Tıp alanındaki gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz? Geçmişten Günümüze Tıptaki Gelişmeler Tıp; insan sağlığı ve hastalıkla...
Tıp alanındaki gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Geçmişten Günümüze Tıptaki Gelişmeler
Tıp; insan sağlığı ve hastalıkların nedenlerini, korunma ve hastalıkları önleme yollarını inceleyen bilimdir. İnsanın sağlığını korumaya yönelik çabaları, onun organik içgüdüleri içinde yer alır. Bundan dolayı tıbbın başlangıcı insanlık tarihinin başlangıcına kadar iner.
Başlangıçta insanoğlu hastalıklara yol açan etkenlerin doğaüstü güçler bulunduğunu sandıklarından hastalıklardan korunma' yollarını din adamlarının ve büyücülerinin güçlerinde aradılar. Bu zamanda hastalıkların sebepleri değil, sonuçlan üstünde durarak hastalıklar Tanrısal kökenli kötülükler olarak değerlendirildiğinden tedavide dualar ve kehanetler mühim bir yer tutardı. Hekimlik mesleğinin beşiği Mısır sayılır. Hindistan da Mısır kadar eski bir geçmişe haizdir. Bu bakımdan eski Hint cerrahları dünyanın en eski güzel duyu cerrahları olarak kabul edilir. Eski Yunanlılar bilimsel anlamda tıbbın gelişmesinde en mühim yere sahiptirler. Bazı hastalıkların belirtilerinin derhal devamlı bir arada bulunmuş olduğu ve bunların çoğu zaman aynı ilaçlarla tedavi edilebildiklerini de ilk ortaya koyan eski Yunanlılardır. Hipokrates (İÖ 460 -375) bilimsel tıbbın babası sayılır. Hipokrates'i İS 2. yüzyılda yaşamış olan Bergamalı heki Galenos izler. Tesiri 16. yüzyıla kadar devam eden Galenos ile beraber süregelen dönem tıpta mühim bir dönüm noktası oldu. Rönesans'a kadar Batı tıbbının temelini Hipokrates ve Galenos oluşturur. Araplar, Yunanlılardan kalma birçok yazılı belgeyi kendi dillerine çevirerek ve bu bilgilere doktor Razi'nin çiçek ve kızamık hastalıkları arasındaki farkı ortaya koyan ilk şahıs olduğu bilinir. İS 980-1037 içinde yaşamış olan Türk bilgini İbni Sina'nın yazmış olduğu Canon Medicinea adlı tıp kitabı da Avrupa üniversitelerinde 17. yüzyıla kadar tıp öğrencilerinin el kitabı olma hususi durumunu korudu. 14. yüzyılda ölüler üstünde otopsi yapılarak, ölüm sebebinin araştırılmasına yönelik çalışmalara girişilmiş olması, tıbbın gelişmesinde mühim bir dönüm noktası oldu.
Tıp alandaki en mühim adımlardan biri de Edward Jenner‘in 1798'de çiçek aşısını bulmasıyla atıldı. Böylece Jenner bağışıklık biliminin (immünoloji) temellerini attı. 1858'de Rudolf Virchow adlı patoloji bilgini insan organizmasının hücrelerden yapılı bulunduğunu ve hastalıkların da bu hücrelerin dış etkenlere karşı gösterdikleri tepkiler bulunduğunu ortaya koyarken, Avustralyalı doktor İgnaz Semmelweis'in hamile hanımefendilerin muayeneleri esnasında onlarla temasta bulunan tıp öğrencilerinin ve hekimlerin bunlara mikrop bulaştırdıklarını, ebe, doktor ve tıp öğrencilerinin ellerinin ve kullanılan tıbbi gereçlerin dezenfekte edilmesi icap ettiğini ileri sürmesi birçok kadının yaşamını kurtardı.
19. yüzyılda birçok hastalığın bakterilerle olan ilişkilerinin Fransız doktor Casimir Devaine tarafınca ortaya konulması tıp alanında bir başka mühim gelişmeyi başlattı, birçok hastalığın mikrobu bulunmuş oldu. Louis Pasteur bakterilerin havada her an bulundukları ve uygun koşullar altında kolayca çoğalabildiklerini kanıtladı. Pasteur yüksek ısı etkisiyle mikrobik özelliği zayıflatılmış virüs ve bakterilerin aşı olarak kullanılabileceğini savundu. Bu yöndeki görüşlerini kuduz virüslerini zayıflatarak elde etmiş olduğu kuduz aşısını kuduz bir köpeğin ısırdığı bir çocuğa uygulayarak kanıtladı.
20. yüzyılda hastalıkların kapsamında bir genişleme olduğu görülür. Bu genişlemeyle beraber, o güne kadar yalnızca hastalıklara ve sakatlıklara karşı yürütülen savaşım, sağlığın ruhsal ve toplumsal öneminin ortaya konulasıyla beraber, tedavi hekimliğinin yanı sıra, hastalıkları önlemeyi amaçlayan koruyucu hekimlik daimin da ehemmiyet kazanmasına yol açtı. Teknik gelişmeler bir taraftan hastalıkların tanısında kolaylık sağlarken, öte taraftan hastalıkların yan etkilerinin araştırılması büyük ehemmiyet kazanmıştır, tıp alanına bilgisayarların girmesiyle de bilgi akımı ve edinilmesi için harcanan vakit en aza indi. Ek olarak lazer ve röntgen benzer biçimde ışınların kullanılmaya başlanması, tıp alanında tanı ve tedavide mühim bir dönüm noktası oldu. 20. yüzyıl tıp alanındaki gelişmelerin en önemlilerinden bir de organ nakilleridir. Beyin haricinde kalan derhal tüm organların nakli başarıyla gerçekleştirildi. İlaç endüstrisindeki gelişmeler yardımıyla, hastalıkların tedavisinde antibiyotik ve vitaminlerin yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Ek olarak Bknz.>>
4 c'li personellerle ilgili son gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
2-6 yaş çocuklarda bedensel gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?
Tıp alanındaki gelişmelerin insan hayatına tesirleri hakkında bilgi verir misiniz?
Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Tıp; insan sağlığı ve hastalıkların nedenlerini, korunma ve hastalıkları önleme yollarını inceleyen bilimdir. İnsanın sağlığını korumaya yönelik çabaları, onun organik içgüdüleri içinde yer alır. Bundan dolayı tıbbın başlangıcı insanlık tarihinin başlangıcına kadar iner.
Başlangıçta insanoğlu hastalıklara yol açan etkenlerin doğaüstü güçler bulunduğunu sandıklarından hastalıklardan korunma' yollarını din adamlarının ve büyücülerinin güçlerinde aradılar. Bu zamanda hastalıkların sebepleri değil, sonuçlan üstünde durarak hastalıklar Tanrısal kökenli kötülükler olarak değerlendirildiğinden tedavide dualar ve kehanetler mühim bir yer tutardı. Hekimlik mesleğinin beşiği Mısır sayılır. Hindistan da Mısır kadar eski bir geçmişe haizdir. Bu bakımdan eski Hint cerrahları dünyanın en eski güzel duyu cerrahları olarak kabul edilir. Eski Yunanlılar bilimsel anlamda tıbbın gelişmesinde en mühim yere sahiptirler. Bazı hastalıkların belirtilerinin derhal devamlı bir arada bulunmuş olduğu ve bunların çoğu zaman aynı ilaçlarla tedavi edilebildiklerini de ilk ortaya koyan eski Yunanlılardır. Hipokrates (İÖ 460 -375) bilimsel tıbbın babası sayılır. Hipokrates'i İS 2. yüzyılda yaşamış olan Bergamalı heki Galenos izler. Tesiri 16. yüzyıla kadar devam eden Galenos ile beraber süregelen dönem tıpta mühim bir dönüm noktası oldu. Rönesans'a kadar Batı tıbbının temelini Hipokrates ve Galenos oluşturur. Araplar, Yunanlılardan kalma birçok yazılı belgeyi kendi dillerine çevirerek ve bu bilgilere doktor Razi'nin çiçek ve kızamık hastalıkları arasındaki farkı ortaya koyan ilk şahıs olduğu bilinir. İS 980-1037 içinde yaşamış olan Türk bilgini İbni Sina'nın yazmış olduğu Canon Medicinea adlı tıp kitabı da Avrupa üniversitelerinde 17. yüzyıla kadar tıp öğrencilerinin el kitabı olma hususi durumunu korudu. 14. yüzyılda ölüler üstünde otopsi yapılarak, ölüm sebebinin araştırılmasına yönelik çalışmalara girişilmiş olması, tıbbın gelişmesinde mühim bir dönüm noktası oldu.
Tıp alandaki en mühim adımlardan biri de Edward Jenner‘in 1798'de çiçek aşısını bulmasıyla atıldı. Böylece Jenner bağışıklık biliminin (immünoloji) temellerini attı. 1858'de Rudolf Virchow adlı patoloji bilgini insan organizmasının hücrelerden yapılı bulunduğunu ve hastalıkların da bu hücrelerin dış etkenlere karşı gösterdikleri tepkiler bulunduğunu ortaya koyarken, Avustralyalı doktor İgnaz Semmelweis'in hamile hanımefendilerin muayeneleri esnasında onlarla temasta bulunan tıp öğrencilerinin ve hekimlerin bunlara mikrop bulaştırdıklarını, ebe, doktor ve tıp öğrencilerinin ellerinin ve kullanılan tıbbi gereçlerin dezenfekte edilmesi icap ettiğini ileri sürmesi birçok kadının yaşamını kurtardı.
19. yüzyılda birçok hastalığın bakterilerle olan ilişkilerinin Fransız doktor Casimir Devaine tarafınca ortaya konulması tıp alanında bir başka mühim gelişmeyi başlattı, birçok hastalığın mikrobu bulunmuş oldu. Louis Pasteur bakterilerin havada her an bulundukları ve uygun koşullar altında kolayca çoğalabildiklerini kanıtladı. Pasteur yüksek ısı etkisiyle mikrobik özelliği zayıflatılmış virüs ve bakterilerin aşı olarak kullanılabileceğini savundu. Bu yöndeki görüşlerini kuduz virüslerini zayıflatarak elde etmiş olduğu kuduz aşısını kuduz bir köpeğin ısırdığı bir çocuğa uygulayarak kanıtladı.
20. yüzyılda hastalıkların kapsamında bir genişleme olduğu görülür. Bu genişlemeyle beraber, o güne kadar yalnızca hastalıklara ve sakatlıklara karşı yürütülen savaşım, sağlığın ruhsal ve toplumsal öneminin ortaya konulasıyla beraber, tedavi hekimliğinin yanı sıra, hastalıkları önlemeyi amaçlayan koruyucu hekimlik daimin da ehemmiyet kazanmasına yol açtı. Teknik gelişmeler bir taraftan hastalıkların tanısında kolaylık sağlarken, öte taraftan hastalıkların yan etkilerinin araştırılması büyük ehemmiyet kazanmıştır, tıp alanına bilgisayarların girmesiyle de bilgi akımı ve edinilmesi için harcanan vakit en aza indi. Ek olarak lazer ve röntgen benzer biçimde ışınların kullanılmaya başlanması, tıp alanında tanı ve tedavide mühim bir dönüm noktası oldu. 20. yüzyıl tıp alanındaki gelişmelerin en önemlilerinden bir de organ nakilleridir. Beyin haricinde kalan derhal tüm organların nakli başarıyla gerçekleştirildi. İlaç endüstrisindeki gelişmeler yardımıyla, hastalıkların tedavisinde antibiyotik ve vitaminlerin yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Ek olarak Bknz.>>
YORUMLAR