TANIDIK a. 1. Yabancı olmayan, tanınan, kendisiyle tanışılmış olan kimse; ahbap, aşina, bildik: Arkadaşım değil, sadece bir tanıdık....
TANIDIK a.
1. Yabancı olmayan, tanınan, kendisiyle tanışılmış olan kimse; ahbap, aşina, bildik: Arkadaşım değil, sadece bir tanıdık. Eski bir tanıdığının yardımıyla işe girebildi.
2. Tanıdık çıkmak, daha önceden birbiriyle tanışmış, karşılaşmış olmak; bildik çıkmak: Pansiyoncu tanıdık çıkmış, en güzel odayı ona vermişti.
* sıf. Önceden bilinen, tanınan ya da anımsanan bir kimse, bir şey için kullanılır; aşina: Tanıdık olduğu için evi ucuza tuttular Çevresinde tanıdık bir insan, bir yüz aramak. Tanıdık sesler duymak. Tanıdık bir manzara.
1. Yabancı olmayan, tanınan, kendisiyle tanışılmış olan kimse; ahbap, aşina, bildik: Arkadaşım değil, sadece bir tanıdık. Eski bir tanıdığının yardımıyla işe girebildi.
2. Tanıdık çıkmak, daha önceden birbiriyle tanışmış, karşılaşmış olmak; bildik çıkmak: Pansiyoncu tanıdık çıkmış, en güzel odayı ona vermişti.
* sıf. Önceden bilinen, tanınan ya da anımsanan bir kimse, bir şey için kullanılır; aşina: Tanıdık olduğu için evi ucuza tuttular Çevresinde tanıdık bir insan, bir yüz aramak. Tanıdık sesler duymak. Tanıdık bir manzara.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR