YANILTMACAIAR Anonim halk edebiyatı ürünlerindendir . Sınıflamada çoğu zaman masal, oyun ve merasim tekerlemelerinden sonrasında yer alır ve...
YANILTMACAIAR
Anonim halk edebiyatı ürünlerindendir. Sınıflamada çoğu zaman masal, oyun ve merasim tekerlemelerinden sonrasında yer alır ve tekerlemelerin bir dalı olarak kabul edilir. Yanıltmacalar daha çok kelime oyunlarıyla örülü olarak ortaya konulur. Bunda da, arka arkaya söylenilmeleri oldukça zor ve çıkış noktaları değişik olan seslere yer veren kelimelerin görevi vardır. Bazılarında, süratli söylemeden meydana gelen ikinci bir mana daha ortaya çıkar. Bu yeni anlamın müstehcen ya da komik olabileceği de unutulmamalıdır. Bu durumda söyleyen kişinin beceriksizliği ortaya çıkacak ve kendisi minik düşmese dahi komik olacaktır. İçlerinde cinaslı diyebileceklerimiz de vardır. Olumsuzluk ekinin getirilmesiyle söylenilmesi daha da zorlaştırılan tekerlemeler de oldukça fazladır.
Yanıltmacaların büyük bir kısımı tüm Türkiye’de ortak olup belli başlı bir yere bağlanamaz; hattâ içinde yer ismi geçenlerin dahi başka bölgelere bağlanması daha doğru olacaktır.
Pertev Naili Boratav bu şekilde sözleri, oyunlar ve törenlerle ilgili olmayan, bir tek söz cambazlığı özelliği taşıyan tekerlemeler olarak adlandırır. Bir kısımı bir tek seslerle ilgili olmakla beraber bir vakası hikâye edenleri de vardır.
Yanıltmacaların güzel örnekleri oldukça fazladır; örnekleriyle verilmeye çalışılan hemen aşağıdaki alt dallar, daha da artırılabilir.
1. Belirgin meşhur ya da ünsüzlerle kurulanlar:
a) “a” ve “ı” ünlüleri ile “k” ve “r” ünsüzlerine bağlı olanlar: “Kırk kartal, kırkının da kanadı kırık kartal; kırkı kalkar, kırkı konar”.
b) “e” ünlüsü ile “k” ve “ş” ünsüzlerine bağlı olanlar: “Keşkekçinin keşkeklen-miş keşkek kepçesi”.
c) “ş” ünlüsüne bağlı, “s” ve “z” ünlü-leriyle desteklenenler: “Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi; ortada şeyhislam paşası”.
2. Olumsuzluk ekiyle kurulanlar: “İbişle Memiş mahkemeye gitmiş, bilmiyorum mahkemeleşmişler mi, bilmiyorum mafıkemeleş-memişler mi”. “Şu yamayı şu köseleye yamamak mı, yoksa yamamamak mı?”
3. Yer adlarıyla ilgili olanlar: “Çatalca’da topal çoban çatal yapar, çatal satar”. “Aksaray’da akarçeşme aksa raylar bozulur”.
4. İki ayrı şekilde okunabilenler: “Yağmur yağarsa raylar ıslanır – Yağmur yağar saraylar ıslanır”. “Saç sakal kar sanki – Saç-sa kalkar sanki”. “Bu bankaya eski veznedar gelecek – Bu bankaya eski vezne dar gelecek”. “Şapka fesin yanında – Şap kafesin yanında”. “Ben bu kumu avuçla-mam, o kumu atarım – Okumu atarım”.
5. Bir vakası hikâye edenler: “Adam kel kör kirpi dişi kel kör kirpiye demiş ki: ‘Sen bana ait tarlama girme!’ Dişi kel kör kirpi adam kel kör kkpiye demiş ki ‘Sen de bana ait tarlama girme’. Adam kel kör kirpi ile dişi kel kör kirpi içinde kavga çıkmış. Adam kel kör kirpi, dişi kel kör kirpiyi öldürmüş”. “Kürkü yırtık kel kör adam tilkinin kürkünü, kürkü yırtık kel kör dişi tilkinin kürküne eklemişler”.
5. Bir vakası hikâye edenler: “Adam kel kör kirpi dişi kel kör kirpiye demiş ki: ‘Sen bana ait tarlama girme!’ Dişi kel kör kirpi adam kel kör kkpiye demiş ki ‘Sen de bana ait tarlama girme’. Adam kel kör kirpi ile dişi kel kör kirpi içinde kavga çıkmış. Adam kel kör kirpi, dişi kel kör kirpiyi öldürmüş”. “Kürkü yırtık kel kör adam tilkinin kürkünü, kürkü yırtık kel kör dişi tilkinin kürküne eklemişler”.
6. Mıntıkalara özgü kelimeler de yanıltmacalarda birer şaşırtmaca unsuru olarak görülebilir. Söylenişte bilhassa bunlara dikkat edilmelidir. Mesela “Köprünün altında serçecikler serkişirler (toplanırlar), silki-şirler; su içinde sevişirler”. “Şu tarlaya ekk kükür ektim, ekir kükür içlendi; sıpa içinde dişlendi. Ya sıpacı sıpanı sıp, ya sıpanı sıparım”.
7. Süratli okunması halinde ikinci bir anlama gelecek şekilde olanlar: “Deniz kenarında ne güzel, un şeklinde, ince kum; (hızlıca) bu kumu avuçlarım, bu kumu avuçlarım”.
SAİM SAKAOĞLU
YORUMLAR