Taktik -ği TDK, Türk Dil Kurumu isim, askerlik Fransızca tactique 1 . Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla e...
Taktik -ği
TDK, Türk Dil Kurumu
isim, askerlik Fransızca tactique
1 . Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava savaşını yönetme sanatı.
2 . (mecaz) İstenen sonuca ulaşmak amacıyla izlenen yol ve kullanılan yöntemlerin tümü:
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Türlü savaş araçlarını belli bir sonuca ulaşmak amacıyla etkili biçimde birleştirerek ve kullanarak kara, deniz veya hava savaşını yönetme sanatı.
2 . (mecaz) İstenen sonuca ulaşmak amacıyla izlenen yol ve kullanılan yöntemlerin tümü:
"Hayatında ilk ve son defa başvurduğu taktik de bu oldu."- T. Buğra.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
taktik vermek
çeşitli sorunlarda sonuca ulaşmak için yol ve yöntem göstermek:
"Artık yapacak işleri kalmamış da afyon kaçakçılarına, karaborsa gangsterlerine taktik vermeye kalkmışlar."- H. E. Adıvar.
TAKTİK a (fr tactiçue; yun. taktike'den).
1. Eskiden “meydan" savaşlarında kanatlardaki aşmaları önlemek amacıyla, genellikle düşmana koşut bir biçimde ve eşit uzunlukta bir hatta birlikleri düzenleme sanatı.
2. Kesin bir sonuca ulaşmak amacıyla çeşitli savaş araçlarının ve silahların gücünü manevra ile birleştirerek kara, deniz ya da hava savaşını yönetme sanatı. (Bk. ansikl. böl.)
3. istenilen sonucu almak için başvurulan yolların, kullanılan yöntemlerin tümü; strateji: Bu onun her zamanki taktiğidir Muhalefet partisinin seçim taktiği.
*Fels. Marxçılığa göre, eylem yollarının ya da belirli konularda ve geçici ittifakların tümü. (Lenin'e göre, taktik programı tartışma konusu yapmaz; yalnızca kon- jonktürel eylemlerle ilgilidir.)
* sıf. Taktikle ilgili.
*Ask. Taktik akın, bilgi toplamak, tutsak ya da malzeme ele geçirmek, bir hedefi bombalamak vb. amaçlarla bir birlik tarafından bilinmeyen bir bölgeye ya da düşman topraklarına yapılan kısa süreli saldırı. || Taktik işaretler, askeri harita ve planlar üzerinde birlik, silah ve karargâhların vb. belirtilmesi için kabul edilmiş simgesel özel işaretler, şekiller
*Polım. Ardışıl tek yönlü bir düzenlenmede, bileşen makromoleküllerin tek bir biçimlenme motifi yardımıyla tanımlanabildiği bir polimer için kullanılır.
*ANSİKL. Ask. tar
*Kara savaşı taktiği. Silahların teknik gelişimine bağlı olarak ilerledi. Topların kullanılmasına dek süren göreli durgunluğun nedeni budur. Süvari birlikleri, savaş filleri, savaş arabaları, savaşçıyı koruyan çeşitli madeni araçlar, fırlatıcı silahlar tahkimatın önemli bir yer tuttuğu taktiklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Göçebe kavimlerin düzensiz kuvvetleri, hafif ya da ağır süvari birlikleri, dama düzeni ve hızla yer değiştirmesi sayesinde, daha esnek olan roma lejyonu ya da bitişik düzende çarpışan piyade falanjı çeşitli değişikliklere uğradılar. Yüzyıl savaşlarında ortaya çıkan ve yavaş yavaş gelişen topçu sınıfı, Napoleon döneminin sonuna dek, taktik alanındaki en önemli değişikliklere zemin hazırladı. Taktiğin temel kuralı, zayıfa karşı güçlü durumda (yani üstünlüğü kurarak), en iyi zaman ve en iyi yerde savaşmaktır; bu da zamanı, ateş gücü, şok etkisi ve hareket arasında en iyi biçimde kullanmayı gerektirir. Yıldırım. Bayezit, Kara Prens ve Guesclin, Tilly ve VVallenstein, Fazıl Ahmet Paşa, Conde ve Turenne, marechal de Saxe ve Friedrich II gibi birbirinden çok farklı, ama başarılı komutanların ortak özellikleri bu kuralı uygulamalarıydı. Zaten Folard, Bourget, Gulbert gibi kuramcılar da Napoleon'un ustalıkla uyguladığı dâha genel, daha çabuk ve kesin bir savaşın yolunu hazırladılar. Daha sonra, ateşin artan gücü karşısında "meydan" savaşları gittikçe azaldı, buna karşılık cepheler, "büyük taburlar'Tn olanakları sayesinde yüzlerce kilometrelik bir alana yayıldı ve düzenlendi. Uluslararası savaşların önem kazanması ve acımasızlığı, ulaşımda (demiryolu, hava taşıma birlikleri) ya da donanımda (top mermileri, uçaklar, tanklar) sağlanan bir yenilik savaşan taraflardan birine böylece ortaya çıkan olanakları en iyi biçimde kullanarak kesin bir avantaj elde etmeyi sağlamadığı sürece, taktik, genellikle kanlı ve kesin sonuç getirmeyen çarpışmalara (1914 -1918 de olduğu gibi cephe çarpışmaları) yol açtı, örneğin, tank ile pike yapan bombardıman uçağının oluşturduğu ikili, yıldırım savaşının bir süre için (1939 -1942) başarılı olmasını sağladı 1945'ten beri gerçekleşen sınırlı çarpışmalara bakarak, klasik taktığın, günümüzde, elde bulunan araçlara ve özellikle tarafların hazırlandığı çarpışmanın türüne çok daha büyük ölçüde bağlı olduğu söylenebilir ister uzun süreli devrimci savaş ya da özgürlük savaşı, ister yıldırım savaşı ya da yaygın gerilla savaşı sözkonusu olsun, taraflar var olan ya da varsayılan uluslararası ortamda sahip olduklarına inandıkları mühleti göz önüne almalıdırlar. Gittikçe güçlenen uçak ve tanklar kişisel silahlar, tanksavar ya da uçaksavar silahları, deneyimli, ama az sayıda profesyonel savaşçıdan ya da çok sayıda, bağnaz, ama deneyimsiz savaşçıdan oluşan ordular, çok geniş bir seçenekler yelpazesi sunmakla birlikte, bunlara dayanarak geliştirilebilecek varsayımlara pek güvenilemez. Toptan imha tehdidi ile düşmanın zayıf olduğu noktada yığınak yapma (yani düşmandan sayıca üstün duruma geçme) ilkesi birbiriyle o kadar çelişmektedir ki, böyle bir durumda nükleer bir taktiğe başvurmak hem zordur, hem de sınırlı bir sonuç verir.
* Deniz taktiği. Kadırga savaşı, düşmana iyice sokulduktan sonra aniden dönerek mahmuzlarını birbirlerinin bordasına geçirmeye çalışan iki cephenin çarpışmasıydı (Actium savaşı, İ.Û. 31). Daha sonra, ka dırgalar mancınık ve saldırı köprüleriyle daha da ağırlaştı ve böylece taktiğin tek amacı savaş gemilerini savaş yerine götürmek oldu. On tarafa yerleştirilen ve ilerleme yönünde ateş eden topların ortaya çıkışıyla iki cephenin çarpışmasını gerektiren eski taktiğe dönüldü. Ama toplar bataryalar halinde yan bordalardan ateş edebilecek duruma gelince her şey değişti; çarpışma, birbirini topa tutan iki cephenin aynı ya da ters yönde ilerlediği bir geçide dönüştü. XVII. ve XVIII. yy.'da deniz savaşları bu biçimde gerçekleşti. Gene de XVIII. yy.'dan sonra, Hawke ve Suffren gibi amiraller, düşman hattını bozarak borda bordaya savaşı amaçlayan yeni bir taktığı ilk kez uyguladılar (Trafalgar, 1805). Buharlı savaş gemileri önceleri mahmuz (Lissa, 1866) kullanıyorlardı, ama bunların savaşı kısa zamanda iki cephenin karşılıklı top ateşine dönüştü. Birinci Dünya savaşı'nda zırhlılar, kruvazörlerin kılavuzluğunda ve torpidoların denizaltı koruması altında sıkı saf düzeninde ilerliyorlardı, ikinci Dünya savaşı'nda taktık düzenler daha gevşek tutuldu; bir ya da iki büyük savaş gemisi tarafından korunan uçak gemisi grupları oluşturuldu, bunların tümü hafif gemilerin koruması altındaydı. Deniz savaşı birbirinden o kadar uzak filolar arasında gerçekleşiyordu ki, topçular çoğu kez müdahale bile edemiyordu; bu durumda savaş, uçaklarla düşman uçak gemileri arasında, bunlar batınca ya da savaş dışında kalınca, hava örtüsünden yoksun büyük gemiler arasında oluyordu (Corail ve Mıdway [1942], Leyte [1944] deniz savaşları).
Savaş gemilerine yerleştirilen füzeler ve nükleer silahların ortaya çıkışıyla, filo ya da kafileler daha dağınık bir düzende yol almak zorunda kalırken, deniz taktiğinde öncelik daha çok denizaltısavar savaşına verildi. Nükleer motorlu denizaltılarının hizmete sokulmasından bu yana (hızları 40 deniz miline ulaşabilir) bu taktik, tespit araçları ve gittikçe daha çok gelişen silah sistemleri gerektirmektedir. Ancak, günümüzde donanmalar, hava tehdidine daha çok önem verirler. Falkland savaşı, denizden havaya füzelerin kesin bir savunma sistemi oluşturmadığını, buna karşılık klasik bombayla savunmanın hâlâ olağanüstü sonuçlar elde edebildiğini gösterdi.
* Hava taktiği. Hava savaşı konusunda 50'li yıllarda ortaya çıkan değişiklikler, bilmen kavramları kökten değiştirdi. Bu değişim, parça ve motor teknolojisinden, donanım ve elektroniğe kadar, değişik alanlarda gerçekleşen gelişıjhelerle mümkün oldu. Bu gelişmeler o kağar gözalıcıdır ki, hava savunma araçlarının artan etkisi hava kuvvetleri yetkililerini, tarafların sürekli olarak birbirini aşmaya çalıştıkları bir yarışa zorlar. Böylece havada ikmal, yeni kullanım ufukları açarken, uçakların hareket sahası ve özerkliğinin de artmasına olanak verdi. Karşı önlem, karşı önleme karşı-koyma araçları ve karıştırma sistemleriyle düşmanın elektronik araçlarını etkisiz kılmayı amaçlayan elektronik savaş da bu değişime katkıda bulundu. Çok alçaktan uçan, böylece kara radarlarıyla saptanamayan düşman uçaklarını bulmaya ve onların üzerine takip uçakları göndermeye olanak tanıyan AWACS tipi hava gözetleme araçları için de durum aynıdır. Kullanımı sınırlı olsa da küçük platformlarda dikey olarak havalanan ve iniş yapabilen uçaklar, ateş hattı yakınında etkinlik gösterme yetenekleriyle, klasik kavramların değişmesinde rol oynadılar. Bazı uzmanlara göre, savaşta beton pistlerin tahrip olması durumunda yalnızca bu uçaklar etkili olabilecektir.
Hava savaşında, havadan havaya füzelerin kullanılması bazı hava kuvvetlerini 50'li yılların ikinci yarısından sonra bu silahlara öncelik vermeye yöneltti. 60 lı ve 70‘li yıllarda patlak veren sınırlı savaşlar, sık sık yinelenen çarpışmalarda (4. İsrail -Arap şavaşı, Vietnam savaşı, Hint-Pakistan savaşı) topun önemini ortaya koydu. Kısa esafeli atış için tasarlanan havadan hayâya füzeler bu tür çarpışmalara yeni bpyutlar getirecektir
Elektronik savaşın gelişimi, yüksekte uçarken tespit ve yakalanma olasılığı (hava Savunma uçakları ve karadan havaya füzeler) fazla olan bombardıman uçağının önemim azalttı. Böylece en son modeller özgün elektronik donanımlar sayesinde (engelleri ve karadan gözlenmeyi önleyen radarlar), gerektiğinde elektronik aldatma araçları kullanarak toprağa yakın bir yükseklikte manevra yapabilirler. Bu uçakların birkaç yıl öncesine kadar kara tespit istasyonlarından kaçabilmeleri günümüzde kullanılan hava gözetleme uçaklarından (amerikan yapısı Boeing E-3A AVVACS, rus yapısı Tupolev Tu-126 Moss ve İngiliz yapısı AEW Nimrod) da kurtulacakları anlamına gelmez: Özel radarlarla donatılan bu uçaklar gerçekten de, karadan gönderilen parazit sesler arasında bir uçağı saptayacak güçtedir.
Güdümüzün taarruz uçakları çeşitli parametrelere bağlı olarak (hedefin özelliği ve uzaklığı, üstünden geçilen engebeler taşınan donanım) farklı yaklaşma taktikleri kullanırlar: lo-lo-lo (low-low-low, alçakta gerçekleştirilen tam görev); lo-lo-hi (low -low-high, alçaktan taarruz ve yaklaşma, daha sonra yüksekten taarruz ve dönüş); son olarak da hi-lo-hi (yüksekten yaklaşma, alçaktan taarruz ve daha sonra yüksekten dönüş).
1. Eskiden “meydan" savaşlarında kanatlardaki aşmaları önlemek amacıyla, genellikle düşmana koşut bir biçimde ve eşit uzunlukta bir hatta birlikleri düzenleme sanatı.
2. Kesin bir sonuca ulaşmak amacıyla çeşitli savaş araçlarının ve silahların gücünü manevra ile birleştirerek kara, deniz ya da hava savaşını yönetme sanatı. (Bk. ansikl. böl.)
3. istenilen sonucu almak için başvurulan yolların, kullanılan yöntemlerin tümü; strateji: Bu onun her zamanki taktiğidir Muhalefet partisinin seçim taktiği.
*Fels. Marxçılığa göre, eylem yollarının ya da belirli konularda ve geçici ittifakların tümü. (Lenin'e göre, taktik programı tartışma konusu yapmaz; yalnızca kon- jonktürel eylemlerle ilgilidir.)
* sıf. Taktikle ilgili.
*Ask. Taktik akın, bilgi toplamak, tutsak ya da malzeme ele geçirmek, bir hedefi bombalamak vb. amaçlarla bir birlik tarafından bilinmeyen bir bölgeye ya da düşman topraklarına yapılan kısa süreli saldırı. || Taktik işaretler, askeri harita ve planlar üzerinde birlik, silah ve karargâhların vb. belirtilmesi için kabul edilmiş simgesel özel işaretler, şekiller
*Polım. Ardışıl tek yönlü bir düzenlenmede, bileşen makromoleküllerin tek bir biçimlenme motifi yardımıyla tanımlanabildiği bir polimer için kullanılır.
*ANSİKL. Ask. tar
*Kara savaşı taktiği. Silahların teknik gelişimine bağlı olarak ilerledi. Topların kullanılmasına dek süren göreli durgunluğun nedeni budur. Süvari birlikleri, savaş filleri, savaş arabaları, savaşçıyı koruyan çeşitli madeni araçlar, fırlatıcı silahlar tahkimatın önemli bir yer tuttuğu taktiklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Göçebe kavimlerin düzensiz kuvvetleri, hafif ya da ağır süvari birlikleri, dama düzeni ve hızla yer değiştirmesi sayesinde, daha esnek olan roma lejyonu ya da bitişik düzende çarpışan piyade falanjı çeşitli değişikliklere uğradılar. Yüzyıl savaşlarında ortaya çıkan ve yavaş yavaş gelişen topçu sınıfı, Napoleon döneminin sonuna dek, taktik alanındaki en önemli değişikliklere zemin hazırladı. Taktiğin temel kuralı, zayıfa karşı güçlü durumda (yani üstünlüğü kurarak), en iyi zaman ve en iyi yerde savaşmaktır; bu da zamanı, ateş gücü, şok etkisi ve hareket arasında en iyi biçimde kullanmayı gerektirir. Yıldırım. Bayezit, Kara Prens ve Guesclin, Tilly ve VVallenstein, Fazıl Ahmet Paşa, Conde ve Turenne, marechal de Saxe ve Friedrich II gibi birbirinden çok farklı, ama başarılı komutanların ortak özellikleri bu kuralı uygulamalarıydı. Zaten Folard, Bourget, Gulbert gibi kuramcılar da Napoleon'un ustalıkla uyguladığı dâha genel, daha çabuk ve kesin bir savaşın yolunu hazırladılar. Daha sonra, ateşin artan gücü karşısında "meydan" savaşları gittikçe azaldı, buna karşılık cepheler, "büyük taburlar'Tn olanakları sayesinde yüzlerce kilometrelik bir alana yayıldı ve düzenlendi. Uluslararası savaşların önem kazanması ve acımasızlığı, ulaşımda (demiryolu, hava taşıma birlikleri) ya da donanımda (top mermileri, uçaklar, tanklar) sağlanan bir yenilik savaşan taraflardan birine böylece ortaya çıkan olanakları en iyi biçimde kullanarak kesin bir avantaj elde etmeyi sağlamadığı sürece, taktik, genellikle kanlı ve kesin sonuç getirmeyen çarpışmalara (1914 -1918 de olduğu gibi cephe çarpışmaları) yol açtı, örneğin, tank ile pike yapan bombardıman uçağının oluşturduğu ikili, yıldırım savaşının bir süre için (1939 -1942) başarılı olmasını sağladı 1945'ten beri gerçekleşen sınırlı çarpışmalara bakarak, klasik taktığın, günümüzde, elde bulunan araçlara ve özellikle tarafların hazırlandığı çarpışmanın türüne çok daha büyük ölçüde bağlı olduğu söylenebilir ister uzun süreli devrimci savaş ya da özgürlük savaşı, ister yıldırım savaşı ya da yaygın gerilla savaşı sözkonusu olsun, taraflar var olan ya da varsayılan uluslararası ortamda sahip olduklarına inandıkları mühleti göz önüne almalıdırlar. Gittikçe güçlenen uçak ve tanklar kişisel silahlar, tanksavar ya da uçaksavar silahları, deneyimli, ama az sayıda profesyonel savaşçıdan ya da çok sayıda, bağnaz, ama deneyimsiz savaşçıdan oluşan ordular, çok geniş bir seçenekler yelpazesi sunmakla birlikte, bunlara dayanarak geliştirilebilecek varsayımlara pek güvenilemez. Toptan imha tehdidi ile düşmanın zayıf olduğu noktada yığınak yapma (yani düşmandan sayıca üstün duruma geçme) ilkesi birbiriyle o kadar çelişmektedir ki, böyle bir durumda nükleer bir taktiğe başvurmak hem zordur, hem de sınırlı bir sonuç verir.
* Deniz taktiği. Kadırga savaşı, düşmana iyice sokulduktan sonra aniden dönerek mahmuzlarını birbirlerinin bordasına geçirmeye çalışan iki cephenin çarpışmasıydı (Actium savaşı, İ.Û. 31). Daha sonra, ka dırgalar mancınık ve saldırı köprüleriyle daha da ağırlaştı ve böylece taktiğin tek amacı savaş gemilerini savaş yerine götürmek oldu. On tarafa yerleştirilen ve ilerleme yönünde ateş eden topların ortaya çıkışıyla iki cephenin çarpışmasını gerektiren eski taktiğe dönüldü. Ama toplar bataryalar halinde yan bordalardan ateş edebilecek duruma gelince her şey değişti; çarpışma, birbirini topa tutan iki cephenin aynı ya da ters yönde ilerlediği bir geçide dönüştü. XVII. ve XVIII. yy.'da deniz savaşları bu biçimde gerçekleşti. Gene de XVIII. yy.'dan sonra, Hawke ve Suffren gibi amiraller, düşman hattını bozarak borda bordaya savaşı amaçlayan yeni bir taktığı ilk kez uyguladılar (Trafalgar, 1805). Buharlı savaş gemileri önceleri mahmuz (Lissa, 1866) kullanıyorlardı, ama bunların savaşı kısa zamanda iki cephenin karşılıklı top ateşine dönüştü. Birinci Dünya savaşı'nda zırhlılar, kruvazörlerin kılavuzluğunda ve torpidoların denizaltı koruması altında sıkı saf düzeninde ilerliyorlardı, ikinci Dünya savaşı'nda taktık düzenler daha gevşek tutuldu; bir ya da iki büyük savaş gemisi tarafından korunan uçak gemisi grupları oluşturuldu, bunların tümü hafif gemilerin koruması altındaydı. Deniz savaşı birbirinden o kadar uzak filolar arasında gerçekleşiyordu ki, topçular çoğu kez müdahale bile edemiyordu; bu durumda savaş, uçaklarla düşman uçak gemileri arasında, bunlar batınca ya da savaş dışında kalınca, hava örtüsünden yoksun büyük gemiler arasında oluyordu (Corail ve Mıdway [1942], Leyte [1944] deniz savaşları).
Savaş gemilerine yerleştirilen füzeler ve nükleer silahların ortaya çıkışıyla, filo ya da kafileler daha dağınık bir düzende yol almak zorunda kalırken, deniz taktiğinde öncelik daha çok denizaltısavar savaşına verildi. Nükleer motorlu denizaltılarının hizmete sokulmasından bu yana (hızları 40 deniz miline ulaşabilir) bu taktik, tespit araçları ve gittikçe daha çok gelişen silah sistemleri gerektirmektedir. Ancak, günümüzde donanmalar, hava tehdidine daha çok önem verirler. Falkland savaşı, denizden havaya füzelerin kesin bir savunma sistemi oluşturmadığını, buna karşılık klasik bombayla savunmanın hâlâ olağanüstü sonuçlar elde edebildiğini gösterdi.
* Hava taktiği. Hava savaşı konusunda 50'li yıllarda ortaya çıkan değişiklikler, bilmen kavramları kökten değiştirdi. Bu değişim, parça ve motor teknolojisinden, donanım ve elektroniğe kadar, değişik alanlarda gerçekleşen gelişıjhelerle mümkün oldu. Bu gelişmeler o kağar gözalıcıdır ki, hava savunma araçlarının artan etkisi hava kuvvetleri yetkililerini, tarafların sürekli olarak birbirini aşmaya çalıştıkları bir yarışa zorlar. Böylece havada ikmal, yeni kullanım ufukları açarken, uçakların hareket sahası ve özerkliğinin de artmasına olanak verdi. Karşı önlem, karşı önleme karşı-koyma araçları ve karıştırma sistemleriyle düşmanın elektronik araçlarını etkisiz kılmayı amaçlayan elektronik savaş da bu değişime katkıda bulundu. Çok alçaktan uçan, böylece kara radarlarıyla saptanamayan düşman uçaklarını bulmaya ve onların üzerine takip uçakları göndermeye olanak tanıyan AWACS tipi hava gözetleme araçları için de durum aynıdır. Kullanımı sınırlı olsa da küçük platformlarda dikey olarak havalanan ve iniş yapabilen uçaklar, ateş hattı yakınında etkinlik gösterme yetenekleriyle, klasik kavramların değişmesinde rol oynadılar. Bazı uzmanlara göre, savaşta beton pistlerin tahrip olması durumunda yalnızca bu uçaklar etkili olabilecektir.
Hava savaşında, havadan havaya füzelerin kullanılması bazı hava kuvvetlerini 50'li yılların ikinci yarısından sonra bu silahlara öncelik vermeye yöneltti. 60 lı ve 70‘li yıllarda patlak veren sınırlı savaşlar, sık sık yinelenen çarpışmalarda (4. İsrail -Arap şavaşı, Vietnam savaşı, Hint-Pakistan savaşı) topun önemini ortaya koydu. Kısa esafeli atış için tasarlanan havadan hayâya füzeler bu tür çarpışmalara yeni bpyutlar getirecektir
Elektronik savaşın gelişimi, yüksekte uçarken tespit ve yakalanma olasılığı (hava Savunma uçakları ve karadan havaya füzeler) fazla olan bombardıman uçağının önemim azalttı. Böylece en son modeller özgün elektronik donanımlar sayesinde (engelleri ve karadan gözlenmeyi önleyen radarlar), gerektiğinde elektronik aldatma araçları kullanarak toprağa yakın bir yükseklikte manevra yapabilirler. Bu uçakların birkaç yıl öncesine kadar kara tespit istasyonlarından kaçabilmeleri günümüzde kullanılan hava gözetleme uçaklarından (amerikan yapısı Boeing E-3A AVVACS, rus yapısı Tupolev Tu-126 Moss ve İngiliz yapısı AEW Nimrod) da kurtulacakları anlamına gelmez: Özel radarlarla donatılan bu uçaklar gerçekten de, karadan gönderilen parazit sesler arasında bir uçağı saptayacak güçtedir.
Güdümüzün taarruz uçakları çeşitli parametrelere bağlı olarak (hedefin özelliği ve uzaklığı, üstünden geçilen engebeler taşınan donanım) farklı yaklaşma taktikleri kullanırlar: lo-lo-lo (low-low-low, alçakta gerçekleştirilen tam görev); lo-lo-hi (low -low-high, alçaktan taarruz ve yaklaşma, daha sonra yüksekten taarruz ve dönüş); son olarak da hi-lo-hi (yüksekten yaklaşma, alçaktan taarruz ve daha sonra yüksekten dönüş).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR