Kalkmak Nedir?

KALKMAK gçz. f. 1. Bir kimse söz konusuysa, oturma durumundan ayakta durma ya da yatar durumdan dik duruma geçmek; doğrulmak: Sanda...

KALKMAK gçz. f.

1. Bir kimse söz konusuysa, oturma durumundan ayakta durma ya da yatar durumdan dik duruma geçmek; doğrulmak: Sandalyeden, koltuktan kalkmak. Ayağa kalktı. Çok yattın, kalk da otur birazcık.

2. Vakit tümleciyle, uyanarak yataktan çıkmak: Erken, geç, sabah erkenden kalkmak. Daima ilkin o kalkar.




3. Gitmek suretiyle bulunmuş olduğu yerden ayrılmak: Niçin bu kadar erken kalkıyorsunuz, birazcık daha kalsaydınız?

4. Bir şey sözkonusuysa, yukarı doğru hareket etmek, yükselmek: Perde yavaş yavaş kalktı.

5. Taşıt sözkonusuysa, yola çıkmak, hareket etmek; gitmek, havalanmak: Treni saat ikide kalkıyor. Son tayyare gece yarısına doğru kalkar.

6. Bir hayvan sözkonusuysa, havalanmak: Ağaçların arasından bir sığırcık sürüsü kalktı.

7. Arka ayakları ya da iki ayağı üstüne kalkmak, bir hayvan sözkonusuysa, art ayakları üstünde doğrulmak: Arka ayakları üstünde kalkıp kapıyı açan bir kedi.

8. Bir şey sözkonusuysa, kapladığı ya da bulunmuş olduğu yüzeyden parça parça ayrılmaya yüz tutmak ya da ayrılmak; kabarmak: Rutubetten duvarın boyası kalkmış. Yaranın kabuğu kalktı.

9. Hasta bir kimse sözkonusuysa, hastalığını atlatarak dolaşacak duruma gelmek; iyileşmek: Tabip "Bir haftaya kalmaz, kalkarsın" dedi. Gripten yeni kalktım.

10. Örtü, yatak vb. sözkonusuysa, bulunmuş olduğu yerden kaldırılmak, toplanmak: Yaz vardığında halılar kalkar, kilimler serilirdi.

11. ürün, hasat vb. sözkonusuysa, toplanmak, kaldırılmak: Ekinler kalkar kalkmaz tarlalar sürülürdü.

12. Soyut bir şey (bir uygulama, bir yasa, bir anane, bir moda vb.) sözkonusuysa, varlığı son bulmak; artık yürürlükte olmamak, geçerliliğini, güncelliğini yitirmek: Padişahlık kalktı, işkence kalksın artık. O yasa çoktan kalktı. Sıkıyönetim kalkıyor. Bu âdetler artık kalkmalı.

13. Piyasadan kalkmak, bir mal sözkonusuysa, artık bulunmaz olmak: Zam söylentileri sebebiyle şeker piyasadan kalkmış.

14. Sis, kar vb. sözkonusuysa, tesirini yitirmek, yok olmak: Sis günlerdir kalkmak bilmiyor. Kar bu yıl çok geç kalktı.

15. Bir şeye, bir

şey halletmeye kalkmak, bir eyleme girişmek, adım atmak, yeltenmek: Sabah sabah evi temizlemeye kalktı. Evladı dövmeye kalktı.

16. Erkeklik organı sözkonusuysa, sertleşerek dikleşmek; ereksiyon durumuna geçmek.

17. Şaha, tırısa, dörtnala kalkmak, at sözkonusuysa, belirtilen adım atma, koşma durumuna geçmek.

18. Bir yerden (bir yere) kalkmak, bir şey sözkonusuysa, oradan başka bir yere aktarılmak, taşınmak: Durak iki yüz metre aşağıya kalktı. Yayınevi oradan kalkmış.

19. iki cümle içinde birinci durumla ikinci durumun karşıt, tutarsız bulunduğunu belirtir: O denli borcu var, kalkıp otomobil aldı. Ona iyilik ettim, o kalktı beni minik düşürdü. || Kalk gidelim olmak, söz mevzusu bir şeyse, çalınmak, yitmek (arg.). || Kalkıp kalkıp oturmak, sinirlenmenin, öfkelenmenin, etkisiyle yerinde durması imkansız olmak.


—Ask. Kalk borusu, birliklerin uyandırıl- maları için çalınan boru.


—Oto. Bir taşıttan söz ederken, hareket etmek: Yeşil yanınca, otomobil hızla kalktı.


♦ kaldırmak ettirg. f. (kalkmak'tan kalk -dır-mak > kal-dır-mak).

1. Bir şeyi (somut) kaldırmak, onu aşağıdan yukarıya doğru yükseltmek; en yüksek konumuna getirmek, yerleştirmek: Kepenkleri kaldırmak. Kapıyı açmak için kolu kaldırmak.

2. Bir şeyi (somut) [belli bir ölçüde] kaldırmak, onu daha yukarı çıkarmak, bulunmuş olduğu yerle bağlantısı olmayacak bir konuma getirmek: Tencerenin kapağını kaldırmak. Arabayı kriko ile birkaç santimetre kaldırmak.

3. Bir şeyi kaldırmak, onun kalkmasına, yükselmesine, havalanmasına niçin olmak: Hızla geçen otomobil yol kenarındaki tozları kaldırdı.

4. Bedenin bir bölümünü kaldırmak, yukarıya doğru hareket ettirmek: Kollarını kaldırmak. Parmak kaldırmak. Başını kaldır, yüzüme bak.

5. Bir şeyi (bir yerden) kaldırmak, onu konulduğu, yerleştirildiği yerden almak, uzaklaştırmak: Bu resmi buradan kaldırmalısın. Şunu gözümün önünden kaldırın.

6. Bir şeyi (bir yere) kaldırmak, onu gizli saklı ya da ulaşılamayacak bir yere koymak ya da saklamak: Eski eşyaları tavan arasına kaldırmak.

7. Bir duvarı, bir çiti kaldırmak, onun yüksekliğini çoğaltmak: Hayvanlar giriyor, çiti birazcık daha kaldıralım.

8. Bir ziraat ürününü kaldırmak, onu elde etmek, almak, toplamak: Bu yıl bolca ürün kaldırdık.

9. Bir kimseyi (vakit tümleci +) kaldırmak, onu uykudan uyandırmak: Beni yarın sabah erken kaldırın.

10. Bir şeyi (somut) kaldırmak, onu sökmek, yok etmek, yıkmak: Tuzakları kaldırın. Bu duvarı kaldırıp salonu genişleteceğiz.

11. Bir birimi, kuruluşu kaldırmak, onun varlığına son vermek; feshetmek, lağvetmek: Bir bakanlığı kaldırmak.

12. Bir şeyi (soyut) kaldırmak, onu sona erdirmek, yok etmek, geçersiz kılmak: Ablukayı kaldırmak. Sıkıyönetimi kaldırmak. Bir yasağı kaldırmak.

13. Bir programı, uygulamayı vb. (yayından, yürürlükten vb.) kaldırmak, onun yayınına, yürürlükte kalmasına son vermek: İzleyicilerin tepkisi sebebiyle bu programı yayından kaldırdılar.

14. Bir şeyi (somut) kaldırmak, onu taşıyacak güçte olmak, çekmek; bir dış etkenden zarar görmemek, dayanmak: Bu yapı ek bir katı kaldıramaz. Seramik bu kadar yüksek ateşi kaldırmaz.

15. Bir şeyi kaldırmak, ondan rahatsız olmamak (çoğu zaman negatif): Latife kaldırmak. Gürültüyü asla kaldıramam.

16. Bir şeyi kaldırmak, ona uygun kafi gelmek; götürmek: Bu pirinç fazla su kaldırmaz.

17. Bir hastayı hastaneye kaldırmak, onu hastaneye yatırmak.

18. Bir cenazeyi kaldırmak, gömmek suretiyle götürmek: Cenazesini ne vakit kaldırıyorlar?

19. Bir şeyi piyasadan kaldırmak, onu piyasadan çekmek: istifçiler şekeri piyasadan kaldırmışlar.

20. Bir kimseyi (hastalıktan, yataktan vb.) kaldırmak, onun iyileşmesini sağlamak:Bu ilaç beni iki günde yataktan kaldırdı.

21. Tkz. Bir dükkânı, mağazayı kaldırmak, malı kaldırmak, oradan oldukça fazla oranda alışveriş yapmak ya da bir maldan aşırı seviyede almak.

22. Arg. Bir şeyi kaldırmak, onu aşırmak, çalmak.


—Avc. Av hayvanından söz ederken, onu dinlenme yerinden çıkartmak. || Gizlendiği yerden çıkarılmak istenen hayvanın peşine takılması için sözkonusu yere başka bir hayvanın girip çıkmasını sağlamak. || Gerek kokuyla iz devam eden av köpekleriyle, gerek çift çift bağlanmış sürek avı tazılarıyla bir av hayvanını kuşatan çemberi daraltmak. || Geyiği kaldırmak, geyiği bulunmuş olduğu yerden çıkartmak.


—Bine. Atı durduğu yerden süratli (tırıs) ya da dörtnala harekete geçirmek.


—Cerr. Erken kaldırmak, hareketsizlikten doğan karmaşalardan (akciğer konjestiyo- nu, flebit, eskarlar vb.) sakınmak için ameliyatlıları cerrahi girişimden birkaç saat sonrasında yataktan kaldırmayı öngören yöntem.


—Fels. Hegel'e gore, bir şeyi, bilhassa bir terimi, tüm varolma olanaklarına yok etmeden, yalnızca derhal algılanan dolaysız varlığından yoksun barakmak. (Bk. ansikl. böl.)


—Geom. Tasarı geometride, bir kaldırma işlemi yapmak.


—Matbaac. Kalıbı kaldırmak, baskı işlemi bittiğinde kalıbı tipo baskı makinesi tezgâhının üstünden çekmek.


—Fiyat. Afişten (sahneden) kaldırmak, oynanan bir oyunu sona erdirmek. |j Perdeyi kaldırmak, oyuna başlarken ön perdeyi yukarı doğru çekerek açmak.


♦ kaldırılmak edilg. f. Kaldırmak eylemine mevzu olmak.


♦ kaldırtmak ettirg. f. Bir şeyi (bir hiç kimseye) kaldırtmak, ona kaldırmak eylemini yaptırmak.


♦ ünl. Denize. Kaldır!, KARŞlLA'nın eşanlamlısı.


—ANSİKL. Fels. Hegel'e gore, kaldırmak (alm. aufheben) deyimi, "bununla beraber hem yadsımak, hem de korumak anlamını taşır" (Phânomenologie des Geistes, "Şuur"). Bu, "felsefenin en mühim kavramlarından biridirâ€: “Bu kavram, bununla beraber hem korumak, hem de durdurmak, son vermek anlamına gelir. Korumak'ta, esasen bir olumsuzluk vardır, şu sebeple korunan şey, dolaysız varlığından soyutlanmış anlama gelir [...]. Böylece, kaldırılmış -olan, bununla beraber bir korunmuş - olan'dır, doğrusu yalnızca dolaysızlığını yitirmiştir, fakat bundan dolayı büsbütün yok olmuş sayılmaz' ' (VYİssenschatt der Logik [Mantık bilimi], "Varlıkâ€).

Kaynak: Büyük Larousse







  • İngilizce 'kalkmak' iyi mi yazılır?


  • Rüyada Kalkmak ve Oturmak



kalkmak

(nesne almayan eylem)





1 . Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak:

"Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı."- H. Z. Uşaklıgil.

2 . Uyanarak yataktan ayrılmak:

"İstemeye istemeye, altüst olmuş yataktan kalktım."- Ö. Seyfettin.

3 . Gitmek suretiyle hareket etmek, gitmeye yeltenmek.

4 . Yukarı doğru yükselmek.

5 . (taşıtlar için) Yola çıkmak.

6 . Uçmak.

7 . Yerinden ayrılıp yol almaya adım atmak:

"Çıkın otomobile, kalkacak şimdi, kalacaksınız buracıkta!"- O. C. Kaygılı.

8 . (hayvan) İki art ayağı üstünde dik durum almak.

9 . Kabarmak, ayrılmak.

10 . Derlenip götürülmek:

"Ne vakit kalkacağını, nereye gömüleceğini bilmek, bildirmek mümkün değil."- M. Ş. Esendal.

11 . İyileşerek gezecek duruma gelmek.

12 . Varlığı, yaşamı son bulmak.

13 . Yok olmak, artık bulunmamak.

14 . (-e durum ekiyle kullanılan eylem) Girişmek, adım atmak, hareket etmek, yeltenmek:

"Gözlüklerini takmadan okumaya kalktı."- N. Cumalı.

15 . Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak.

16 . Uygulanmaz olmak.

17 . Güncelliğini yitirmek.

18 . (-e durum ekiyle kullanılan eylem) Bir durumdan başka bir duruma geçmek.

19 . Başka yere gitmek, taşınmak:

"O yıl, çok geçmeden piyade taburu bizim ilçeden başka ilçeye kalktı."- N. Cumalı.

20 . Ayakta beklemek:

"Mektepte cezaya kalkmış şeklinde duruyorsun."- F. R. Atay.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

kalkıp kalkıp oturmak

Birleşik Sözler

düşe kalka


kalkmak ingilizcesi


1. to go up, rise.

2. to stand up, rise to one´s feet, get up.

3. to get up, get out of bed.

4. to get well, be back on one´s feet (after an illness).

5. (for a train, plane, bus, ship) to leave, depart.

6. (for a cloth or lid) to be taken off, be raised.

7. /dan/ (for something) to be taken away, be removed (from).

8. (for game, fowl) to be raised, be flushed.

9. (for grain) to be reaped, be gathered.

10. to rise, come loose, peel off.

11. (for a rule or privilege) to be annulled, be repealed, be abolished.

12. (for money) to go out of circulation.

13. to disappear, cease to be available, be gone.

14. /a/ to take it into one´s head to (do something).

15. /a/ to start, attempt, begin to (do), try (something). kalk borusu reveille, the signal for reveille.


kalk borusu çalmak

1. to sound reveille.

2. for reveille to be sounded.


kalk gidelim etmek /ý/ slang to swipe, walk off with, steal.


kalk gidelim olmak slang to be swiped, be stolen. kalk iþareti starting signal.


kalkýp kalkýp oturmak to be boilling with anger, be hopping mad.





  • İngilizce 'kalkmak' iyi mi yazılır?


  • Rüyada Kalkmak ve Oturmak


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kalkmak Nedir?
Kalkmak Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kalkmak-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kalkmak-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content