Vakıflar Haftasını Niçin Kutlarız Nedir

Vakıf kelimesinin Arapça kökenli eski bir kelime olması ‘vakıfların’ ve ‘vakıflar Haftasının’ anlamını bizlerin tam algılamasını etkiled...

Vakıf kelimesinin Arapça kökenli eski bir kelime olması ‘vakıfların’ ve ‘vakıflar Haftasının’ anlamını bizlerin tam algılamasını etkilediğini söyleyebiliriz. Ama bu yazıda göreceğimiz gibi bizim yaşattığımız özellikle Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetleri birer vakıf medeniyetleridir.

Önce kelime anlamından başlayalım dilerseniz. Vakıf kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Sözlükte “bir şeyi daimî olarak durdurmak” anlamına gelmektedir. Ancak geniş kapsamlı düşünüldüğünde ‘bir malı özel mülkiyetten çıkarıp, çıkarlarını sonsuza kadar bir hayır işine ayırarak saklamak” anlamına gelmektedir. Bizim uygarlığımızdaki asıl bilinen anlamı da budur. Bugünkü algılayışımız çerçevesinde, vakıflar için ‘toplumda sosyal dayanışmanın sağlanması, bir tür yardımlaşma, bir şekilde muhtaç olan insanlara yardım etme, vb. amacıyla kurulan sosyal kurumlardır’ denilebilir. Ama vakıf etmenin anlamı bu cümlenin de sınırları fazlasıyla aşmaktadır. Bir kere, hiçbir şey beklemeden bir mülkü, serveti, binayı veya araziyi, vb. sadece insanların yararına sarf edilmek üzere bağışlama başlı başına anlaşılması gereken bir durumdur.
Mustafa Armağan’nın güzel ve doğru anlatımıyla; Vakfın maldan veya mülkten yararlanma hakkını kamu yararına, bir başka deyişle ona muhtaç olan Allah’ın kullarına ayırmayı devamlı hale getirmek için de bazı önlemler alınır. Çünkü insanların faydasına ayrılan mal-mülk, sadece o zamandaki insanların yararlanmasıyla sınırlı değildir. Gelecek kuşaklar için de geçerlidir. Böylece vâkıfın karşısına zamana hükmetme gibi bir sorun çıkmaktadır. Bu gelecek zamanın ucunu tutmayı sağlamak için vakfiyeye (vakfedildiğine dair yazılı belge) maddeler, hatta uyarılar konulur. Böylece o malı-mülkü gelecekte kullanacak olanların kötüye kullanmalarının önüne geçmek için, bir nevi yoldan sapmalarına karşı önlemini alır. Örneğin, Şžeyhülislam Karaçelebizade Abdülaziz Efendi’nin Bursa’daki “Mütfi Suyu” vakfiyesinde, ‘çeşmelerin Allah rızası için yapıldığını ve suyunu amacı dışında kullananlara Allah’ın lanet edeceği’ yazılmıştır. Nitekim Fatih Sultan Mehmet’in de Ayasofya vakfiyesinde bu ulu mabedi vakfediliş amacı dışında kullananlara ağır bir dille lanet ettiğini biliyoruz.
(Mustafa Armağan SİVİL TOPLUM DERGİSİ, YIL: 4 SAYI: 15 / TEMMUZ- EYLÜL 2006)

Bugünkü, fakirlere sembolik yardımlarda bulunmanın dışında kapsamlı bir hayır yarışıdır Vakıf olgusu. Adeta o zamanın insanları bir hayır cinnetine tutulmuş gibidirler. Bundan olsa gerektir ki, vakıflar Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetinde toplum yaşamının neredeyse birçok alanını kapsamaktadırlar. Eski medeni hukuk hocalarından Esat Arsebük’ün şu satırları vakıfların yerini yetkinlikle bize anlatmaktadır:

‘Vakıflar sayesinde bir adam vakıf bir evde doğar, vakıf beşikte uyur, vakıf mallardan yer ve içer, vakıf kitaplardan okur, vakıf bir okulda hocalık eder, vakıf idaresinden ücretini alır, öldüğü zaman vakıf bir tabuta konur ve vakıf bir mezarlığa gömülürdü’. (Mustafa Armağan, aynı makalesi)

Selçuklu Devletinden örnek verirsek, Gordolevsky isimli Rus tarihçi Doğu Anadolu Tarihini sadece o döneme ait Selçuklu vakıf belgelerini kullanarak yazmıştır. Bugün Anadolu’nun içlerinde gördüğümüz hanları, kervan sarayların, hamamların, hastanelerin, şifahanelerin, medreselerin birçoğu vakıftır…

Neler vakıf edilmekteydi diye sorarsak, karşımıza çıkan cevap hayatı kapsayan her şeydir. Din bilimleri eğitim kurumları birer vakıf olduğu gibi sibyan mektepleri (çocuk okulları), idadiler (liseler), rüşdiyeler (ortaokullar), darülfünun (üniversiteler -saraydaki Enderun Mektebi hariç-) hepsi vakıftır. Sağlık hizmetleri (hastaneler, şifahaneler) birer vakıf olarak hizmet vermiştir. Aynı şekilde su, kanalizasyon gibi belediye hizmetleri de vakıfların kapsama alanına girmiştir. Hatta İstanbul’da halen çalışan ‘Vakıf Menba Suları İşletmesi’, bu eski su vakıflarından bir örnek olarak aramızda yaşamaya devam etmektedir.

Vakıfların Osmanlı’da ve Cumhuriyet döneminde “sosyal bütünleşme”yi sağlayıcı fonksiyonu üzerine bir doktora tezi hazırlamış bulunan Adnan Ertem’e göre Osmanlı’da ‘köprü, yol, sebil, kervansaray, çeşme, kemer, kanal gibi bayındırlık hizmetlerinin yanı sıra kale, istihkâm, gemi, donanma inşası gibi askerî hizmetlerin de tamamı değilse bile bir kısmı’ vakıflar tarafından yapılmıştır.

Bu bilgiler ışığında baktığımızda vakfın Osmanlı insanı açısından taşıdığı değer biraz daha belirginleşmektedir. Geçmişte sadece şehirlerde fakir fukara için icat edilen sadaka taşlarını, dükkânlara giderek veresiye yazdıranların borçlarını sildirenleri (“zimem defterleri” deniliyordu bunlara), sebilleri, kuyuları, aşevlerini hatırlayarak vakfın bu toplumun derin damarlarında gezen eden anlamını daraltmamak gerekir. Bugün Anadolu köylerini gezdiğinizde yol üzerindeki meyve ağaçlarının yolculara vakfedildiğini, yani tarla sahibinin bu ağaçların meyvelerini yoldan geçenlerin yemesi için ayırdığını ve onlardan ne kendisinin yararlandığını, ne de ailesini yararlandırdığını kolayca görürsünüz.

Bunlar adı konmamış, hukukî nitelik kazanmamış vakıflarımızdır. Bunlara ömürlerini bir türbeye, bir aşevine, bir hastaneye, velhasıl topluma yararlı bir işe vakfeden ‘vakıf insanları’ eklediğimizde Osmanlı toplumunun adeta bir “vakıf toplumu” olduğunu söylemek mecburiyetinde kalırız. Evet Osmanlı toplumu bir vakıf toplumu, insanı da bir vakıf insanıdır. Vakıf insanı, bütün yaşamını kendisinin değil insanların faydasına ayırmış, sadece insanlara hizmet için yaşayan insan demektir.

Kısaca, Osmanlı medeniyeti, ekonomisinin yaklaşık yüzde 15-20’sini emanet ettiği vakıfların omuzları üzerinde duran bir “vakıf medeniyeti” olarak anılsa yeridir (Mustafa Armağan, aynı makalesi).

Dinimizin, yardımlaşmayı ve ihtiyacı olanlara destek olmayı dinin temellerinden sayması vakıfların bu derece gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da vakıflar etkinliklerini aynı ölçüde sürdürmeye çalışmışlardır. 5 Haziran 1935’te çıkan bir kanunla “Vakıflar Genel Müdürlüğü” kurulmuş, ülkemizdeki vakıfların hepsinin yönetimi, bu Kuruma verilmiştir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi vakıf bireysel tercihlerle bağışlanmakta ve yönetimi de tamamen devlet dışı özel kişiler ve heyetlerle sağlanmaktadır.

Nitekim, günümüzde maalesef geçmişte gördüğümüz ölçüde bir vakıflaşma olgusuna rastlamak olanağı yoktur. Ancak son yıllarda, insanımız fakir ve ihtiyaç sahiplerine, şehirlerin ve diğer yerleşim yerlerinin zorunlu ve önemli hizmet alanlarına, bütün insanların faydalarına bağışlar yapmaktadır. Hatta insanlardaki yardım duygusunu geliştirmek, dayanışmanın önemini anlatmak ve insanların gönül zenginliğine ulaşmasına yardımcı olmak amacı ile 1985 yılından beri 3 - 9 Aralık tarihleri arasında “Vakıf Haftası” kutlanmaktadır. Ancak, bu alanda yeni bir algılama ve idrak düzeyine çıkmak gerektiği açıktır. Çünkü vakfedilen -insanların yararına bağışlanan- mülkler ve servetlerin bağışlanması kadar, bağışlanma amacına uygun kullanımı çok daha önemlidir. Bu vakıf olgusunu sağlıklı bir toplumsal sistem haline getirebilmek önemlidir. Yukarıda da Mustafa Armağan’ın belirttiği gibi, vakıf malların ve binaların yanında, toplumuzda yakın zamanlara kadar kullanılan ‘vakıf insan’ kavramı da bulunmaktaydı. Bu kavramın önce bir dönem hafife alınması, sonra da unutulması bu vakıf kültürünü kaybettiğimizi de göstermekte değil midir?

Ama dileyelim ki, şimdiki kuşaklardan itibaren bu güzel vakıf kültürünü sonsuza kadar yaşatalım…Vakıflar haftasını kutlama amacımız da sadece vakıfları öğrenmek değil, vakıfların içinde gizli o zengin anlamları ve kültürü öğrenmek olsun!...

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Vakıflar Haftasını Niçin Kutlarız Nedir
Vakıflar Haftasını Niçin Kutlarız Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/vakflar-haftasn-nicin-kutlarz-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/vakflar-haftasn-nicin-kutlarz-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content