Davranış Bilimleri

Davranış Bilimleri DAVRANIŞ KAVRAMI Hareket etmek ile ilişkilendiren davranış kavram; “tutum, gidiş ve hareket tarzı†şeklinde k...

Davranış Bilimleri

DAVRANIŞ KAVRAMI




Hareket etmek ile ilişkilendiren davranış kavram; “tutum, gidiş ve hareket tarzı†şeklinde kavramlarla da anılabilmektedir.
Davranış Teriminin konusunu oluşturan insan (ve hayvan) faaliyeti çok çeşitlilik gösterir. Davranış Terimi, gözlemlenebilen ve ölçülebilen her şeyin incelenmesi ile yakın ilişki içindedir. Bu anlamdaki davranış eylemi “Nedenli, güdülü ve amaca yönelik olmakta ve rastgelelik ile nedensizlik ortadan kalkmaktadır.
Davranış Terimi, ilk olarak insan ya da hayvanın tek tek ya da toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir.
En genel mealde davranış, insanların tüm eylemlerini (tesir ve tepkilerini) karşılayan bir kavramdır. Psikolojinin temel konusunu oluşturan insan davranışlarından en mühim özelliklerinden biri, bunların çok nedenli ve karmaşık oluşudur. Davranış açısından her olayın ondan ilkin gelen bağzı koşulların sonucu olduğu bir gerçektir. Bu da determinizm ilkesi ile ilgilidir.
Davranış, biyolojik bağlamda “bir organizmanın bir ortamdaki hareket tarzı†olarak tanımlanırken, genel mealde organizmanın “belirli uyarıcılara karşı gösterdiği tepki†olarak da adlandırılabilmektedir.
Örgütsel bağlamdaki davranışta ise, örgütsel yapı içindeki insanların faaliyetleri ile ilgili olarak; “hissettikleri kızgınlıklar, moral bozuklukları, açık ya da kapalı çatışmalar, ceza uygulamaları ve uygulama tehditleri , teşkilat içi siyaset, güç mücadelesi şeklinde türlü ölçülerde sık sık ortaya çıkan durumlar†söz mevzusu olabilmektedir.
Bir yönetici, “neden astlarım bana ait önerdiğim şeklinde davranmıyorlar†diye sual sormaya başladığında, örgütsel davranış boyutu ortaya çıkmış anlamına gelir. Bu vaziyet teşkilat içi kadar, işletme örgütünün mahalli, ulusal ve internasyonal çevresinde yer edinen herhangi bir unsurun davranış boyutu için de geçerlidir.

1.2. DAVRANIŞ BİLİMLERİ
Davranış bilimleri, mevzuları ile insan davranışlarını açıklayan ya da insan davranışları ile uğraşan tüm ilim dallarını kapsamaktadır. Hedefi ise, insanoğlunun fikir ve irade süreçlerinin araştırılması ile bu süreçler üstüne kurulan eylemlerin açıklanmasıdır. Davranış bilimleri olması gerekenden çok olanın sistemli, belirli kurallara uyan bir araştırması olduğundan ölçü koyucu (normatif) değildir açıklayıcı (deskriptif) dır.
Davranış bilimleri, esas olarak üç disiplin çevresinde açıklanabilir.Bu tür durumlar, antropoloji, psikoloji ve sosyolojidir. Bununla beraber bu geniş alanın kapsamında, iktisat, siyasal bilimler, psikiyatri, hukuk, tarih şeklinde başka geleneksel bilimsel nitelikli disiplinler ve yöntem,
pazarlama, tüketici davranışları, iş idaresi, grup dinamiği, endüstriyel moral, ve uygulamalı alanlar da bulunmaktadır.Bu disiplinler toplumsal bilimler ismi altında toplanmıştır.
Davranış bilimleriyle toplumsal bilimler kati bir fark yapılmasının güçlüğü şu ifade de açıkça ortaya çıkmaktadır; “Davranış bilimi, antropoloji, psikoloji, sosyoloji şeklinde geleneksel alanlardan ya da diğeri yan davranış disiplinlerinden hem daha noksan hem de daha fazladırâ€.
Davranış bilimleri, bir başka yaklaşımda da altı ana grup içinde incelenmiştir. Bu ilim grupları; “Antropoloji, siyasal bilimler, ekonomi, sosyoloji, psikiyatri ve psikoloji†dir.
En elementer çerçeve içinde davranış bilimlerinin uğraş alanı hemen aşağıdaki şeklinde gösterilebilir.
Davranış bilimlerinin her dalı kişinin türlü güçleri kullanmasını incelemekte ve her ilim dalı bu incelemelere belli başlı yönlerden ehemmiyet vermektedir.

1.3. DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Toplumsal bilimlerin bir sürü faaliyetinde olduğu şeklinde burada da, faaliyetin başlangıcını anlamlı olarak yansıtan kati bir tarih göstermek güçtür. Davranış bilimlerinin zamanı, büyük seviyede insan ve cemiyet bilimlerinin tarihidir.
Davranışsal fikir zamanı kimi yazarlarca; “Sanayi Devriminden Önceki Dönem (İlk ve Eski Çağlar - Orta Çağ ve Serflik - Loncalar ), Endüstri Devrimi ve bu konuyu takip eden dönem ve Beşeri İlişkiler sonrası Dönem†olmak suretiyle üç başlıkta sınıflandırılmıştır. Kimi yazarlar bunların haricinde, “Eski ve Klasik Fikir, Karanlık Dönem, Rönesans ve Akıl Çağı, Devrimden Devrime ve Modern Sonuçlar†şeklinde beşli bir ayrıma gitmişlerdir.
Yönetim bilimi faaliyetinde çalışan araştırmacıların bir bölümü ise, aynı yönetim kurumlarında olduğu şeklinde; Geleneksel Dönem, Beşeri ilişkiler Süreci, Çağdaş Dönem ve Post-Çağdaş Dönemi†olmak suretiyle dörtlü bir sınıflamayı uygun bulmuşlardır. Değişik yaklaşım ya da sınıflamalar ışığında, Davranış bilimlerinin ortaya çıkışı ve evrimi ilgili olarak izleyen bilgiler sıralanabilir.
Karnak' taki Horemhes Kitabesi; Mısır kralı ve halkı arasındaki hukuksal davranış boyutunu gözler önüne sermiştir.

 Ptah-Hotep' in Emirleri; Mısırlıların rahat günlük kayıtlarında korunmuş olan toplumsal eylemlerdir.
 M.Ö. 2100 Yılından kalma Hammurabi Yasaları; Yasalarda ödül, ceza ve tazminat fikirleri egemen olup, toplumsal yaşam düzenlenmiştir.
 Klasik ilkçağ ve/ya da Antik Çağ kapsamında sıralanan eski Yunan, Roma, Mısır, Sümer, Akad, Babil, Asur, Hitit, Fenike, İsrail, Pers, Kartaca, Eski Türkler, Çin ve Hint kültürleri mühim felsefik uygulamaları içermektedir. Çin' de Konfüçyüs (M.Ö. 551-479) ve Hindistan'da Buda Öğretileri (M.Ö. VI . Yüzyıl); her iki ülke halkı üstünde etkili olan felsefi sistemler geliştirmişlerdir.Antik Çağ Yunan felsefesinde, içlerinde Thales ‘inde sayıldığı yedi bilge süreci (M.Ö. VII . ve VI . Yüzyıl arası), bilge bireylerin toplumsal yarar yaratmaları üstüne kurulmuştur.
 Yayla ve Aristoteles; bir takım ilim adamlarınca ilk davranış bilimcileri olarak da adlandırılmaktadır. İnsan doğasıyla ilgili entellektüel faaliyetin ilk kıpırdanışlarını doğuran felsefe Yunanlılar içinde tomurcuklanmıştır. Tüm Yunan düşünürleri içinde Yayla ve Aristoteles, her yönden, bilhassa insanoğlunun toplumla ilişkileri kavramıyla sivrilmişlerdir.
 İlk Roma yasası olan Çağdaş Yasa ve toplumun tüm kesimini kapsayan Tabii yasa; Kent Devleti vatandaşlarının yaşamlarını düzenleyen yasalar topluluğu olarak göze çarpmaktadır.
 St. Augustine (354-430); İnsanların davranışlarında, büyük bölümü kişinin eylemlerinin neticelerini belirleyebilecek bir kaide haline gelen seviye bulunduğunu ileri sürmüştür.
 İnsanların toplumsal yaşamlarını düzenlemeye yönelik tanrısal buyrukların yer almış olduğu mukaddes kitaplar ile peygamber öğretileri, davranışsal fikir zamanı içinde yadsınamaz etkisinde bırakır bırakmışlardır.
 Farabi (870-950); Aristoteles' çi olarak da tanınan Türk Düşünürü Farabi, yadsınamaz etkisinde bırakır bırakmışlardır.
 Thomas Acquinas (1227-12749; Antik son zamanların yapıtlarıyla Ortaçağ gelişmelerini bir araya getirerek, politik ve toplumsal bir fikir sistemi kurmaya çalışmıştır.
 İbn-i Haldun (1332-1406); Tarihsel vakalarda tabiat ve insan tesirini sezen alim, tarihsel zorunluluk terimini geliştirmiştir. Günümüzdeki satınalma gücü kuramının doğmasına da neden olan İbn-i Haldun, müdahaleci devlet anlayışına karşı çıkıp, liberalliği destekleyen bir tavır sergilemiştir.
 Nicholas Copernicus (1473-1543); Yer küreyi ve insanı evrende merkezi durumdan kaldırarak , dünyayı geliştiren bu gökbilimci ve felsefeci'un, görüşleri toplumsal düşünme üstünde çok etkili olmuştur.
 Niccolo Machiavelli (1469-1527); Politik bilimlere ampirik bir yaklaşım örneği ile birlikte felsefi bir sistemi de temsil eden “The Prince†adlı yapıtıyla tanınmıştır. Machiavelli, insanoğlunun şahsi çıkar ile hareket ettiğini, devletin en yüksek birleşme şekli bulunduğunu ve bu yüzden sadakatin ona karşı olması icap ettiğini ileri sürmüştür.
 Sir Francis Bacon (1561-1626); Bilimlerin geniş ve bütünleşmiş faaliyetinde ampirik soruşturma gereksinmesini sürmüştür.
 Thomas Hobbes (1588-1679); Tüm toplumsal faaliyetleri güç için temel dürtüye bağlanmıştır.
 John Loche (1632-1704); Kavramların deneyim ile geldiğini ve bu fikirlerin birbirleriyle ilgili ya da birbirine bağlı bulunduğunu ileri sürmüştür.
 Montesquieu (1695-1755); Toplumsal gerçeklerle politik ya da hukuki işleyiş arasındaki ilişkileri incelemiş ve ampirik soruşturmaya ehemmiyet vermiştir.
 Adam Smith (1723-1790); Iktisat Politik faaliyetinde en etkili yazarlardan birisi olmuştur.
 Thomas Malthus (1766-1834); Nüfus etüdünün babasıdır.
 Jeremy Bentham (1748-1832); “Tüm toplumsal eylemler ne denli çok zevk ve ne denli az ıstırap ürettiklerine gore değerlenmelidir†görüşünü ileri sürüp, “Yarar ilkesi†ni geliştirmiştir.
 John Stuart Mill (1806-1873); Adam Smith'in Iktisat-Politik geleneği çizgisinde kuram geliştirirken, bir taraftan yararcılığın kavramlarını tekrardan düzenlemiştir.
 Robert Owen ve Andrew Ure (1835); İşgören ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik kararlı uygulamalar ve yayınlarda bulunarak, temel üretim faktörleri içinde makine ve ana para ile birlikte insan larının da kabul görmesini sağlamışlardır.
 Auguste Comte (1789-1857); 1830'lu yıllarda sosyoloji terimini ortaya atarak, Davranış Bilimlerinin özünü meydana getirmeye destek olmuştur.
 Emile Durkheim(1858-1917); bireylerle grup arasındaki toplumsal bağların niteliği üstünde araştırmalar yapmıştır. Anomi (düzgüsüzlük, normsuzluk) terimini geliştirmiş ve istatistiği uygulamaları ilk kullanan ilim adamı olmuştur.
 Karl Marx (1818-1883); toplumsal işleyişi izah etmek için diyalektik meteryalizm ismi altında kavramsal bir sistem geliştirmiştir. Maddesel koşullarla toplumsal tesirleri arasındaki yakın ilişki filizlenen hızla gelişen teknolojinin yalnızca bir tek ihtimaller içinde sonucu olarak yabancılaşmayı görmüştür.
 Charles Darwin (1809-1882); 1859'da yayınladığı “Origin of the Species†adlı kitabı ve sonraki emekleri, duygusal ve entelektüel münakaşa havası doğurmuştur.
 Herbert Spencer (1820-1903); tabii uyum süreci ve buna yönelik eylemler üstünde çalışmıştır.
 Wilhelm Wundt (1832-1920); 1879'da Leipzing'de ilk psikoloji k araştırma laboratuarını kurmuştur.
 William James (1842-1910); ABD'da psikolojinin öncülüğünü yapmıştır.1890'da gösterilen “psikoloji ilkeleri†adlı eseri davranış incelemelerine ışık tutmuştur.
 Sir Francis Galton (1822-1911); İngiltere'de şimdiki psikolojinin öncülüğünü yapmıştır. Bireysel farklar, bireylerin nitelikleri ve kabiliyetleri üstünde bir sürü amprik araştırması vardır.
 Müstenberg (1913); “psikoloji ve Endüstriyel Etkinlik†adlı yapıtı ile endüstriyel psikolojinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
 Alfred Binet (1857-1911); Evlatların zekası üstüne kapsamlı emekler yapmış olup, araştırmaya sağlam deneysel yaklaşımlar getirmiştir.
 Max Weber (1864-1920); Sosyoloji, politik bilimler, iktisat zamanı ve iş dünyası alanlarına çok büyük katkılar elde etmiştir. Güç ve siyaset, toplumsal tabakalaşma ve din sosyoloji ile onun ekonomik faaliyetlerle ilişkisi üstüne yapmış olduğu emsalsiz emekler, günümüz ilim adamlarına çok büyük kolaylıklar getirmiştir.
 William Graham Summer (1840-1910); ilk amerikan sosyologlarındandır. Normların (düzgülerin) anane ile ilgili türlerinde varolan bir takım temel kavramları incelemiştir.
 Charles H. Cooley (1864-1920); genellikle, sosyolojinin kurucularından birisi olarak anılır. Toplumsal araştırmanın temel görevinin, kişinin birincil (primary) grubun tesirleri altında sosyalleşmesini incelemek bulunduğunu ileri sürmüştür.
 Alfred Marshall (1842-1924); iktisat mevzusunda Adam Smith ve J.S. Mill'in mirasçısı sayılabilir. Marshall, ekonomik mantık yürütmenin kendi başına bir yasa topluluğu ya da somut gerçek olmadığını, fakat gerçeğin bulunması için bir yöntem bulunduğunu vurgulamıştır.
 Sigmund Freud (1856-1939); bilinçsiz zihin ve libido kavramları ile ruh çözümü'e temel oluşturmuştur. Freud'un motivasyon kuramı psikologları ve benzer ilim adamlarını etkilemiş ve ortak bir Freud ‘cusıfatı doğmuştur.
 Alfred Adler (1870-1937);Davranışın çoğunun aşağılık duygusunu dengeleme çabasının sonucu bulunduğunu ve her kişinin benzeri olmayan bir yaşam seçimi sergilediğini ileri sürmüştür.
 Carl Gustov Jung (1875-1961); Ana dürtünün (drive) cinsiyette değildir, “yaşama arzusuâ€nda bulunduğunu ve bireye katılımla geçen bir ortak şuur dışının bulunduğunu ileri sürmüştür.
 Vilfredo Pareto (1848-1923); toplumda bir toplumsal denge oluşturmak ve korumak suretiyle lüzumlu olan uygun sistemle üstünde çalışmıştır. Kişi ve toplumsal işleyiş arasındaki çatışma ve çözümlemeleri ortaya koymuştur.
 Frederich Winslow Taylor (1856-1915); Bilimsel yönetim okulunun kurucularından olup; herhangi bir işi başarmak için “en iyi tek yolu†geliştirmeye uğraşmıştır. Geleneksel yönetim kuramlarından ikincisi olan Yönetim Süreci Yaklaşımının kurucuları içinde yer edinen ve yönetime evrensellik kazandıran Henri Fayol'un katkıları da unutulamaz boyutlardadır.
 Thornstein B. Veblen (1857-1929); iş dünyasının ve endüstrinin süratli gelişmesiyle ortaya çıkan toplumsal değişimlerin eleştirici çözümleyicisi olarak ortaya çıkmıştır.
 John R. Commons (1862-1945); Ekonomik ve politik eylemlerin tertipli olarak geliştirilmesinde grup denetimlerine ehemmiyet vermiştir.
 Elton Mayo (1880-1952); bir grup arkadaşıyla gerçekleştirdiği Hawthorne deneyleri sonucunda, Beşeri İlişkiler- İnsan İlişkileri- Yaklaşımının doğmasına yol aşmıştır.
 John Dewey (1859-1952); Statükoyu giderici yönde kuramsal ve ampirik emekler yapmıştır.
 Margaret Mead, George P. Murdoch, Franz Boas, Bronilaw Malinowski, Rescoe Faund ve Jerome Frank; Antropolojik emekler yaparak, Davranış Bilimleri ne bir takım anlayış getirmişlerdir.
 Floyd Allport(1924); Toplumsal Psikoloji üstüne çalışmış ve toplumsal araştırma amprik damgasını vurmuştur.
 Skinner (1938); günümüzdeki deneysel psikolojinin temelini sağlamlaştırmıştır.
 J.L.Moreno (1934); bireylerin gruplar içindeki etkileşimlerini değerleyebilmek için soyometri şeklinde teknikler geliştirmiştir.
 Chester Barnard (1938); Teşkilat kuramına öncülük etmiştir.
 Herbert Simon, Cyert ve March (1963); Politik iktisat ya da bu geleneksel disiplinlerden doğan daha yeni disiplinler arası alanlar üstündeki amprik damgayı daha da güçlendirmişlerdir.
 Mary Parker Follett (1942); Toplumsal öğelerin öneminin anlaşılmasından sonrasında, bireylerle teşkilat arasındaki ilişkileri formülleştirmek için Toplumsal Ilim kavramlarını kullanmaya adım atmıştır.
 Strother (1963); Tarih için toplumsal anlaşma teması üstünde çalışmıştır.
 Chris Argris (1957); “Olgun ve Olgun Olmaya Şahıs Modeliâ€ni geliştirmiştir.
 Douglas Mc Gregor (1960); “X ve Y Kuramı†ile insan doğasını ortaya koymuştur.
 Rensis Likert; Yönetici davranışlarını gruplamıştır.
 Abraham Maslow (1954); İhtiyaçlar hiyerarşisi ile insan gereksinmeleri üstünde çalışmıştır.
 Frederich Herzberg (1966); Sıhhat-motivasyonel etmenleri ortaya koyan “Çift Unsur Teorisiâ€ni geliştirmiş.
 Harold D. Lasswell (1951); Politik. Davranış üstünde çalışmıştır.
 George Katona (1951); Psikoloji ile iktisat arasındaki bağı işlemiştir.
 Robert King Metron (1949) ve Talcott Parsons (1951); sosyolojik temel üstünde çalışıp,toplumsal fiil terimini geliştirmiştir.
 Philip Selznick (1957); Örgütsel ortamlarda toplumsal davranış ile birlikte hukukun temelleri üstünde çalışmıştır.
 Sistem Yaklaşımı (1970 ve sonrası); Biyolog Von Bertalanffy'nin 1920'lerde başlatmış olduğu “genel sistem teorisiâ€nden lanmıştır. Bertalanffy'nin 1972 tarihindeki ölümüne kadar işlemeyi sürdürdüğü Genel Sistem Teorisi; her türlü sisteme uygulanabilecek genel ilke ve prensipleri ortaya koymaya yöneliktir. Yönetim vakası, başka vakalarla ve dış çevre koşulları ile ilişkili olarak araştırma mevzusu yapımlı ve açık sistem terimine ulaşmıştır.
 Durumsallık Yaklaşımı (1970 ve sonrası); bu yaklaşıma gore, değişik durumlar ve koşullar karşısında yönetimde başarıya ulaşmış olmak için değişik kavram, teknik, uygulama ve davranışlara gereksinim duyulmaktadır. Sonuçta, her yer ve koşullarda geçerli tek bir en iyi organizasyon yapısı yoktur. Durumsallık yaklaşımına ilişkin emekler içinde şunlar sıralanabilir; “Woodward Emek vermesi, Aston Grubu Emek vermesi, Tavistock Enstitüsü Emek harcamaları, James Thompson'un Temel Teknolojiler Sınıflaması, Charles Perrow'un Rutin-Rutin Olmayan İş Sınıflamaları, Burns ve Stalker Emek vermesi, Lawrence-Lorsch Emek vermesi, Emery-Trist Emek vermesi, J Thompson Emek vermesi ve Robert Duncan Araştırmasıâ€.
 Davranış Bilimleri nin evriminde, yönetim ve organizasyon boyutundaki post-modern gelişmelerin (1980 ve sonrası) yadsınamaz bir önemi vardır. Günümüzde kabul gören gerek organizasyon, gerekse davranış kavram ve yaklaşımları değişik boyutlarda ele alınabilmektedir. Bu tür durumlar içinde literatürde kabul gören yaklaşımlardan hareketle geliştirilenler olduğu şeklinde, önceki kuramlardan oldukça değişik ve yeni olduklarını ileri sürenler de vardır. Her yer ve zamanda gezerli tek ve en iyi bir yönetim ve/ya da davranış seçimi olmayıp, içinde bulunulan ortam ve koşullara gore bu tarzların şekilleneceği kabul gören bir yaklaşımdır. Bu alanda ileri sürülen çalışmaların belirgin başlıları post- çağdaş gelişmeler başlığı altında şu şekilde sıralanabilir:â€Amaçlara Bakılırsa Yönetim, Teşkilat Geliştirme ve Örgütsel Gelişim, İnsan Kaynakları ve Kariyer Yönetimi Stratejik Yönetim, Kriz Yönetimi, Vizyon Yönetimi ve İmaj Yönetimi, Moral ve Stres Yönetimi, Değişiklik Mühendisliği, Ekolojik Çevre Yönetimi, Benchmarking ) (karşılaştırma) Şebeke Türü Organizasyon Yapıları, Öz / Çekirdek ve Dış Yönetim, Yığışım Organizasyonları, Ekip Emek vermesi ve katılmalı Yönetim, Yalın Yönetim ve Organizasyon, Değişiklik Mühendisliği, Toplam Kalite Yönetimi ve Öğrenen Organizasyonâ€

2. DAVRANIŞ BİLİMLERİNİ OLUŞTURAN BİLİM DALLARI
Davranış Bilimleri tarafınca ele alınan ilim dalları çoğu zaman toplumsal bilimler sahasına aittir. Türlü görüşlere gore hangi ilim dallarının Davranış Bilimlerini oluşturduğu üstünde ayrılık olduğu görülse dahi temel dallarda düşünce birliği vardır. Bu tür durumlar psikoloji, sosyoloji, Sosyalpsikoloji ve antropolojidir. Şimdi kısacı bu ilim dallarını davranışları ele alış açısından açıklayalım

2.1. Psikoloji

Tabiattaki şimdiye kadar bilinebilen vakaları kısımlara ayırmak istersek karşımıza üç büyük doğa vakası çıkar. Bu tür durumlar;

2.1.1. Materiyel
2.1.2. Organik
2.1.3. Psişik

olaylardır.
“Materiyel süreçler, atom ve molekülleri ve / ya da onlardan meydana gelmiş maddeleri ya da maddi olmayan elektrik, manyetik şeklinde dalgaları inceler organik vakalar, görece kapalı bir sistem olan organizma içinde meydana geldiğinden ve maddede olmayan tesirler meydana getirdiğinden materiyel süreçlerden ayrılır. Bu tür durumlar, üreme, gelişme, , madde değişimi şeklinde süreçlerdir ve fizyolojik süreçler olarak adlandırılır. Doğrusu, organizmanın ayakta kalabilmesi ve canlıların yaşamının devamını elde eden süreçlerdir. Materiyel ve organik süreçlerden epey başka olan süreç, psişik süreçtir ve şuurlu vakaları kapsar. Duymak, algılamak, fikretmek duymak v.b. şeklinde. Bu olayların hacmi, ağırlığı, genişlemesi şeklinde madde olarak ölçülebilecek durumları yoktur. Şuurlu olayların ikinci bir özelliği de yer ve zamana bağlı olmamasıdır. Bir mekanda gazete okurken aynı anda çok uzaktaki arkadaşımızı düşünebiliriz.hiçbir atom ve molekül ya da vücudumuzdaki organ ya da hücre düşünemez ve algılayamaz. İşte şuurlu olayların ya da süreçleri araştırmasını meydana getiren psikoloji şuurlu olayların ve durumların ilmi†diye tanım edilmiştir.
Psikoloji, kişilik sistemleri ve kişinin türlü faaliyetleri ile eylemleri arasındaki ilişkileri inceler. “psikoloji, davranış ve yaşayışın, gelişme, devamlılık ve değişiklilik faktörlerini dikkate alıp toplumsal çevre ve değişken veriler (ekonomik, politik, kültürel faktörler) alt kısmındaki yaşam dünyasını inceleyen ilim dalıdır †diye geniş şekilde tanım edilmektedir.
Deneysel bir ilim dalı olan, psikoloji, yalnız dışa vurmuş davranışı değildir, bununla birlikte gerçek eylemi ve bu konuyu ortaya çıkaran verileri de inceler. Bu sahadaki araştırmalar insan davranışını genel olarak açıklayan bulguları ortaya koymaya çalışır. Araştırmalar, deneylerle doğrulanan ya da yanlışlığı bulunan kontrollü gözlemler ve ölçümlerle ortaya konan hipotez ve teorilerle yönlendirilir.
Psikoloji, disiplini bireysel davranışı kişinin tabiatına dayanarak izah etmek ve evvel tahmin etmekle uğraştığınagöre bireysel farklılıklar (zekâ, tutumlar) ve süreçler (idrak etme, motivasyon) üstünde durması gerekir. Bu farklılık ve süreçler benzer durumlara ve uyarılara karşı gösterilen değişik tepkileri kavramaya yarar.
Davranış Bilimleri içinde yer edinen psikolojinin davranışı açıklamada tek başına kafi olmadığına dair bir tipik kuramsal eleştiri şöyledir: “örneğin sanat içerikli ifadeye ilgi duyan bir psikolog 988 deneğin çabalama kabiliyeti üstünde yapmış olduğu yorucu araştırmaya dayanarak bunun geniş bir örneklem bulunduğunu her psikolog kabul eder; belirgin bir toplumsal grubun fotoğraf çizmek ya da yağlı boya fotoğraf yapmak için kabiliyeti olmadığını açıklayabilir. Ama bir psikoloji bilimi oluşturmak bakımından bu yalıtılmış gerçeğin önemi nedir ? eğer daha öteye gitmez, bu sonucu veren etkenlerin işleyişini araştırmazsak, bu grubun tabii olarak fotoğraf çizmek ya da yağlı boya fotoğraf yapmak kabiliyetinden yaradılıştan yoksun olduğu sonucuna atlayabiliriz. Ama eğer psikoloğumuz bu bireylerin içinde bulundukları toplumsal ve kültürel koşulları, lüzumlu görüş açısına haiz olarak incelemeye başlamış olsaydı, yaklaşımını inceden inceye tutarlı e daha sağlam temeller üstüne oturtabilirdi. O şekilde ki, bu insanoğlu içinde, bir resmin ya da tablonun varlığı günahkârca bir safdillik sayılabilir ve söz konusu şeyler tümden yasak edilmiş olabilir. Halklar içinde bu türden tabular vardır ve var olmuştur. Mesela Müslüman dininin tesirinde bulunanlar şeklinde. Bu etken tespit edilince verinin yorumu tümden değişiyor. Psikologlar bu ıstırap yöntem körlüğünü yineleyerek sergilemiştirâ€.

2.2. Sosyoloji
“Bir ilim olarak sosyoloji kişiyle daha az ilgilenir. Bu ilim dalı toplumsal gruplar ve toplumsal süreçlerle ilgili kuramlar geliştirir ve tahminlerde bulunur†sosyolojiyi yol gösterici bir ilim dalı olarak tatbik eden Fürstenberg'e gore, sosyoloji;

a) Toplumsal gruplarda,
b) Toplumsal örgütlerde,
c) Örgütlerin değişiminde görülen toplumsal ilişkiler ve neticeleri ile uğraşır.

Bu tanımla açıklanmak istenen sosyolojide; birbirini tamamlayan, toplumsal araştırmaların tetodolojisi ve mantığı ile uğraşan meta-sosyolojik kuram ve somut toplumsal vakalarla uğraşan hususi sosyoloji şeklinde iki yön ortaya konmaktadır.
“Sosyoloji, insanların cemiyet halinde, yaşamaları vakasından hareket etmekte ve insanoğlunun gruplar için başka bireylerce de bölüşülen tavır ve hareketlerini incelemektedirâ€.
Toplumsal değerler, toplumsal değişiklik, davranış sapmaları, dini davranış, aile yaşamının tasvir edilmesi ve anlatılması bunun tipik örnekleridir.
Davranışçı modelin ortaya koyduğu şeklinde insan eylemi toplumsal v kültürel ilişkilerle işlenmiştir, çünkü insan başka insanlarla ilişki ve bağımlılık şartları içinde bulunmaktadır. En mühim etkisinde bırakır insanoğlunun içinde bulunmuş olduğu grup üyeleri içinde meydana gelir.
Sosyolojik araştırmaların iki ana sahası şunlardır:
  • Grup davranışı
  • Toplumsal insan davranışı
Grup davranışı açısından burada kişinin içinde bulunmuş olduğu grubun tesiri ile dış grupların tesiri şeklinde iki ayrı saha ele alınır.
  • Bireyinde içinde bulunmuş olduğu grup tesiri (formal ve informal gruplar) içinde grup değerleri ve normları, rol davranışı, rol çatışması, sosyalleşme süreçleri spesifik alışkanlıklar, grup gereksinimleri, toplumsal maksatlar, kabul edilme şeklinde süreçleri kapsar.
  • Dış grupların (yollama grupları) araştırılma mevzuları içine; gözlenen fiil subjesinin toplumsal katman içindeki yeri, ulaşmak istediği statü, kıymet yargıları ve fonksiyonları girer.
İnsanın toplumsal davranışı bakımından;

a) Dış grup dikkate alınarak idrak etme,
b) Kişiler arası iletişim,
c) Düşünce öncüsünün (önder) tesiri,
d) Toplumsal hareketlilik,
e) Yaşam seçimi şeklinde mevzular incelenir.

Bireysel davranışları idrak etmek için bunarlı kişinin çevresi kapsamında değerlemek gerekir. Kişinin çevresini gruplar oluşturur ve grup kişi için bir özdeşlik noktasındır ve örgütlerin gayeleri açısından kişinin davranışını pozitif ya da negatif yönde etkileyebilir (Baysal ve Tekarslan,1987,4).

2.3. Toplumsal Psikoloji
Günümüzün insanı bir etkileşim ortamı içinde bulunan ve bulunmuş olduğu çevreye uygun davranışlar göstermek durumunda kalan şahıs görünümündedir. Tüm güncel olayların temelinde etkileşimin bulunduğunu, bireysel ve toplumsal tatminin, bu etkileşim ilişkisinin sonucunda ortaya çıkan davranışsal ürüne bağlı bulunduğunu belirtebiliriz. Kişi ilk olarak kendi istekleri ile kabiliyet ve özelliklerine, kişiliğine gore gerçekleştirdiği davranışla, gerçekleştirebileceği davranışların karşılıklı uyum alanı ve nihayet bireysel amaçlarını gerçekleştirmek için dahil olduğu grupların davranış biçimlerinin tesiri altındadır. Özetlemek gerekirse belirtmeye çalıştığımız bu ve benzeri etkileşimler bir davranışsal netice, hareket, olgu toplumsal ürün ortaya koyacaktır.
Sabahleyin kravatımızı bağlarken çevremizdeki kişiler iyi mi bağlıyorlarsa o şekilde bağlar, günün modasına yakın giyiniriz. Güzel duyu duygularımız dahi şu demek oluyor ki, belli başlı şeyleri güzel bulmamız dahi sosyaldir.
İşte en geniş anlamı ile Sosyalpsikoloji kişiler arası etkileşimlerin bilimidir diye tanımlanır. Bu tarif ile Sosyalpsikoloji bir taraftan sosyoloji başka bir taraftan da psikoloji ve alt dallarına karşı sınırlanmış olmaktadır. Psikoloji ve alt dalları kişinin davranışı ve yaşantısını kendi araştırma alanları içinde tutarlar. Oysa Sosyalpsikoloji kişiler arası etkileşimlerle uğraşır şu demek oluyor ki bir alanda psikolojideki soyutlanmış fertleri araştırma mevzusu yapmaz. Daha ziyade şahıs yaşantısının (fikirleri, duyguları, emelleri) ve davranışının başka bireyler tarafınca iyi mi etkilendiğini açıklamağa çalışır. Böylelikle Sosyalpsikoloji bireylere değildir, kurumlara ve toplumsal tabakalar şeklinde daha büyük birimlere yönelmiş olan sosyolojiden de ayrılır.
Literatürde en geniş anlamı ile “Sosyalpsikoloji insan sosyalleşme ilmidir†diye anlaşılmaktadır. Sosyalpsikolojiyi kişinin tavır ve hareketlerini, içinde bulunmuş olduğu seviyedeki gelişmesini, çevresinin kendisine ve kendisinin başka kişilere yapmış olduğu etki şeklinde süreçleri inceleyen ilim olarak anlayabiliriz.
M. Şerif açısından Sosyalpsikoloji ile psikoloji aynı şeylerdir: “Geçerli Sosyalpsikolojinin geçerli bireysel psikoloji ve geçerli bireysel psikolojinin de geçerli Sosyalpsikoloji ile aynı şey olduğu kanısındayım şimdi de aynı kanıdayım.†O'nun bu görüşünün dayandığı nokta kendisinin “...toplumsal kuralların (normların) oluşumu ve işlev görmesiyle bunların temel ruhsal süreçlere somut olarak yaptıkları idrak etme, yargıya varma ve anımsama şeklinde,†neticeleri kullanımı ve bu ruhsal süreçlerin cemiyet hayatına sıkı sıkıya bağlı bulunduğunu ortaya koymasıdır. Öz bir deyişle: “Bireyin psikolojisi Sosyalpsikolojide ve Sosyalpsikoloji ise bireysel psikolojide geçerlidir. İki psikoloji değildir tek psikoloji vardır.â€

2.4. Antropoloji
Davranış Bilimleri içinde yer edinen antropoloji geleneksel olarak toplumları bilhassa ilkel toplumları inceler. Çünkü endüstri toplumu olmayan nispeten ufak ve rahat toplumlar, antropoloğa birimlerin fonksiyonlarını geniş olarak izah etme imkânı vermektedir.
Bugün antropoloji,

a) Genetik ya da somatik,
b) Etnolojik ya da kültürel,
c) Ruhsal insan ve eylemi şeklinde görünüşlerle uğraşan spesifik bir ilim dalıdır.

Antropoloji; antropometri, genetik, kültürel ve toplumsal antropoloji, arkeoloji, lengüistik,felsefi ve ruhsal antropoloji şeklinde araştırma sahalarına ayrılır. Bu tür durumlar içinde en mühim yeri kültürel antropoloji meblağ. Kültürel antropoloji geniş bir cemiyet tarafınca paylaşılan davranışı araştırma mevzusu olarak alır ve düşünme ile his tarzlarını bilinçsiz olarak yönelten kültürel tesirleri inceler. Bununla birlikte, yerleşilen bölgedeki toplumsal ikileşme ve bağımlılığı, sözlü ve yazılı ifade tarzlarını, teknik araçları ve bunların hepsi arasındaki ilişkiler sistemini ortaya koyar.
Kültürel antropoloji,

a) bir toplumdaki gayeleri ve değerleri, mevcud toplumsal kurumları ve tutucu faktörleri,
b) düşünme, hissetme ve fiil şekilleri, ahlâk, gelenek ve gelenekleri, alt kültürleri, mevcud yaşam görünüşü statü sembollerini, aile yaşamını, hızla gelişen teknolojinin kültürel tesirini,
c) türlü kültürlerdeki “tabuâ€lar şeklinde kültürel ilişkileri inceler.

Kültürel antropoloji ile Sosyoloji içinde sıkı bir ortaklık vardır. Kültürel değerler çok erken yaşlarda aile tarafınca bireye aktarılır. Buna kültürleşme sosyalleşme süresi adı verilir. Bu vaziyet toplum ile kültürün birbirlerini karşılıklı olarak tamamladıklarını ve beslediğini gösterir, çünkü tek tek bireyler öğrenilmemiş bir davranış şekli ile belli başlı bir kültür ya da cemiyet için yaşayamazlar. Kültür bu şekilde insan davranışını açıklamakta geliştirici bir unsur olarak alınmaktadır.
Günümüzde antropolojik araştırma dalları içinde yer edinen “Lengüistik†üstünde çok çalışılmaktadır.
Lengüistik dalı pazarlamadaki tüketici davranışı ve reklam psikoloji ile Davranış Bilimleri içine girme eğilimindedir. Lisan, el-kol işaretleri yanında aslolan ifade aracı olduğu ve insanlarda kendi aralarında insan toplumsal etkileşimde bulundukları için Lengüistik de Davranış Bilimleri içinde sayılmalıdır

2.4.1. Lengüistik

İkiye ayrılır
:


2.4.1.1. Tanımlayıcı Lengüistik

Doğal olarak lisanların bünyesini (fonetik, morfolojik) ve kullanılmasının araştırır.

2.4.1.2. Formel Lengüistik (Semiyotik)
İşaretler bilimsel olarak, lisanın soyut mânada özelliklerini şu demek oluyor ki sembollerin sınıflaması için geçerli olan kuralları araştırır.
Formel Lengüistik de üç sahaya ayrılır:
1) Sentaks (Sözdizimi)
Mesajın iletimi açısından işaretlerin ilişkisini mevzu alır. (Reklam dayanıklı tüketim mallarının marka ve isimlerinin meydana getirilmesinde ehemmiyet kazanmaktadır.
2) Semantik (Anlambilim)
Objelerle işaretler (semboller) arasındaki ilişkiyi inceler. Çağdaş dayanıklı tüketim mallarının marka ve isimlerinin meydana getirilmesinde ehemmiyet kazanmaktadır.
3) Pragmatik
İşaretler ile alıcı arasındaki ilişkiyi şu demek oluyor ki işaret ve gerçek davranış ilişkisini tespit etmek istemektedir

3. DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN DİĞER SOSYAL BİLİMLERLE İLİŞKİSİ
Davranış Bilimleri oluşturan ilim dalları çoğu zaman toplumsal bilimler sahasına aittir. Bu mevzuda değişik yaklaşımlar ortaya atılmış olsa da, temel toplumsal ilim dallarında görüş birliği oluşmuştur. Genel bağlamda, psikoloji, sosyoloji, toplumsal psikoloji,antropoloji, politik bilimler, sanayi mühendisliği, işletme mühendisliği, yönetim ve sistem kuramları üstünde durulmaktadır. Buna ilişkin ilim dalları, temel davranış mevzuları ve sağladıkları katkıların şekiller yardımıyla ayrı ayrı gösterilmesi yararlı olacaktır.

4. İŞBİLİMLE DAVRANIŞ BİLİMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Davranış bilimleriyle işbilim arsındaki bağlantıyı belirlemeden ilkin özetlemek gerekirse davranış bilimlerinin uğraş alanını ve mevzularını ortaya koymak yararlı olacaktır.
Davranış bilimleri esasında üç disiplinde yoğunlaşmaktadır: Antropoloji, psikoloji ve sosyoloji. Bunun yanı sıra siyasal bilimler, psikiyatri, hukuk, tarih şeklinde bilimsel nitelikli disiplinle ve yönetim, pazarlama, tüketici davranışı, iş yönetimi, grup dinamiği, sınai moral ve başka uygulamalı alanlarda bu bilimlerin kapsamına girer.
İşbilim teriminin çevresini oluşturan konulardan büyük kısımı gerek mevzu, gerekse de uygulama açısından davranış bilimlerini esas üç disipliniyle yakından ilgilidir. Bilhassa psikoloji ve bunun ötesinde sosyoloji işbilim kavramından sanki ayrılmaz parçalardır.
Antropolojiye ulaşınca, insan ve yapıtlarını inceleyen bir ilim dalı olarak karşımıza çıkan bu mevzu,bilhassa oturma ya da ayakta durma vaziyetlerini en verimli en etkin ve hepsinden de öte en rahat şekli sokmaya yarayan antropometrik çalışmalarla işbilime yakın bir temas içersine girmiştir.
İzlendiği şeklinde işbilim, davranış bilimlerinin üç temel disiplinini içeren, hatta bir bakıma onun uygulamalı bir ilim dalı bulunduğunu gösteren özelliklere de haizdir

5. DAVRANIŞ BİLİMLERİNDE YÖNTEM
Davranış Biliminin mühim özelliklerinden biri ampirik oluşudur. Davranış Bilimi, vurgunculuk ya da “sezgi†üstüne değildir, bilimsel ya da sistemli, belirli kurallara uyan bir şekilde toplanmış olgular üstüne kuruludur. Bu yaklaşım düzgüsel de değildir, şu demek oluyor ki, davranışın “nasıl olması†icap ettiğini değildir, “ne olduğunu†tanım eder.
Araştırma yöntemi, araştırmanın amacını gerçekleştirebilmek için kullanılan genel bir yaklaşım olup araştırmanın amacına gore düzenlenmiş olan bir plandır. Örgütsel davranış mevzusundaki araştırmalarda bir takım kavramlar reddedilerek, bazıları da yenilenerek ya da desteklenerek teşkilat içindeki bir takım davranışların anlaşılmasına hizmet eder. Bu bağlamda “kavram, hipotez, kuram, değişken, bağımlı değişken ve nedensellik bağıâ€nın özetlemek gerekirse tanımlanmasında yarar vardır
Kavram, mevzular ya da olgular arasındaki kavranabilir ve tanımlanabilir ilişkileri ortaya koyan terimdir. Kavram, bir nesnenin zihindeki soyut ve genel tasarımı olarak da adlandırılabilir. Kavramlar, “doğa, cemiyet ve insanla ilgili bir varlığı ya da özelliği bildirirkenâ€, genel bir özellik taşımakta ve şeylerin daha iyi anlaşılabilmesini sağlamaktadırlar.
Hipotez, en genel tanımışla vakalar içinde ilişkiler oluşturmak ve vakaları bir nedene bağlamak suretiyle tasarlanan ve geçerli sayılan bir önermedir.
Kuram, vakalar arasındaki karşılıklı ilişkiler ve bu ilişkilerin sistemli, belirli kurallara uyan bir çerçeveye oturtulmasıyla ilgilidir. Kuramlar, tek tek olgulardan çok; olgu türlerine, daha doğrusu olgular arasındaki saptanmış ilişkilere yönelik bir izah etme aracıdırlar. Kuramlar, kapsamlı ve köklü açıklayıcı şemalardır.
Değişken, bir araştırmanın olgularından oluşan, aniden fazla kıymet alabilen, değişebilen her şey olarak tanımlanabilir. Gözlemden gözleme değişik değerler alabilen objeler,özellikler, ortamlar değişken kapsamında ele alınmaktadır. Değişken, ölçülen herhangi bir karakteristik olup bağımlı ve bağımsız olmak suretiyle ikiye ayrılır. Bağımlı değişken, bağımsız değişken tarafınca etkilenen her türlü davranış ya da tepki iken; bağımsız değişken, bağımlı değişkeni etkileyen her türlü unsur ya da niçin olmaktadır.
Nedensellik bağı, tarif olarak hipotez ile neden-sonuç arasındaki ilişkiyi gösterir. Bir takım olguların başka bir takım olgulara yol açmasını, şu demek oluyor ki, “belirli bir bağımsız değişkenin,bir bağımlı değişken üstünde ne türden bir tesir yarattığını†vurgular.
Davranış Bilimleri nin alanının geniş ve çok karmaşık konulardan meydana gelmesi sebebiyle, insan davranışlarını çözümleme etmede kullanılan yöntem ve teknikler de oldukça fazladır. Genel olarak bu çalışmalarda; “var olan literatürün taranıp-hazır bilgiden yararlanılması, insan davranışlarının gözlenmesi, insanlara bir takım sorular sorulması ve deneyler yapılması†şeklindeki temel veri toplama tekniklerinden yararlanılmaktadır.
Örgütsel Davranış Bilimlerinde kullanılan veri toplama teknikleri hemen aşağıdaki şeklinde de sıralanabilir:

1. Mesele sahibiyle meydana getirilen görüşmeler
2. Anket
3. Katılımlı ve katılımsız gözlem
4. Teşkilat ve sorunla ilgili içerik analizleri ya da kayıtların incelenmesi
5. Verilerin analizi ve açıklanması
6. Verilerin sunulması ve çözüme ilişkin ikazlar







  • Yanlı davranış ne anlamına gelir?


  • Çocuklarda Davranış Eğitimi


  • Davranış Nedir?


Kaynak:msxlabs.org

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Davranış Bilimleri
Davranış Bilimleri
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/davrans-bilimleri.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/davrans-bilimleri.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content