TELKİB a. (ar. lalfab'üan telkib). Esk. 1. Lakap takma, lakap verme: "Merdan diyerek, nedir bu telkib? / üç çöpçü değil mi ...
TELKİB a. (ar. lalfab'üan telkib). Esk.
1. Lakap takma, lakap verme: "Merdan diyerek, nedir bu telkib? / üç çöpçü değil mi ehl-i ta'kib?" (A. H. Tarhan).
2. Telkib etmek, eylemek, lakap takmak: "Fasık deyü telkib eylemiş olduğundan..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
3. Telkib olunmak, bir lakapla adlandırılmak, bir lakabı olmak.
1. Lakap takma, lakap verme: "Merdan diyerek, nedir bu telkib? / üç çöpçü değil mi ehl-i ta'kib?" (A. H. Tarhan).
2. Telkib etmek, eylemek, lakap takmak: "Fasık deyü telkib eylemiş olduğundan..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
3. Telkib olunmak, bir lakapla adlandırılmak, bir lakabı olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR