Kekemelik nedir ? KEKEMELİK Kekemelik, çocuklarda çoğu zaman okul öncesi yaşlarda,konuşmaya başladıktan sonrasında ortaya çıkan bir uyum ve ...
Kekemelik nedir ?
KEKEMELİK
Kekemelik, çocuklarda çoğu zaman okul öncesi yaşlarda,konuşmaya başladıktan sonrasında ortaya çıkan bir uyum ve davranış bozukluğudur.Çocuk ilk aylarda çok güzel konuşurken yaşamış olduğu bir vakadan sonrasında takılarak konuşmaya,kekelemeye başlar. Kekemelik, eğer herhangi bir organik bozukluğa bağlı değilse, ruhsal kökenlidir. Ruhsal kökenli olmayan kekemelik ve konuşma problemleri bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabul edilemez.
Kekemelik çocuklarda 2-2,5 yaşlarından 12,5-15 yaşlarına kadar ortaya çıkabilen bir uyum ve davranış bozukluğudur.Erişkinlik döneminden sonrasında gençlerin kekeme olma ihtimali azalmaktadır. Çoğu zaman,çocuklarda ve 2-5 yaşları içinde ortaya çıkan kekemeliğin değişik sebepleri vardır.
Bu sebepler çok türlü olmakla beraber alt taraftaki şeklinde 4 ana başlıkta özetlenebilir.
-Travmatik yaşantılar ve korkular
- Yangın, deprem,sel şeklinde afetler
- Hayvandan korkma ( genel anlamda kedi ve köpek)
- Tüp patlaması, yapı çökmesi şeklinde vakalar
- Trafik kazaları
- Yakıcı hastalık ve ameliyatlar
- Bir kavgaya şahit olma
- Sesle korkutulma
- Kardeş kıskançlığı
- Kekeme birisini yansılamak etme
Aile içi problemler
- Evindeki kavgalar ve huzursuzluklar
- Çocuğa uygulanan sertlik
- Anne-baba arasındaki sertlik
Yitik ve ayrılık
- Aile fertlerinden birinin ölümü
- Boşanma sebebiyle anne-babadan ayrılma
- Birdenbire seyahatler sebebiyle ayrılık
- Evcil hayvanın ölümü ya da hayvandan ayrılma
Hatalı anne-baba tutumları
- Baskıcı, çok fazla disiplinli aile tutumları
- Çok fazla koruyucu aile tutumları
- Alaycı, aşağılayıcı aile tutumları
Ruhsal kökenli kekemeliklerin bir bölümü geçicidir, bir bölümü ise erişkinlik dönemine kadar devam eder, bir bölümü ise 20 yaşlarından sonrasında azalır Fakat dönem dönem tekrardan ortaya çıkar. Çocukluk döneminden sonrasında devam eden kekemelikler stres, kaygı ve coşku sebebiyle ara sıra artabilir. Çocuklarda da, kekemelik devamlı olmayabilir; kaygı ve heyecanla ara sıra artabilir, kimi zaman kısa sürelerle de olsa tamamen ortadan kalkabilir.
Çocuklarda görülen ruhsal kökenli kekemelik, çocuğun çevresindeki kişilerin yanlış tutumlarıyla iyice kuvvetlenebilir ve pekişebilir. Anne-baba bu mevzuda dikkatli davransa dahi, çocuğun etkileşimde olduğu başka aile fertleri, okul arkadaşları, öğretmenleri ve komşuların yapmış olduğu hatalar sebebiyle çocuğun kekemeliği artabilir ya da kekemelik sebebiyle başka problemler ortaya çıkabilir. Kekemelik sebebiyle ortaya çıkabilen başka sorunlardan bir kaçını şöyleki ifade edebiliriz;
- Özgüven eksikliği
- Başarısızlık kaygısı
-Türlü korkular
- Okul başarısızlığı
-İçe dönük olma
- Değersizlik hissi
- Depresyon
Bundan dolayı, ailelerin, kekemeliğin kendiliğinden geçmesini beklemeleri doğru değildir. Kekemelik kendisi bir problem olmanın ötesinde, yeni sorunlara da sebep olabildiği için, anne-babaların en kısa zamanda bir uzmandan yardım almaları gerekir. Aileler gittikleri uzmandan, yalnız kekemeliğin tedavisi için değildir, kekeme çocuğa karşı tutumlar ve kekemeliğe bağlı gelişebilecek yeni sorunların önlenmesi için yapılması gerekenlerle ilgili de yardım almalıdırlar.
Kekemelik bir hastalık değildir.Uyum ve davranış bozukluğudur.Kekemelikte genetik yapının etkin bulunduğunu görmek mümkün. Bir ailede kekeme var ise o ailedeki evlatların kekeme olma ihtimali yüksektir.Genetik yatkınlığın kekemelikte % 60-70 civarında etkin olduğu tahmin ediliyor.Mesela;Erzurum,Erzincan şeklinde şehirlerimizde deprem olma ihtimali yüksektir.Çünkü bu illerimiz depremin fay hattı üstünde bulunuyorlar.Fay hattı buralardan geçiyor.İşte kekemelerle kan bağı olan kişilerin kekeme olma ihtimali yüksektir.Onların genetik yapısından da kekemeliğin fay hattı geçiyor diyebiliriz.Eğer çocuk çok güzel,rahat,mutlu bir ortamda büyürse kekeme olmayabilir.Ama korku,sertlik,baskı,değersizlik hissinin hakim olduğu bir ortamda yaşarsa kekemelik ortaya çıkabilir.Öksüren birisini görsek ne deriz? ;Bu adam üşütmüş,grip olmuş,nezle olmuş,soğuk almış deriz. Nasıl ki öksürük bir hastalık değilse grip,nezle,soğuk algınlığı şeklinde hastalıkların dış emaresi ise kekemelik de hastalık değildir,içimizdeki korku psikolojisinin dışa yansıma şeklidir.Tedavi sürecinde kekemenin korku ve kaygılarını yenmesini onlarla savaşım etme yollarını öğrenmesini sağlamalısınız.Terapistin muhakkak insan psikolojisinden anlayan şu demek oluyor ki psikoloji eğitimi almış olması gerekiyor.
KEKEMELİK TEDAVİSİ VE S�RESİ
Bizim uyguladığımız yöntemimiz bütüncül bir özelliğe haizdir.Kekemeliğin üç saç ayağı vardır.Bu ayaklar ortadan kaldırılmadığı müddetçe kekemelik devam eder.Bu ayaklar:
a-Fikir ayağı:Kekeme yabancı bir ortama gidince,kalabalıkta,sınıfta,gerilmiş olduğu süre hep şöyleki düşünür. â ya takılırsam.ya bana gülerlerse.utangaç olursam.konuşamazsamâ diye negatif düşünür.Negatif fikir=Negatif davranış.Şu demek oluyor ki âtakılacağım’ diye düşünen birisi muhakkak takılır.Bizler ilk aşamada âkognitif (bilişsel) terapilerleâ ve hipnozla kekemenin bu negatif düşüncesini değiştirmeye çalışıyoruz.Bu işleme âfikir kontrolüâ denir.
b-Nefes ayağı:Kekemeler sakin olduklarında,yalnızken çok güzel konuşurlar.Şarkı-türküyü oldukça rahat söylerler.Bu tarz şeyleri söylerken takılmazlar.Ama korktuklarında,yabancı bir ortamda,gerilmiş olduklarında,heyecanlanınca ansızın takılırlar.Aynı dil,aynı boğaz,aynı çene,aynı gırtlak⦪u demek oluyor ki organik,fizyolojik bir bozukluk yokâ¦Niçin takılıyorlar öyleyse?Bunun sebebi nefes alış-verişiyle ilgilidir.Kekeme;sakinken,şarkı türkü söylerken kendi nefesini çok rahat denetim eder.Denetim tamamen kendi elindedir.Ama korku ve coşku hemen bu kontrolü âhııııııkâ diye bir iç çekmeyle kaybeder.Nefes alış-verişindeki ritim bozulur.Özetlemek gerekirse kekemelerin konuşurken nefes alış-verişleri düzensizdir.Bizler kekemeye âdavranışçı terapilerleâ düzgüsel insanoğlu şeklinde nefes kontrolünü öğretiyoruz.Bu işleme de ânefes kontrolüâ denir.
c-Hız ayağı:Kekemelerin ortalama % 90’ı çok süratli konuşur.Konuşma hızı ile düşünme hızı düzgüsel insanda paralel giderken kekemelerde devamlı konuşma hızı önde gider.Bir süre sonrasında kekeme ne söyleyeceğini bilmesi imkansız ve takılır kalır.Gene âdavranışçı terapilerleâ kekemeye hızını denetim etmeyi kazandırıyoruz.
Türkiye’de pek çok merkezde bu ayaklardan yalnızca birisini ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.Kısmi olarak ilerleme kat etseler de kekeme bir süre sonrasında eskisi şeklinde oluyor ve geriye dönüyor.Bizim terapilerimize katılan bir kekemenin tekrardan geriye dönmesi çok zor bir ihtimaldir.Bu üç ayağı kırılan kekemelik tekrar doğrulamaz.
Tekniğimiz kendi buluşumuz.(ŞAHER TEKNİÄİ)â¦2 günlük,15 günlük ve 30 günlük seanslardan oluşuyor.Zamanı olmayan,işi yoğun olan çoğu zaman üniversite mezunu tabip,hakim,öğretmen,yönetici,genel müdür şeklinde kekemeleri 2 günlük seanslara alıyoruz.Belli başlı aralıklarla kontrole çağırıyoruz.2 günlük seansımıza katılan kekemelerin kekemelikten kurtulma oranı % 70 civarındaâ¦Gene zamanı sınırı olan olan lise ve üniversite mezunu kekemeleri de 15 günlük seansa alıyoruz.15 günlük seansa katılan kekemelerin kurtulma oranı % 85 civarındaâ¦Vakit mevzusunda sıkıntısı olmayan ilköğretim,ortaokul,lise,üniversite mezunu kekemeleri ise 30 günlük seansa alıyoruzâ¦30 günlük seansa katılan kekemelerin de kurtulma oranı % 95’in üstüâ¦
1-Kekeme ilk ulaştığında yoğun olarak kognitif (bilişsel) terapilere alınarak negatif düşüncelerinden kurtarılıyor.Bu aşamada kekemeye otohipnozu (kendi kendini hipnoz etme) öğretiyoruz.Kekeme rahatlamak istediğinde evinde,iş yerinde 15 dakikalık bir otohipnoz seansına girerek rahatlıyor.
2-İkinci aşamada davranışsal terapilerle kekemenin istenmeyen davranışları değiştiriliyor.
3-�çüncü aşama kekeme gevşemeyi öğreniyor.
4-Dördüncü aşamada kekeme nefesini,ses tellerini,gırtlağını denetim etmeyi başarıyor.
5-Son olarak beşinci aşamada kekeme güzel konuşmaya geçiyor.Tedaviye süregelen kekeme günlük 4-5 saatlik seanslara alınıyor.Bireysel ve grup terapileriyle kekemenin özgüveni gelişiyor.Bütüncül bir terapi uygulanıyor süreç boyuncaâ¦
Bizler kekemeliği kendi içinde 5’e ayırıyoruz:
a-düşünce kekemeliği
b-nefes kekemeliği
c-hız kekemeliği
d-gırtlak kekemeliği
e-kelime kekemeliğiâ¦
Tedaviye gelen kekemenin kekemelik şekline ve şiddetine bakılırsa bir terapi proğramı hazırlıyoruz.Başarı için ilk ve tek şartımız kekeme tedaviyi istemeli ve bizim talimatlarımıza uymalı.Bizi dinleyen kurallarımıza uyan her kekeme muhakkak iyileşir.Yeter ki yapsın.Uymayacak olanın da boştan yere gelip para vermesine gerek yok.Çünkü iyileşmez.Bununla birlikte bizim tekniğimizde uzatma,kısaltma yoktur.Günlük konuşma şeklinizle konuşuyorsunuz.
KİMLER TEDAVİ EDİLEMEZ
Bizler her gelen insanı terapiye almıyoruz.
- 9 Yaşın alt kısmındaki evlatları
- Okuma-yazma bilmeyenleri
- Zeka geriliği olanları
- 80 Yaşın üstündekileri tedaviye almıyoruz.
Bu saydıklarımızın haricinde kalan her insan kesinlikle iyileşebilir.Her iş bir emek,uğraş,çaba ister.Bu terapide bu tarz şeyleri gerektiriyor.
HERKES KEKEMELİÄİ TEDAVİ EDEBİLİR Mİ?
Hayırâ¦Hayırâ¦Hayırâ¦Kesinlikle her insan kekemeliği tedavi edemez.Çünkü kekemelik çok yönlü ruhsal bir sorundur. Tedavisi çok kolay ve rahat değildir.Size gelen kişinin kekemeliğini ortadan kaldıracaksınız,ona özgüven,özbilinç sağlayacaksınız.Tekrardan sosyalleşmesi için onu ruhsal olarak destekleyeceksiniz.Şu demek oluyor ki kekemenin yalnızca dilini değildir,diliyle beraber bozulan duygularını,fikirlerini,davranışlarını değiştireceksiniz.Onu motive edeceksiniz.Bu konuyu uzman olmayan birinin yapması mümkün değildir.Bu konuyu yapmak içinde bir insanoğlunun muhakkak psikolog,psikiyatrist yada konuşma terapisti(üniversite diplomalı) olması gerekir.Çünkü ne olduğu belirgin olmayan bir kursa gidip,birden fazla gün eğitim alan âkonuşma terapistiyimâ diye geçinen insanoğlu var.
Son yıllarda Türkiye'nin değişik yerlerinde konuşma bozuklukları merkezlerinin açıldığını görüyoruz. Çalışanların kimi mühendis, kimi işletmeci, kimi iktisatçı...Hatta bazıları üniversite talebesi bazıları ise lise mezunu .Kardeşim günahâ¦Yazıkâ¦Ayıp...Yaptığınız iş ahlaki değilâ¦Para kazanmak için kekemelerin duyguları ile oynamayın.Yaptığınız iş bir kasabın ameliyat yapmasına benzer. Bu ve buna benzer merkezlerden gelen kekemelerin iyileşmeme düşüncesini değiştirmemiz aylarımızı
alıyor.Kekeme ben filanca yere gittim, iki ay tedavi gördüm,bana
iyileşeceğimi söylediler ama iyileşmedim, ben demek ki iyileşmem
düşüncesine tutulmuş.İnancını kaybediyor. İnanç olmadan
iyileşme olmaz. Bununla birlikte bu işi sırf ticari düşünceyle icra eden insanoğlu var.CD satan insanoğlu var bu ülkedeâ¦Büyülü cd’lerâ¦Al kurtulâ¦Mümkün değilâ¦
Sevgili kekeme kardeşim;
Kimin yanına gidersen git ama lütfen orada çalışan kişilerin uzmanlık alanını,diplomasını, üniversiteyi soruver.Sor ki sende ötekileri şeklinde sonrasında pişman olmayasın. Bu işi insan psikolojisinden anlamayanların,bu işlerin uzmanı olmayanların yapması cinayettir
denir. Fakat psikolog,psikiyatrist ve konuşma terapisti kekemelik tedavisini yapabilir.Türkiye'deki yasal boşluktan faydalanıp konuşma bozukluğu merkezi açan kişiler size faydadan çok zarar verirler. Bu şekilde merkezlere gidenlerde geçici,birden fazla haftalık düzelme görülmekle beraber sonraları kekemelik tekrardan ortaya çıkmaktadır.Şu anda Türkiye’de en popüler olanı uzatarak konuşma tekniğini tatbik eden merkezlerâ¦Bu teknik 1970 senesinde ortaya çıkan ama sonradan işe yaramadığı için terk edilen bir tekniktir.Çünkü tekniğin kendisi bir konuşma bozukluğudur.Tekniğin özelliği şu: âAğızdan çıkan ilk kelimenin ilk hecesinin sesli harfini uzatacaksınâ.Örnek;Meeeerhabaâ¦Naaaaasılsınâ¦Aaaaaadın ne? v.bâ¦Gidip bir sürü para vermeyin.Alın uygulayın.Bu teknikle tedavi gören bir takım insanlarda kısmi iyileşme olsa dahi birden fazla ay sonrasında eskisinden daha fena olur kekeme.Hatta söz konusu merkezlere gittiğinizde size bir takım kişileri iyileşti diye gösterirler.Evet 10 kişiden birisi bir miktar düzelmiştir size o düzeleni gösterirler.Düzelmeyenleri göstermezler.Bu teknikle iyileşme oranı yüzde % 10 dahi bulmaz.Bu teknikle çalışan merkezler İstanbul,Ankara,İzmir,Adana,Malatya,Diyarbakır,Şanlıurfa,Batman,Erzurum şeklinde illerimizde maalesef hala etkin durumdalar.Eğitim merkezleri olarak etkenlik gösteriyorlar.Bilgisayar destekli denmesi de işe ayrı bir hava katıyor.Bu şekilde merkezleri vurgulamamızın sebebi insanlara zarar vermesidir.Rakip olarak yada muhatap olarak almamızdan değildir.
YORUMLAR