Tekdüze TDK, Türk Dil Kurumu 1. sf. Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, ...
Tekdüze
TDK, Türk Dil Kurumu
1. sf. Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, monoton:
“Yazıcı, tekdüze bir sesle çabuk çabuk okuyordu.†-Y. Atılgan.
2. zf. (te'kdüze) Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek, bitevi, biteviye.
(Fizik)
1. Görünüm ve yapıca bir değişiklik göstermeyen.
2. Hep aynı sıklıkta devinen (salıngaç).
TDK, Türk Dil Kurumu
“Yazıcı, tekdüze bir sesle çabuk çabuk okuyordu.†-Y. Atılgan.
2. zf. (te'kdüze) Değişmeyerek, aynı biçimde tekrar edilerek, bitevi, biteviye.
(Fizik)
1. Görünüm ve yapıca bir değişiklik göstermeyen.
2. Hep aynı sıklıkta devinen (salıngaç).
TEKDüZE sıf.
1. Hep aynı tonda olan, seste ritimde hiçbir değişiklik, çeşitlilik göstermeyen bir şey için kullanılır; monoton: Tekdüze bir melodi. Caddenin tekdüze gürültüsü.
2. Sesinin iniş çıkışlarında çeşitlilik ya da ses tonunda değişiklik olmayan bir kimsenin konuşma biçimi için kullanılır; monoton: Tekdüze bir sesle okumak, konuşmak.
3. Değişiklik ve çeşitlilik göstermeyen, aynı biçimde yinelenerek sürüp giden, duruk şey için kullanılır: monoton, yeknesak: Tekdüze bir yaşam. Tekdüze bir iş. Bozkırın tekdüze görünümleri.
*Mat. çözlm. Yalnızca artan ya da yalnızca azalan bir fonksiyon için kullanılır. (Artma ya da azalma sıkı ise sıkı tekdüze diye kesinleştirilir; yoksa geniş anlamda tekdüze denir.)
* be. Değişiklik ve çeşitlilik göstermeden, hep aynı biçimde yinelenerek: Tekdüze yağan yağmurun sesi. Tekdüze geçen günler.
1. Hep aynı tonda olan, seste ritimde hiçbir değişiklik, çeşitlilik göstermeyen bir şey için kullanılır; monoton: Tekdüze bir melodi. Caddenin tekdüze gürültüsü.
2. Sesinin iniş çıkışlarında çeşitlilik ya da ses tonunda değişiklik olmayan bir kimsenin konuşma biçimi için kullanılır; monoton: Tekdüze bir sesle okumak, konuşmak.
3. Değişiklik ve çeşitlilik göstermeyen, aynı biçimde yinelenerek sürüp giden, duruk şey için kullanılır: monoton, yeknesak: Tekdüze bir yaşam. Tekdüze bir iş. Bozkırın tekdüze görünümleri.
*Mat. çözlm. Yalnızca artan ya da yalnızca azalan bir fonksiyon için kullanılır. (Artma ya da azalma sıkı ise sıkı tekdüze diye kesinleştirilir; yoksa geniş anlamda tekdüze denir.)
* be. Değişiklik ve çeşitlilik göstermeden, hep aynı biçimde yinelenerek: Tekdüze yağan yağmurun sesi. Tekdüze geçen günler.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR