TAMA a. (ar. (amar). Esk. 1. Tamah, açgözlülük: "Yar vaslın isteyen kesmek gerek candan tama" (Fuzuli, XVI. yy.). 2. Tama ...
TAMA a. (ar. (amar). Esk.
1. Tamah, açgözlülük: "Yar vaslın isteyen kesmek gerek candan tama" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Tama etmek, açgözlü olmak, aşırı istekli olmak: "Zaten kafaları değiştirmeden idareyi değiştirmek öyle pek tama edilecek bir netice vermiyor" (R. N. Güntekin).
3. Tama-ham olmayacak istek. || Tama -perver, açgözlü, çok istekli: "Lâkin ol zalimi tama-perver t Buralardan yarın ederse güzâr" (Muallim Naci).
1. Tamah, açgözlülük: "Yar vaslın isteyen kesmek gerek candan tama" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Tama etmek, açgözlü olmak, aşırı istekli olmak: "Zaten kafaları değiştirmeden idareyi değiştirmek öyle pek tama edilecek bir netice vermiyor" (R. N. Güntekin).
3. Tama-ham olmayacak istek. || Tama -perver, açgözlü, çok istekli: "Lâkin ol zalimi tama-perver t Buralardan yarın ederse güzâr" (Muallim Naci).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR