Uç Nedir?

UÇ a. 1. Batırmaya, sokmaya vb. yarayan uzun, ince, sivri bir nesnenin son noktası: iğnenin, çivinin ucu. 2. iğne, ok, bıçak biçimi...

a.

1. Batırmaya, sokmaya vb. yarayan uzun, ince, sivri bir nesnenin son noktası: iğnenin, çivinin ucu.

2. iğne, ok, bıçak biçimindeki bir nesnenin son bölümü: Pergelin ucunu değiştirmek.




3. Giderek daralan bir şeyin sonu, bir kabarıklığın başı, tepesi: Meme ucu.

4. Uzunluğu açısından ele alınan bir nesnenin, bir mekânın sonu; bir mekânın sınırı: Şeridin iki ucunu bir araya getirip düğümlemek. Halının ucunda büyük bir leke vardı. Ben odanın bir ucunda, o öteki ucunda duruyorduk.

5. Esk. Neden, sebep

6. Uç uca, bir şeyin son noktasıyla, ikinci şeyin başlangıç noktasını birbirinin üzerine getirip ekleyerek: Çarşaflan uç uca bağlayıp pencereden sarkıtmışlar. || Uç vermek, sözkonusu bitkiyse, sürmek, yeşerip filizlenmek; çıban sivilce vb. ise, görünmek, ortaya çıkmak; bilinmeyen, gizli bir şeyse, onu açıklığa kavuşturacak kimi işaretler belirmek. || Ucu birine dokunmak, bir işten, bir durumdan söz ederken, doğrudan ilgisi olmayan bir kimseye zarar vermek. || Ucu bucağı olmamak, ucu bucağı bulunmamak, ucu bucağı görünmemek, sonu yokmuşçasına geniş olmak. || Ucu ortası belli olmamak, bir iş söz konusuysa, neresinden başlanacağı, neresinden ele alınacağı kestirilemeyecek bir durumda olmak. || Ucu ucuna, gerekene zar zor yetecek ölçüde, ne fazla, ne eksik, kıtı kıtına: Aldığınız kumaş ucu ucuna yetti. || (Bir yere) ucu ucuna yetişmek, bir yere güçlükle yetişmek. || Ucunda bir şey olmak, içinde açıkça belirtilmeyen bir erek bulunmak: Bize böyle davrandığına göre mutlaka ucunda bir şey vardır. || Ucunda ölüm yok ya, yaşamsal bir tehlike olmadıktan sonra bir işi yapmanın o kadar da korkutucu, ürkütücü olmadığını vurgulamak için söylenir. || (Bir işin) ucunu bırakmak (bırakmamak), onunla artık ilgilenmemek (sürekli izlemek)! (Bir işin) ucunu bulmak, sona erdirmek ya da kolaylamak. || (Bir işin) ucunu kaçırmak, bir işi içinden çıkılmaz bir duruma sokmak, artık ona hâkim olamamak. || Uçta yatıp ortada bulunmak, bir işten herhangi bir kazanç beklemediği halde olayların akışı onu kârlı bir duruma getirmek. || Aşırı uçlar, köktenci bir biçimde birbirlerinin karşıtı olan şeyler, koşullar, öneriler, siyasal partiler. || Kalem ucu


*Ask. Muharebe sırasında, birliklerin düşman yönündeki ilerleyişlerinde, her kolun kendi güvenliği için ileri sürdüğü manga büyüklüğündeki birlik. (Bk. ansikl. böl.)


*Bağc. Uç alma, çiçek açtıktan sonra asma dallarının uçlarının koparılması. (Bu işlem silkmeyi azaltır, meyvenin oluşumunu kolaylaştırır. Yalnız kaliteli şarap için üzüm üreten bağlarda uygulanır.)


*Bayınd. Tabanca ucu, tıkız ve dayanıklı gereçleri delmek ya da parçalamak için kullanılan, bir havalı tabancaya takılmış sivri uçlu çelik alet.


*Bea san. Uç almak, konserve yapılacak yeşil fasulyelerin uçlarını bir aletle kesmek.


*Bilş. Uç birimi, uzaktaki bir bilgisayara gerek bilgi ya da istek göndermeye, gerek bundan yanıt ya da mesaj almaya olanak veren erişim organı. (Eşanl. TERMİNAL.)


*Biyol. Uca yakın santromerli, santromeri bir uca yakın olan kromozoma denir. (Kromozomlar uca yakın santromerli, uç santromerli ve orta santromerli diye üçe ayrılır.)


*Ceb. Yönlü bir grafın bir yayının iki köşesinden her biri, başlangıç köşesine başlangıç ucu, öbür köşeye de bitim ucu ya da kısaltılmış olarak uç denir.


*Cerr. Uç uca ekleme bir cerrahi ağızlaştırma tipine denir. || Uç-yan ağızlaşması, bir cerrahi ağızlaştırma tipi.


*Elektrotekn. Bir elektrik devresinin, bağlantı kurmaya yarayan bölümü. || Bu düzeneği dış iletkenlere bağlamaya yarayan iki bileşenden her biri. || Bir transformatörün benzeşik uçları, ilişkin gerilimler arasındaki faz kaymasını tanımlamak için uzlaşma gereği birleştirilmiş yüksek gerilim ve alçak gerilim uçları. || Faz ucu, çok fazlı bir düzeneğin, şebeke fazlarından birine ilişkin iletkene bağlanmaya ayrılmış ucu. || Nötr uç, yıldız bağlı çokfazlı bir düzeneğin nötr noktasına bağlı uç. || Toprak ucu, toprağa bağlanmaya yarayan uç.


*Geom. Afin Eukleides uzayında, a nın ya da b nin, [a, b] üzerinde sürekli olan bir f parametrelenmiş yayıyla elde edilen görüntüsü, (a lt; b ise, l(a) ya, daha belirgin olarak f ye karşılık olan eğrinin başlangıcı, f(b) ye de ucu ya da bitimi denir.)


*Grav. Kazıma ucu, yedirmebaskı sanatçısının bakır ya da çelik planşı kaplayan vernik üzerine resim yapmakta kullandığı çelik alet. || Kuru kazıma ucu, gravür-

cülerin çıplak bakır üzerine çok ince resimler çizmek için kullandıkları alet.


*Güz. sant. Gümüş (altın, bakır, kurşun) uç, Antikçağ'dan Rönesans'a kadar kullanılan gümüş (ya da altın, bakır, kurşun) desen aracı. (Özellikle keskin ve belirgin çizgili desenlerde kullanılan metal uçlar, kola ve kemik tozu karışımıyla hazırlanan bir yüzey gerektirir.)


*Hayvnc. Omuz ucu, dörtayaklılarda, kürek kemiği ile kol kemiği arasındaki ekleme denk gelen bölge.


*inş. Uç kiremiti, bir çatıda, mahya, dere gibi bölümlerde kullanılan pişmiş toprak öğe.


*işlem. PLAKET in eşanlamlısı.


*Kur. tar. Eski türk devletlerinde, özellikle OsmanlIlar da sınır eyalet ya da sancaklarının genel adı. || Uç beyi


*Meteorol. Sıcaklık, yağmur, bulutluluk, nem gibi meteoroloji öğelerinin en yüksek (maksimum) ya da en küçük (minimum) değeri.


*Nalbantl. Kol ucu, nalın uçlarından her biri.


*Nöroanat. Serbest duysal uç, altderi içinde bulunan ve bir aksonun kapsüllü ucundan oluşan duyu alıcısı. || Sinir ucu, bir sinirin en sondaki kısmı. (Hareket sinirleri devimsel plaklar oluşturarak sona ererler; duyu sinirleri ise dallanıp duyu ya da duyum alıcılarına ayrılarak son bulurlar.)


*Org. kim. Hidrokarbonlu ya da peptidik bir zincirin ucuna bağlı olarak bulunan işlevsel grup.


*Oy. Dominoda, oynanmış taşların yanına yerleştirilen taşlardan her birinin dış kenarı. || Açık uç, domino yerleştirilebilecek durumda olan taşın kenarı.


*Sesbil. Uç ünsüzü, söylenmesine dil ucunun etkin biçimde katıldığı bir ünsüz: (t), (d), (n).


*Spor. Eskrimde, silahın ucu. (Flöre ve elektrikli epede uç, basınç yeterli olduğunda [500 ve 750 g] aygıtın ışığının yanmasını sağlayan bir yay üzerine oturtulmuştur. Kılıçta bu uç eğiktir.)


*Tarım. Uç verme, bir bitkinin ya da bir tahılın, toprağın üstüne çıkacak ilk organlarının, yani çenek ya da yapraklarının topraktan dışarıya çıkması.


*Tarönc. Doğal ya da işlenmiş iki keskin ağzın ya da bir ağızla düzlenmiş bir kenarın birbirine bitişmesiyle oluşmuş sivri bir bölümü bulunan taş alet. (Uçlar çeşitli türlerde olabilir: tekyüzlü uçlar [moustier endüstrisi uçları ya da düz yüzlü solutrâ endüstrisi uçları); ikiyüzlü uçlar [“defne yaprağı†denilen solutrö endüstrisi uçları); çentikli uçlar [solutrâ ya da pörigord endüstrisinin çentikli uçları); sapla birleşen bölümü çıkıntılı uçlar [Brive yakınında Font-Robert uçları ya da Teyjat uçları); sırtlı uçlar [Gravette uçları); daha karmaşık biçimli uçlar [Kostenkiy ucu, Hamburg ucu). Genellikle bu aletler gerçek birer belirleyici fosildir.)


*Teknol. Uç uca getirmek, eşit kesitli iki parçayı karşı karşıya getirmek.


*Tekst. Uç kurtarma, arabadan çıkışın sonunda, arabalı vargel makinesinde gerçekleştirilen ve uç oluşturma işlemi sırasında oluşan birkaç sarım ipliğini çözmek için, iğleri, ipliğe büküm veren normal yönün tersine birkaç tur dördürmeye dayanan işlem. || Çile ucu, sarılmış yâ da çile haline getirilmiş ve çile bağıyla tutulan ipek ipliğin bağlandığı yer.


*Zootekn. Burun ucu, hayvanlarda burun delikleri arasında kalan kılsız kısım.


* sıf. Olağan sınırları aşan, aşırıya varan şey için kullanılır; aşırı: Uç düşünceler. Tartışmayı uç noktalara çekmek.


*Anat. Vücudun merkezinden en uzakta bulunan bazı organ bölümlerine denir.


*istat. Uç değerler, bir dizinin ya da sıklık dağılımının başında ve sonunda yer alan en küçük ve en büyük değerler (Çoğunlukla bunlar olağandışı değerler olabilirler.)


*Tüt. Uç eller, tütünün çiçek tablasına yakın kısmında çıkan ve şark tipi tütünler için ticari değeri en fazla olan, ufak boylu, hafif sivri uçlu yaprak grubu. (Bunlar da kovalama, uç altı ve uç olarak çeşitlere ayrılır.)


*ANSİKL. Ask. Uç birlikler, öncünün de ilerisine sürülen ve düşmanın hareketini karşılayarak asıl birliğe haber vermekle görevli kuvvetlerdir. Yol boyunca açılarak, avcı kolu düzeninde ilerleyen uç kuvvetleri, gerideki birlikle ses ve görüş bağlantısını sağlayacak uzaklığı (yaklaşık 100 m) korurlar.

Kaynak: Büyük Larousse








 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Uç Nedir?
Uç Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/uc-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/uc-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content