kambur isim 1 . Bel ya da göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur. 2 . Bazı ...
kambur
isim
1 . Bel ya da göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek, kambur zambur.
2 . Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı:
"Bu genç bir deve idi. Semeri yoktu. Çok tüylü kamburu meydandaydı."- Ö. Seyfettin.
3 . Yapı ya da eşyada dışarıya doğru eğrilme.
4 . ödat Vücudunda bu tümsek bulunan (kimse):
"Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi."- A. umut.
5 . mecaz Sorun, dert.
Kambur Balina (Megaptera novaeangliae)
Kambur olmamak için ne yapmalıyım?
Sagopa Kajmer feat. Toolz - Kambur Kelimat
KAMBUR a. (yun. kampuris hörgüçlü' den).
1. Omurganın ya da göğüs kemiğinin biçiminin bozulmasıyla sırtta ya da daha seyrek olarak göğüste oluşan çıkıntı.
2. Bir eşyanın, bir yapının dışa doğru eğilmiş çıkıntılı kısmı.
3. Sorun, dert, yük: Bu harcama bütçemize yeni bir kambur daha ekledi.
4. Ayıp, utanç veren şey: Kamburum yok ki, çekineyim.
5. Kambur üzerine kambur, kambur kambur üzerine, güçlük, sorun ve tersliklerin üst üste gelmesi durumunda söylenir. || Kambur kambur, kambur kumbur, muntazam olmayan, eğri büğrü, yamru yumru. || Kamburu çıkmak, sırtında kambur oluşmak, eğilerek meydana getirilen bir işte çok çalışmış olmak; yaşlanmak. || Kamburunu çıkarmak, insan, kedi vb. sözkonusuysa, sırtını tümsek duruma getirmek.
—Patol. Ense kamburu, yedinci boyun omurunun aşırı büyümesi. (Kaburgamsı enine çıkıntı azca çok belirgin bir kaburgaya dönüşür ve kol sinirağının alt köklerine baskı sebebi olabilir.)
—Zool. Kimi hayvanların sırtındaki organik çıkıntı. (Hecin devesinin kamburuyla, devenin iki hörgücü ve hörgüçlü öküzün kamburu, yağ birikintisidir.) || Bedenin çeşitli yerlerinde bulunabilen, azca ya da çok belirgin çıkıntı. || Omurga biçimi bozukluğu sonucu ortaya çıkan sırt çıkıntısı. || Deri altında sert oluşumların bulunmuş olduğu gövde bölümlerinde (beyin, baldır kemiği, vb.) belirgin bir şişliğin yol açmış olduğu deri altı hematomu.
♦ sıf. ve a. Sırtında ya da göğsünde kambur bulunan kimse için kullanılır: Kambur bir çocuk.
—Zool. Bizon, hörgüçlü öküz şeklinde, sırtında organik bir çıkıntı ya da kambur bulunan hayvanlar için kullanılır.
♦ be. Sırtını kamburlaştırmak: Kambur oturmak, yürümek.
1. Omurganın ya da göğüs kemiğinin biçiminin bozulmasıyla sırtta ya da daha seyrek olarak göğüste oluşan çıkıntı.
2. Bir eşyanın, bir yapının dışa doğru eğilmiş çıkıntılı kısmı.
3. Sorun, dert, yük: Bu harcama bütçemize yeni bir kambur daha ekledi.
4. Ayıp, utanç veren şey: Kamburum yok ki, çekineyim.
5. Kambur üzerine kambur, kambur kambur üzerine, güçlük, sorun ve tersliklerin üst üste gelmesi durumunda söylenir. || Kambur kambur, kambur kumbur, muntazam olmayan, eğri büğrü, yamru yumru. || Kamburu çıkmak, sırtında kambur oluşmak, eğilerek meydana getirilen bir işte çok çalışmış olmak; yaşlanmak. || Kamburunu çıkarmak, insan, kedi vb. sözkonusuysa, sırtını tümsek duruma getirmek.
—Patol. Ense kamburu, yedinci boyun omurunun aşırı büyümesi. (Kaburgamsı enine çıkıntı azca çok belirgin bir kaburgaya dönüşür ve kol sinirağının alt köklerine baskı sebebi olabilir.)
—Zool. Kimi hayvanların sırtındaki organik çıkıntı. (Hecin devesinin kamburuyla, devenin iki hörgücü ve hörgüçlü öküzün kamburu, yağ birikintisidir.) || Bedenin çeşitli yerlerinde bulunabilen, azca ya da çok belirgin çıkıntı. || Omurga biçimi bozukluğu sonucu ortaya çıkan sırt çıkıntısı. || Deri altında sert oluşumların bulunmuş olduğu gövde bölümlerinde (beyin, baldır kemiği, vb.) belirgin bir şişliğin yol açmış olduğu deri altı hematomu.
♦ sıf. ve a. Sırtında ya da göğsünde kambur bulunan kimse için kullanılır: Kambur bir çocuk.
sıf
1. Kamburlaşmış; eğilmiş, bel vermiş: Kambur sırtının ağrısı asla geçmezdi. Kambur duvar.
2. Kambur felek, talihe ve kadere sitem etmek için kullanılır.
—Oy. Kambur kâğıt, destenin dilediği yerden kesilmesini isteyen bir hilebazın, deste içine yerleştirdiği hafifçe bükülmüş kâgıt
1. Kamburlaşmış; eğilmiş, bel vermiş: Kambur sırtının ağrısı asla geçmezdi. Kambur duvar.
2. Kambur felek, talihe ve kadere sitem etmek için kullanılır.
—Oy. Kambur kâğıt, destenin dilediği yerden kesilmesini isteyen bir hilebazın, deste içine yerleştirdiği hafifçe bükülmüş kâgıt
♦ be. Sırtını kamburlaştırmak: Kambur oturmak, yürümek.
Kaynak: Büyük Larousse
kambur ingilizcesi
1. hump (in the back of a person or animal).
2. humpback, hunchback.
3. humpbacked, hunchbacked; stooped.
4. bulging, projecting.
5. bulge, projection.
-unu çýkarmak to hunch one´s back.
-u çýkmak
1. to become hunchbacked.
2. to be stooped (temporarily) after doing much bending and lifting.
- felek cruel fortune.
- üzerine kambur one trouble on top of another, one sorun after another.
- zambur/kumbur very hunchbacked; very stooped.
1. hump (in the back of a person or animal).
2. humpback, hunchback.
3. humpbacked, hunchbacked; stooped.
4. bulging, projecting.
5. bulge, projection.
-unu çýkarmak to hunch one´s back.
-u çýkmak
1. to become hunchbacked.
2. to be stooped (temporarily) after doing much bending and lifting.
- felek cruel fortune.
- üzerine kambur one trouble on top of another, one sorun after another.
- zambur/kumbur very hunchbacked; very stooped.
Kambur Balina (Megaptera novaeangliae)
Kambur olmamak için ne yapmalıyım?
Sagopa Kajmer feat. Toolz - Kambur Kelimat
YORUMLAR