TULU, -u a. (ar. (u/£T). Esk. 1. Güneşin doğması: Tamam neşeler etlikte mihr gibi tulu" (Nedim, XVIII. yy.). 2. Tulu etmek, d...
TULU, -u a. (ar. (u/£T). Esk.
1. Güneşin doğması: Tamam neşeler etlikte mihr gibi tulu" (Nedim, XVIII. yy.).
2. Tulu etmek, doğmak: "... bu sabah tulu ettiği zaman bilmem niçün yeryüzünde ..." (Samipaşazade Sezai, XIX. yy.).
3. Tuluı fecr, tan ağarması, güneşin doğduğu an. || Tuluı haşr, kıyamet günü.
*isi. huk. Tuluu gaile vakıf gelirlerinin toplanacak hale gelmesi.
1. Güneşin doğması: Tamam neşeler etlikte mihr gibi tulu" (Nedim, XVIII. yy.).
2. Tulu etmek, doğmak: "... bu sabah tulu ettiği zaman bilmem niçün yeryüzünde ..." (Samipaşazade Sezai, XIX. yy.).
3. Tuluı fecr, tan ağarması, güneşin doğduğu an. || Tuluı haşr, kıyamet günü.
*isi. huk. Tuluu gaile vakıf gelirlerinin toplanacak hale gelmesi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR