Sütun Nedir?

Sütun isim, mimarlık Farsça sut°n 1 . Herhangi bir maddeden meydana getirilen, bazen üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, çoğu zaman ...

Sütun

isim, mimarlık Farsça sut°n





1 . Herhangi bir maddeden meydana getirilen, bazen üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, çoğu zaman bir altlığa, kimi zaman direkt doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon:

"Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum."- R. N. Güntekin.

2 . Gazete, mecmua, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon:

"Bu şekilde misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar."- R. E. ünaydın.

3 . Alt alta sıralanmış şeyler dizisi:

"Sayı sütunu."- .

4 . (mecaz) Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey:

"Alev sütunu. Su sütunu."- .

5 . (matematik) Bir tablo ya da grafikte düşey durumdaki yüzey.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • sütun benzer biçimde
  • sütununu açmak









  • Sütun grafiği nedir?


  • Nesne, biçim, sütun ve çizgi grafiklerinin farkı nedir?


  • Marmara Bölgesi dağlarının sütun ve çizgi grafiği nedir?





SüTUN a. (fars. sütün; yun. sfyfos'dan).

1. üstünde çoğu zaman bir başlık bulunan ve çoğunlukla bir tabana oturan, çember sel ya da çembere yakın kesitli bir gövdede oluşan ve bu öğeleriyle güzel duyu açı dan gelişmiş bir tüm oluşturan düşey taşıyıcı. (Bk. ansikl. böl. Mim.)

2. Silindir biçimindeki destek.




3. Silindire benzer bir halde yükselen şey: Bir duman sütunu. Bir alev sütunu.

4. Düşey olarak alt alta sıralanmış şeyler dizisi: Sözcükleri iki sütun halinde sıralayın.

5. Bir sayfanın düşey bölümlerinden her biri; kolon: Bu sütuna hiçbir şey yazılmayacak.

6. Bir sayfanın düşey bölümlerinden birini oluşturan satırların tümü: Bu yazı sadece iki sütun meblağ.


*Anat. Betin sütunları, böbrekte kabuk kısmını oluşturan maddenin piramitler arasına giren uzantıları. || Kalbin etli sütunları, kalp karıncıklarında bulunan kas lifi demetleri.


*Bot. Boyuncuk sütunu, çok meyve yapraklı bitkilerde birbirine kaynamış boyun- cukların oluşturduğu sütun. (Orkidelerde boyuncuk sütunu [ginostema] boyuncuklu erkekorgan takımının [androseum] birleşmesinden meydana gelir.)


*Ceb. iki girişli bir tabloda (determinant, matris vb), aynı bir düşey üstünde bulunan elemanlar.


*Esk. Rom. üstünde çoğu zaman bir yazıt bulunan minik gömüt ya da adak taşı. (Bk. ansikl. böl.) || Horus sütunu ya da steli, ön yüzü Horus-Harpokrates'i elinde yılan ve akreplerle iki timsahın üstünde ayakta dururken betimleyen bir yüksek kabartmayla süslü, akrep ve yılan sokmalarına karşı esrarengiz yazıtlarla kaplı mısır stel türü. (Horus sütunları oluklu bir taban üstüne yerleştirilirdi. Sütunun üstüne dökülen su, büyüsel bir güç kazanır ve alttaki olukta birikirdi. Toplanan su, akrep ya da yılanlar tarafınca sokulmuş kişilere verilirdi. Geç imparatorluk döneminde çok sık rastlanan Horus sütunları, XVIII. hanedan döneminden itibaren görülmeye başlanır. XXVI. hanedan döneminden başlayarak, "iyileştirici heykel" isminde olan bir adam heykelinin üstüne de çeşitli büyü metinleri kazındı.)! Ftostraisütun, bir deniz zaferinin anısına dikilen ve gövdesinde düşmandan alınan vapur pruvaları ya da bunların taşa işlenmiş tasvirleri bulunan sütun.


*Mad. oc. Mineral sütunu, bir damar içinde kıvrımlı bir sütun halinde uzanan cevher birikimi. (Damar bir düzlem halinde bulunuyorsa, sütun damar düzeyi çizgileriyle beraber göreli eğim açısı demlen bir açı oluşturur Damar işletilebilir halde yalnızca sütunlar içinde mineralleşir; bu sütunların haricinde yalnızca kısır gang ihtiva eder.)


*Masonl. Bir mason locasında bulunan, “akıl", “kuvvet" ve "güzellikâ€i temsil eden sütun biçimindeki sembollere verilen ad.


*Mim. Astronomik sütun, tablası bir platform benzer biçimde yerleştirilen ve üstüne çıkılarak gökbilim gözlemleri yapılabilen anıtsal sütun. || Burma sütun, gövdesi bir vida benzer biçimde sarmal yivli olan sütun. || Çıplak sütun, gövdesi düz ve bezemesiz olan sütun. || Demet sütun ya da deste sütun, ikiden çok sütunun aynı taban üstünde birleştirilmesiyle oluşan sütun. || Dolgulu sütun, dolgulu taş bir çekirdek çevresinde örülmüş öğelerden oluşan sütun. || Gömme sütun, bir kısmı duvar içine gömülmüş sütun. || Halkalı sütun, gövdesinde, belli aralıklarla taşkın silmelerden çepnbprler bulunan sütun. || ikiz sütunlar, birbirlerine çok yakın olarak ve ikişer ikişer yerleştirilmiş sütunlar. || Kabartılı sütun, kasnakları kabartılı olarak işlenmiş sütun. || Karınlı sütun, gövdesi orta kısmına doğru şişkinleşen sütun. || Kasnaktı sütun, gövdesi, silindir biçiminde, tekparçalı, minimum dört ta şın üst üste getirilmesiyle oluşan sütun. || Merdivenli sütun, büyük anıtsal sütunların çoğunda olduğu benzer biçimde, gövdesi içinde sarmal bir merdiven bulunan sütun. || Örme sütun, gövdesi, taşlarla ya da tuğlalarla örülerek oluşturulmuş sütun. || Parçalı sütun, gövdesi, üst üste yerleştirilmiş iki ya da üç bloktan oluşan sütun. || Rostral sütun, Romalılar'ın bir deniz zaferinin anısına yaptıkları sütunları öykünmek eden ve gövdesinde gem pruvaları bulunan sütun. ]| Rüstik sütun, gövdesinde rüstik kabartılar bulunan sütun. || Şişkin sütun, profili, aşağıdan yukarıya doğru eksene yaklaşan, bir çok kez içbükey bir eğri olan sütun. || Tekparça ya da yekpare sütun, gövdesi tek bir bloktan oluşan sütun. || Yapışık sütun, tabanı ve başlığı, önünde yükseldiği duvara gömülen sütun. || Yivli sütun, gövdesine uzunlamasına yivler açılmış sütun.


*Sirk, insan sütunu, akrobatların birbirlerinin omuzlarına çıkmalarıyla gerçekleştirdikleri denge hareketi. || Kırık sütun, birbirlerinin omuzlarına çıkan üç akrobatın, eğik bir sütun oluşturduktan sonrasında, düşme anında çeşitli sıçrayışlarla sütunu kırdıkları denge hareketi.


*Süslem. sant. Şilindir biçiminde destek ya da süsleme: Bir yatağın sütunları. (Bk. ansikl. böl.)


*Tar. Bir kişinin, bir olayın vb. anısına dikilen silindir biçiminde anıt: Zafer sütunu, Constantinus sütunu. (Bk. ansikl. böl. Tar)


*Yerbil. Bazalt sütunları, bazaltların soğumasıyla oluşan engebe biçimleri, (BAZALT PRİZMALARI da denir.)


* sıf. Sütun biçiminde olana denir.


*Bot. Sütun ağaç, dar ve uzun bir piramit biçiminde yükselen dik ve sıkı dallı ağaçlara denir (mesela sütun servi).


*Ceb. Sütun matris, (n, 1) tipinden matris.


*ANSİKL. Esk. Rom. Bir sınırı, iki tarlayı ayıran çizgiyi, bir mezarı belirlemek için Romalılar, minik sütunlardan (cippus) ya da dikdörtgen prizma biçiminde taşlardan yararlanırlardı. Düz ya da kabartmalarla süslü olabilen bu taşların üstünde devamlı bir yazıt bulunurdu: yol işaretleri, gömüt kitabesi vb. Mezarlara dikilen sütunların üstünde sıkça rastlanan, rakamların izlediği in fronte, in agrum sözcükleri, taşın önünde ve arkasında uzanan toprağın ne kadarının mezara ilişik bulunduğunu gösterir. S, T, T, L harflerinin anlamı da Sit tibi terra levis'tir (üstündeki toprak hafit olsun). Noc monumentum heredes non se- quitur ise, mirasçıların mezarı kullanma ve satma hakkına haiz olmadığını belirtir.


*Mim. Bir kulübenin orta direği, bir döşemenin, bir galerinin taşıyıcı öğesi olan ayrık dikmenin büyüsel bir güç taşımış olduğu tarih süresince kabul edilmiştir. Tıpkı ocak benzer biçimde bir ayin eşyası sayılan dikme, hakkaten de ataların enerjisini temsil ediyordu. Daha kalıcı gereçlerle meydana getirilen, böylece insan barınaklarından ayrılan tanrısal konutlarda sütun, hangi halde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, enerjisini korudu.

Kesiti (yuvarlak ya da pahtı; örülerek oluşturulan kare ya da karmaşık kesitli olanlarına ayak denir), yapısı (tekparça, kasnaklı, parçalı, dolgulu...), öğeleri (taban, beden ve başlığa bir eteklik, bir yastık vb. eklenebilir) ve gereçleri için belirlenmiş kati kurallar yoktur. Beden düz ya da yivli, kabartılı, halkalı olabileceği benzer biçimde çeşiti biçimlerde bezenebilir. Sütun tek başına ayrık bir taşıyıcı ya da bir takım biçiminde yinelenen, ikiz, gömme ya da yapışık bir unsur olabilir.

üç bin yıl devam eden evrimi esnasında mısır sütunu çok değişik biçimlere girmiş, sadece hiçbir vakit sistemli bir sınıflandırmaya mevzu olmamıştır. Gövdesi düz, demet biçiminde yivli olabilir ve rahat bir tabla (protodorık) ya da gerçek bir başlık taşıyabilirdi. Genel uygulamaya gore sütun bitkilerden esinlenirdi: palmiye, lotus, papirüs biçimindeki beden üstüne gonca benzer biçimde kapalı ya da çan benzer biçimde açık bir başlık yerleştirilirdi. Bununla birlikte, başlığında Hathor' un yüzü betimlenen sütunlar da yapılırdı.

Tuğla kullanımı, Mezopotamya'da, taşıyıcı dikmeyi, yuvarlak, çokrenkli dekoru olan rahat bir ayağa dönüştürdü. Bununla beraber, Asur'da ve Anadolu'da, heykel benzer biçimde işlenmiş ahşap gövdeleri ve taş tabanları bulunan sütunlar da yapılmış oldu.

İran'da apadanalari ın (taht odaları) çok sayıda sütunu vardır ve bu sütunlar belli kurallar gözetilerek yapılmıştır: çan biçiminde yüksek bir etek, çok narin yivli bır beden, iki boğa protomesi yaslayarak kirişi sıkıştırmak için çatallı bir başlık.

Yunanlılar, doğrusal bir saçaklığı taşımak için sütunlardan yararlandılar. Bu, ilkin tapınakların, peşinden kamu yapılarının çevresini açmaya ve dolaşma galerileri halletmeye olanak verdi, ( REVAK.) Taşıyıcılarla saçaklıklarının oluşturduğu revaktı tüm, bir üslup için belirleyici olmaya başladı. Bu üslup, modüler orantıları ve insan vücudunu temel alan biçimleriyle hemen hemen esnek sayılabilecek bir kurala bağlandı. (Dor adam, ion dişi, korinthos ergen sayılıyordu.)

Romalılar'da sütun kullanımı öylesine yaygınlaştı ki kütlesel yapıların bile cephelerine kaplama benzer biçimde sütunlar yapılmış oldu. Kimi durumlarda da, bu taşıyıcılar heykellere dönüştürüldü. Romalılar, yeni çeşitler (1toscana ve karma) ekleme pahasına yunan üsluplarını dönüştürecek, daha dekoratif ve kullanımı daha esnek olan korinthos üslubunu ve dümdüz saçaklar yerine kemerleri yeğleyecektir.

Romalılar'ın sütuna yaptıkları katkıları BizanslIlar da benimsediler ve böylece bu tarz şeyleri silinip gitmekten kurtardılar Ilkin mûslüman Doğuda ve Hindistan'da, kemerlerden ve korinthos sütun başlığından türeyen pekçok şekil yaratıldı ve geliştirildi. Hıristiyan Ortaçağı'ysa, kıvrımlı ve dallı başlığın çeşitlerini artırarak ve bu çeşitleri bir kemerler oyunuyla birleştirerek, kemerle taşıyıcısını, sütunu ortadan kaldıran bir süreklilik içinde ele aldı.

Rönesans süresince hümanistler, bilhassa Roma'da hemen hemen çok sayıda olan kalıntıların rölövelerinı çıkararak, roma mimarlığının kurallarını keşfetmeye çalıştılar. Bu şekilde bir çaba Vitruvius'un metinleri ışığında anlamlı ve yararlı sayılabilirdi, fakat hümanistler, Eskilerin tür demekle yetindikleri çeşitleri seviye" adı altında birbirinden ayırmaya kalkışınca ölçüyü kaçırdıkları anlaşıldı. Vignola'nınkiler benzer biçimde kurallar ürettiğinden, bu dogmatik tutum genelleşmedi; baroklar ve transız klasikleri, bu kurallarla sınırı olan kalmayıp yeni araştırmalara giriştiler (XVI. yy.'da Ph. Delorme'un, XVIII. yy.'daCI. N. Ledoux'nun, XX. yy.'da Jean -Louis Pascal ile Auguste Perret'nin "fransız düzeni" arayışına girmeleri).

Endüstri devrimi öncesinde yeniklasikçilik her türlü modernliği bir kenara itip, yunanlı lara dönerek ilk saflığı yakalamayı amaçladı; bu tutum, sonunda, biçimle işlevi birbirinden ayıracak kadar ileri gitti: kendi başına taşıyıcı olan yapılara dökme demir sütunlar giydirildi ya da ticari amaçlarla, saygınlık katicı bir unsur olarak sütunlar kullanıldı.

Başlangıçta mutlak bir gücü simgeleyen, klasik devrin buluşlarıyla tekrardan yaratılmış bir dünyayı yansıtan sütun, sonunda, seçmeciliğin de negatif etkileriyle, en yılmaz savunucuları için bile hiçbir anlam taşımaz oldu.


*İslam mimarlığında çokça kullanılan sütunlar başlangıçta antikçağ yapılarından devşirmiyordu (Şam ümeyye camisi, Kayrevan Sidi Ukba Yüce camisi). Ayaklarla almaşık halde kullanılan çeşitli renklerdeki yalın mermer sütunlar yapıların iç mimarisine varlıklı bir görünüm kazandırmıştır; Kubbetüssahra'da sekiz ayak arasına kenger yapraklı, kırmızı somaki ve yeşil mermerden sütunlar yerleştirilmiştir. Abbasiler döneminde İran'ın etkisiyle, sütunun yerine ayaklar yeğlenmiştir (Samerra Ei-Mütevekkil [Cami ül-kebir] ve Ebu Dulef camileri). Kahire Tolunoğlu camisi'n deyse, ayakların köşelerinde stilize asma yaprağı biçiminde başlıklı, gömme mermer sütunlar vardır. Fatımi (Mehdiye camisi) ve memluk (Baybars camisi) yapılarında da çoğu zaman antik ve bizans sütunları kullanılmıştır. Kurtuba camisi, dilimli kemerlerle bağlanmış, iki kattan oluşan sütunlarıyla bir sütun ormanını çağrıştırır.

Anadolu mimarlığında Selçuklular varlıklı bezemeli sütunları yağlemişlerdir (geometrik motifli, burmalı, zikzaklı). OsmanlIlar ise güzelliği yalınlıkta aramışlardır; yalnızca taçkapı ve mihrap köşelerinde yer edinen sütunçe ve sütunlar oymalı, burmalıdır. Barok ve empire (ampir) üslubun etkili olduğu yapılarda yivli sütunlar görülür (İstanbul Ortaköy camisi). Bu sütunlarda çeşitli biçimlerde başlıklar kullanılmıştır. (BAŞLIK.)


*Süslem. sant. Rönesans'tan başlayarak sütun (ya da sütunçe) süsleme repertuva- rının bir parçası haline geldi. Mobilyacılıkta, destek olarak (masa, iskemle ayakları, yatak sayvanlarının dikmeleri) ya da salt süsleme amacıyla (dolapların, aynaların ön yüzlerinde) kullanıldı. Karolenj periyodu elyazmalarını süsleyen minyatürlerde, inciller'deki çeşitli bölümleri birbirinden ayırmak için sütun motiflerinden yararlanıldı. Gravür çerçevelerinde ve duvar halılarının arasına yerleştirilen işlemeli panolarda da aynı motif kullanıldı.


*far.

*Zafer sütunları. Roma'da, Cumhuriyet döneminde yaptırılan sütunlar çok büyük değildi: C. Maenius sütunu (Latium savaşları), C. Duilius sütunu (1. Pön savaşı), Roma'nın denizde kazanılmış olduğu ilk zaferin anısına comitium'a dikilen ve vapur pruvalarıyla süslü rostral sütun, Minucius, Sezar sütunları, imparatorluk döneminde dev boyutlu sütunlar dikildi.

Traıanus sütunu, Traianusforumu'na, imparatorun Daçyalılar'a karşı kazanılmış olduğu zaferlerin anısına 113'te dikildi. 29 m yüksekliğinde olan gövdesi, beyaz mermerden 2,50 m çapında on sekiz kasnaktan oluşur (başlık ve heykelle beraber sütunun toplam yüksekliği 42,40 m'dir). Bir zamanlar imparatorun küllerini içeren ayaklık kısmı bir yazıt ve ganimet motifleriyle süslüdür, gövdenin çevresinde bir sarmal oluşturacak halde yirmi dört kez dönerek devam eden çok büyük bir alçak kabartma yer alır (2 500 figür; toplam uzunluğu 200 m'ye ulaşır). Bergama örneklerinden esinlenen bu kabartmalar, ikonografi açısından çok mühim bir belge oluşturmaktadır. Bir iç merdiven dor düzenindeki başlığa kadar çıkar. Başlığın üstünde yer edinen Traianus heykeli, 1587'de aziz Petrus'unkiyle değiştirildi.

Antoninus sütunu, imparator Antoninus Pius anısına Campo Marzio'ya dikilmişti. 23 m yüksekliğindeki bu sütun 1705'te Monte Citorio'da bulunmuş oldu. Sütunun, bir yazıt ve üç alçakkabartmayla (Antoninus ve Faustina'nın tanrılaştırtması) süslü küp biçiminde beyaz mermer bir ayaklığı, granitten düz bir gövdesi vardı. En tepede imparatorun heykeli yer alıyordu. Altlığı bugün Vatikan'dadır.

Marcus Aurelius sütunu (piazza Colonna'da), Marcus Aurelius'un Germenler ve Sarmatlar'a karşı kazanılmış olduğu zaferlerin anısına, Senato tarafınca İ S. 180'e doğru Antoninus forumuna dikildi (30 m'ye ya kın bir yükseklikte olan bu sütun beyaz mermerden, 28 bloktan oluşuyordu). Eskiden tepesinde Marcus Aurelius'un heykelinin yer almış olduğu beden kısmı, Traianus sütunundan esinlenen askeri sahnelerle süslüdür. Bugün sütunun üstünde aziz Paulus'un heykeli bulunmaktadır (1589' dan beri).

Phokas sütunu, aynı adı taşıyan Bizans imparatorunun onuruna 608'de Forum'a dikildi (Antikçağ'da Forum'a dikilen son anıttır).

Roma haricinde, Pompeius tarafınca Di- ocletianus onuruna İskenderiye'de yaptırılan Pompeius sütunu' ndan (28 m yüksekliğinde tek parça pembe granit) söz etmek gerekir. Geç Roma ve Bizans dönemlerinde İstanbul'da da birçok mühim sütun dikildi: Burmalı" sütun (Yılanlı sütun), Çemberlitaş* sütunu (Constantinus I sütunu), Arcadius" sütunu, Gotlar" sütunu, Kıztaşı" (Marcianus) sütunu.


*Öteki sütunlar. Çağdaş çağlarda Avrupa'nın çeşitli büyük kentlerinde sütunlar dikildi: Londra'da VVren'in, 1666'daki büyük yangının anısına 1671'de yapmış olduğu 61 m yüksekliğindeki sütun; Marlborough'un anısına dikilen Blenheım Park sütunu (Londra yakınında VVoodstock'ta); Paris te Austerlitz savaşı anısına 1810'da Vendöme meydanı'na dikilen Vendöme sütunu; gene aynı kentte, Bastille meydam'na dikilen Juillet sütunu; Leningrad'da Aleksandr I anısına dikilen ve tepesinde heykelci Orlovskiy'in yapmış olduğu bir melek heykeli bulunan Aleksandr sütunu vb.

Kaynak: Büyük Larousse








 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Sütun Nedir?
Sütun Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/sutun-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/sutun-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content