Yaz günlerinin en büyük eğlencesi olan denize girerken bilgisiz ve dikkatsiz davranırsak zarar görebileceğimizden deniz girerken dikkat edil...
Yaz günlerinin en büyük eğlencesi olan denize girerken bilgisiz ve dikkatsiz davranırsak zarar görebileceğimizden deniz girerken dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan kurallar.
Deniz, güneşle beraber, yaz aylalarında sıhhat bakımından en yararlı kaynaklardan biri olur. Denize girmek, yüzmek, türlü su sporlarıyla uğraşmak, kumlarda güneş banyosu yapmak, bedenimize başka hiçbir şeyin yapamayacağı bazı yararlar sağlar. Ayrıca, güneş banyosu iştahı açar, vücudu geliştirir, canlılık verir. Ek olarak, vücudun D vitamini yapmasını da hızlandırır. Kaşıntılar, egzamalar, döküntüler şeklinde çeşitli cilt hastalıklarında da deniz banyosunun çok yararlı tesirleri vardır.
Sadece, her şeyde olduğu şeklinde deniz ve güneş banyosunda da ölçüyü kaçırmamaya dikkat etmelidir; yoksa, deniz, güneş, yarar yerine zarar verebilir.
DENİZE NE ZAMAN GİRMELİ?
Büyüklerimizin güzel bir sözü vardır: «Karpuz kabuğu suya düşmeden denize girilmez» derler. Bu söz bir gerçeği belirtir; suların iyice ısınmış olduğu mevsimi gösterir.
Denize girme ayı yaşanmış olan bölgenin iklimine göre farklılık gösterir. Güneyin sıcak illerinde yaşayanlar, Karadeniz kıyılarında yaşayanlardan çok daha erken denize girmeye başlarlar. Deniz mevsimi de onlar için daha uzun sürer. Marmara ve Karadeniz çevresinde oturanlar için, genel olarak, haziran denize başlama mevsimidir. Bu mevsim eylüle kadar sürer.
Denize girmek için en uygun saatler öğleden ilkin 9-11, öğleden sonrasında da 3-5 arasıdır. Öğle sıcağında, derhal yemekten sonrasında denize girmek zararlıdır, bu sebeple kan midede toplanmıştır, vücudun dış bölgeleri kansız kalacağı için, bayılma, kramp olabilir. Karnımızın iyice acıkmış olduğu sırada da denize girmemelidir.
Denizden çıkınca derhal kurulanmak uygundur; bu sebeple, hele hele rüzgarlı havalarda, vücudumuzdan buharlaşan su sıcaklığımızı da aldığından, üşürüz, soğuk alabiliriz.
DENİZDE NE KADAR KALMALI?
Deniz banyosu meydana getirecek kimselerin denizde, güneşte kalabilecekleri sürenin yaşla, alışkanlıkla yakın ilgisi vardır. Ufak çocuklarla yaşlıların 15 dakikadan fazla suda kalması doğru değildir. Vücudu dayanıklı, denize alışkın gençler ise daha çok kalabilirlerse de, onların da saatlerce suda kalmamaları uygun olur.
Denizde kalma süresi yavaş yavaş çoğaltılması gerektiği şeklinde, güneşte kalma süresi de aynı şekilde azdan çoğa gitmelidir. Bir kez baş daima güneşten korunmalı, vücudun öteki bölgeleri de, ayaktan başlayarak, güneşe yavaş yavaş açılmalıdır.
GÜNEŞ YANIKLARI BÖBREKLERİ YORAR
Güneşte fazla kalmak yanıklara neden olur. Güneş yanıklarının başka her hangi bir yanıktan farkı yoktur. Ateşte, suyla yanmalarda olduğu şeklinde güneş yanığından da vücutta toksinler meydana gelir, bu da, çeşitli tesirleri yanında, en fazla böbrekleri yorar. Bundan dolayı güneşte, birden fazla kalmış olarak yanmak insanı ciddî tehlikelere atabilir. Yavaş yavaş alışarak yanmada ise, morötesi (ultraviyole) ışınların etkisiyle, deride pigment’ler (deriye renk veren maddeler) meydana gelir, bunlar güneşin zararı dokunan ışınlarının tesirini önler. Düzgüsel bir banyo devresi sonunda meydana gelen, güneş yanığı dediğimiz esmer renk bu pigmentlerin verdiği renktir. Derisi esmer olanlarda bu pigmentler fazla olduğundan onlar güneş ışınlarına daha dayanıklıdır. Beyaz derili olanlar, sarışınlar ise, güneşten daha çok, daha acele müteessir olur. Bu şeklinde kimselerde içi su toplamış, feci yanıklara rastlanabilir. Güneşte fazla kalmak cilt kanserine de yol açabilir.
DENİZİN, GÜNEŞİN YARARLARI, ZARARLARI
Deniz kıyılarındaki hava tozsuzdur, daha temizdir, içinde ozon gazı daha çoktur, birazcık brom, birazcık da iyot vardır; tüm bunlardan dolayı, sağlığımız üstüne çok yararlı olur. Ayrıca, ozon derideki kan dolaşımını hızlandırır, solunumu kuvvetlendirir; bunun sonucu olarak da vücudun her türlü emek vermesi canlılık kazanır, iştah açılır, sindirim düzelir.
Denize girenlerde, hele, çocuklarda ilkin bir ürperme olur, nefes almada güçlük çeker şeklinde bir hal görülür; yüz solar, bu sebeple kan içeri — karındaki, göğüsteki organlara, beyne— firar etmiştir. Bu durum, düzgüsel olarak, kısa sürer. Bazan da, yaşa, bünyeye bağlı olarak, bu titremeler, ürpermeler uzun sürer, tekrarlar. Bu şekilde bir durumda derhal denizden çıkmalı, kurulanıp örtünmelidir.
Güneş banyosu, ek olarak, vücutta gizli saklı hastalıkları uyandırabilir. Meselâ vereme istidadı olan zayıf kimseler, hele veremli olanlar güneş banyolarından son aşama sakınmalıdırlar. Daha doğrusu, güneş banyosuna kalkışmadan ilkin, kesinlikle bir doktora görünüp izin almalıdır, onun kontrolü altında bulunmalıdır. Ayrıca, yaşlılık hastalıkları, şeklinde durumlarda doktordan müsaadesiz denize girmek tehlikeli olur. Göz iltihapları, damar sertliği, verem, kalpyetersizli-ği, böbrek iltihabı, astım, damla, şeker, romatizma, bronşit denize girmeyi yasak eden, asla eğer olmazsa bazı şartlara bağlı kılan hastalıkların başlıcalarıdır. Gebeliğin ilerlemiş hallerinde de denize girilmesi doğru değildir.
Banyo yapılacak deniz suyunun temiz olması da şarttır. Deniz suyunun mikropları oksitleştirerek arıtma tesiri vardır; sadece, bunun için bir süre ister. Bu bakımdan, son aşama kalabalık plajların suyu acele kirlenir. Buralarda hastalık bulaşması ihtimali vardır. Bu şeklinde durumlarda dikkatli olmak gerekir.
Öte taraftan, lâğım sularının, çöp dökülen yerlerin yakınında bulunan sularda denize girmek de son aşama tehlikelidir. Bu sebeple deniz suyu mikroplan derhal yok edemez; Bu da, bir ekip hastalıkların bulaşmasına neden olur. Tüm bunlardan dolayı, denize girilecek yerin bu şeklinde pislik kaynaklanndan çok uzak olmasını göz önünde bulundurmak dikkat edilecek noktalann en önemlilerinden biridir.
DENİZDEKİ TEHLİKELER
Bir eğlence ve sıhhat membaı olan denizin tehlikeli taraflarını de akıldan çıkarmamak gerekir. Deniz her yıl binlerce kişinin ölüm yatağı olmaktadır. Buna sebep bir tek ve bir tek dikkatsizlik, tedbirsizliktir. ABD’da meydana getirilen bir istatistiğe gore orada her yıl 7.000 şahıs kaza sonucu suda boğularak ölmektedir. Bunların bir çok serinlemek için su-.ya girenler, bir kısmı da batan sandallarda, motorlarda bulunanlardır.
Boğulma vakalarında kurbanların pek bir çok yüzme bilmeyenler, geri kalanının da mühim bir kısmı azca yüzme bilenlerdir. îyi yüzücüler içinde boğulanlar pek azdır. İstatistikler, bununla beraber, boğulmalardan %90’ının kıyıdan, sandal, şamandra şeklinde şeylerden 10 metre mesafe içinde bulunduğunu göstermiştir. Bu da hiçbir süre denizi küçüm-sememek icap ettiğini ortaya koyar.
YORUMLAR