ULAŞMAK gçz. f. 1. Bir yere ulaşmak, oraya varmak, belirli bir noktaya, belli bir düzeye varmak: Öğleye doğru tepeye ulaştık. Marco...
ULAŞMAK gçz. f.
1. Bir yere ulaşmak, oraya varmak, belirli bir noktaya, belli bir düzeye varmak: Öğleye doğru tepeye ulaştık. Marco Polo birçok güçlüklerden sonra Çin'e ulaşabildi. Su seviyesi 30 cm'ye ulaştı.
2. Bir yere, bir kimseye ulaşmak, bir şeyden söz ederken, onlara erişmek; oraya kadar yayılmak: Anten kablosu televizyona kadar ulaşmıyor. Yangın üçüncü kata ulaştı. Kulağımıza bazı söylentiler ulaşıyor.
3. Bir kimseye, bir yere ulaşmak, alıcısının eline geçmek, gideceği yere varmak: Bu mektup ona cuma günü ulaşır. Paket ancak bir haftada İzmir'e ulaştı.
4. Bir şeye ulaşmak, belli bir çaba harcayarak bir şeyi başarmak, istenilen bir şeyi elde etmek, yapılması düşünülen bir şeyi gerçekleştirmek: insanın ulaşamayacağı şey yoktur. Amacına ulaşmak.
5. Bir şeye (bir durum) ulaşmak, bir duruma erişmek, gelmek: üne ulaşmak. Artık sağlığına dikkat edecek bir yaşa ulaştın.
* ulaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) bir kimseye, bir yere ulaştırmak, onun o kimseye, oraya ulaşmasını sağlamak: Bu mektubu hemen sahibine ulaştır. Haberi telefonla işyerine ulaştırdılar. 2. Bir kimseyi (araç tümleci +) bir yere ulaştırmak, onun oraya yetişmesini, varmasını sağlamak: Bizi kamyonetiyle havaalanına ulaştırdı.
3. Bir şeyi belli bir düzeye ulaştırmak, onun belli bir yüksekliğe, boyuta, değere vb. erişmesini sağlamak ya da buna yol açmak: Son ekonomik kararlar hayat pahalılığını inanılmaz boyutlara ulaştırdı.
4. Bir kimseyi bir şeye, bir duruma ulaştırmak, onun o duruma ulaşmasını sağlamak ya da buna yol açmak: Büyük bir rastlantı onu şöhrete ulaştırdı.
* ulaşılmak edilg. f.
1. Bir yere ulaşılmak, o yere varılmak, erişilmek: Güneş batmak üzereyken çiftliğe ulaşıldı. Yoğun kar nedeniyle dağ köylerine ulaşılamıyor.
2. Bir duruma, bir amaca ulaşılmak, ona erişilmek, amacı gerçekleştirilmek: Hiç çalışmadan başarıya ulaşılır mı?
3. Belli bir düzeye ulaşılmak, o boyuta, o değere erişilmek: Satışlarda rekor seviyeye ulaşıldı.
* ulaştırılmak edilg. f. Ulaştırmak eylemine konu olmak.
1. Bir yere ulaşmak, oraya varmak, belirli bir noktaya, belli bir düzeye varmak: Öğleye doğru tepeye ulaştık. Marco Polo birçok güçlüklerden sonra Çin'e ulaşabildi. Su seviyesi 30 cm'ye ulaştı.
2. Bir yere, bir kimseye ulaşmak, bir şeyden söz ederken, onlara erişmek; oraya kadar yayılmak: Anten kablosu televizyona kadar ulaşmıyor. Yangın üçüncü kata ulaştı. Kulağımıza bazı söylentiler ulaşıyor.
3. Bir kimseye, bir yere ulaşmak, alıcısının eline geçmek, gideceği yere varmak: Bu mektup ona cuma günü ulaşır. Paket ancak bir haftada İzmir'e ulaştı.
4. Bir şeye ulaşmak, belli bir çaba harcayarak bir şeyi başarmak, istenilen bir şeyi elde etmek, yapılması düşünülen bir şeyi gerçekleştirmek: insanın ulaşamayacağı şey yoktur. Amacına ulaşmak.
5. Bir şeye (bir durum) ulaşmak, bir duruma erişmek, gelmek: üne ulaşmak. Artık sağlığına dikkat edecek bir yaşa ulaştın.
* ulaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (araç tümleci +) bir kimseye, bir yere ulaştırmak, onun o kimseye, oraya ulaşmasını sağlamak: Bu mektubu hemen sahibine ulaştır. Haberi telefonla işyerine ulaştırdılar. 2. Bir kimseyi (araç tümleci +) bir yere ulaştırmak, onun oraya yetişmesini, varmasını sağlamak: Bizi kamyonetiyle havaalanına ulaştırdı.
3. Bir şeyi belli bir düzeye ulaştırmak, onun belli bir yüksekliğe, boyuta, değere vb. erişmesini sağlamak ya da buna yol açmak: Son ekonomik kararlar hayat pahalılığını inanılmaz boyutlara ulaştırdı.
4. Bir kimseyi bir şeye, bir duruma ulaştırmak, onun o duruma ulaşmasını sağlamak ya da buna yol açmak: Büyük bir rastlantı onu şöhrete ulaştırdı.
* ulaşılmak edilg. f.
1. Bir yere ulaşılmak, o yere varılmak, erişilmek: Güneş batmak üzereyken çiftliğe ulaşıldı. Yoğun kar nedeniyle dağ köylerine ulaşılamıyor.
2. Bir duruma, bir amaca ulaşılmak, ona erişilmek, amacı gerçekleştirilmek: Hiç çalışmadan başarıya ulaşılır mı?
3. Belli bir düzeye ulaşılmak, o boyuta, o değere erişilmek: Satışlarda rekor seviyeye ulaşıldı.
* ulaştırılmak edilg. f. Ulaştırmak eylemine konu olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR