TUTUŞMAK gçz. f, 1. Ateş alabilmek, yanmaya adım atmak: Odunlar ıslak, bir türlü tutuşmuyor 2. Ed. Alev rengi alabilmek: Sema avru...
TUTUŞMAK gçz. f,
1. Ateş alabilmek, yanmaya adım atmak: Odunlar ıslak, bir türlü tutuşmuyor
2. Ed. Alev rengi alabilmek: Sema avrupada tutuşmuş, alev alev yanıyor gibiydi. Sular akşamın kızıllığıyla tutuşmuştu.
* tutuşturmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) tutuşturmak, onun alev almasını sağlamak ya da buna yol açmak: Sobayı çırayla tutuşturmak. Bir kıvılcım koca samanlığı tutuşturmaya yeter.
2. Ed. Bir şeyi tutuşturmak, ona alev rengi, kızıl pırıltılı bir görünüm vermek: Batan güneşin tutuşturduğu sular.
3. Ed. Bir kimsenin (gönlünü, kalbini vb.) tutuşturmak, onu heyecanlandırmak, coşku duymasına niçin olmak: Bu sevgi, unutmuş olduğu sandığı duyguları tekrardan tutuşturmuştu.
1. Ateş alabilmek, yanmaya adım atmak: Odunlar ıslak, bir türlü tutuşmuyor
2. Ed. Alev rengi alabilmek: Sema avrupada tutuşmuş, alev alev yanıyor gibiydi. Sular akşamın kızıllığıyla tutuşmuştu.
* tutuşturmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) tutuşturmak, onun alev almasını sağlamak ya da buna yol açmak: Sobayı çırayla tutuşturmak. Bir kıvılcım koca samanlığı tutuşturmaya yeter.
2. Ed. Bir şeyi tutuşturmak, ona alev rengi, kızıl pırıltılı bir görünüm vermek: Batan güneşin tutuşturduğu sular.
3. Ed. Bir kimsenin (gönlünü, kalbini vb.) tutuşturmak, onu heyecanlandırmak, coşku duymasına niçin olmak: Bu sevgi, unutmuş olduğu sandığı duyguları tekrardan tutuşturmuştu.
Kaynak: Büyük Larousse
Etekleri tutuşmak deyiminin anlamı nedir?
YORUMLAR