Anlatıcının, okuyucuyu bir iş halletmeye, bir eylemde bulunmaya, bir davranışı gerÂçekleştirmeye zorladığı ya da okuyucuya bu mevzularda te...
Anlatıcının, okuyucuyu bir iş halletmeye, bir eylemde bulunmaya, bir davranışı gerÂçekleştirmeye zorladığı ya da okuyucuya bu mevzularda telkin ve önerilerde bulunmuş olduğu metinlerde kullanıÂlan ifade türüne "emredici ifade" denir. Emredici Anlatımın Özellikleri
1.Dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır.
2.Komut, telkin, tavsiye anlamı taşıyan ifadeler yer verilir.
3.Öğretici ve açıklayıcı yönleri vardır.
4.Tümcelerde fiiller hakimdir.
5.Uyulması beklenen bir üslubu vardır.(Zorlama anlamı vardır)
6.Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde emredici ifade kullanılır.
7.Trafik kuralları, bir takım eşyaların kullanma kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları emredici anlatıma örnek verilebilir. Emredici Ifade Örnekleri
Şeyh Edebali'nin Damadı ve Osmanlı Devletinin Kurucusu Osman Gazi'ye Vasiyeti
"Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonrasında hiddet bizlere; uysallık sana... Güceniklik bizlere; gönül alabilmek sana.. Suçlamak bizlere; katlanmak sana.. Acizlik bizlere, yanılgı bizlere; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bizlere; hak sana.. Fena göz, şom ağız, haksız yorum bizlere; affetme sana... Bundan sonrasında bölmek bizlere; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bizlere; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini kutsal kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim benzer biçimde dervişler de fikir, düşünce ve dualarla bizlere va'dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
Oğul!
Kuvvetli, güçlü, akıllı ve kelamlısın. Ama bu tarz şeyleri nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını yenik eder. Bundan dolayı daima sabırlı, sebatkar ve iradene haiz olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden ilkin çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense dahi bağrında kalır. Cahil kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Daima duy varlığını. Toplumu yöneten de, canlı tutan da bu irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin görmüş olduğu benzer biçimde büyük değildir. Tüm fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, fakat senin erdem ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bolluk, büyüklerle beraberdir. Bu bütün ülkelerce inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üzerine alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; şu demek oluyor ki cahiller arasındaki alime, varlıklı iken yoksul düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene üzüntü! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıda bahsettiğim kadar emniyette değildir.
Haklı olduğunda mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanoğlunun kendisidir. Arkadaş ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, yönetim edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke bir tek yönetim edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri içinde bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu öğüt Osmanlı'yı 600 yıl yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Şahıs kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Söz dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Arkadaş, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden dahi içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değildir, bırakmayanın peşinden ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Gene de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir harp, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, süre yok, süre az!..
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen ziraatçi, başkalarına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda bulunduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilmesi imkansız.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın..."
Tarık Buğra/ Osmancık
YORUMLAR