vacip TDK,Türk Dil Kurumu sıfat, din b. (***) (va:cip) Arapça vÂ¥cib 1 . İslam dinine göre yapılması gerekli olan: "Kurba...
vacip
TDK,Türk Dil Kurumu
1 . İslam dinine göre yapılması gerekli olan:
"Kurban Bayramı'nda her zenginin kurban kesmesi vaciptir."- B. Felek.
2 . Yapılması gerekli olan.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- vacip olmak
VACİP
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Bir çeşit farz. Uygulanması ödülü, uygulanmaması cezayı gerektirir. Ancak inanç bakımından farzdan ayrılır. Farzı yadsıyan kâfir olur, vacibi yadsıyansa olmaz. Kurban Bayramı'nda kurban kesmek, vitir namazı kılmak vaciptir.
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Bir çeşit farz. Uygulanması ödülü, uygulanmaması cezayı gerektirir. Ancak inanç bakımından farzdan ayrılır. Farzı yadsıyan kâfir olur, vacibi yadsıyansa olmaz. Kurban Bayramı'nda kurban kesmek, vitir namazı kılmak vaciptir.
Vacib
Şüpheli ve kesin olmayan delile gerekliliği sabit olan sert bir hükümdür. Ramazan ve kurban bayramı namazları, namazda (zammı sureden evvel) Fatiha suresinin okunması gibi. Bunlar kesin olmayan deliller ile sabit olmuşlardır ki, bu deliller de, tek tek kişilerin rivayet ettiği (Mütevatir olmayan) hadislerdir.
Hükmü: Yapılması icabettiği halde, inanılması mecburi olmayan bir şeriat hükmüdür. Gerekliliği, (vücûbunu) inkar edenin kafir olduğunu hükmedilmez, icabını yerine getiren sevaba layıktır. Terk edeni ise farzındakinde daha az olmak üzere cezaya müstahak olur.
Şüpheli ve kesin olmayan delile gerekliliği sabit olan sert bir hükümdür. Ramazan ve kurban bayramı namazları, namazda (zammı sureden evvel) Fatiha suresinin okunması gibi. Bunlar kesin olmayan deliller ile sabit olmuşlardır ki, bu deliller de, tek tek kişilerin rivayet ettiği (Mütevatir olmayan) hadislerdir.
Hükmü: Yapılması icabettiği halde, inanılması mecburi olmayan bir şeriat hükmüdür. Gerekliliği, (vücûbunu) inkar edenin kafir olduğunu hükmedilmez, icabını yerine getiren sevaba layıktır. Terk edeni ise farzındakinde daha az olmak üzere cezaya müstahak olur.
Bir çeşit farz. Uygulanması ödülü, uygulanmaması cezayı gerektirir. Ancak inanç bakımından farzdan ayrılır. Farzı yadsıyan kâfir olur, vacibi yadsıyansa olmaz. Kurban Bayramı'nda kurban kesmek, vitir namazı kılmak vaciptir.
Vacip Nedir?
Dini Kavramlar Sözlüğü
Sözlükte "lazım, gerekli, lüzumlu" anlamına gelen vâcib, bir fıkıh kavramı olarak, yapılması kesin ve bağlayıcı bir şekilde istenen fiildir. Talebin kesin ve bağlayıcı oluşu, talep sigasının kendisinden anlaşılabileceği gibi, bir fiilin terk edilmesi halinde ağır ceza terettüp edeceğinin bildirilmesinden de anlaşılabilir. Fakihlerin çoğunluğuna göre farz ile vâcip arasında bir fark yoktur. Hanefîlere göre ise, farz ve vâcibin her ikisi de, bağlayıcı ve kesin olarak yapılması istenen şeydir. Ancak farz, delâlet ve sabit olması bakımından kesin delille sabit olmuştur; vâcip ise, kesin olmayan, zannî bir delille sabit olmuştur. Farzda olduğu gibi vâcibin de, kesin olarak yapılması gerekir, yerine getiren sevabı, özürsüz olarak terk eden ise cezayı hak etmiş olur. Yerine getirilmesinin gerekliliği bakımdan ikisi arasında bir fark bulunmadığından Hanefîler buna amelî farz da demişlerdir. Ancak, farzı inkâr eden kâfir olmakla birlikte, vâcibi inkâr eden, zannî delille sabit olduğu için kâfir olmaz. Ayrıca dinî bir işte farzın terk edilmesi o ameli bâtıl yapmasına rağmen, vâcibin terk edilmesi ameli iptal etmez, bir keffaret veya ceza ile telâfi edilebilir. Meselâ, haccın farzı olan Arafat vakfesinin terk edilmesi halinde hac bâtıl olur. Ancak vacip olan sa'yin terk edilmesi haccı bâtıl etmez; dem, yani bir koyun veya keçi kurban edilmesi gerekir.
Dini Kavramlar Sözlüğü
Sözlükte "lazım, gerekli, lüzumlu" anlamına gelen vâcib, bir fıkıh kavramı olarak, yapılması kesin ve bağlayıcı bir şekilde istenen fiildir. Talebin kesin ve bağlayıcı oluşu, talep sigasının kendisinden anlaşılabileceği gibi, bir fiilin terk edilmesi halinde ağır ceza terettüp edeceğinin bildirilmesinden de anlaşılabilir. Fakihlerin çoğunluğuna göre farz ile vâcip arasında bir fark yoktur. Hanefîlere göre ise, farz ve vâcibin her ikisi de, bağlayıcı ve kesin olarak yapılması istenen şeydir. Ancak farz, delâlet ve sabit olması bakımından kesin delille sabit olmuştur; vâcip ise, kesin olmayan, zannî bir delille sabit olmuştur. Farzda olduğu gibi vâcibin de, kesin olarak yapılması gerekir, yerine getiren sevabı, özürsüz olarak terk eden ise cezayı hak etmiş olur. Yerine getirilmesinin gerekliliği bakımdan ikisi arasında bir fark bulunmadığından Hanefîler buna amelî farz da demişlerdir. Ancak, farzı inkâr eden kâfir olmakla birlikte, vâcibi inkâr eden, zannî delille sabit olduğu için kâfir olmaz. Ayrıca dinî bir işte farzın terk edilmesi o ameli bâtıl yapmasına rağmen, vâcibin terk edilmesi ameli iptal etmez, bir keffaret veya ceza ile telâfi edilebilir. Meselâ, haccın farzı olan Arafat vakfesinin terk edilmesi halinde hac bâtıl olur. Ancak vacip olan sa'yin terk edilmesi haccı bâtıl etmez; dem, yani bir koyun veya keçi kurban edilmesi gerekir.
VACİP sıf. (ar. vûcrJb'dan vacib). Esk.
1. Yapılması gerekli olan.
2. Kesinlik ve zorunluluk bakımından farzdan sonra gelen dinsel hüküm.
3. Vacip olmak, gerekli olmak, gerekmek: "Bu ne dindir Allah Allah büte secde vacip olmuş" (Fuzuli, XVI. yy ).
4. Vacip ülifa. yapılması gereken. |j Vacib ülihfa, gizlenmesi gereken: "...mealini ketm etmeyip vacib ülihfa olan bazı serairi devlet ağyara duyurmuş olmağla." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Vacib ülihtiram. saygıya layık, saygıdeğer. || Vacib ülizale, yok edilmesi gereken. || Vacib ütkati, öldürülmesi gereken.
*isi. Vacip lizatihi, varlığı kendi özünden gelen, varlığını sürdürmek için başka hiçbir şeyin yardım ve desteğine gereksinim duymayan (Allah). || Vacip ülvûcut, varlığı zorunlu olan, hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yokluğu düşünülemeyen (Allah).
*Kur. tar. Vacib ürriaye, Osmanlılar'da sadrazam, vezir, nişancı ve beylerbeyi gibi üst düzey devlet yöneticilerinin oğulları için kullanılan deyim. (Bunlara, bir lütuf olarak müteferrikalık payesi verilir ve ken dilerine ulufe tahsis edilirdi.)
1. Yapılması gerekli olan.
2. Kesinlik ve zorunluluk bakımından farzdan sonra gelen dinsel hüküm.
3. Vacip olmak, gerekli olmak, gerekmek: "Bu ne dindir Allah Allah büte secde vacip olmuş" (Fuzuli, XVI. yy ).
4. Vacip ülifa. yapılması gereken. |j Vacib ülihfa, gizlenmesi gereken: "...mealini ketm etmeyip vacib ülihfa olan bazı serairi devlet ağyara duyurmuş olmağla." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Vacib ülihtiram. saygıya layık, saygıdeğer. || Vacib ülizale, yok edilmesi gereken. || Vacib ütkati, öldürülmesi gereken.
*isi. Vacip lizatihi, varlığı kendi özünden gelen, varlığını sürdürmek için başka hiçbir şeyin yardım ve desteğine gereksinim duymayan (Allah). || Vacip ülvûcut, varlığı zorunlu olan, hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yokluğu düşünülemeyen (Allah).
*Kur. tar. Vacib ürriaye, Osmanlılar'da sadrazam, vezir, nişancı ve beylerbeyi gibi üst düzey devlet yöneticilerinin oğulları için kullanılan deyim. (Bunlara, bir lütuf olarak müteferrikalık payesi verilir ve ken dilerine ulufe tahsis edilirdi.)
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR