sual -li isim, eskimiş (sua:li) Arapça su¢¥l Sual: "Hatıralarını anlattığı sırada Mustafa Kemal Atatürk'e bir sual so...
sual -li
isim, eskimiş (sua:li) Arapça su¢¥l
"Hatıralarını anlattığı sırada Mustafa Kemal Atatürk'e bir sual sormuştum."- F. R. Atay.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
sual etmek
Birleşik Sözler
sorgu sual
ahiret suali
mezar suali
Kaynak:TDK
SUAL, -II a. (ar. SiPal).
1. Sual.
2. Sual açmak, sözkonusu yüksek bir makamsa, bir işten görevli olana, o işle ilgili bir tutum ya da davranışı için sual sormak. || Sual etmek, sormak.
*Esk
1. Sorma; sorulma; soruşturma.
2. Dilencilik: Züll-i sual (dilenme alçaklığı).
SUAL a. (ar. su'al, süfSÃ) Esk. Öksürük.
*Esk. tıp. Sual-i diki, boğmaca öksürüğü. || Sual-i kalbi, ani gelen şiddetli öksürük.
1. Sual.
2. Sual açmak, sözkonusu yüksek bir makamsa, bir işten görevli olana, o işle ilgili bir tutum ya da davranışı için sual sormak. || Sual etmek, sormak.
*Esk
1. Sorma; sorulma; soruşturma.
2. Dilencilik: Züll-i sual (dilenme alçaklığı).
SUAL a. (ar. su'al, süfSÃ) Esk. Öksürük.
*Esk. tıp. Sual-i diki, boğmaca öksürüğü. || Sual-i kalbi, ani gelen şiddetli öksürük.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR