Işığın kırılması mevzusu ile ilgili olarak temel bilgilerin yer almış olduğu ışığın kırılması hakkında özetlemek gerekirse bilgilerin yer al...
Işığın kırılması mevzusu ile ilgili olarak temel bilgilerin yer almış olduğu ışığın kırılması hakkında özetlemek gerekirse bilgilerin yer almış olduğu yazımız.
Bir ışık ışını düşünelim, bu ışm yoğunlukları değişik bir ortamdan ötekine geçiyor olsun. Bu geçme sonunda ışının ışığında bir değişme olur. işte bu görünüme bizler ışığın kırılması deriz.
Bir örnek alalım. Bir değneği suya batırsak, sopa, suyun altında, çok az kırık şeklinde durur. Sudan çıkarıp bakınca değneğin kırılmadığını, eskisi şeklinde düz bulunduğunu görürüz. İşte değneğin suyun alt kısmındaki noktalarından çıkıp gözümüze gelen ışınlar sudan havaya geçerken kırıldıkları için bizler değneği kırık şeklinde görürüz. Aynı vaka çay bardağına daldırılan kaşıkla da görülebilir.
Su birikintisi yerine camdan, ya da saydam cisimlerden meydana getirilen maddeler de yansıma, kırılma vakasını gerçekleştirir. Bu tür şeyler içinde ışık prizması’m sayabiliriz. Üçgen tabanlı bir prizmadır bu. Saydam bir maddeden yapılmıştır. Üstüne düşen ışığı içinden geçirirken kırar, üstüne düşen ışık güneş ışığı şeklinde karışık bir ışıksa renklerine ayırır. Çünkü ışığın kırılma açısı rengine bakılırsa değişiyor. Bu şekilde prizmaya ak görünüm altında giren güneş ışığı 7 renk ışık demeti olarak çıkar. Bu demeti bir ekran üstüne düşürürsek, ekran üstündeki görüntüye tayf deriz.
Kimi cisim ise üstüne ışık fikir kendisi de belirgin bir renkte ışık yaymaya başlar. Üstüne düşen ışık kesilince, ışıma da durur. Söz konusu cisimlere flüoresan cisimler, bu vakaya da flüoresans vakası denir. Kimi cisim de üstüne düşen ışık kesildikten sonrasında da belirgin bir süre ışımaya devam ederler. Bunlara da fosforesan cisimler denir.
Işıkla ilgili araçların birisi de merceklerdir. Mercekler 1. — İnce kenarlı, 2. — Kalınca kenarlı olmak suretiyle ikiye ayrılır. Çoğu zaman iki kürenin, ya da bir küre ile bir düzlemin kesişmesi sonucu ortaya çıkarlar; elbet ki saydam bir cisimden, genellikle camdan yapılırlar.
Merceğin çok geniş bir kullanılma alanı vardır. Göz kusurlarımızı halleden, görmemizi kolaylaştıran gözlükler bunların başlangıcında gelir. Bundan başka tüm dürbün, mikroskop, teleskop, beyazperde makinesi, fotoğraf makinesi, merceklerin, aynaların, prizmaların çok kullanıldığı araçlardır. Hepsi de ışıkla bu saydığımız araçların uygun şekilde düzenlenmesi sonunda iş görür.
DÜRBÜN
Dürbün, ışığın kırılma özelliğinden yararlanarak, merceklerle yapılmış bir araçtır. Uzaktaki cisimlerin görüntüsünü yaklaştırarak büyük görünmesini sağlar. Dürbünlerin esası «objektif» ve «oküler» ismi verilen iki mercektir. Gene cisimlerin görüntüsünü büyütmeye yarayan teleskop, mikroskop şeklinde aletlerle beraber dürbün de XVII. yüzyılın başlarında buluş edilmiştir. 1609’da Hollandalı Metius’un buluşundan yararlanan Galileo ilk dürbünü yapmış oldu. Bugüne dek geçen süre içinde teleskop, dürbün, mikroskop şeklinde aletler hızla gelişti.
YORUMLAR