Kan Nedir?

Kan Vücudun tüm dokularına, gereksindikleri gıda ve oksijeni taşıyan kırmızı sıvı. Bununla birlikte, organların işlevlerini yerine ...

Kan
Ad: kannedir.jpg


Vücudun tüm dokularına, gereksindikleri gıda ve oksijeni taşıyan kırmızı sıvı. Bununla birlikte, organların işlevlerini yerine getirebilmeleri için lüzumlu olan salgıları ve hormonları taşır ve dağıtır; dokuların bundan sonra ürünlerini toplar, karbon dioksidi akciğerlere taşır ve atık maddeleri böbreklere götürerek vücuttan atılmalarını sağlar. Kan, vücut ısısının belli başlı bir düzeyde tutulmasına ve başka vücut sıvılarının dengesinin korunmasına da destek sağlar. Vücut bir hastalığın saldırısına uğradığında kan, akyuvarları ve antikorlarıyla ilk müdafa hattını oluşturur. İşlevlerinden bir başkası da vücuttaki asit ve alkali oranında belirerek bir yükselmeyi önlemektir. Sıhhatli bir vücutta kanın bileşimi sabittir, fakat bir organ rahatsızlığında, bu vaziyet kan bileşimindeki değişimlerle kendini ortaya koyar. Kan, sarımsı bir plazma içindeki kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar), akyuvarlar ve trombositlerden oluşur. Plazma su, suda erimiş madensel tuzlar, organik maddeler (şeker, yağ, protein), hormonlar ve erimiş gazlardan oluşur. Kanın her mm3 ünde erkeklerde 5, hanımlarda 4 milyon alyuvar vardır. Bir alyuvarın kırmızı rengini veren, demir içeren hemoglobin maddesidir. Bu kırmızı hücreler, 120 gün yaşar ve devamlı yenilenerek ciğerlerden vücuda oksijen taşıma görevini yerine getirirler. Kandaki en iri cisimcikler olan akyuvarlar, sayıca alyuvarlardan bin kat azdır. üç ana grupta toplanırlar: monositler, lenfositler, granülositler. Akyuvarların temel işlevi, hastalıklarla mücadeledir. Bir hastalık hâlinde kandaki miktarları artar. Kandaki cisimciklerin en küçüğü olan trombositlerin yaşamları pıhtılaşmayı sağlamaktır. Türlü kan hastalıkları vardır.





MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi







  • Kan Hücreleri Nedir - Kan Hücrelerinin Yapısı ve Görevleri


  • Eşim ve bana ait kan grubum aynı olmasına rağmen bebeğimin kan grubu değişik, sebebi nedir?


  • Ufak kan dolaşımı ve büyük kan dolaşımını kim bulmuştur?




KAN a.
1. Dolaşım sisteminde dolaşarak organizmadaki tüm organlara ulaşan, onlara metabolizma için lüzumlu gıda ve oksijeni götürmüş olan, onlardan toplamış olduğu bundan sonra maddeleri boşaltma organlarına (böbrekler, akciğerler, ten) taşıyan diri sıvı madde. (Bk. ansik,. böl. Hematol.)

2. Nesil, soy: Yurtdışında, kendi kanından kimselerle karşılaşmanın sevincini yaşamak. Aynı kandan gelmek.




3. Kavga, harp: Senelerdir devam eden kan ve ateşe son vermek.

4. Yaralanan kimsenin öcü: Kanı yerde kalmamalı.

5. Kan ağlamak, bir yıkıma, sıkıntıya uğrama ya da zulüm ve baskı altında olma yüzünden büyük bir üzüntü, yakınma içinde bulunmak: Kuraklıktan tüm köyler kan ağlıyor. || Kan akıtmak, bir kazadan, sıkıntılı bir durumdan kurtulmanın karşılığı ya da adak olarak bir kurban hayvanı ya da horoz kesmek. || Kan akmak, kanlı bir çarpışma sonucunda pek çok insan yaralanmak ya da ölmek: Bu topraklar için az kan akmadı. Kan ak- maksızın, ölüm ya da yaralanma olmadan: Bu işin kan akmaksızın çözümünü isterim. || Kan alacak damarı bilmek, çıkar sağlama olanağının nerede ve kimde bulunduğunu kestirmek. || Kan aramak, kan istemek, öldürülen bir yakınının öcünü almaya çalışıyor olmak. || Kan bağı, aynı soydan gelme ya da aralarında kan akrabalığı bulunma. || Kan başına, beynine, tepesine sıçramak, çıkmak, çok fazla seviyede sinirlenip öfkelenmek. || (Birisini) kan boğmak, kanın beyne yapmış olduğu çok fazla tazyik yüzünden ölmek. || Kan çanağı şeklinde, çok kızarmış gözler için kullanılır. || Kan çekmek, sözkonusu bir kimseyse, akrabalarına karşı bir yakınlık duymak; yüz hatları ya da huyu ya da baba tarafınca gelenlerin yüzüne ve huyuna benzemek. || Kan çıkmak, herhangi bir anlaşamamazlık ya da kavga sonunda katliam işlenmek, kan dökülmek: Bu şekilde yapmış olursanız, işler kötüye varır, kan çıkar sonunda. || Kan davası, aralarına kan girmiş iki ailenin kanlarının öcünü karşılıklı olarak kanla alabilmek istemesi. (Bk. ansikl. böl. Ed.) || Kan dökmek, bir kimseyi yaralamak ya da öldürmek, canına kıymak: Gençliğinde çok günah işlemiş, çok kan dökmüştü. || Bedenin bir yerinden, bir yaradan vb. kan gelmek, kan akmak, kanamak. || Kan şeklinde, kıpkırmızı. || (Birinden) kan gitmek, büyük aptestini yaparken kan gelmek; hanımlarda aybaşı-âdet şartları çok kanlı olmak. || Kan gölü, çok kan akıtıldığını ya da döküldüğünü vurgulamak için kullanılır: Ortalık kan gölüne dönüştü. || Kan gövdeyi götürmek, çok sayıda insan öldürülerek çok kan dökülmek: Önlemler alınarak bu duruma son verilmezse, daha çok kan dökülür. || Kan gütmek, bir yakınını öldürmüş olanı ya da onun yakınlarından birisini öldürmek için fırsat kollamak. || Kan ile kanun eylemek, öcünü ya da hakkını yasadışı yollarla alabilmek.|| Kan kesilmek, kıpkırmızı olmak.|| Kan kırmızı, kıpkırmızı; oldukça fena: Bu en minik torunu kan kırmızı çıkmış, ötekilerini de arat- mıştı. || Kan kusmak, çok sorun ve eziyet çekmek. || (Bihne) kan kusturmak, bir hiç kimseye çok fazla seviyede eziyet etmek, sorun çektirmek: Bana kan kusturduğun günleri asla unutur muyum? Kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek, eziyet ve sorun çekmekte bulunduğunu gizleyerek durumunu iyiymiş şeklinde göstermeye çalışıyor olmak. || Aralarında kan olmak, aralarına kan girmek, iki taraf ya da iki aile içinde kan davası bulunmak. || Kan oturmak, çarpma ya da sıkışma şeklinde bir nedenle vücudun bir yerinde damarın çatlamasıyla dokular içinde kan birikmek: Kapıya sıkışan parmaklarında üç tırnağının dibine kan oturmuştu. || Kan revan içinde, her yan kana batmış, kana bulanmış olarak. || Kan ter içinde kalmak, bir iş yapma ya da bir şeyle uğraşma sonucunda çok terlemek, bitkin ve perişan bir duruma düşmek: Yokuşu çıkmıştık, ama çoğumuz de kan ter içinde kalmıştık. || Kan tutmak, kan görmeye dayanamayıp bayılmak; katil sözkonusuysa, işlediği cinayetten sonrasında ne yapacağını bilememek, aklı başından gitmek. || Kan tükürmek, üzüntü ve sorun çekmek. || Kan yutturmak, sözkonusu bir iş ise, yapılıp bitirilinceye değin onu yapana çok büyük sıkıntılar vermek. || Kana boyanmak, bulanmak, kan içinde kalmak: üstü başı kana boyanmıştı. || Kana kan istemek, bir kimseyi öldürmüş olanın, öldürülerek cezalandırılmasını istemek. || Kana susamak, öldürerek intikam alma isteği ve tutkusu içinde olmak. || Kanı ağır, hitabı, davranışlarıyla hoşa gitmeyen, insanoğlunun içini bunaltan antipatik kimse için kullanılır. || Kanı bozuk, soysuz. || Kanı donmak, çok şaşırmak, ne yapacağını, ne edeceğini kestirememek. || (Bir hiç kimseye) kanı ısınmak, kam kaynamak, bir hiç kimseye karşı sevgi ve yakınlık duymak: Daha ilk görüşte ona kanım ısınmıştı. || Kanı içinde kalmak, bir kazancı elde edenlerin hiçbirine hisse vermemek.|| Kanı içine akmak, dert ve sıkıntısını dışa vurmaktan kaçınmak. || Kanı kanla yıkamak, öldüren birinden onu öldürerek öç alabilmek. || Kanı kaynamak, coşku içinde yerinde duramayacak seviyede hareketli olmak: O zamanlar yirmisindeyiz, hepimizin kanı kaynıyor, yasaklara kim uyar? || (Herhangi birine) kam kaynamak, bir hiç kimseye karşı içinde kuvvetli bir sevgi uyanmak. || Kanı kurumak, son aşama bıkmak, usanmak. || Kanı pahasına, ölümüne ya da yaralanmasına yol açacak bir sonucu göze ile birlikte. || Kanı sıcak, beraberce kolay ilişki kuran, kendini kolayca sevdirten cana yakın kimse için kullanılır. || Kanı yerde kalmak (kalmamak), öldürülen bir kimsenin öcü alınmak (alınmamak). || Kanına dokunmak, bir kimseyi kızdırmak, çok sinirlendirmek. || (Birinin) kanına girmek, bir kimseyi yoldan çıkarmak, büyük bir yıkıma ya da fena bir duruma uğratmak. || Kanına girmek, birisini öldürmek ya da öldürtmek. || Kanına susamak, bir kimseyi öldürme duygusu içinde bulunmak. || (Kendi) kanına susamak, ölümüne yol açabilecek tehlikeli ve çok fazla davranışlar içinde olmak, belasını aramak. || Kanında olmak, içinde, benliğinde bulunmak: Yardımseverlik onun kanında var. || Kanını emmek, bir kimseyi acımasızca sömürmek. || Kanını içine akıtmak, derdim ve üzüntüsünü hiç kimseye açmamak. || Kanını içmek, bir kimseyi öldürmek: Onu bilirim, kanımı içse yüreği soğumaz. || Kanını (ve/ya da iliğini) kurutmak, bir hiç kimseye çok eziyet yaparak onu canından bezdirip usandırmak. || Kanıyla ödemek, yapmış olduğu iş hayatına mal olmak, yaptığının cezasını hayatıyla ödemek


—Anat. Kan sistemi, kan içeren damarların tümü.


—Bakteriyol. Kan kültürü, bir kültür ortamına kan ekilmesi. (Bu yöntem, hastanın kanında bulunabilecek patojen mikropları araştırmaya ve mikropların niteliklerini saptamaya yarar.)


—Bot. Kan portakalı, az ya da çok kırmızı etli portakal. (Etinde ve kabuğunda an- tosiyanik pigmentlerin bulunmasıyla sarı portakaldan ayrılır. Tam kan portakallarının yanı sıra yarım kan portakalları da mevcuttur.


—Esk. sil. Kan oluğu, kesici silahlarda, tabanların bir ya da iki yüzündeki oluk.


—Fizyol. Kan dolaşımı - DOLAŞIM. || Kan hacmi, organizmanın tüm damarlarında bulunan toplam kan miktarı. (Bk. ansikl. böl.) || Atardamar kanı, kırmızı kan, oksijenli kan, solunum aygıtından vücudun tümüne oksihemoglobin şeklinde oksijen taşıyan kan. (Bu kan akciğer toplardamarlarında, kalbin sol yarısında ve genel dolaşımdaki tüm atardamar ağında mevcuttur.) || Toplardamar kanı, kirli kan, siyah kan, vücudun tümünden gelmiş olarak solunum organına yollanan oksijence yoksul, karbondioksitçe varlıklı kan. (Bu kan genel dolaşımda toplardamarlarda, kalbin sağ yarısında ve akciğer atardamarlarında mevcuttur; rengi kırmızı kanınkinden küçük oranda daha koyudur.)


—Folk. Kan kardeşliği, birbirleriyle arkadaş olan iki kişinin, karşılıklı kanlarını içerek ya da emerek oluşturdukları sahte akrabalık. (Bk. ansikl. böl.)


—Flematol. Kan grupları - GRUP. || Kan muayenesi ya da kan tahlili, kandaki öğelerin (hücreler, kan grubu, kimyasal maddeler) miktarını ve cinsini saptamak için meydana getirilen laboratuvar muayenesi. || Kan plazması — PLAZMA. || Kan sayımı, HEMOGRAM'ın eşanlamlısı. || Kan serumu - SERUM. || Kan sulanması, HEMODİLüSYON' un eşanlamlısı! Kan verme, tıbbi nedenle kullanılmak suretiyle kanını aldırma. (Verici kendisine de alıcıya da zarar gelmemesi için sıhhatli olmalıdır. Kan verme, herhangi bir tıbbi engel bulunmadığı takdirde, 18 ila 60 yaşındaki kişilerce yerine getirilebilir. Küçüklerin kan verebilmesi için ana -babanın yazılı iznine gerek kalmıştır.) [Bk. ansikl. böl.] || Kan yapımı, HEMATOPOYEZ' in eşanlamlısı || Sık kan verme. Art arda pek çok kez alyuvar nakli yapma (tam kan, yoğunlaştırılmış alyuvar süspansiyonu).


—Kan hücrelerini (akyuvarlar, trombositler) ya da plazmayı art arda pek çok kez verme.


—Kasapl Kan çukuru, mezbahalarda kesilen hayvanların kanlarının biriktirildiği kuyu.


—Med. huk. Kan hısımlığı - HISIMLIK.


—Patol. Kan çıbanı. Sarı stafilokokların yerleşmesiyle deride ve derialtı hücre dokusunda irin şeklinde ortaya çıkan ve kıl folikülünden lanan lezyon; bu lezyonların bir arada ya da art arda ortaya çıkmasıyla belirgin hastalık. (Bk. ansikl. böl.) || Kan işeme, kanlı idrar çıkarma. (Eşanl. HEMATüRİ.) [Bk. ansikl. böl.] || Kar kanseri, LÖSEMİ'nin eşanlamlısı! an betmek, iç ya da dış kanama sonucu, damarlardaki kanın yaşamı tehlikeye sokacak oranda dışarı akması.|| Kan kusma, kusma esnasında ağızdan kan gelmesi. (Eşanl. HEMATEMEZ.) [Bk ansikl. böl ] || Kan pıhtılaşması - PIHTILAŞMA. || Kan tükürme, HEMOPTİzi'nin eşanlamlısı! Kan zehirlenmesi, mikrop toksinlerinin ya da zehirli maddelerin kana karışmasından ileri gelen hastalık şartları.|| Kanda alkali, kan pH'sinin artmasıyla (pH 7,43 üstüne çıkar) sonuçlanan alkaloz şartları. || Kanda alkol. (Bk. ansikl. böl.)


—Seram. Kan rengi, bakır içeren bir sırın indirgen atmosferde pişirilmesiyle elde edilmiş alevli kırmızı. (Bir takım çin seramikleri Kangksi döneminde tam olarak tutturulan bu tonun inceliği ve yoğunluğuyla ünlüdür.)


—Ted. Kan alma, tıbbi amaçlarla vücuttan bir miktar kan boşaltma. (Bk. ansikl. böl.) || Kan çekici ilaç, deriyi irkilterek kanı, hasta mıntıkadan örteneklerin başka bir yerine yöneltmeye yarayan ilaç. || Kan çekme tedavisi, deride mahalli irkiltme yaparak, hasta bölgenin kanını örteneklere yöneltmek için kullanılan tedavi sistemlerinin-,metotlarının tümü. (Bk. ansikl. böl.) || Kan iğnesi, kansızlıkların tedavisinde vücuda şırınga edilerek verilen ilaç (demir eriyiği, karaciğer özütü vb.). || Kan nakli, hastaya, kanama ya da hastalık sonucu eksilen kanı ya da kan ürünlerinden bir ya da birkaçını verme işlemi.


—Tıp. Kan bankası ya da kan merkezi - BANKA. || Kan değişiklik yapma, bir hastanın kanının bir kısmını ya da tümüne yakınını uygun bir vericiden alınan eşit oranda düzgüsel kanla değişiklik yapma. (Erişkine ender olarak uygulanan kan değişiklik yapma işlemi yenidoğana sık uygulanır. Bilhassa anne-dölüt arasındaki alyuvar uyuşmazlığından ileri gelen hemolitik hastalığın tedavisinde çok yararlı bir yöntemdir.) || Çizerek kan alabilmek, ten üstüne çizik atarak kan alma yöntemi.


—Vet. Kan işeme, böbreklere kan oturması hallerinde, zehirli maddelerin ya da mikropların niçin olduğu akut böbrek ilti haplarında, akut ya da süreğen idrar torbası iltihaplarında, idrar sisteminde taş ve ur bulunduğunda, purpura denen ten hastalıklarında, üretra travmalarında görülür.

Bilinmeyen nedenlerle sığırın kan işemesi (“kanamalı idrar torbası iltihabı†da denir) klinik olarak aralıklı kan işeme, ateş- siz ve çoğu zaman yavaş evrimli, anatomik olarak da idrar torbasında ülserli ve veje tatif lezyonlaria belirgin bir hastalıktır. Bir takım bölgelerde yerleşik olarak mevcuttur. Sebebi bilinmemekle birlikte, toprağın içeriğiyle bağıntılı olduğu sanılmaktadır. Toprağın iyileştirilmesi (nemli çayırlarda akaçlama, kireçleme, cüruf serpilmesi) şiddetli olduğu bölgelerde hastalıkta azalma ve gerileme elde etmiştir.


—Zool. Kan boşluğu, eklembacaklılarda iç organları çevreleyen genel boşluk. (Atardamarlar bu boş bölüme açılır ve kalp çevresi sinüsleri de bu boş bölüme bağlanır.) | Kan gözesi, Kan yapmakla görevli hücre. (Böceklerde kan gözeleri genel gövde boşluğunda dağınık halde mevcuttur.)


—Zootekn. Kan katma, kan tazeleme, türlü nedenlerle pozitif yönde karakterleri gerilemeye yüz tutmuş herhangi bir sürüye (sığır, koyun), bu gerilemeyi önlemek için, aynı ırktan olan ve üstün özellikler taşıyan başka bir sürüden (çoğu zaman o ırkın anavatanındaki bir sürüden) adam damızlıklar getirip katma işlemi. || Kan unu, mezbahalarda kesilen hayvanların taze kanının kurutulmasıyla elde edilmiş ve bolca oranda sindirilebilir azotlu (kuru maddenin % 65'i) madde ihtiva ettiği için hayvan yemi yapımında kullanılan ürün.


—ÂNSİKL. Cez. huk. Kan gütme, adam öldürme suçlarında ağırlatıcı nedendir Kan gütme amacıyla işlenen adam öldürme suçuna, ölüm cezası verilir (Türk Cez. k. md. 450/10). Kan gütme, öldürülenin öcünü alma amacıyla ve yalnızca kan gütme sebebiyle adam öldürme suçunun işlenmesidir. İntikamı alınması fikredilen kişiyle bir akrabalık bağının bulunması koşulu aranmaz; ağırlatıcı niçin için intikam alma amacıyla adam öldürme yeterlidir. Kan gütmenin ağırlatıcı niçin sayılması, kan davalarını önlemeye yöneliktir. Yasa koyucu, bu nedenle işlenen adam öldürme suçları için ölüm cezası verilmesini öngörerek cezanın korkutma işlevinden yararlanmak istemiştir. Fakat, yalnızca ceza korkusuyla kan davalarını önlemek güçtür. Kan davası, şahsi intikam anlayışının ve feodal cemiyet sürecinin kalıntılarından biridir. (ÖLDüRME.)


—Ed. Türk edebiyatında kan davasını mevzu edinen gerçekçi yazarlar olayın taşımış olduğu sertlik öğesini ayrıntılarıyla sergilediler R.N. Güntekin Kan davası (basılışı 1962) romanında, bir öğretmenin iki köy içinde devam eden düşmanlığı nasıl sona erdirdiğini anlatır. Çocuğun intikam alma yolunda suça nasıl itilmiş olduğu Yaşar Kemal'in Yılanı öldürseler (1976) romanının mevzusudur. Yazarın Demirciler çarşısı cinayeti (1973), Yusufçuk Yusuf (1975) romanları ise kan davasının yol açmış olduğu korkuyu ele alır; fakat toplumsal seviye değişirken kan davasını sürdüren iki ailenin evlatlarının, çıkarları sebebiyle bir ortaklığın yönetim kurulunda bir araya da gelebildiklerini gösterir.


—Fizyol. Kan hacmi, yuvar hacmi ile plazma hacminden oluşur. Toplam kan hacminin saptanması için en uygun yöntem bu iki hacmi ayrı ayrı ölçerek toplamını almaktır. Ölçümlerin temeli sulandırma ilkesine dayanır ve plazma ile yuvar hacimlerinin ayrı ayrı saptanmasında çoğu zaman radyoizotoplarla işaretlenmiş insan alyuvar ve plazması kullanılır. Normalde toplam kan hacmi erkekte 68 ml/kilogram, hanımda 66 ml/kilogram'dır.


—Folk. Eski Türkler'de kan kardeşliği çok önemliydi ve kişilere gerçek kardeşlerin hak ve görevlerini yüklerdi. Kan kardeşi olmak isteyenler boyun önünde kollarını çizerek kanlarını yemin' kabı'na akıtır, kımız, süt ve şarapla karışmasını sağlayarak içerlerdi. Bir süre sonra at, kılıç ve kız kardeşlerini değişiyor, bu şekilde antlı adaş ya da moğol dönemindeki adıyla anda, şu demek oluyor ki kan kardeşi olurlardı. Aynı oba ya da boydan olmayanlar da kan kardeşi olabilirlerdi. Kan kardeşliği fakat ölümle sona ererdi. Kan kardeşleri birbirlerine olmasıyla birlikte, birbirlerinin ailelerine karşı da mesuliyet taşırlardı. Garp Türkleri'nde bu töre giderek ortadan kalkmıştır. Günümüzde gelenekselliğini korumuş olan bir takım yörelerde rastlanmaktaysa da eski ehemmiyet ve anlamını yitirmiştir.


—Hematol. Kan atardamarlarda kırmızı, toplardamarlarda koyu kırmızıdır, iki kısımdan oluşur: sıvı kısım, şu demek oluyor ki plazma ve asıltı halinde şekilli elemanlar; alyuvarlar (eritrositler), akyuvarlar (lökositler) ve trombositler (plaketler). Şekilli elemanlar toplam kan hacminin % 45'i dolayındadır (hema- tokrit). Plazmadaysa su, madensel tuzlar, şekerler, yağlar, proteinler, vitaminler ve hormanlar mevcuttur. Plazma pıhtılaştıktan sonrasında, fibrinojeni yitirir ve seruma dönüşür. Toplam kan hacmi erkekte 4,7 ± 1 litre, hanımda 3,7 +. 0,8 litredir. Bu hacim izotonik seyreltme yöntemiyle ölçülür.


*Kan verme. Kan verme işlemi şu evrelerden geçer: vericinin kabulü, kaydı, doktor muayenesi, kan alma ve hafifçe bir yiyecek. Kan, dirsek kıvrımında damara iğneyle girilerek alınır, alma süresi bir çok dakikadır. Kan plastik torbada ya da bir şişede toplanır. Sonrasında 4 °C'ta saklanır. Kan alma erkekte yılda 5 defayı, hanımlarda 3 defayı geçmemeli, araları minimum 2 ay olmalıdır. Alınacak kanın miktarı, alt tarafta sayılan muayenelerin yapılması için alınan kan haricinde 400 ml'yi geçmemelidir. Yapılacak araştırmalar şunlardır: hemoglobin ya da hematokrit oranının ölçülmesi, kanda frengi emaresi aranması, HBs antijenin aranması, ABO ve rhesus sitmeleri- ne bakılırsa kan grubunun belirlenmesi. Kan vermenin tehlikesi yoktur Kan hacmindeki eksilme ödünleyici mekanizmalarla hemen yerine getirilir (saatte 40-80 mİ su ve protein damar dışı ortamdan damar içi ortama geçer). Alyuvar kaybı, kan yapımı bakımından önemsizdir, genel olarak 3 hafta içinde giderilir.


—Patol. Kan çıbanı bir kabartı ile başlar, kabartının tabanı yayılıp genişler, sertleşir, kızarır, ortasında ince kabuklu morumsu bir kafa oluşur ve çıbanın tümü bir güvercin yumurtası kadar büyüyebilir. Beşinci ve sekizinci günler içinde kafa beyazlaşır, ten incelir, ülserleşir ve içinde irinle beraber ölü bir doku hacmi oluşur; çıban- aslı denilen ve folikül çeperiyle üstderi sfa- selinden oluşan bu ölü doku olgunlaştığında çevresi zedelenmeden çıkarılmak ister, irin akması iki üç gün sürer, açılan yara kapanır, yerinde bir süre sonrasında normale dönüşecek olan sert bir kütle kalır. Yara yeri nedbeleşir.

Kan çıbanı çok iri ve çok ağrılı ise fakat o süre yarılarak açılmalıdır. Mahalli tedavi, üstüne antiseptikler, kollargol ya da antibiyotik merhemleri sürülerek yapılır. (Islak pansuman ve sparadrap kullanılmamalıdır.) Genel tedavide antibiyotiklere başvurulur.

Kan çıbanı vücudun her yerinde çıkabilirse de bilhassa ensede, yüzde, bacaklarda ve kabaetlerde görülür. üst dudak ve burun kanadındaki kan çıbanları bilhassa tehlikelidir. Bu tür durumlar çok büyük ve şiş olabilir ve ağır ihtilatlara yol açabilirler: yüzde kötücül stafilokoksi, kovucuklu sinüslerde flebit ve tromboz. Bu yüzden acil ve yoğun bir tedavi gereklidir. Pek çok kan çıbanı bir arada bulunursa antraks oluşturur.

Kan çıbanları, bilhassa art arda çıkarsa ve yinelenirse hastada diyabet olup olmadığı araştırılmalıdır. Böyle çıkan kan çıbanlarının tedavisi zor olsa gerek. Sarı stafilokokların bulunmuş olduğu ten ve mukoza alanları iyice araştırılmalı ve dezenfekte edilmelidir (burun-yutak ve özelllikle burun arkası [geniz]; apış arası [makat kenarları]; eski kan çıbanlarının nedbeleri). Aşı tedavisi denenebilir. Eski minik tedavi sistemleri,metotları (C ve B vitaminleri, bira mayası, bakır tuzları) büsbütün etkisiz değildir. Antibiyotikler çoklu çıbanlar için tam tedavi sağlayamaz.


* Kan işeme hastalıklardan (nefrit, purpura, kan sulandırıcılarla tedavi, vb.) ya da travmalardan ileri gelebilir. Doğru teşhise varabilmek için bir takım tahlil yapmak gerekir. "3 kadeh†deneyinde idrarın başlangıcı birinci kadehe, neredeyse tümü ikinci kadehe, sonu da üçüncü kadehe alınır: eğer kan her üç kadehte de aynı renkteyse, kan işeme “topyekûnâ€dur ve böbrek kökenlidir: yalnız birinci kadeh renkliyse prostat kökenlidir; yalnız son kadeh kırmızıysa idrar torbası kökenlidir Kan işeme esnasında meydana getirilen sistoskopi, idrar torbasında lezyon olup olmadığını saptayarak kanamanın yerini belirler; üreter ağzında kan fışkırması görülürse kanın böbrekten geldiği anlaşılır. Damar için şırın- galı ürografi, muhakkak yapılması ihtiyaç duyulan tamamlayıcı bir incelemedir.


* Kan kusma,
genellikle kırmızı, nadiren siyah olan kusmuk kanı, çoğu zaman kanayan bir onikiparmak bağırsağı ülserinin, bir mide kanserinin ya da kapı toplardamarı hipertansiyonu yüzünden yemekbo- rusunda varis yırtılmasının işaretidir.


* Kanda alkol,
alkollü içkilerin alınmasından ileri gelir ve sarhoşluk belirtilerinin ortaya çıkmasına niçin olur. Litrede 0,50 g'ı aşmayan alkol oranı çoğu zaman davranışlara yansımaz. Meydana getirilen ince hesaplar kandaki alkol miktarının 0,80 g'ın üstüne çıkmış olduğu süre trafik kazası olasılıklarının 10 kat arttığını göstermiştir. Kanda alkol oranı alkol alındıktan 45 ila 60 dakika sonrasında en yüksek düzeye ulaşır, ondan sonrasında saatte litre başına 0,12 ile 0,20 g içinde düşmeye başlar. Şu demek oluyor ki oldukça fazla alkol alındıktan 3 ya da 4 saat sonrasında dahi suçlu durumuna düşme olasılığı vardır.

Kanda alkol oranının yükselmesi önemsiz de olabilir; bu vaziyet süreğen alkolizmin araştırılması ve izlenmesi bakımından güçlük yaratır. Onun için uzun bir süre içinde çok oranda alkol alındıktan sonrasında serumdaki oranı yükselen bir enzim olan gama-glütamil-transpeptidazın ölçülmesi daha doğrudur, çünkü, bu artış süreğen alkolizmin karaciğerde niçin olduğu lezyonlardan kısa süre önce gerçekleşir. Özgül olmamakla beraber averaj alyuvar hacminin (O.A.H.) artması da süreğen alkolizmin yararlı göstergelerinden birisi sayılabilir.


—Ted.

*Kan alma, genel kan alma, dirsek kıvrımının iç tarafında bulunan yüzeysel bir toplardamara kalınca bir iğne sokularak yapılır. Bu yolla 500 ml'ye kadar kan elde edilebilir. Eskiden bu teknik çok kullanılırdı ve geçerli ender tedavi sistemlerinden-,metotlarından biriydi. Bugün bilhassa akut akciğer ödeminin tedavisinde, alyuvar çoğaltmada ve birincil hematokromatozda kullanılır.

Mahalli kan alma minik damarlardan yapılır ve bundan ötürü bir noktada kan toplanarak oradan boşaltılmaya çalışılır (sülük tutma, hacamat). Bu yöntem bundan sonra kullanılmaz oluşmuştur.


• Kan çekme tedavisi değişik yollarla gerçekleştirilir: kuru ya da nemli ovuşturma (alkol emdirilmiş eldivenle), kasılmış kasların tedavisinde kullanılır; kuru ya da nemli lapalar, trakeit ve larenjitlerde önerilir; keten unuyla (kolay ısı) ya da hardal unuyla (irkiltme ve damar genişletme) meydana getirilen yakılar yakılır; bu nedenle şişe çekme bundan sonra kullanılmamaktadır.

Kan çekme tedavisi, antibiyotik ve an- tienflamatuar ilaçların ortaya çıkmasıyla önemini yitirmiştir.


* Kan nakli 1900'de Landsteiner tarafınca ABO sisteminin keşfi ve bağışıklık hematolojisinin gelişmesi yardımıyla kanların uyuşma kuralları saptanabildi ve bunların özenle uygulanmasıyla kan naklinde etkinlik ve güvenlik sağlandı. Seçici ve akılcı bir kan nakli tasarlamayı ve gerçekleştirmeyi elde eden hızla gelişen teknolojinin evrimi üç evreye ayrılabilir.

1943'ten önceki ilk evrede kullanılan yöntem koldan kola nakildi. Bu tarihte iki İngiliz araştırmacı kanın cam şişelerde, 4 °C'ta 21 gün saklanabilmesini elde eden pıhtılaşma önleyici bir çözelti geliştirdi. O tarihten sonrasında, böylelikle gizlenen kan daima ve her yerde el altında bulun- durulabildiğinden, nakil işini uygulayanlar, acil ve büyük oranda kan nakli için vericileri başka yere götürme zorluğundan kurtuldular. Hastane servislerinin yakınındaki merkezlerde depolanan kan, bilhassa cerrahi müdahale, iç hastalıkları ve hanım hastalıkları esnasında ortâya çıkan kanamaların tedavisinde çok kıymetli hizmetler görmüş oldu.

Kan naklinin üçüncü evresi, plastik torbaların ve az ısılı (-30°C ile -80°C arası) dondurucuların ortaya çıkmasıyla başladı. Kanın plastik torbalara konması, bakterilerle bulaşma riskini ortadan kaldırdı, merkezkaçlamayla da kanın hızlı bozulabilen türlü bileşenlerine (alyuvarlar, trombositler, plazma, hemofiliyi önleyici A etmenini içeren kriyopresipite) ayrılması olanağı sağlandı. Bu son ikisi (plazma ve kriyopresipite) az ısıda dondurularak aylarca saklanabilir. Birazcık değişik teknikler kullanarak aynı yöntemlerle alyuvarları, daha kısa süreyle de trombositleri saklamak olanağı vardır.

Böylelikle, kan nakli istenilen biçimlerde kullanılır hale geldi. Günümüzde, bir hastaya, bir tek kendinde noksan olan bir kan öğesi ya da öğeleri (mesela, kansızlık çeken bir hastaya derişik alyuvarlar) minik hacimde verilebilmektedir. Eskiden, gereksiz, hatta kimisi dayanılmaz olan öğelerle beraber verilen tam kan, dolaşıma yük olma tehlikesi yaratıyordu.

Öte taraftan, kullanılan fiziksel-kimyasal teknikler, plazmayı ilkin dondurarak kurutmayı, sonrasında başlıca bileşenlerine (bilhassa albümin, dondurularak kurutulmuş hemofiliyi önleyici A etmeni, RRS.B., immünoglobülinler) ayırmayı ve deriştirme- yi başardı. Böylelikle, tam kanın etkili olamadığı eleman eksikliği hastalıkları başarıyla tedavi edilebildi.

Bundan başka "ayırıcı" ismi verilen makineler, vericiden nispeten büyük oranda plazma, akyuvar ya da trombosit (sitaferezler) ayırıp alabilmektedir. Yalnız akyuvar ve trombositlerden oluşan bu derişik yuvarlar, belli başlı alanlarda, bilhassa akut lösemilerin tedavisinde kullanılmaktadır.

Tam kan (gitgide daha az kullanılmaktadır) ve derişik alyuvar naklinin gayesi oksijenlenmedeki yetersizliği gidermektir; bu yüzden en başta kanamalardan doğan kansızlıklar olmak suretiyle kansızlıklarda kan nakli yapılabilir. Taze dondurulmuş plazma, giderek daha az kullanılan kuru plazma, türlü yoğunluklarda albümin, tam kan hacmi yetersizliklerinde (kanamalar) ya da kısmi yetersizlik (mesela geniş yanıklar) hallerinde kullanılmaktadır. Albüminin kılcaldamarlar içindeki onkotik basıncın korunmasında mühim rol oynadığı bilinmektedir. Bu ürünler cerrahiye ve iç hastalıklara ilişkin reanimasyonlarda büyük hizmet görmektedir. Derişik akyuvarlar, lösemilerin ve bir takım kanserlerin tedavisi esnasında kazara ya da tedavi yüzünden ortaya çıkan agranülositozlarda kullanılır. Derişik trombositlerse, trombositleri azalmış hastalardaki kanamaları önlemek ya da bunlarla savaşmak için gereklidir. Pıhtılaşmayla ilgili parçalar (hemofiliyi önleyici A etmeni ve RRS.B.) kan pıhtılaşmasındaki doğuştan ya da edinşel yetersizlikleri gidermek için kullanılır, immünoglobülinlere erişince, bunların hayvansal immünoglobülinlere oranla daha az tepki yarattıklarını ve yenidoğanda görülen hemolotik hastalığın önlenmesinde anti -Rhesus immünoglobülinlerin kullanıldığını söylemek yeter.


*Kan naklinin yol açmış olduğu afetler. Bağışıklık öğelerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan hemolitik hastalık ve virüslü hepati- tin ortaya çıkması kan naklinin yol açabileceği iki büyük afettir. Kan uyuşmazlığından doğan hemolitik afetin klinik neticeleri, vericiden alınarak hastaya verilen alyuvarların tahrip olma hızı ve derecesiyle ölçülür. Bilhassa ABO uyuşmazlıklarında görülen akut damar içi hemoliz, damarsal bir kolaps tablosu yaratabilir. Bu konuyu, bir çok gün içinde, idrar çıkarmanın tamamen durmasına yol açan ve kimi zaman ölümle sonuçlanan bir böbrek hastalığı izler. Genellikle aykırı bir antikora bağlı damar dışı minik bir hemoliz, çoğu zaman kan naklinin ertesi gün, özgür bilirübinin arttığı bir sarılıkla kendini belirgin eder.

Karaciğer iltihabına yol açan B virüsünün işaretleyicilerinden birisi olan HBS antijeninin bulunması, bu virüsü süreğen taşıyan vericileri ayıklama olanağı elde etmiştir. Buna karşılık ne A ne B virüsü için hemen hemen hiçbir işaretleyici bulunamadığından, kan nakli sonrası hepatitlere niçin olduğu malum bu virüsü taşıyanları vericiler arasından ayıklamak kabil değildir.

1980'lerden başlayarak bu iki tehlikeye, ölümcül oluşu sebebiyle ön plana çıkan bir üçüncüsü eklendi. 1980'den, kati önlemlerin alındığı 1985 yılına kadar bir çok insan, hasta kan ya da temiz olmayan enjektörler yüzünden AİDS virüsü aldı. Bilhassa, pek çok kişiden alınmış konsantre kan nakilleriyle tedavi gören hemofili hastaları, başlı başına bir risk grubu oluşturdular.


Kaynak: Büyük Larousse




kan

isim


1 . Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini elde eden plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı:

"Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı."- Ö. Seyfettin.

2 . mecaz Soy.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

kana boyamak (ya da bulamak)

kan ağlamak

kan akıtmak

kan akmak

kan alacak damarı bilmek

kan alabilmek

kana susamak

kan başına çıkmak (ya da sıçramak)

kan beynine çıkmak

(birisini) kan boğmak

kan çanağı şeklinde

kan çekmek

kan çıkmak

kan dere şeklinde akmak

kan dökmek

kan gelmek

(birinden) kan gitmek

kan gövdeyi götürmek

kan gütmek

kanı başına çıkmak (ya da sıçramak ya da toplamak)

kanı donmak

kanı ısınmak

kanı içine akmak

kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar

kanı kaynamak

(herhangi birine) kanı kaynamak

kanı kurumak

kanına dokunmak

(birinin) kanına ekmek doğramak

kanına girmek

(kendi) kanına susamak

(bir şeyin) kanını emmek

kanını içine akıtmak

kanını kaynatmak

(birinin) kanını kurutmak

(birinin) kanını yerde koymak

kanı sulanmak

kanı temizlenmek

kanıyla ödemek

kan istemek

kan yitirmek

(herhangi birine) kan kusturmak

kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek

kan olmak

(aralarında) kan olmak

(vücudun bir yerine) kan oturmak

kan revan içinde (kalmak)

kan tere batmak

kan ter içinde (kalmak)

kan tutmak

kan vermek

kan yürümek

Birleşik Sözler

kan akçesi

kan aktarımı

kanayaklı

kan bağı

kan bankası

tansiyon

kan bilimci

kan bilimi

kan çıbanı

kan davası

kan doku

kan dolaşımı

kan grubu

kan kanseri

kan kardeşi

kan kaybı

kan kırmızı

kan nakli

kan parası

kan plazması

kan portakalı

kan taşı

kana kan

kardeşkanı

kardeş kanı

tavşankanı


kan ingilizcesi


1. blood.

2. hem-, hemo-, hemi-, haem-, haemo-.

3. hemic, hematic.

4. lineage, family.


-ý aðýr

1. dull and boring by nature.

2. sluggish by nature.


- aðlamak to shed tears of blood, be deeply distressed.

- akçesi blood money, wergeld.


- akýtmak

1. to sacrifice an animal.

2. to shed blood.


- akmak for blood to be shed.

- akmaksýzýn without bloodshed.

- akrabalýðý blood relationship, consanguinity.

- aktarýmý blood transfusion.

- aktarmak /a/ to give (someone) a blood transfusion.

- alacak damarý bilmek to know where to turn for help.

- alma med. bloodletting.

- alabilmek /dan/ to take blood (from), bleed.

- aramak to be out for blood.

- baðý blood tie.

- bankasý blood bank.

- basýmý path. congestion.

- basýncý blood pressure.

- basýncý yüksekliði high blood pressure, hypertension.

- baþýna sýçramak/

- beynine çýkmak/vurmak to get or have one´s blood up, see red, blow one´s top.

- boþalmak to hemorrhage.

-a boyamak/bulamak /ý/ to wreak carnage in (a place).

-a boyanmak/bulanmak to be covered with blood.

-ý bozuk corrupt or evil by nature.

- cisimciði blood corpuscle.

- çanaðý şeklinde bloodshot (eyes).

- çekme med. dry cupping.

-ý çekmek /a/ to resemble (a parent) (in looks and in character).

- çýbaný boil, furuncle.

- çýkar. Blood will flow./There will be a big fight.

- çýkmak for blood to be spilled.

- dalgasý rush of blood to a part of the body, flush.

- damarý blood vessel.

- davasý blood feud, vendetta.

- deðiþtirme med. exchange transfusion.

-ý dindirmek to stanch blood.

-ýna dokunmak /ýn/ to make (one´s) blood boil.

- dolaþýmý/deveraný circulation of the blood.

-ý donmak to be shocked, be horrified.

- dökmek to shed blood.

- dökücü bloodthirsty.


-ýna ekmek doðramak /ýn/

1. to be glad that one özgü caused (another´s) death.

2. to benefit by having caused (another´s) misfortune.


-ýný emmek /ýn/ to exploit (someone) unmercifully.

- gelmek to bleed.


-ýna girmek /ýn/

1. to have (someone´s) blood on one´s hands.

2. to deflower (a girl).

3. to damage, destroy.


- gitmek /dan/ to bleed (while defecating or menstruating).

- gövdeyi götürmek for much blood to be shed, for many people to be killed.

- grubu blood group, blood type.

- gütme blood feud, vendetta.

- gütmek to seek blood vengeance, engage in a vendetta.

- hücresi blood cell.

-ý ýsýnmak /a/ to warm to, feel affectionate or sympathetic towards (someone).

-ýný içine akýtmak/

-ý içine akmak to hide one´s sorrows.

- iðnesi hypodermic injection of blood-building medicine.

- istemek to be out for blood, want blood revenge.

- iþeme hematuria.

-a kan! Blood for blood!/Death to the murderer!

-a kan istemek to want blood revenge.

-ý kanla yýkamak to exact blood revenge.

- kardeþi blood brother.

- yitirmek to lose blood.

- kaybý loss of blood.


-ý kaynamak

1. to be full of beans, be full of pep.

2. /a/ to feel a sudden rush of affection for (someone).


-larý kaynaþmak to come to like each other very quickly, become good friends in no time.

- kesici styptic, hemostatic.

- kýrmýzý blood-red, crimson.

-ý kurumak to be exasperated.

-ýný kurutmak /ýn/ to exasperate, vex.


- kusmak

1. to vomit blood.

2. to be extremely pained or grieved.


- kusturmak /a/ to oppress unmercifully.

- kusup kýzýlcýk þerbeti içtim demek to hide one´s sufferings from others.

- lekesi blood stain.

- merkezi blood transfusion center.

- muayenesi law blood kontrol (to determine paternity).

- nakli blood transfusion.

- olmak for murder to take place. (aralarýnda)

- olmak to be involved in a blood feud.

-ýnda olmak to run in the blood of, be in one´s blood.

- oturmak /a/ to have a subcutaneous hemorrhage.

- oturmasý subcutaneous hemorrhage.

-ýyla ödemek /ý/ to hisse with one´s life (for).

-ý pahasýna at the cost of one´s life.

- pýhtýlaþmasý blood coagulation.

- portakalý blood orange.


- revan içinde

1. bleeding profusely.

2. covered with blood.


-ý sýcak outgoing, friendly, warm, sociable.

-ý soðuk unsociable, reserved, cold.

-ý sulanmak to


KANAMA a. Kanın damardan dışarıya akması. (Eşanl. HEMORAJİ.) [Bk. ansikl. böl. Patol.)


—Hematol. Kanama zamanı, kulakmemesi aşı bıçağı ile delinerek ya da durağan tazyik altında önkol çizilerek meydana gelen "standart yara" kanamasının durması için geçen süre. (Bk. ansikl. böl.)


—Nörol. Beynimiz kanaması, kanın beynimiz dokusu içine yayılması. (Bk. ansikl. böl.) || Beynimiz-beyin zan kanaması, kanın beynimiz dokusu ile örümceksizar altı aralığa yayılması. (ilk kanama odağı ya beynimiz kabuğunda oluşup sonrasında beynimiz zarına açılır ya da ilkin beynimiz zarında oluşup sonrasında beyinde odaklaşır. Her iki durumda da klinik emareler, bir beynimiz zarı sendromu ile, beynimiz kanamasında görülenlere benzer sinirsel işaretleri beraber kapsar.) || Beynimiz zarı kanaması, sertzar ile örümceksizar içinde bulunan örümceksizar altı aralığa kan yayılması. (Bk. ansikl. böl.)


—Patöl. Dış kanama, kanın.yücudun dışına yayılması. || iç kanama, kanın dokuların içine ya da organların arasına akması şeklinde kanama. (Ama iki türlü kanama bir arada da olabilir.)


—ANSİKL. Hematol. Kanama zamanı, damar çeperlerinin niteliğine, hafifçe bir yaralamadan sonraki çeper kasılganlığına, bununla birlikte trombositlerin sayısına ve niteliğine bağlıdır. Bu süre normalde kulakmeme- si için 2-4 dakika, önkol için 5-8 dakikadır. Geçici uzamalar aspirin şeklinde ilaçların alımına bağlı olabilir.


—Nörol.

• Beynimiz kanaması. En tipik örneği, birdenbire felçle süregelen mercimeksi -kuyruklu çekirdeklere özgü atardamarların kanamasıdır. Hasta şiddetli bir başağ- rısı duyar, bir feryat atar ve bilincini yitirir. Bunun peşinden derin bir koma gelir ve lezyonun yerini saptamaya yarayan emareler ortaya çıkar. Emareler içinde en önde geleni, lezyonun karşı tarafındaki yarı felçtir. Hastalığın gidişi iyileşmeye doğru olsa dahi spazmodik yarı nüzul ve sözyitimi şeklinde ağır sekeller bırakır.

Kanama odağı ya beynimiz zarlarına açılır, bu takdirde beynimiz zarı kanaması olur; ya da beynimiz dokusunu parçaladıktan sonrasında karıncıklara açılır. Karıncıkların kanla dolması, çok trajik bir netice doğurur: ağır bir koma, yinelenen çırpınma nöbetleri, kol ve bacaklarda yaygın kasılma ve sonunda ölüm.

Kanama sınırı olan ise, beyinde bir pıhtı oluşur ve sanki beyinde bir ur varmış şeklinde emareler verir: şiddetliye yaygın başağrısı ve iki evreli bir koma, ilk evreyi izleyen bir toparlanma evresinden sonrasında ikinci evre ağırlaşarak gelir ve kafa içi hipertansiyonu belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Emareler, kanamanın yaygın ya da mahalli olmasına ve bilhassa tenama odağının yerine bağlıdır. Kanama alın, artkafa -yankafa, şakak, Luys cismi, karıncık çekirdekleri, Varol köprüsü ve beyincik bölgelerinde oluşabilir.

Beynimiz kanamasının en sık rastlanan sebebi yüksek tansiyondur. Fakat kafa -beyin travmaları, hemofili şeklinde kanamalı hastalıklar, kötücül endokardit, beynimiz tromboflebiti, kimi zaman de kan sulandırıcılarla meydana getirilen tedavi beynimiz kanamasının sebepleri içinde yer alabilir. Gençlerde, daima, damarlarda bir biçim bozukluğu araştırılmalıdır: anevrizma ya da anjiyom. Bu tür durumlar beyin-sinir cerrahisine başvurularak iyileştirilebilir.


*Beynimiz zarı kanaması. Kusma ve kafa dönmesinin eşlik etmiş olduğu birdenbire ve çok şiddetli baş- ağrısıyla kendini belirgin eder. Arkasından yarı dalgın bir koma yerleşir. Klinik muayenede ense sertliği, diri kemik-kiriş refleksleri, iki taraflı Babinski işareti ve beynimiz kabuğunun irkilmesine bağlı felçler şeklinde sinirsel emareler saptanır. Teşhis belden meydana getirilen ponksiyonla elde edilmiş beyın-omurilik sıvısının tüm kanlı ve pıhtılaşmaz olmasıyla kesinleşir.

Beynimiz zarı kanamasının pek çok sebebi olabilir: beyin-kafa travmaları, yüksek gerilim, enfeksiyon hastalıkları, zehirlenmeler, kan sulandırıcılarla tedavi. Gençlerde bir damar biçim bozukluğu, anjiyom ya da anevrizma, beynimiz cerrahisi lüzumlu olabilir düşüncesiyle özenle araştırılmalıdır.


—Patol. Kılcal ve toplardamarlardaki minik kanamalar emare vermez, ama atardamar kanamaları çok ağır sonuçlara (kanamaya bağlı şok tablosu) yol açabilir. Kanamanın durması, pıhtı oluşumu yardımıyla kendiliğinden gerçekleşebilir; bu tabii hemostaz direkt doğruya bir pıhtılaşma vakasıdır.


*Klinik emareler. En şiddetli dış kanamalar kırmızı kanın kesik kesik fışkırdığı atardamar kanamasıdır: kan akışı kendiliğinden durabilir; fakat pıhtı daima güçsüzdür ve yara tekrardan açılabilir. Toplardamar yaraları çoğu zaman hafifçe sayılır; kara kan yaradan tertipli bir biçimde akar (varis yırtılması); buna karşılık büyük toplardamarlardaki (boyun) yaralar nadir görülmekle beraber çok ağır sonuçlar doğurur

iç kanama emareleri, lezyonun yerine bağlıdır: dış gebelik patlaması kanama şokuna ve jinekolojik muayenede ince bir sızıya niçin olur; teşhis ve tedavi bakımından güç problemler yaratan sindirim sistemi kanamaları, kan kusma (hematemez) ve dışkıyla kan çıkarma (melena) şeklinde belirebilir. Sindirim sistemi kanamalarının en sık rastlanan sebepleri mide ve onikiparmak bağırsağı ülserleri, karaciğer sirozu ve kalınbağırsak urlarıdır. Mühim karın ezilmeleri karaciğer ve dalak yırtılmalarına yol açtığından kanın karın zarı içine akmasına niçin olabilirler.

Büyük çaptaki kanamaların tümünde tedavi, cerrahi girişimle kanın durdurulması haricinde, kaybedilen kanın kan nakli yapılarak kapatılması ve ihtimaller içinde bir pıhtılaşma bozukluğunu düzeltme şeklinde işlemlere de yer vermelidir.

Kaynak: Büyük Larousse


KANAMAK gçz. f.

1. Bedenin herhangi bir yerinden, bir yaradan söz ederken, kan gelmek, kan akmak: Burnu kanamak. Yarası durmadan kanıyor.

2. Geçmişteki içsel acılar sözkonusuysa, tekrardan tesirini duyurmak, depreşmek: O yara hâlâ kanıyor.


♦ kanatmak ettirg. f. Bir yerini kanatmak, onun kanamasına yol açmak ya da kanamasını sağlamak: Dikkat et, yüzünü kanatacaksın. Yılanın ısırdığı yeri bıçakla kesip kanatmak.


Kaynak: Büyük Larousse


kanama

isim
  • Kanamak işi, nezif:
"Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride küçücük sıyrıklar ve şişler."- R. N. Güntekin.


kanama ingilizcesi
  • bleeding, hemorrhage.


kanamak

(nesne almayan eylem)


1 . Vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek, kan yitirmek.

2 . mecaz (manevî acılar için) Tekrardan tesirini duyurmak, depreşmek.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

kanayan yara olmak


kanamak ingilizcesi
  • to bleed






  • Kan Hücreleri Nedir - Kan Hücrelerinin Yapısı ve Görevleri


  • Eşim ve bana ait kan grubum aynı olmasına rağmen bebeğimin kan grubu değişik, sebebi nedir?


  • Ufak kan dolaşımı ve büyük kan dolaşımını kim bulmuştur?


 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Kan Nedir?
Kan Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/48800d1463104669-kan-nedir-kannedir.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kan-nedir_19.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/kan-nedir_19.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content