caymak (-den) Farsça vÂ¥z + Türkçe geçmek 1 . Kendi hakkı saydığı bir şeyi bundan sonra istemez olmak. 2 . Eskiden bu zamana kadar...
caymak
(-den) Farsça vÂ¥z + Türkçe geçmek
1 . Kendi hakkı saydığı bir şeyi bundan sonra istemez olmak.
2 . Eskiden bu zamana kadar yapmakta olduğu bir şeyi bundan sonra yapmaz olmak:
"İçki alışkanlığından vazgeçtim."- .
3 . Niyetten ya da karardan dönmek, caymak.
VAZGEÇMEK gçz.
1. Bir şeyden caymak, hakkı olan ya da hakkı saydığı bir şeyi, ondan yararlanmayı bundan sonra istememek; feragat etmek: Mirastan caymak. Ayrıcalıklarından, alacağından caymak. Rahatından caymak.
2. Bir şeyden, bir şey yapmaktan caymak, eski bir alışkanlığı bırakmak, eskiden bu zamana kadar yapmakta olduğu bir şeyi yapmamaya karar vermek: Bir huyundan caymak. Sigara içmekten caymak. Bokstan, yarışmaktan vazgeçen bir sporcu.
3. Bir şeyden, bir şey yapmaktan caymak, tasarladığı bir şeyi gerçekleştirmeyi bundan sonra istememek, onunla ilgili fikirlerini bir kenara itmek, niyetinden, kararından dönmek: Bir yolculuktan, sınava girmekten caymak, ideallerinden caymak.
4. Bir kimseden caymak, ondan bundan sonra ortaklaşa iş, dostluk, arkadaşlık, sevgi beklememek: Sevdiğinden caymak.
5. Vazgeçmemek, uğraşını sürdürmek, başladığı, ele almış olduğu şeyi sonuna kadar götürmek; yılmamak: Kesinlikle vazgeçmeyeceğim ve sonunda amacıma ulaşacağım.
* vazgeçilmek edilg. f.
1. Feragat edilmek: Bu haklardan ne pahasına olursa olsun olmazsa olmaz.
2. Bir alışkanlık söz konusuysa, bırakılmak: Sigaradan kolay olmazsa olmaz.
3. Bir karar, niyet söz konusuysa, dönülmek: Tatilden vazgeçildi.
4. Bir kimseden bir şey umulmamak, beklenmemek: Yârdan olmazsa olmaz.
* vazgeçirmek ettirg. f. Vazgeçmesini sağlamak, caydırmak: Bizi vazgeçirmeye çabalamayın.
* vazgeçirilmek edilg. f. Vazgeçilmesini sağlamak, caydırılmak: Pek çok insanoğlunun çabasıyla kararlarından vazgeçirildiler.
1. Bir şeyden caymak, hakkı olan ya da hakkı saydığı bir şeyi, ondan yararlanmayı bundan sonra istememek; feragat etmek: Mirastan caymak. Ayrıcalıklarından, alacağından caymak. Rahatından caymak.
2. Bir şeyden, bir şey yapmaktan caymak, eski bir alışkanlığı bırakmak, eskiden bu zamana kadar yapmakta olduğu bir şeyi yapmamaya karar vermek: Bir huyundan caymak. Sigara içmekten caymak. Bokstan, yarışmaktan vazgeçen bir sporcu.
3. Bir şeyden, bir şey yapmaktan caymak, tasarladığı bir şeyi gerçekleştirmeyi bundan sonra istememek, onunla ilgili fikirlerini bir kenara itmek, niyetinden, kararından dönmek: Bir yolculuktan, sınava girmekten caymak, ideallerinden caymak.
4. Bir kimseden caymak, ondan bundan sonra ortaklaşa iş, dostluk, arkadaşlık, sevgi beklememek: Sevdiğinden caymak.
5. Vazgeçmemek, uğraşını sürdürmek, başladığı, ele almış olduğu şeyi sonuna kadar götürmek; yılmamak: Kesinlikle vazgeçmeyeceğim ve sonunda amacıma ulaşacağım.
* vazgeçilmek edilg. f.
1. Feragat edilmek: Bu haklardan ne pahasına olursa olsun olmazsa olmaz.
2. Bir alışkanlık söz konusuysa, bırakılmak: Sigaradan kolay olmazsa olmaz.
3. Bir karar, niyet söz konusuysa, dönülmek: Tatilden vazgeçildi.
4. Bir kimseden bir şey umulmamak, beklenmemek: Yârdan olmazsa olmaz.
* vazgeçirilmek edilg. f. Vazgeçilmesini sağlamak, caydırılmak: Pek çok insanoğlunun çabasıyla kararlarından vazgeçirildiler.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR