Atatürk Türk Dil Kurumunu Neden Kurdu

Yüce önder Mustafa Kemal ATATÜRK Türk Dil Kurumunu niçin kurmuştu gayesi ne idi? Mustafa kemal atatürk’ün Türk Dil Kurumunu kurmasının madde...

Yüce önder Mustafa Kemal ATATÜRK Türk Dil Kurumunu niçin kurmuştu gayesi ne idi? Mustafa kemal atatürk’ün Türk Dil Kurumunu kurmasının madde madde sebepleri.

Mustafa kemal atatürk tarafınca kurulan Türk Dil Kurumu 12 Temmuz 1932 tarihinde kısaca cumhuriyetin kuruluşundan tam 9 yıl sonrasında kurulmuştur. O dönemler devrimlerin / inkılapların son hızla cemiyet yaşantısına yerleştiği dönemlerdi. Yüce önder Mustafa Kemal Mustafa kemal atatürk devamlı için kendini Türk olarak görmüş ve Osmanlı döneminde Türk kimliğinin ve bilhassa dilinin geri planda kalmasından oldukça rahatsız olmuştur. Millet devleti kurarken bununla birlikte Türkçe’yi de bilhassa latin alfabeleri ile cemiyet içinde yerleştirmeye çalışırken Türk Dilinin araştırılması için Türk Dil Kurumunun kurulmasına da ön ayak olmuştur.

Maddeler halinde Mustafa Kemal ATATÜRK’Ün niçin Türk Dil Kurumunu kurduğunu sıralayacak olursak…

*** Halk tarafınca benimsenmiş ve düzgüsel şartlarda kullanılşan membaı ne olursa olsun tyabancı kelimelerin temizlenmesi ve bunların yerine öz Türkçe ya da Türkçe kelimelerden türetilmiş yenilerinin bulunması ve bunun cemiyet içinde yaygınlaştırılması…

*** Yazı dili ile konuşma dilinin birbirine müsavi gelecek şekilde geliştirilmesi ve bunun kullanımının yaygınlaştırılması.

*** Türk dilinin saygınlığının arttırılması ve dünyanın geçerli dillerinden birisi haline getirilmesi.

*** Türkçeyi hem bilimsel hem de iktisat dallarında etkin kullanılan varlıklı bir dil haline getirmek.

Mustafa Kemal Mustafa kemal atatürk yazmış olduğu geometri kitabı ile pek çok geometri terimini bizzat bulup Türkçemize kazandırmış olan kişidir. Üçgen, kare, dikdörtgen, teğet benzer biçimde terimlerin tamamı Mustafa kemal atatürk tarafınca bulunmuş ve eski Arapça ve başka Türkçemize yabancı terimlerin kullanımından hızla uzaklaşılmıştır.

Osmanlıca bilinmiş olduğu benzer biçimde gerçek bir dil değildir. Arapça, Farsça ve Türkçe’nin birleştirlmesinden oluşan ve bir tek saray çevresinde kullanılabilen ve halkın anlamadığı uzak kalmış olduğu bir dil idi. Şu demek oluyor ki bizim öz kültürümüz benzer biçimde bir kıymet taşımamaktadır. Bu sebeple Türkçemize sahiplenmek isteyen Cumhuriyetimizin kurucuları Türk Dil Kurumunu oldukça mühim bir kurum olarak göz etmişler ve kurumda buna karşılık sayısız yeni Türkçe kelimeyi dilimize kazandırmıştır.