Yük TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi: "Çölde yük götüren vasıta develer, insan taş...
Yük
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi:
2 . Bir şeyin ağırlığı.
3 . Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar:
4 . Eşya:
5 . (mecaz) Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev:
6 . (mecaz) Tedirginlik veren şey, engel.
7 . (fizik) Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı.
8 . (tarih) Yüz bin kuruşluk mal veya tutar:
9 . (halk ağzında) Doğacak bebek.
10 . (eskimiş) Yüklük:
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi:
"Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir."- F. R. Atay.
2 . Bir şeyin ağırlığı.
3 . Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar:
"Bir araba yükü odun."- .
4 . Eşya:
"Bütün yükü bu bavul."- .
5 . (mecaz) Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev:
"Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz."- .
6 . (mecaz) Tedirginlik veren şey, engel.
7 . (fizik) Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı.
8 . (tarih) Yüz bin kuruşluk mal veya tutar:
"Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin."- T. Buğra.
9 . (halk ağzında) Doğacak bebek.
10 . (eskimiş) Yüklük:
"Haydi şu yüke giriver!.."- S. F. Abasıyanık.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- yük altına girmek
- (birine) yük olmak
- yükte hafif pahada ağır
- yükünü almak
- yükünü çekmek
- yükünü tutmak
- yük vurmak
Birleşik Sözler
- yük arabası
- yük asansörü
- yükçeker
- yük gemisi
- yük hayvanı
- yük katarı
- yük odası
- yük treni
- yük vagonu
- aşırı yük
- baz yük
- dökme yük
kuru yük- serbest yük
- deve yükü
- kar yükü
- rüzgâr yükü
YüK, -kü a.
1. Bir taşıtın, bir hayvanın ya da bir kimsenin yüklendiği, taşıdığı şeylerin tümü: Kamyorûann yükünü boşaltmak. Sırtındaki yükle yokuşu tırmanmak.
2. Bir taşıyıcının taşıyabildiği miktar: Bir kamyon yükü kömürümüz kaldı. Bir eşek yükü odun.
3. Eşya: Tüm yükü bir yatak dengi ve iki valizden oluşuyordu.
4. Ağırlık: Köprü, bu kadar yükü nasıl kaldırır?
5. Esk. Yüklük.
6. Yüklenilmesi, taşınması gereken ağır görev, sorumluluk: Ailesini geçindirme yükünün altında ezilip kalmak.
7. Tedirginlik veren şey, insanı ezen ve sıkan iş, tasa: Vicdanımı bir yükten kurtardınız.
8. Rahimdeki çocuk, cenin.
9. Esk. Yüz bin akçe tutarında para
10. Yük hayvanı, üzerine semer ya da çul konarak yük taşıtılan hayvan.
11. Yük altına girmek. güç ve ağır bir görevin yapılmasını üstlenmek: Doğrusu, böyle bir yük altına girmek istemem. || (Birine) yük olmak, zahmetli, güç ve sıkıntılı bir işini bir kimseye yaptırmak ya da onu kendi işleriyle yormak; kendisinin de ödemesi, paylaşması gereken bir masrafı başkasına çektirmek. || Yük vurmak, at, eşek vb. bir hayvandan söz ederken yük yüklemek. || Yükte hafif pahada ağır, taşınması kolay, fazla yer tutmayan, ama büyük bir değer taşıyan eşya için söylenir. || Yükünü almak, taşıyabileceği, alabileceği kadarını yüklenmiş olmak: Araba yükünü almıştı.\ Yükün altından kalkmak, kendisinden istenen ağır bir işi yerine getirmek: kendisine yapılan birliyiliğe, bir şeyler yaparak karşılığını vermek. || Yükünü tutmak, pek çok para kazanmış olmak, zenginleşmek: Savaş yıllarında yükünü tutmuştu.
*Akışkan, mekan. Bir akışkanın, içinde bulunduğu kabın çeperlerine uyguladığı basınç. || Belirli bir nokta üzerinde bulunan düşey akışkan yüksekliği. || Geometrik yük yüksekliği, beslediği pompanın üzerinde bulunan bir deponun yüzeyi ile pompanın ekseninin bulunduğu düzey arasındaki fark.
*Aktar. Yük asansörü, iki kılavuz arasında kayan metal bir kafes içinde yükleri düşey doğrultuda taşıyan aygıt. || Yük zinciri, bir kaldırma aygıtında, aktarılacak yükü bir ucundan kaldırmaya yarayan zincir. || Yararlı yük, bir taşıtın yüklü toplam ağıriığı ile yüksüz ağırlığı arasındaki fark.
*Balıkç. Balık oltalarının ya da ağlarının üzerine takılan deniz yâ da tatlısu otları ve yosunları.
*Bayınd. Yük boşalması, hidrolik çalışmalarda, suya batırılmış bir keson içindeki basınç azalması. (Yük boşalması kendiliğinden oluşabileceği gibi, belirli düzenlemeler yoluyla da sağlanabilir.) || Bir yeraltı kazısı yakınındaki gerilme ya da gerilmelerin azalması sonucunda, arazinin maruz kaldığı tersinmez değişimlerin tümü. || Yük boşalmasına bağlı parçalanma, kazı sırasında açığa çıkan kayaç parçalarının kimi zaman patlayıcı nitelikte de olan parçalanması.
*Deniz huk. Yük alacaklılan, deniz taşımacılığında yük üzerinde rehin hakkı olan alacaklılar. || Yüke elverişlilik, gemi ambarlarının yükü kabule taşımca ve korumaya elverişli olması. || Yükleme süresi, deniz taşımacılığında taşıyanın, malın yükletilmesi için aynca tazminat istemeye hakkı olmaksızın, beklemek zorunda olduğu süre (Bu süre sözleşmeyle belirlenmemişse örf ve âdete göre saptanır.) [-* STARTA.]
*Denize. Bir gemiye yüklenmiş malların tümü. || Yük birimi, tek bir işlemde yük- leme-boşaltma yapılabilecek şekilde gruplandırılmış yük. (Bk. ansikl. böl.)|| Yük direği, sabit tabanlı, uzunluğu ayarlanabilen vinçli direk. (Bir yük direği donanımı, yük bumbalarından, halat akşamından, makaralardan, kancalardan ve çıkrıklardan oluşur.) || Yük gemisi, çeşitli yükleri taşımada kullanılan gemi. (Bk. ansikl. böl.) || Yük hacmi, bir geminin yük taşıma bölümlerinin (ambarlar) metre küp olarak hacmi. (Bu hacim genellikle tahıl ve balya hacmi olarak hesaplanır. Balya hacmi tahıl hacminden her zaman küçüktür.) || Yük kapasitesi, bir geminin taşıyabileceği yükün ton cinsinden miktarı. || Yük manifestosu, bir geminin yükünü oluşturan mallarla ilgili bütün bilgileri (malın cinsi, miktarı, yüklendiği liman, varış limanı, sahibinin adı vb) içeren belge (Bu belge aynı zamanda yükün gemiye teslim edildiğinin bir göstergesidir. Kaptan, bu manifestoyu imzaladığı anda yükün bütün sorumluluğunu üstlenir.) || Yük sayma, gemiye alınan yük kolilerinin sayılarak denetlenmesi. (Yük sayma genellikle hatalı olabilir; bu nkfenla hem gemide hem de karada birer puantör vardır.) || Değerli yük, değerli metaller, mücevherler vb. || Dökme yük gemisi, kuru dökme yükleri taşımada kullanılan yük gemisi. (Bk. ansikl. böl.) || Eksik yük, yükleme-boşaltma işlemi sırasında bir yükün manifestoda yazılı miktardan daha az çıkması. (Bu durumda, tarafsız sürvey kurullarınca yapılan tespit ve ölçümler sonucu kesin karara varılır. || Güverte yükü, kısa kabotaj seferi yapan gemilerin güvertesine istiflenmiş yük. || Hafif yük, hacmi büyük, ancak ağırlığı az olan yük. (Navlun, bu tür yüklerin hacimlerine göre alınır.) || Kuru yük gemisi, ağır ve büyük boyutlu koliler halindeki yükleri taşımak için özel olarak düzenlenmiş gemi. || Sıvı yük gemisi, sudkostik, metanol, sülfürik asit, nitrik asit gibi kimyasal sıvı ürünleri taşımak için düzenlenmiş sarnıçlı yük gemisi. || Tehlikeli yük, gemiye ya da gemiye yüklenmiş diğer yüklere zarar verebilecek ya da can güvenliğini tehlikeye sokabilecek nitelikte yük. || Ticari yük, gemi mürettebatının kişisel eşyası, gemi erzakı ve tüketim maddeleri dışında kalan her şey.
*Dy. Yük vagonu, özellikle yük taşımacılığında kullanılan vagon. || Bir trenin yükü, bir trenin boş ağırlığı (boş yük ve yolcu vagonlarının ağırlığı) ile faydalı ağırlığın (taşınan yüklerin ve yolcuların ağrlığı) toplamı.
*Elekt. Elektrik yükü, bir cismin ya da maddesel bir sistemin temel elektrik yüklerinin cebirsel toplamı. (Sl'de elektrik yükü birimi coulomb'dur [C].) || Temel elektrik yükü, bir protonun taşıdığı e=1,6-10~19 C'lık elektrik miktarı. (Bir elektronun elektrik yüküe'dir).
*Elektron. Yük doğrusu, yükseltici bir öğenin çıkış ağında, bu öğenin, yük direnci göz önüne alındığı zamanki çalışma bölgesini tanımlayan doğru. || Yük empedansı ya da direnci, etkin bir öğenin çıkış devresine seri bağlanan ohm empedan- sı ya da direnci. || Yük eşlemeli öğe, bir elektrik yükünün bir silisyum alttepken içinde yer değiştirmesi ve depolanması ilkesinden yararlanan, hem sayısal hem ör- neksel bir entegre devre teknolojisiyle üretilmiş yarıiletken devre öğesi. Sözkonusu teknoloji, klasik teknolojilere oranla daha büyük birfümleşmeye olanak verir ve büyük tümleşme yoğunluklu ve düşük maliyetli belleklerin üretiminde kullanılır, işlenen işaretler örneksel olabileceğinden, kaydırma kütüğü gerçek bir geciktirme hattına dönüşür ve işaretleri örneksel düzeyde sayısal tekniklerle işlemeye olanak verir. Alttepken içinde yer değiştiren yükler, bir foton akışıyla oluşturulduğunda, düzenek, mükemmel bir kuvantal etkinliğe ve çok düşük bir öz gürültüye sahip bir görüntü algılayıcısına dönüşür. (Eşanl.CCD.)
*Elektrotekn. Güç soğuran düzenek. || Bir düzeneğin verdiği güç. || Yük çarpanı, bir dağıtım ağında, maksimum yükün kullanım süresinin, göz önüne alınan zaman aralığının toplam süresine oranı. (Bu aynı zamanda, göz önüne alınan zaman aralığı boyunca, ortalama güç değerinin maksimum yük değerine oranıdır.) || Yük direnci, bağlı olduğu devrede, gerilim değişimleri ne olursa olsun, akımı değişmez bir değerde tutmak için öngörülmüş direnç. (Bir hidrojen atmosferi içinde yer alan ve özgül direnci sıcaklıkla değişen demir filamanlarından oluşabilir.) [Eşanl. BALAST] || Yük katsayısı, birim yüzeyi, bir birim potansiyele getirmek için gerekli elektrik miktarı; bir makinenin ortalama gücünün, anma gücüne oranı. || Artık yük, bir kondansatörde, ilk boşalmadan sonra kalan elektrik miktarı. (Yüksek gerilimli, zırhlı yeraltı kablolarında, besleme akımının kesilmesinden sonra, çoğu kez tehlikeli bir artık yük kalır. Artık enerji, kablolar hâlâ gerilim altındaymışçasına önlemler alınarak ve iletkenleri topraklanarak zararsız hale getirilir.)
*Fiz. Bir fiziksel sistemi özünde belirleyen ve sistemin etkisi altında kaldığı etkileşimlere egemen olan kimi büyüklüklerin genel adı. (Örneğin elektrik yükü.) [Bk. ansikl. böl.]
*Genet. Genetik yük, bir topluluğun içinde bulunan çeşitli genotiplerdeki en yüksek seçici değerden ortalama seçici değerin çıkarılmasıyla elde edilen değerin en yüksek seçici değere oranı. (Bk. ansikl. böl.)
*Ger. day. Bir yapıya etkiyen dış kuvvet. || Kopma yükü, az miktarda aşıldığında, bir yapının, bölümlerinden birinin ya da birçoğunun kısmen ya da tamamen parçalanmasına yol açan yük. (Sınır dayanım haline denk düşer.)
*Havc. Yük faktörü, statik deneyler sırasında bir uçağa ya da bir uçak öğesine uygulanan güvenlik katsayısı. (Sivil uçaklar için 6 olan yük faktörü, manevra sırasında önemli gerilmelere karşı koymak zorunda olan av uçaklarında 13 dolayındadır.)
*Hidr. pnöm. Bir supabın yükü, çaplanmış bir yay ya da karşıağırlıklı bir lövye ile sağlanan supabın açılmasına karşı koyan hareket.
*Hidrol. Bir akarsu tarafından çözünmüş ya da asıltı halde taşınan ya da yatağının dibinde yuvarlanan malzemelerin tümü. (Bk. ansikl. böl.) || Sınır yük, belli bir güçteki bir akımın taşıyabileceği maksimum yük.
*Isıt, havld. Klimatizasyan yükü, bir kli- matizasyon donanımında, ısıl bilançonun fiziksel öğesi. (Gerek bir ısı, gerek bir nem katkısından ya da ısı ya da nem kayıplarından oluşur.)
*inş. Munzam yük -> EK' YüK.
*Kim. müh. işlem yükü, bir tesiste işlem sırasında bulunan madde miktarı. || Katalizör yükü, bir reaktöre, bir birime katılan katalizör miktarı. || Tükenen yük, başlangıçtaki etkinliğini yitirdiği için özel bir işlemle yenileştirilmesi ya da etkinleştirilmesi gereken katalizör. || Yeni yük, bir işleme tesisini besleyttn ürün, örneğin bir damıtma birimine yüklenen ham petrol, reforming birimine yüklenen nafta.
*Mal. ikt. Vergi tutannın ya da kamu harcamalarının uljsal gelir hacmine oranla ağırlığı.
*Metalürj.-Dökümcülükte sıvı metal basıncını dengelemek için döküm kalıbı üzerine konan ağıdık. || Belli bir işlem için bir fırın, bir yükseldirin vb.'ye bir kerede konan ya da yüklenen maddelerin tümü. || Yük sıcaklığı, fırın içindeki yükün ulaştığı sıcaklık düzeyi || Yalana yük, bir kupol fırınında, örneğ n farklı iki erime yatağını birbirinden ayıımak için normal yüke ilave edilen ek kok yükü.
*Nûk. müh. Bir nükleer reaktöre yerleştirilen yakıt topluluğu.
*Potim. Plastik maddelerle elastomerler- de kullanılah heterojen katkı maddelerine verilen genel ad. (Bk. ansikl. böl.) D Her yeni dökme kalıplama işleminde kalıba konan madde kütlesi. || Enjeksiyon yükü, her presleme işleminde enjeksiyon kalıbına yüklenen madde kütlesi.
*Ruhbil. Çalışma yükü, çalışmaya özgü zorunlulukların işçi üzerindeki etkilerinin tümü. (İki türü vardır: 1. fiziksel çalışma yükü, bireyin, işini yaparken harcadığı enerji; 2. zihinsel çalışma yükü, özellikle bilişsel çalışma sırasında harcanan enerji. Belli bir anda, belli bir kişi için çalışma yükünün belirlenmesinde birbirini karşılıklı olarak etkileyen birçok etken rol oynar. Çalışma yükünün ölçülmesi sorunu henüz çözülmüş değildir.) || Duygusallık yükü) bir tasanmın bir öznede güçlü duygusal tepkilere yol açma olanağı.
*Taşımac. Trafik yükü -» TRAFİK YOĞUNLUĞU*
*Teknol. Kesikli olarak beslenen bir aygıta bir defada konan madde miktarı.
*Telekem. Bir hattın, bir devrenin ya da bir aygıtın yükü, iletim hattının ya da başka düzeneğin çıkış uçlanna bağlanan uygun empedanslı devre.
*Uz. havc. Yararlı yük, bir uzay aracının belirti bir görev sırasında taşıyabildiği donanım ya da donanımların tümü.
*ANSIKL. Denize
*Yük birimi. Yük birimleri arasında, forkliftlerte (çatallı yükleyici) yüklenip boşaltılabilen paletler (ya da yükleme platformları), biçimi (kasa, sepet, katı ya da sıvı dökme yük) ne olursa otsun her türlü yükü alabilen, koşutyüzlü kapalı konteynerier ve özel gemiler tarafından çekilerek yük gemisinin bordasına kadar getirilen barçlar olarak üçe ayrılır. Bu barçlar da, koşutyüzlü bir biçime sahiptir ve çok büyük boyutlu yüzer konteynerler olarak kullanılır.
*Yük gemisi, ilk yük gemileri, John Bovvesadlı gemi (1852) gibi, kömür taşımak amacıyla Büyük Britanya'da inşa edildi.
72 m uzunluğunda, 1 200 dedveytton ağırlığında olan bu gemiler 8 deniz mili yapıyordu. 1929'da, denizde can güvenliğini koruma konusunda gerçekleştirilen uluslararası konferanstan sonra, uluslararası deniz hukukuna göre yük gemisi terimi, 12'den fazla yolcu taşımayan yük gemileri için kullanılmaya başladı; 12'den fazla yolcu taşıyan gemilere ise yolcu gemisi denildi.
40'lı yıllarda, yük gemilerinin başlıca örneği, ikinci Dünya savaşı'nın başında Müttefikler'e ait deniz ticaret filosunun uğradığı ağır kayıpları gidermek için, ABD' de seri olarak üretilen (2 700 kadar) Liberty sh/plerdir. Uzunluğu 133 m olan bu gemi tipi 10 400 dedveyt tondu ve saatte 10,5 deniz mili yapabiliyordu.
Günümüzde, ağır ya da dökme yükleri taşımak için özel olarak düzenlenmiş yük gemilerinin (cevher gemileri, dökme yük gemileri) varlığı, hava taşımacılığının rekabeti, yükleme-boşaltma giderlerinin yüksekliği yük gemisi kavramında değişiklik yapılmasına yol açtı.
Yük gemileri çeşitli sınıflara ayrılır:
1. çok değişik yükleri taşımada kullanılan klasik yük gemileri. Kaptan köprüsü kıçta yer alan bu gemiler, hızlı yükleme-boşaltma yapılmasını sağlayan geniş ambar ağızlarıyla donatılmıştır ve güverte aralarının azlığı nedeniyle geniş hacimlere sahiptir Gemide bulunan otomatik yükleme -boşaltma donanımları fazla bir mürettebat gerektirmez;
2. aynı anda ya da almaşık olarak kontey- nerler, çeşitli yüklet fıçılanmış sıvılar taşıyabilen ve aynca da araba almak için araba güverteleri olan çokamaçlı yük gemileri. Bu gemilerin de otomatik donanımları ve çok sayıda yükleme-boşaltma aygıtları vardır. Çokamaçlı yük gemilerinin en moderni olan çokamaçlı politermik yük gemileri, dondurulmuş yiyecekler ile çeşitli yükleri, genellikle aynı bölmede taşıyabilir;
3. muz, kömür, ro-ro, korıteyner gemileri. Klasik yük gemileriyle aynı boyutta olan bu gemiler de yük gemisi ailesinde yer alır.
Bu sınıflandırma, özellikle uzak yol yük gemileriyle ilgili olmakla birlikte, yük gemisi olarak kullanılan kabotaj gemileri için de geçerlidir.
*Dökme yük gemisi. Dökme yük gemileri, genellikle ağır dökme yük gemileri (cevher gemileri, ing. ore carriers), hafif dökme yük gemileri (kömür ve tahıl gemileri, ing. bulk carriers) ve karma dökme yük gemileri (çimento, kükürt, kimyasal ürün taşıyan tankerler, kereste, boru vb. taşıyan gemiler) olarak üçe ayrılır. Cevher-petrol gemileri (ing. ore/oit carriers ya da OO) ve cevher-dökme yük-petrol gemileri (ing. ore/bulk/oil carriers ya da OBO) gibi kimi bileşik dökme yük gemileri, sıvı hidrokarbonlar da taşıyabilir.
*Fiz. Bir sistemi belirleyen büyüklükler iki çeşittir Bir kısım, bir parçacığın konumu ya da hızı gibi sistemin durumuna bağlıdır. Diğerleri değişmezdir ve sistemin özünde türünü belirtirler; böylece kimliğini tanımlamaya ve evrimi sırasında sürekliliğini belirlemeyi sağlarlar. Bu büyüklükler “yük" genel terimi ile tanımlanırlar. Temel düzeyde, fiziksel yükler kuvantalanmıştır: temel parçacıklar bu yükleri, karşılıklı birimlerinin basit tam katları olarak taşırlar. Çeşitli yük tipleri fiziksel cisimler arasında etkileşim tiplerinin çoğulluğuna denk gelir. Her yük bir “korunum yasasına†uyar, yani bileşik bir sistemin toplam yük değeri, sistemin dönüşümleri sırasında aynı kalır; bu arada yükün bireysel değeri çeşitli bileşenleri için değişebilir. Birçok durumda, bu korunum yasası kısmidir ve ancak bazı etkileşimler için geçerlidir. Elektrik yükü fiziksel yükün birinci ve en tanınmış örneğidir. Ek olarak herhangi bir özgüllük taşımayan “yük†sözcüğü çoğunlukla doğrudan elektrik yükünü tanımlar. Bu da mutlak bir korunum yasasına uyar. Bir cismin elektrik yükü ayrıca elektromanyetik alana "†olarak hizmet etme özelliğine de sahiptir, yani cismin etkisi altında kaldığı elektromanyetik kuvvetlerin şiddetini ölçme özelliğini gösterir. Diğer önemli yükler arasında, baryon yükü ve lepton yükü (kuvantalanmış olmalarından dolayı kimi zaman “baryon sayısı†ve “lepton sayısı" da denir) baryonlar ile leptonlann oluşturduğu bu büyük temel parçacık kategorilerini tanımayı sağlar. Kuvvetli etkileşimler (ya da hadron etkileşimleri) kuramında kimi zaman, tuhaflık, renk, sihir gibi tamamen yerinel adlar verilmiş çeşitli yükler kabul edilmektedir.
*Genet. Farklı seçici değerlerin oluşmasına neden olan genotipler bir topluluk içinde aynı anda bulunuyorsa, bu topluluğun ortalama seçici değeri W, "en iyi genotipâ€e tekabül eden en yüksek seçici değerden daha düşüktür
WMax -W oranına genetik yuk WMax adı verilir.
Bu yükün önemi topluluğun çokbiçim- liliğini koruyan, yani kolektif ata mirası içindeki çeşitli genlerin aynı anda ve kalıcı varlığını sağlayan mekanizmalara bağlı olarak çok değişkendir. En basit örnek, homozigotlarda seçici değerde azalma yaratan çekinik bir genin varlığının dönüşlü değişinimlerle korunması durumudur. Burada sözkonusu olan hal bazı genetik hastalıklar için geçerli olduğu sanılan bir modeldir. Bu durumda genetik yükün bu değişinimlerin sayısına eşit olduğu söylenebilir. Yani son derece küçüktür. Büyük sayıda lokusun çokbiçimliliği, topluluk tehdit altında kalmaksızın böylece korunmuş olur, ama bu yolla yerlerinde kalmış olan genlerin sayısından çok az olmak gerekir.
Yüksek sıklıkta birçok alel içeren bir dengeyi açıklayan basit seçici bir model heterozigotların üstünlüğüne dayanan modeldir; üç genotipin seçici değerlerinin aşağıdaki gibi olduğu iki alel durumunda
Aı Aı A1A2 A2A2
1-s 1 1-t
denge sıklıklarının
p' s + t P* s + t
ve genetik yükün L = -~ -+ f olduğu saptanır.
En iyi bilinen örnek orak hücre anemisidir; bunda, s=0,15, f=0,83 değerlerine karşılık L=% 12,7'dir; bir başka ifadeyle, iki aletin bu lokusta alıkonması için topluluğun ödediği bedel, her kuşaktaki çocukların % 13'ûnün ölümüdür. Böyle bir mekanizmanın ancak çok sınırlı lokus sayısı için çokbiçimliliğin korunmasını açıklayabileceği apaçıktır.
Oysa, lokusların önemli bir bölümünün, belki de çoğunluğunun çokbiçimli olduğu gitgide daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu çelişkiyi çözebilmek için iki yol üzerinde araştırma yapılmaktadır:
1. hiç olmazsa bir ilk yaklaşımla, bir lokusta bulunan çeşitli aletlerin bireylerin seçici değeri üzerinde etkisi olmadığı kabul edilmektedir; bunlar “yansızdır". Şu halde değişinimle ortaya.çıkmış bir aletin oluşu ancak türeyen olasılıklara bağımlıdır, bu durumda genetik yük, tanım gereği sıfırdır;
2. daha klasik olarak, bir bireyin seçici değerini, birçok lokusta yer almış genlerin etkileşimine bağımlı kılan karmaşık modeller İncelenmektedir. Deneysel sonuçlar gibi gözlem verileri de burada çok az kullanılabilir durumdadır; girişimin temeli bilgisayarlar üzerinde yapılan “yalancı deneylere†dayanmaktadır Bu yapmacıklar, bir lokusun kromozom üzerindeki yerine göre evrim ritmini değiştiren "birbirine geçme etkisi†gibi kimi zaman beklenmeyen olayları da ortaya çıkarmaktadır. Böylece, katlanılabilir bir genetik yük pahasına çok sayıda lokusun çokbiçimliliğinin korunmasını açıklayan modeller tasarlanabilir. Fakat çeşitli karakterler arasında varlığı kabul edilen etkileşimin önemli sonuçlarından biri bir alelin oluşunun kendi ayırtedici özelliklerinden çok komşu genlerin ayırtedici özelliklerine bağlı olduğudur; böylece bağımsız nedensellik dizilerinin etkisiyle karşı karşıya kalınmış olur, bu da, A. Cournot'ya göre rastlantının tanımlarından biridir.
*Hidrol. Çeşitli yük tipleri vardır:
1. Taban yükü, suyun yalnızca boyutunda birkaç desimetrelik bir bölümünde gerçekleşir, sürükleme ya da sıçramayla taşınır: alüvyonların en iri parçalarıdır (çakıllar, iri kumlar); ova ırmaklarına özgüdür (Loire);
2. Asıltı yük, su içinde türbülans ya da elektriksel olaylarla (koloitler) tutulan daha ince taneciklerden oluşur (killer miller, kimi zaman kumlar) [koloitler için, asıltı yükün özel bir tipi olan, koloit yük'ten söz edilir];
3. Çözünmüş yük, çözelti halde taşınan ve sulardan kimyasal özelliğini belirleyen malzemeden oluşur.
Çeşitli yük tiplerinin oranı ırmağın eğimine debisine havzasının yapısına ve daha çok iklime göre değişir. Tropikal orman ya da savan ırmaklarının taban yükü çok zayıftır; buna karşılık kurak bölgelerin her taşkında yataklanna serbest kırıntılı maddeleri getiren uved'lerinde çok fazladır. Ilıman bölgede, taşınan toplak yük çoğunlukla asıltı haldeki malzemeden oluşur. Ova ırmaklarında, özellikle ormanlık bölgelerde çözünmüş maddeler daha çoktur. Yarıkurak ortamda, asıltı yük çok büyük miktarlara ulaşabilir. Colorado ya da Huanghı gibi ırmaklarda m3'te 100, 200, hatta 400 kg mil taşınır.
Katı yükün ölçülmesi zordur. Bununla birlikte hidroelektrik ve sulama amaçlı bütün barajların verimliliğini incelemek için bu değerin bilinmesi gerekmektedir.
*Polim. Yükler, hem plastik karışımının maliyet fiyatım düşürmek, hem de ana malzemenin Özelliklerini iyileştirmek ya da kimi kusurlarını gidermek amacıyla geniş ölçüde kullanılır. Maliyet fiyatını düşürmek amacıyla kullanıldıklarında, ana malzemenin temel özelliklerini bozacak ya da zayıflatacak nitelikte herhangi bir etki göstermemeleri gerekir. Dolayısıyla ideal bir yükte aranan temel özellikler maliyet fiyatının düşük olması, ısı ve ışığa karşı yüksek bir direnç göstermesi, piastikleştiricilere oranla daha zayıf bir soğurma gücü taşıması ve reçineyle tam bir uyum sağlamasıdır.
Uygulamada kullanılan yük çeşitleri arasında özellikle şunlar sayılabilir:
*plastik maddelerin mekanik özelliklerini iyileştiren pekiştrici yükler, özellikle karma malzemelerin gelişimine bağlı olarak büyük bir önem kazanmışlardır; bunlar lif (doğal, sentetik, anorganik lifler; cam, karbon, bor) ya da toz halinde (kauçukta karbon siyahı, çok ince metal tozları) bulunabilirler;
*ısıya karşı yüksek bir direnç gösteren yükler: kaolen, silis ve türevleri;
*kimyasal direnç gibi özgül bir özelliği olan yükler (ağaç unu, grafit, doğal topraklar, amyant).
1. Bir taşıtın, bir hayvanın ya da bir kimsenin yüklendiği, taşıdığı şeylerin tümü: Kamyorûann yükünü boşaltmak. Sırtındaki yükle yokuşu tırmanmak.
2. Bir taşıyıcının taşıyabildiği miktar: Bir kamyon yükü kömürümüz kaldı. Bir eşek yükü odun.
3. Eşya: Tüm yükü bir yatak dengi ve iki valizden oluşuyordu.
4. Ağırlık: Köprü, bu kadar yükü nasıl kaldırır?
5. Esk. Yüklük.
6. Yüklenilmesi, taşınması gereken ağır görev, sorumluluk: Ailesini geçindirme yükünün altında ezilip kalmak.
7. Tedirginlik veren şey, insanı ezen ve sıkan iş, tasa: Vicdanımı bir yükten kurtardınız.
8. Rahimdeki çocuk, cenin.
9. Esk. Yüz bin akçe tutarında para
10. Yük hayvanı, üzerine semer ya da çul konarak yük taşıtılan hayvan.
11. Yük altına girmek. güç ve ağır bir görevin yapılmasını üstlenmek: Doğrusu, böyle bir yük altına girmek istemem. || (Birine) yük olmak, zahmetli, güç ve sıkıntılı bir işini bir kimseye yaptırmak ya da onu kendi işleriyle yormak; kendisinin de ödemesi, paylaşması gereken bir masrafı başkasına çektirmek. || Yük vurmak, at, eşek vb. bir hayvandan söz ederken yük yüklemek. || Yükte hafif pahada ağır, taşınması kolay, fazla yer tutmayan, ama büyük bir değer taşıyan eşya için söylenir. || Yükünü almak, taşıyabileceği, alabileceği kadarını yüklenmiş olmak: Araba yükünü almıştı.\ Yükün altından kalkmak, kendisinden istenen ağır bir işi yerine getirmek: kendisine yapılan birliyiliğe, bir şeyler yaparak karşılığını vermek. || Yükünü tutmak, pek çok para kazanmış olmak, zenginleşmek: Savaş yıllarında yükünü tutmuştu.
*Akışkan, mekan. Bir akışkanın, içinde bulunduğu kabın çeperlerine uyguladığı basınç. || Belirli bir nokta üzerinde bulunan düşey akışkan yüksekliği. || Geometrik yük yüksekliği, beslediği pompanın üzerinde bulunan bir deponun yüzeyi ile pompanın ekseninin bulunduğu düzey arasındaki fark.
*Aktar. Yük asansörü, iki kılavuz arasında kayan metal bir kafes içinde yükleri düşey doğrultuda taşıyan aygıt. || Yük zinciri, bir kaldırma aygıtında, aktarılacak yükü bir ucundan kaldırmaya yarayan zincir. || Yararlı yük, bir taşıtın yüklü toplam ağıriığı ile yüksüz ağırlığı arasındaki fark.
*Balıkç. Balık oltalarının ya da ağlarının üzerine takılan deniz yâ da tatlısu otları ve yosunları.
*Bayınd. Yük boşalması, hidrolik çalışmalarda, suya batırılmış bir keson içindeki basınç azalması. (Yük boşalması kendiliğinden oluşabileceği gibi, belirli düzenlemeler yoluyla da sağlanabilir.) || Bir yeraltı kazısı yakınındaki gerilme ya da gerilmelerin azalması sonucunda, arazinin maruz kaldığı tersinmez değişimlerin tümü. || Yük boşalmasına bağlı parçalanma, kazı sırasında açığa çıkan kayaç parçalarının kimi zaman patlayıcı nitelikte de olan parçalanması.
*Deniz huk. Yük alacaklılan, deniz taşımacılığında yük üzerinde rehin hakkı olan alacaklılar. || Yüke elverişlilik, gemi ambarlarının yükü kabule taşımca ve korumaya elverişli olması. || Yükleme süresi, deniz taşımacılığında taşıyanın, malın yükletilmesi için aynca tazminat istemeye hakkı olmaksızın, beklemek zorunda olduğu süre (Bu süre sözleşmeyle belirlenmemişse örf ve âdete göre saptanır.) [-* STARTA.]
*Denize. Bir gemiye yüklenmiş malların tümü. || Yük birimi, tek bir işlemde yük- leme-boşaltma yapılabilecek şekilde gruplandırılmış yük. (Bk. ansikl. böl.)|| Yük direği, sabit tabanlı, uzunluğu ayarlanabilen vinçli direk. (Bir yük direği donanımı, yük bumbalarından, halat akşamından, makaralardan, kancalardan ve çıkrıklardan oluşur.) || Yük gemisi, çeşitli yükleri taşımada kullanılan gemi. (Bk. ansikl. böl.) || Yük hacmi, bir geminin yük taşıma bölümlerinin (ambarlar) metre küp olarak hacmi. (Bu hacim genellikle tahıl ve balya hacmi olarak hesaplanır. Balya hacmi tahıl hacminden her zaman küçüktür.) || Yük kapasitesi, bir geminin taşıyabileceği yükün ton cinsinden miktarı. || Yük manifestosu, bir geminin yükünü oluşturan mallarla ilgili bütün bilgileri (malın cinsi, miktarı, yüklendiği liman, varış limanı, sahibinin adı vb) içeren belge (Bu belge aynı zamanda yükün gemiye teslim edildiğinin bir göstergesidir. Kaptan, bu manifestoyu imzaladığı anda yükün bütün sorumluluğunu üstlenir.) || Yük sayma, gemiye alınan yük kolilerinin sayılarak denetlenmesi. (Yük sayma genellikle hatalı olabilir; bu nkfenla hem gemide hem de karada birer puantör vardır.) || Değerli yük, değerli metaller, mücevherler vb. || Dökme yük gemisi, kuru dökme yükleri taşımada kullanılan yük gemisi. (Bk. ansikl. böl.) || Eksik yük, yükleme-boşaltma işlemi sırasında bir yükün manifestoda yazılı miktardan daha az çıkması. (Bu durumda, tarafsız sürvey kurullarınca yapılan tespit ve ölçümler sonucu kesin karara varılır. || Güverte yükü, kısa kabotaj seferi yapan gemilerin güvertesine istiflenmiş yük. || Hafif yük, hacmi büyük, ancak ağırlığı az olan yük. (Navlun, bu tür yüklerin hacimlerine göre alınır.) || Kuru yük gemisi, ağır ve büyük boyutlu koliler halindeki yükleri taşımak için özel olarak düzenlenmiş gemi. || Sıvı yük gemisi, sudkostik, metanol, sülfürik asit, nitrik asit gibi kimyasal sıvı ürünleri taşımak için düzenlenmiş sarnıçlı yük gemisi. || Tehlikeli yük, gemiye ya da gemiye yüklenmiş diğer yüklere zarar verebilecek ya da can güvenliğini tehlikeye sokabilecek nitelikte yük. || Ticari yük, gemi mürettebatının kişisel eşyası, gemi erzakı ve tüketim maddeleri dışında kalan her şey.
*Dy. Yük vagonu, özellikle yük taşımacılığında kullanılan vagon. || Bir trenin yükü, bir trenin boş ağırlığı (boş yük ve yolcu vagonlarının ağırlığı) ile faydalı ağırlığın (taşınan yüklerin ve yolcuların ağrlığı) toplamı.
*Elekt. Elektrik yükü, bir cismin ya da maddesel bir sistemin temel elektrik yüklerinin cebirsel toplamı. (Sl'de elektrik yükü birimi coulomb'dur [C].) || Temel elektrik yükü, bir protonun taşıdığı e=1,6-10~19 C'lık elektrik miktarı. (Bir elektronun elektrik yüküe'dir).
*Elektron. Yük doğrusu, yükseltici bir öğenin çıkış ağında, bu öğenin, yük direnci göz önüne alındığı zamanki çalışma bölgesini tanımlayan doğru. || Yük empedansı ya da direnci, etkin bir öğenin çıkış devresine seri bağlanan ohm empedan- sı ya da direnci. || Yük eşlemeli öğe, bir elektrik yükünün bir silisyum alttepken içinde yer değiştirmesi ve depolanması ilkesinden yararlanan, hem sayısal hem ör- neksel bir entegre devre teknolojisiyle üretilmiş yarıiletken devre öğesi. Sözkonusu teknoloji, klasik teknolojilere oranla daha büyük birfümleşmeye olanak verir ve büyük tümleşme yoğunluklu ve düşük maliyetli belleklerin üretiminde kullanılır, işlenen işaretler örneksel olabileceğinden, kaydırma kütüğü gerçek bir geciktirme hattına dönüşür ve işaretleri örneksel düzeyde sayısal tekniklerle işlemeye olanak verir. Alttepken içinde yer değiştiren yükler, bir foton akışıyla oluşturulduğunda, düzenek, mükemmel bir kuvantal etkinliğe ve çok düşük bir öz gürültüye sahip bir görüntü algılayıcısına dönüşür. (Eşanl.CCD.)
*Elektrotekn. Güç soğuran düzenek. || Bir düzeneğin verdiği güç. || Yük çarpanı, bir dağıtım ağında, maksimum yükün kullanım süresinin, göz önüne alınan zaman aralığının toplam süresine oranı. (Bu aynı zamanda, göz önüne alınan zaman aralığı boyunca, ortalama güç değerinin maksimum yük değerine oranıdır.) || Yük direnci, bağlı olduğu devrede, gerilim değişimleri ne olursa olsun, akımı değişmez bir değerde tutmak için öngörülmüş direnç. (Bir hidrojen atmosferi içinde yer alan ve özgül direnci sıcaklıkla değişen demir filamanlarından oluşabilir.) [Eşanl. BALAST] || Yük katsayısı, birim yüzeyi, bir birim potansiyele getirmek için gerekli elektrik miktarı; bir makinenin ortalama gücünün, anma gücüne oranı. || Artık yük, bir kondansatörde, ilk boşalmadan sonra kalan elektrik miktarı. (Yüksek gerilimli, zırhlı yeraltı kablolarında, besleme akımının kesilmesinden sonra, çoğu kez tehlikeli bir artık yük kalır. Artık enerji, kablolar hâlâ gerilim altındaymışçasına önlemler alınarak ve iletkenleri topraklanarak zararsız hale getirilir.)
*Fiz. Bir fiziksel sistemi özünde belirleyen ve sistemin etkisi altında kaldığı etkileşimlere egemen olan kimi büyüklüklerin genel adı. (Örneğin elektrik yükü.) [Bk. ansikl. böl.]
*Genet. Genetik yük, bir topluluğun içinde bulunan çeşitli genotiplerdeki en yüksek seçici değerden ortalama seçici değerin çıkarılmasıyla elde edilen değerin en yüksek seçici değere oranı. (Bk. ansikl. böl.)
*Ger. day. Bir yapıya etkiyen dış kuvvet. || Kopma yükü, az miktarda aşıldığında, bir yapının, bölümlerinden birinin ya da birçoğunun kısmen ya da tamamen parçalanmasına yol açan yük. (Sınır dayanım haline denk düşer.)
*Havc. Yük faktörü, statik deneyler sırasında bir uçağa ya da bir uçak öğesine uygulanan güvenlik katsayısı. (Sivil uçaklar için 6 olan yük faktörü, manevra sırasında önemli gerilmelere karşı koymak zorunda olan av uçaklarında 13 dolayındadır.)
*Hidr. pnöm. Bir supabın yükü, çaplanmış bir yay ya da karşıağırlıklı bir lövye ile sağlanan supabın açılmasına karşı koyan hareket.
*Hidrol. Bir akarsu tarafından çözünmüş ya da asıltı halde taşınan ya da yatağının dibinde yuvarlanan malzemelerin tümü. (Bk. ansikl. böl.) || Sınır yük, belli bir güçteki bir akımın taşıyabileceği maksimum yük.
*Isıt, havld. Klimatizasyan yükü, bir kli- matizasyon donanımında, ısıl bilançonun fiziksel öğesi. (Gerek bir ısı, gerek bir nem katkısından ya da ısı ya da nem kayıplarından oluşur.)
*inş. Munzam yük -> EK' YüK.
*Kim. müh. işlem yükü, bir tesiste işlem sırasında bulunan madde miktarı. || Katalizör yükü, bir reaktöre, bir birime katılan katalizör miktarı. || Tükenen yük, başlangıçtaki etkinliğini yitirdiği için özel bir işlemle yenileştirilmesi ya da etkinleştirilmesi gereken katalizör. || Yeni yük, bir işleme tesisini besleyttn ürün, örneğin bir damıtma birimine yüklenen ham petrol, reforming birimine yüklenen nafta.
*Mal. ikt. Vergi tutannın ya da kamu harcamalarının uljsal gelir hacmine oranla ağırlığı.
*Metalürj.-Dökümcülükte sıvı metal basıncını dengelemek için döküm kalıbı üzerine konan ağıdık. || Belli bir işlem için bir fırın, bir yükseldirin vb.'ye bir kerede konan ya da yüklenen maddelerin tümü. || Yük sıcaklığı, fırın içindeki yükün ulaştığı sıcaklık düzeyi || Yalana yük, bir kupol fırınında, örneğ n farklı iki erime yatağını birbirinden ayıımak için normal yüke ilave edilen ek kok yükü.
*Nûk. müh. Bir nükleer reaktöre yerleştirilen yakıt topluluğu.
*Potim. Plastik maddelerle elastomerler- de kullanılah heterojen katkı maddelerine verilen genel ad. (Bk. ansikl. böl.) D Her yeni dökme kalıplama işleminde kalıba konan madde kütlesi. || Enjeksiyon yükü, her presleme işleminde enjeksiyon kalıbına yüklenen madde kütlesi.
*Ruhbil. Çalışma yükü, çalışmaya özgü zorunlulukların işçi üzerindeki etkilerinin tümü. (İki türü vardır: 1. fiziksel çalışma yükü, bireyin, işini yaparken harcadığı enerji; 2. zihinsel çalışma yükü, özellikle bilişsel çalışma sırasında harcanan enerji. Belli bir anda, belli bir kişi için çalışma yükünün belirlenmesinde birbirini karşılıklı olarak etkileyen birçok etken rol oynar. Çalışma yükünün ölçülmesi sorunu henüz çözülmüş değildir.) || Duygusallık yükü) bir tasanmın bir öznede güçlü duygusal tepkilere yol açma olanağı.
*Taşımac. Trafik yükü -» TRAFİK YOĞUNLUĞU*
*Teknol. Kesikli olarak beslenen bir aygıta bir defada konan madde miktarı.
*Telekem. Bir hattın, bir devrenin ya da bir aygıtın yükü, iletim hattının ya da başka düzeneğin çıkış uçlanna bağlanan uygun empedanslı devre.
*Uz. havc. Yararlı yük, bir uzay aracının belirti bir görev sırasında taşıyabildiği donanım ya da donanımların tümü.
*ANSIKL. Denize
*Yük birimi. Yük birimleri arasında, forkliftlerte (çatallı yükleyici) yüklenip boşaltılabilen paletler (ya da yükleme platformları), biçimi (kasa, sepet, katı ya da sıvı dökme yük) ne olursa otsun her türlü yükü alabilen, koşutyüzlü kapalı konteynerier ve özel gemiler tarafından çekilerek yük gemisinin bordasına kadar getirilen barçlar olarak üçe ayrılır. Bu barçlar da, koşutyüzlü bir biçime sahiptir ve çok büyük boyutlu yüzer konteynerler olarak kullanılır.
*Yük gemisi, ilk yük gemileri, John Bovvesadlı gemi (1852) gibi, kömür taşımak amacıyla Büyük Britanya'da inşa edildi.
72 m uzunluğunda, 1 200 dedveytton ağırlığında olan bu gemiler 8 deniz mili yapıyordu. 1929'da, denizde can güvenliğini koruma konusunda gerçekleştirilen uluslararası konferanstan sonra, uluslararası deniz hukukuna göre yük gemisi terimi, 12'den fazla yolcu taşımayan yük gemileri için kullanılmaya başladı; 12'den fazla yolcu taşıyan gemilere ise yolcu gemisi denildi.
40'lı yıllarda, yük gemilerinin başlıca örneği, ikinci Dünya savaşı'nın başında Müttefikler'e ait deniz ticaret filosunun uğradığı ağır kayıpları gidermek için, ABD' de seri olarak üretilen (2 700 kadar) Liberty sh/plerdir. Uzunluğu 133 m olan bu gemi tipi 10 400 dedveyt tondu ve saatte 10,5 deniz mili yapabiliyordu.
Günümüzde, ağır ya da dökme yükleri taşımak için özel olarak düzenlenmiş yük gemilerinin (cevher gemileri, dökme yük gemileri) varlığı, hava taşımacılığının rekabeti, yükleme-boşaltma giderlerinin yüksekliği yük gemisi kavramında değişiklik yapılmasına yol açtı.
Yük gemileri çeşitli sınıflara ayrılır:
1. çok değişik yükleri taşımada kullanılan klasik yük gemileri. Kaptan köprüsü kıçta yer alan bu gemiler, hızlı yükleme-boşaltma yapılmasını sağlayan geniş ambar ağızlarıyla donatılmıştır ve güverte aralarının azlığı nedeniyle geniş hacimlere sahiptir Gemide bulunan otomatik yükleme -boşaltma donanımları fazla bir mürettebat gerektirmez;
2. aynı anda ya da almaşık olarak kontey- nerler, çeşitli yüklet fıçılanmış sıvılar taşıyabilen ve aynca da araba almak için araba güverteleri olan çokamaçlı yük gemileri. Bu gemilerin de otomatik donanımları ve çok sayıda yükleme-boşaltma aygıtları vardır. Çokamaçlı yük gemilerinin en moderni olan çokamaçlı politermik yük gemileri, dondurulmuş yiyecekler ile çeşitli yükleri, genellikle aynı bölmede taşıyabilir;
3. muz, kömür, ro-ro, korıteyner gemileri. Klasik yük gemileriyle aynı boyutta olan bu gemiler de yük gemisi ailesinde yer alır.
Bu sınıflandırma, özellikle uzak yol yük gemileriyle ilgili olmakla birlikte, yük gemisi olarak kullanılan kabotaj gemileri için de geçerlidir.
*Dökme yük gemisi. Dökme yük gemileri, genellikle ağır dökme yük gemileri (cevher gemileri, ing. ore carriers), hafif dökme yük gemileri (kömür ve tahıl gemileri, ing. bulk carriers) ve karma dökme yük gemileri (çimento, kükürt, kimyasal ürün taşıyan tankerler, kereste, boru vb. taşıyan gemiler) olarak üçe ayrılır. Cevher-petrol gemileri (ing. ore/oit carriers ya da OO) ve cevher-dökme yük-petrol gemileri (ing. ore/bulk/oil carriers ya da OBO) gibi kimi bileşik dökme yük gemileri, sıvı hidrokarbonlar da taşıyabilir.
*Fiz. Bir sistemi belirleyen büyüklükler iki çeşittir Bir kısım, bir parçacığın konumu ya da hızı gibi sistemin durumuna bağlıdır. Diğerleri değişmezdir ve sistemin özünde türünü belirtirler; böylece kimliğini tanımlamaya ve evrimi sırasında sürekliliğini belirlemeyi sağlarlar. Bu büyüklükler “yük" genel terimi ile tanımlanırlar. Temel düzeyde, fiziksel yükler kuvantalanmıştır: temel parçacıklar bu yükleri, karşılıklı birimlerinin basit tam katları olarak taşırlar. Çeşitli yük tipleri fiziksel cisimler arasında etkileşim tiplerinin çoğulluğuna denk gelir. Her yük bir “korunum yasasına†uyar, yani bileşik bir sistemin toplam yük değeri, sistemin dönüşümleri sırasında aynı kalır; bu arada yükün bireysel değeri çeşitli bileşenleri için değişebilir. Birçok durumda, bu korunum yasası kısmidir ve ancak bazı etkileşimler için geçerlidir. Elektrik yükü fiziksel yükün birinci ve en tanınmış örneğidir. Ek olarak herhangi bir özgüllük taşımayan “yük†sözcüğü çoğunlukla doğrudan elektrik yükünü tanımlar. Bu da mutlak bir korunum yasasına uyar. Bir cismin elektrik yükü ayrıca elektromanyetik alana "†olarak hizmet etme özelliğine de sahiptir, yani cismin etkisi altında kaldığı elektromanyetik kuvvetlerin şiddetini ölçme özelliğini gösterir. Diğer önemli yükler arasında, baryon yükü ve lepton yükü (kuvantalanmış olmalarından dolayı kimi zaman “baryon sayısı†ve “lepton sayısı" da denir) baryonlar ile leptonlann oluşturduğu bu büyük temel parçacık kategorilerini tanımayı sağlar. Kuvvetli etkileşimler (ya da hadron etkileşimleri) kuramında kimi zaman, tuhaflık, renk, sihir gibi tamamen yerinel adlar verilmiş çeşitli yükler kabul edilmektedir.
*Genet. Farklı seçici değerlerin oluşmasına neden olan genotipler bir topluluk içinde aynı anda bulunuyorsa, bu topluluğun ortalama seçici değeri W, "en iyi genotipâ€e tekabül eden en yüksek seçici değerden daha düşüktür
WMax -W oranına genetik yuk WMax adı verilir.
Bu yükün önemi topluluğun çokbiçim- liliğini koruyan, yani kolektif ata mirası içindeki çeşitli genlerin aynı anda ve kalıcı varlığını sağlayan mekanizmalara bağlı olarak çok değişkendir. En basit örnek, homozigotlarda seçici değerde azalma yaratan çekinik bir genin varlığının dönüşlü değişinimlerle korunması durumudur. Burada sözkonusu olan hal bazı genetik hastalıklar için geçerli olduğu sanılan bir modeldir. Bu durumda genetik yükün bu değişinimlerin sayısına eşit olduğu söylenebilir. Yani son derece küçüktür. Büyük sayıda lokusun çokbiçimliliği, topluluk tehdit altında kalmaksızın böylece korunmuş olur, ama bu yolla yerlerinde kalmış olan genlerin sayısından çok az olmak gerekir.
Yüksek sıklıkta birçok alel içeren bir dengeyi açıklayan basit seçici bir model heterozigotların üstünlüğüne dayanan modeldir; üç genotipin seçici değerlerinin aşağıdaki gibi olduğu iki alel durumunda
Aı Aı A1A2 A2A2
1-s 1 1-t
denge sıklıklarının
p' s + t P* s + t
ve genetik yükün L = -~ -+ f olduğu saptanır.
En iyi bilinen örnek orak hücre anemisidir; bunda, s=0,15, f=0,83 değerlerine karşılık L=% 12,7'dir; bir başka ifadeyle, iki aletin bu lokusta alıkonması için topluluğun ödediği bedel, her kuşaktaki çocukların % 13'ûnün ölümüdür. Böyle bir mekanizmanın ancak çok sınırlı lokus sayısı için çokbiçimliliğin korunmasını açıklayabileceği apaçıktır.
Oysa, lokusların önemli bir bölümünün, belki de çoğunluğunun çokbiçimli olduğu gitgide daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu çelişkiyi çözebilmek için iki yol üzerinde araştırma yapılmaktadır:
1. hiç olmazsa bir ilk yaklaşımla, bir lokusta bulunan çeşitli aletlerin bireylerin seçici değeri üzerinde etkisi olmadığı kabul edilmektedir; bunlar “yansızdır". Şu halde değişinimle ortaya.çıkmış bir aletin oluşu ancak türeyen olasılıklara bağımlıdır, bu durumda genetik yük, tanım gereği sıfırdır;
2. daha klasik olarak, bir bireyin seçici değerini, birçok lokusta yer almış genlerin etkileşimine bağımlı kılan karmaşık modeller İncelenmektedir. Deneysel sonuçlar gibi gözlem verileri de burada çok az kullanılabilir durumdadır; girişimin temeli bilgisayarlar üzerinde yapılan “yalancı deneylere†dayanmaktadır Bu yapmacıklar, bir lokusun kromozom üzerindeki yerine göre evrim ritmini değiştiren "birbirine geçme etkisi†gibi kimi zaman beklenmeyen olayları da ortaya çıkarmaktadır. Böylece, katlanılabilir bir genetik yük pahasına çok sayıda lokusun çokbiçimliliğinin korunmasını açıklayan modeller tasarlanabilir. Fakat çeşitli karakterler arasında varlığı kabul edilen etkileşimin önemli sonuçlarından biri bir alelin oluşunun kendi ayırtedici özelliklerinden çok komşu genlerin ayırtedici özelliklerine bağlı olduğudur; böylece bağımsız nedensellik dizilerinin etkisiyle karşı karşıya kalınmış olur, bu da, A. Cournot'ya göre rastlantının tanımlarından biridir.
*Hidrol. Çeşitli yük tipleri vardır:
1. Taban yükü, suyun yalnızca boyutunda birkaç desimetrelik bir bölümünde gerçekleşir, sürükleme ya da sıçramayla taşınır: alüvyonların en iri parçalarıdır (çakıllar, iri kumlar); ova ırmaklarına özgüdür (Loire);
2. Asıltı yük, su içinde türbülans ya da elektriksel olaylarla (koloitler) tutulan daha ince taneciklerden oluşur (killer miller, kimi zaman kumlar) [koloitler için, asıltı yükün özel bir tipi olan, koloit yük'ten söz edilir];
3. Çözünmüş yük, çözelti halde taşınan ve sulardan kimyasal özelliğini belirleyen malzemeden oluşur.
Çeşitli yük tiplerinin oranı ırmağın eğimine debisine havzasının yapısına ve daha çok iklime göre değişir. Tropikal orman ya da savan ırmaklarının taban yükü çok zayıftır; buna karşılık kurak bölgelerin her taşkında yataklanna serbest kırıntılı maddeleri getiren uved'lerinde çok fazladır. Ilıman bölgede, taşınan toplak yük çoğunlukla asıltı haldeki malzemeden oluşur. Ova ırmaklarında, özellikle ormanlık bölgelerde çözünmüş maddeler daha çoktur. Yarıkurak ortamda, asıltı yük çok büyük miktarlara ulaşabilir. Colorado ya da Huanghı gibi ırmaklarda m3'te 100, 200, hatta 400 kg mil taşınır.
Katı yükün ölçülmesi zordur. Bununla birlikte hidroelektrik ve sulama amaçlı bütün barajların verimliliğini incelemek için bu değerin bilinmesi gerekmektedir.
*Polim. Yükler, hem plastik karışımının maliyet fiyatım düşürmek, hem de ana malzemenin Özelliklerini iyileştirmek ya da kimi kusurlarını gidermek amacıyla geniş ölçüde kullanılır. Maliyet fiyatını düşürmek amacıyla kullanıldıklarında, ana malzemenin temel özelliklerini bozacak ya da zayıflatacak nitelikte herhangi bir etki göstermemeleri gerekir. Dolayısıyla ideal bir yükte aranan temel özellikler maliyet fiyatının düşük olması, ısı ve ışığa karşı yüksek bir direnç göstermesi, piastikleştiricilere oranla daha zayıf bir soğurma gücü taşıması ve reçineyle tam bir uyum sağlamasıdır.
Uygulamada kullanılan yük çeşitleri arasında özellikle şunlar sayılabilir:
*plastik maddelerin mekanik özelliklerini iyileştiren pekiştrici yükler, özellikle karma malzemelerin gelişimine bağlı olarak büyük bir önem kazanmışlardır; bunlar lif (doğal, sentetik, anorganik lifler; cam, karbon, bor) ya da toz halinde (kauçukta karbon siyahı, çok ince metal tozları) bulunabilirler;
*ısıya karşı yüksek bir direnç gösteren yükler: kaolen, silis ve türevleri;
*kimyasal direnç gibi özgül bir özelliği olan yükler (ağaç unu, grafit, doğal topraklar, amyant).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR