elindeki olanakları olabildiğince büyük bir hızla aslolan hedefe yöneltir ki "her şeyi sonuçlandıran da budur". Daha da açmak gerekirse, onun sanatının kolay göründüğünü, fakat aslında her şeyin eksiksiz bir uygulama ve tertipli bir hazırlığa dayandığını söyleyebiliriz. Napolöon'un seferlerini çözümleyen yorumcular içinde en önemlisi, Harp üstüne (Vom Kriege) adlı yapıtında örneksiz düşünceler ortaya koyan Clausevvitz'dir. Clausewitz, giderek topyekûn bir özellik kazanan harp üstüne bir "kuram" geliştirebilmek için, devrin malum olaylarının üstüne çıkmaya çalışmıştır. Onun kuramına gore harp, siyasetin ulaşmak istediği hedefi gerektiğinde en acımasız ve en şiddetli yollara başvururak elde etme yöntemidir. Harpte amaç, düşmanı hızla yok etmek olduğuna gore, strateji düşmanın enerjisini maddi ve manevi bakımdan yıkmaya yönelmelidir. Fler şey hedeflenen sonuçlar doğrultusunda çalışan bir "harp yönetimi†tarafınca hazırlanıp uygulamaya konmuş tek bir düşüncenin çevresinde düzenlenmelidir.

Fransa'da 1870 bozgunundan derhal sonrasında ilgi görmeye başlamış olan Clausevvitz öğretisi, o dönemde demokrasiyle yönetilen bir ülkede, askeri ve manevi düzeyi aşan bir çerçevede ele alınamazdı. Kamuoyunun Almanlar'dan " Rövanşâ€ ı almaya çok istekli olmasına karşın, bilhassa Foch'un yeni kurulan harp okulundaki öğretim sisteminde bu yaklaşıma bir seviyede bağlı kalındı. Düşman kuvvetleri yok etmeye yönelik harp, askeri çerçeveyle sınırı olan kaldı, sonrasında Foch müttefiklerarası siyasi-askeri bir harp yönetiminin denetiminde bağlaşık ordularının başkomutanı olduğunda da durum değişmedi. Buna karşılık Almanya'da, Clausewitz'in kuramı, tam tersi nedenlerle, daha iyi anlaşılacağına, genelkurmayın ve nihayet dendorff'un kışkırtmalarıyla aşırıya vardırılarak, askeri gücün sivil gücü tam anlamıyla egemenliğine almasıyla sonuçlandı. Hatta Ludendorff, 1918'den sonrasında bu kuramda, kendisinin de yandaşı olduğu nazizme çok yakın totaliter yanlar buldu.

Ne olursa olsun, ikinci Dünya savaşı, çarpışmaların birçok ülkeyi kapsaması ve çok geniş alanlara yayılması bakımından, harekât stratejisi düzeyinde daha çok lojistik sorunların önemini gösterdi. Genel strateji düzeyinde de, hasımların siyasal rejimi ne olursa olsun, savaşın yönetiminde sivil iktidarın önceliğini ortaya çıkardı. Tüm bunlar, marxçı-leninciler tarafınca da çok tutulan Clausevvitz kuramını yıkmış değildir.

Nükleer silahın ortaya çıkışı, stratejiyi, hatta savaşın niteliğini toptan değiştirmiş gibidir, ilk kez stratejik silahlar, bunların sağlamış olduğu tutum ve kullanılmalarındaki kolaylık, harp hedeflerinden daha çok ehemmiyet kazanmakta ve her iki tarafta da mevcud misilleme korkusu, bu silahlara haiz bulunan ülkelerin, sınırı olan da olsa bu silahları kullanmasını engellemektedir SSCB ile ABD içinde, 1947'ye kadar uzanan çatışma olasılığı, her iki ülkenin de bolca oranda haiz olduğu bu stratejik silahların varlığından lanıyordu. Aynı bakış açısına gore, nükleer silaha haiz orta güçte bir ülkenin, misilleme korkusuyla büyük bir ülkeyi saldırıdan vazgeçirmesini elde eden bir “dengeleyici atom gücü"nden söz edilebilir. Buradan şu şekilde bir netice çıkıyor: nükleer silaha haiz devletlerin stratejileri gerilemiş ve ikinci dereceden, açık ya da gizli saklı çatışmaların (belli bir sınırı aşmayan, fakat daima karşılaşılan bu tür çatışmalar başka silahlar, başka destek sunar ve ittifaklar, başka stratejiler aramayı gerektirir) denetimi sözkonusu' olduğunda bile strateji kesinlikle devlet başkanının elinde toplanmıştır.

Daha önceki çatışmalarda da görülen ideolojiler, propagandalar ve terörizm, kitle haberleşme-iletişim araçları yardımıyla günümüzde çok daha etkili hale geldi. Bunlar, klasik askerlik bilimini de dikkatsizlik etmeksizin, bu tür sınırı olan çatışmalara ilişkin yeni stratejinin en mühim unsurları oldular. Sadece, nükleer harp stratejisi, silahların kullanım kolaylığına karşın, bambaşka bir özelliğe haizdir. Sözcük dağarcığı artmıştır: SALT anlaşmaları, şu demek oluyor ki sayısı oldukça fazla olan stratejik silahlarda, kalite ve sayı bakımından eşitlik sağlama; START anlaşmaları, şu demek oluyor ki stratejik silahlarda karşılıklı indirime gidilmesi; bunalımların kontrollü olarak yükseltilmesi; kademeli misilleme; taktik nükleer silahlar, uyarı atışları; hususi nükleer silahlar vb.


*Fels. Strateji-taktik çifti, derslik ittifakları siyasetindeki tüm önemini Lenin'le beraber kazanmıştır. Lenin'e gore, stratejik ittifak, belli bir amaca yönelik bir çıkar ortaklığına bağlı olarak toplumsal derslik ya da katmanlarla kurulmakla beraber, bağlaşık sınıflar arasındaki ayırımları hiçbir süre ortadan kaldırmaz.

Kaynak: Büyük Larousse








 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Strateji Nedir?
Strateji Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/strateji-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/strateji-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content