Casus ve casusluk nedir? Internasyonal sözleşmelerde casusluk faaliyetleri iyi mi tanımlanır. Casusluğun kısa tarihçesi Casusluk , bir devl...
Casus ve casusluk nedir? Internasyonal sözleşmelerde casusluk faaliyetleri iyi mi tanımlanır. Casusluğun kısa tarihçesi
Casusluk, bir devletin gizemini bir başka devletin hesabına gizlice öğrenmeye çalışmaktır. Bu işi icra eden hiç kimseye «casus» denir.
1907 Lahey Konferansında casus şu şekilde tanım edilmiştir. «Muharip bir devletin harekât sahasında, düşman tarafına bildirmek amacıyla bilgi toplayan ve bu durumu gizli saklı usullerle ulaştıran ya da ulaştırmaya çalışan kişi». Bu tanım daha ziyade, cenk zamanında meydana getirilen askeri casusluğa aittir, örneğin sulh zamanında meydana getirilen askeri, siyasal, tutumsal, teknolojik, ticari casusluklar bu tarife girmemektedir.
Türk Ceza Kanununda casus daha ayrıntılı olarak şu şekilde tanım edilmiştir: «Devletin emniyeti ya da dahilî ya da beynelmilel siyasî menfaatleri icabından olarak gizli saklı kalması lâzım gelen malûmatı, siyasî ya da askerî casusluk maksadiyle istihsal eden kimse.»
Casus, kendi milletine ya da milletinin menfaatlerine karşı çalışırsa bu harekete «vatan hainliği» denir.
Şimdiki casusluğu askerî, sivil ve hususi mevzularda olmak suretiyle üçe ayırmak mümkündür. Askerî casus cenk zamanlarında daha kesif olarak görülür. Sivil casusluk ise, karşı taraf casuslarını takiple görevlidir. Hususi casusluk da yabancı bir ülkenin hem ticari hem de ekonomik ya da başka sahalarındaki gizemini öğrenmek için meydana getirilen casusluktur.
Bir takım casusların iki tarafa da çalışmış oldukları gürülür. Hattâ bazan her iki taraf da bu durumu bilir. Kimi zaman de bir taraf, kendi sırlarından zararsız bir kısmını bu iki yüzlü casuslara verir, karşılığında mühim bilgi edinir. İki taraflı çalışan casusların en tanınmış örneğini mühim Ulm Savaşı esnasında Napolyon’un casusu olan Schülmeister vermiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın meşhur hanım casuslarından Mata-Hari de bu tür casusların bir başka örneğidir.
İki taraflı çalışan casusları sürekli kontrolde tutmak ve tek taraflı çalışan casusların da ileride herhangi bir suistimalde bulunmasını önlemek için, teşkilat içinde casusları birbirlerine denetim ettirmek şeklinde yöntemler de mevcuttur.
Casuslar, okul ya da kurslarda hususi bir biçimde yetiştirilir. Bunlara düzmece evrak tanzim etme, fotoğrafçılık, her türlü spor, türlü dilleri şive özellikleriyle konuşabilmek, her türlü silahı kullanmak, makyaj, fotoğraf, yankesicilik, gizyazı çözme sistemleri,metotları öğretilir.
Tarihte Casusluk
Casusluk, denilebilir ki, insanlık tarihiyle birlikte başlamış, onunla gelişmiştir. M.Ö. II. bin yılda Firavun III. Thutmoses’in Thute isminde bir casus yüzbaşısı vardı. Pers Kralı I. Sarhas da Thermopylai Savaşı’nda (M.Ö. 480) casus olarak Ephialtes adlı bir Yunanlı’yı kullandı. O zamanki Yunan ordularında da casus teşkilatı vardı. Kartacalı Hannibal’ın M.Ö. 216’daki Cannae zaferinde casusluğun da oranı büyük olmuştur. Roma İmparatorlarından Neron ile Caligula casusluğa çok ehemmiyet vermişlerdi. Kuran’da Sure-i Yusuf’ta, Yusuf Peygamber’in kardeşlerine: «Siz bu havalı adamlarına benzemezsiniz, sakın casus olmayasınız» diye hitap etmiş olduğu yazılıdır. Gene Musa Peygamber’in Kenan diyarına «oralarda haber alma yapmak suretiyle adamlar gönderilmiş olduğu» de mukaddes kitaplarda yazılıdır.
Osmanlı Türkleri’nde casusluk devletin kuruluşu ile başladı. Fatih Sultan Mehmet de İstanbul kuşatılmasında Bizans’ta bulunan casusları vasıtası ile şehrin askeri sırlarından birçoklarını öğrenmişti.
Avrupa’da casusluk, muntazam teşkilat halinde ilk kez XVI. yüzyılda İngiltere’de VIII. Henry’nin krallığı zamanında, sonrasında da Cromwell tarafınca kuruldu.
Casusluğun cezası özellikle harpte ya da olağanüstü zamanlarda kesinlikle ölümdür. Barış zamanlarında ise, en ağır cezalar verilir. Casusların işlerini kolaylaştırmış olan kimseler de ağır cezalara çarpılırlar.
Casusluk internasyonal kanunlara aykırı bir hareket sayılmaz. Bununla birlikte, Lahey Antlaşmasına bakılırsa, bir casus, ordusuna döner de ondan sonrasında karşı tarafa tutsak düşerse, önceleri yapmış olduğu casusluktan dolayı suçlu görülemez, fakat cenk esiri muamelesi görür.
YORUMLAR