Tanım TDK, Türk Dil Kurumu isim Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme veya açıklama, tarif: "Ama bir yığın kad...
Tanım
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme veya açıklama, tarif:
TDK, Türk Dil Kurumu
Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme veya açıklama, tarif:
"Ama bir yığın kadına uyabilirdi bu tanım."- Y. Atılgan.
TANIM a.
1. Bir kavramın, bir sözcüğün, bir nesnenin vb. ayırıcı özelliklerinin, ana özelliklerinin tümü; tarif: üçgenin tanımı.
2. Tanımını yapmak, tanımlamak: Bu sözcüğün ne anlama geldiğini biliyorum, ama açık bir tanımını yapamam.
*Dilbil. Bir sözlükte, giriş maddesiyle eşanlamlı olan açıklayıcı bir cümleden oluşan ve anlamsal bir çözümleme yapmayı amaçlayan sözce (Bk. ansikl. böl.)
*Fels. Cins ve türe göre tanım, Aristoteles'e göre, aynı varlıklar sınıfından oluşan cinsin ardışık ikili bölünmesiyle yapılan tanım tipi. (Bu tanım tipinin ünlü bir örneği, insanın akıllı hayvan olarak tanımıdır. "Akıllı" niteliği, hayvan cinsinin bütün bireylerini iki ayrı sınıfa bölmek olanağını sağlar. Buna göre bu nitelik, örneğin gagasız hayvanları bölme dışında bırakacak kıvrık gagalı / düz gagalı ayrımının tersine, Öu cinsin "yakın ayrımâ€ını oluşturur. Ayrıca, akıllı niteliğinin özgül ayrım olarak kullanılması, son bir türe insan türüne de yol açar.)
*ANSİKL. Dilbil. Sözlük tanımı anlamdaş bir açıklama cümlesidir. Başka bir deyişle, tanım sözlüğe bakan kişinin bildiği varsayılacak kadar yalın sözcüklerden oluşan bir açımlamadır. Tanım, en yakın genel terime başvuran (baston "değnek'le anlatılır) ve bunu tanımlanan sözcüğün özellikleriyle kesinleştiren (“yürürken dayanmaya yarayanâ€) bir nesne betimlemesi olabilir. Yalın bir açıklama cümlesi de sözkonusu olabilir: doğrulama: “doğrulamak eylemi". Tanımın ardından, açıklama cümlesi olmayan, ancak sözcüğün cümledeki kullanımını göstermeye yarayan bir ya da birçok örnek konabilir (sözlükte bu örnekler italik harflerle yazılır).
Bir sözlük maddesi, madde başının ne kadar anlamı varsa o kadar tanım içerir. Bu değişik anlamların tanımları sözlük yazarının benimsediği ölçütlere göre (dildeki kullanım sıklığı, kökensel bağ, mantıksal sıra vb.) birbirini izler.
*Mant. ve Fels.
*Kapalı tanım. Söz gelindi gruplar kuramına ilişkin aksiyomların, grup yapısının kapalı tanımları olduğu söylenir. Kapalı bir tanımda, bir yandan detiniendum, öte yandan definiens arasında bir eşdeğerlilik ya da eşitlik bulunmaz, hatta tersine, detiniendum, bir denklem sistemindeki bilinmeyenle aynı statüdedir (anlamı bilinmeyen bir sözcük içeren bir tümcenin, sözkonusu anlamı saptamaya, yani onu örtük olarak tanımlamaya yarayacağı ilkesinden hereket ediyoruz): “Kendilerini meydana getiren sözcüklerden birinin anlamını, diğerlerinin bilinen anlamına bakarak ortaya çıkaran bu tür tümceler, açık tanımlar diye adlandırılmak gereken basit tanımlara karşıt olarak, kapalı tanımlar diye adlandırılabilirler ve bu iki tür tanım arasındaki fark, çözümlenmiş denklemler ile çözümlenmemiş denklemler arasındaki fark gibidir†(Gergonne, 1818).
*Ad tanımı, gerçek tanım. Descartes ad tanımını (ya da "quid nominis") sağduyuya başvurmak ya da yönteminin kimi noktalarını bir dizi tanımla aydınlatmak istediğinde kullanır. Sözgelimi Tabregâ gâomâtrıgue des Röponses'da (2. yanıtların geometrik kısa açıklaması) bir dizi ad tanımıyla söze başlar: "'düşünce' sözcüğünden şunu anlıyorum [vb.]; 'fikir' sözcüğünden şunu anlıyorum [vb.]; 'bir fikrin nesnel gerçekliği' sözünden şunu anlıyorum [vb.]â€. Gerçek tanım, örneğin geometride, akılsa! tanıtlamanın çıkış noktasıdır, çünkü gerçek tanımından hareketle, bir şeklin olası özelliklerinin en büyük bölümünü tanıtlayabiIirsek, ancak o zaman sözkonusu şeklin gerçek tanımı onunla ilgili daha çok bilgi verir.
Gerçek tanım geometri şekilleri için uygundur. Gerçek tanım şeylerin doğal bilgisine önem verir. "Çünkü, sözgelimi bir salonda dolaşan bir kişi, hareketin ne olduğunu, hareket, gücü bulunduğu ölçüde, gücül varlığın edimidir diyen kişiden daha iyi açıklar" (Lettre â Mersenne [Mersenne'e mektup], 16 ekim 1639).
Leibniz ile birlikte, ad tanımı ile gerçek tanım arasındaki ayrım "olası" anlayışına göre belirlenir, üeibniz'e göre “şeylerin diğerlerinden ayırt edilmek istenen özelliklerini belirten ad tanımları ile tanımlanmış şeylerin olasılığını temellendiren gerçek tanımlar arasındaki farkı görmek gerekir†(Möditations sur la connaissance [Bilgi üzerine düşünceler]). "Ad tanımları, bir nesneyi tanımamızı sağlayan ayırtedici özellikleri belirtmekle birlikte ancak tanımlanan şeyin olası olduğu temellendirilirse eksiksiz bir bilgi verebilirler" (ay. ypt.).
1. Bir kavramın, bir sözcüğün, bir nesnenin vb. ayırıcı özelliklerinin, ana özelliklerinin tümü; tarif: üçgenin tanımı.
2. Tanımını yapmak, tanımlamak: Bu sözcüğün ne anlama geldiğini biliyorum, ama açık bir tanımını yapamam.
*Dilbil. Bir sözlükte, giriş maddesiyle eşanlamlı olan açıklayıcı bir cümleden oluşan ve anlamsal bir çözümleme yapmayı amaçlayan sözce (Bk. ansikl. böl.)
*Fels. Cins ve türe göre tanım, Aristoteles'e göre, aynı varlıklar sınıfından oluşan cinsin ardışık ikili bölünmesiyle yapılan tanım tipi. (Bu tanım tipinin ünlü bir örneği, insanın akıllı hayvan olarak tanımıdır. "Akıllı" niteliği, hayvan cinsinin bütün bireylerini iki ayrı sınıfa bölmek olanağını sağlar. Buna göre bu nitelik, örneğin gagasız hayvanları bölme dışında bırakacak kıvrık gagalı / düz gagalı ayrımının tersine, Öu cinsin "yakın ayrımâ€ını oluşturur. Ayrıca, akıllı niteliğinin özgül ayrım olarak kullanılması, son bir türe insan türüne de yol açar.)
*ANSİKL. Dilbil. Sözlük tanımı anlamdaş bir açıklama cümlesidir. Başka bir deyişle, tanım sözlüğe bakan kişinin bildiği varsayılacak kadar yalın sözcüklerden oluşan bir açımlamadır. Tanım, en yakın genel terime başvuran (baston "değnek'le anlatılır) ve bunu tanımlanan sözcüğün özellikleriyle kesinleştiren (“yürürken dayanmaya yarayanâ€) bir nesne betimlemesi olabilir. Yalın bir açıklama cümlesi de sözkonusu olabilir: doğrulama: “doğrulamak eylemi". Tanımın ardından, açıklama cümlesi olmayan, ancak sözcüğün cümledeki kullanımını göstermeye yarayan bir ya da birçok örnek konabilir (sözlükte bu örnekler italik harflerle yazılır).
Bir sözlük maddesi, madde başının ne kadar anlamı varsa o kadar tanım içerir. Bu değişik anlamların tanımları sözlük yazarının benimsediği ölçütlere göre (dildeki kullanım sıklığı, kökensel bağ, mantıksal sıra vb.) birbirini izler.
*Mant. ve Fels.
*Kapalı tanım. Söz gelindi gruplar kuramına ilişkin aksiyomların, grup yapısının kapalı tanımları olduğu söylenir. Kapalı bir tanımda, bir yandan detiniendum, öte yandan definiens arasında bir eşdeğerlilik ya da eşitlik bulunmaz, hatta tersine, detiniendum, bir denklem sistemindeki bilinmeyenle aynı statüdedir (anlamı bilinmeyen bir sözcük içeren bir tümcenin, sözkonusu anlamı saptamaya, yani onu örtük olarak tanımlamaya yarayacağı ilkesinden hereket ediyoruz): “Kendilerini meydana getiren sözcüklerden birinin anlamını, diğerlerinin bilinen anlamına bakarak ortaya çıkaran bu tür tümceler, açık tanımlar diye adlandırılmak gereken basit tanımlara karşıt olarak, kapalı tanımlar diye adlandırılabilirler ve bu iki tür tanım arasındaki fark, çözümlenmiş denklemler ile çözümlenmemiş denklemler arasındaki fark gibidir†(Gergonne, 1818).
*Ad tanımı, gerçek tanım. Descartes ad tanımını (ya da "quid nominis") sağduyuya başvurmak ya da yönteminin kimi noktalarını bir dizi tanımla aydınlatmak istediğinde kullanır. Sözgelimi Tabregâ gâomâtrıgue des Röponses'da (2. yanıtların geometrik kısa açıklaması) bir dizi ad tanımıyla söze başlar: "'düşünce' sözcüğünden şunu anlıyorum [vb.]; 'fikir' sözcüğünden şunu anlıyorum [vb.]; 'bir fikrin nesnel gerçekliği' sözünden şunu anlıyorum [vb.]â€. Gerçek tanım, örneğin geometride, akılsa! tanıtlamanın çıkış noktasıdır, çünkü gerçek tanımından hareketle, bir şeklin olası özelliklerinin en büyük bölümünü tanıtlayabiIirsek, ancak o zaman sözkonusu şeklin gerçek tanımı onunla ilgili daha çok bilgi verir.
Gerçek tanım geometri şekilleri için uygundur. Gerçek tanım şeylerin doğal bilgisine önem verir. "Çünkü, sözgelimi bir salonda dolaşan bir kişi, hareketin ne olduğunu, hareket, gücü bulunduğu ölçüde, gücül varlığın edimidir diyen kişiden daha iyi açıklar" (Lettre â Mersenne [Mersenne'e mektup], 16 ekim 1639).
Leibniz ile birlikte, ad tanımı ile gerçek tanım arasındaki ayrım "olası" anlayışına göre belirlenir, üeibniz'e göre “şeylerin diğerlerinden ayırt edilmek istenen özelliklerini belirten ad tanımları ile tanımlanmış şeylerin olasılığını temellendiren gerçek tanımlar arasındaki farkı görmek gerekir†(Möditations sur la connaissance [Bilgi üzerine düşünceler]). "Ad tanımları, bir nesneyi tanımamızı sağlayan ayırtedici özellikleri belirtmekle birlikte ancak tanımlanan şeyin olası olduğu temellendirilirse eksiksiz bir bilgi verebilirler" (ay. ypt.).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR