LEVH a. (ar. levh). Esk. 1. üstüne yazı yazılan ya da fotoğraf meydana getirilen düz ve yassı yüzey, kâğıt, levha: "Bu şekilde ...
LEVH a. (ar. levh). Esk.
1. üstüne yazı yazılan ya da fotoğraf meydana getirilen düz ve yassı yüzey, kâğıt, levha: "Bu şekilde çeksün ger felek levhine bir sûret çeker" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Levh û kelam, kâğıt ve kalem: "Ta medhi şahenşah içün alam ele levh ü kalem"(Nefi, XVII. yy.). || Levh-i cebin, alın yüzeyi; alın. || Levh-i dil, gönül levhası; gönül: "Vasf-ı reltârınla divân-ı belâdır levh-i dil" (Namık Kemal, XIX. yy ). || Levh-i düreng, iki renkli levha, gündüz ve gece. || Levh-i likr, düşüncenin yazılacağı levha; düşünceler: "demi yeşimde levh-i fikrimi lebriz-i şiir eyler" (Tevfik Fikret). || Levh -i hamuşi, sessizlik levhası, yazılmamış boş yüzey. || Levh-i musavver, resimli levha; tablo: "bilsen niçin o noktada levh-i musavverim / bir mevce-i sevâd ile örtüldü nâ-gehan" (Tevfik Fikret).
—Esk. ruhbil. Levh-i emles, pürüzsüz, üstüne yazı yazılmamış levha; yeni dünyaya gelen bebeğin hiçbir dış etkiye maruz kalmamış beyni. || Levh-i hatır, bellek, hafıza,
—isi. Levhimahfuz, insanoğlunun ve genel olarak evrenin kaderinin yazılı bulunmuş olduğu tanrısal kitap. (Bk. ansikt. böl.)
—ANSİKL. Deyim, Kuran'da yalnız bir yerde geçer (LXXXV, 22) ve burada Kuran' ın Levhimahfuz da yazılı olduğu belirtilir Kuran yorumcularının büyük çoğunluğu, bu ayete dayanarak Kuran'ın öncelikle bir ramazan ayının kadir gecesinde Levhi mahfuz'dan toplu olarak dünyanın semasına, sonrasında da Hz. Muhammet'in peygamberliği süresince dünyaya indirildiğini belirtirler. Kuran'da, şeyler hakkında tanrısal yargı ve kararların bulunmuş olduğu kitap anlamında, Levhimahfuz'dan başka kitap, kitabı malum, kitabı haliz (sakınan ya da korunan kitap), kitabı meknun (gizli saklı kitap) ve ümm ül-kitap (kitapların anası; aslolan kitap) deyimleri de geçer.
1. üstüne yazı yazılan ya da fotoğraf meydana getirilen düz ve yassı yüzey, kâğıt, levha: "Bu şekilde çeksün ger felek levhine bir sûret çeker" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Levh û kelam, kâğıt ve kalem: "Ta medhi şahenşah içün alam ele levh ü kalem"(Nefi, XVII. yy.). || Levh-i cebin, alın yüzeyi; alın. || Levh-i dil, gönül levhası; gönül: "Vasf-ı reltârınla divân-ı belâdır levh-i dil" (Namık Kemal, XIX. yy ). || Levh-i düreng, iki renkli levha, gündüz ve gece. || Levh-i likr, düşüncenin yazılacağı levha; düşünceler: "demi yeşimde levh-i fikrimi lebriz-i şiir eyler" (Tevfik Fikret). || Levh -i hamuşi, sessizlik levhası, yazılmamış boş yüzey. || Levh-i musavver, resimli levha; tablo: "bilsen niçin o noktada levh-i musavverim / bir mevce-i sevâd ile örtüldü nâ-gehan" (Tevfik Fikret).
—Esk. ruhbil. Levh-i emles, pürüzsüz, üstüne yazı yazılmamış levha; yeni dünyaya gelen bebeğin hiçbir dış etkiye maruz kalmamış beyni. || Levh-i hatır, bellek, hafıza,
—isi. Levhimahfuz, insanoğlunun ve genel olarak evrenin kaderinin yazılı bulunmuş olduğu tanrısal kitap. (Bk. ansikt. böl.)
—ANSİKL. Deyim, Kuran'da yalnız bir yerde geçer (LXXXV, 22) ve burada Kuran' ın Levhimahfuz da yazılı olduğu belirtilir Kuran yorumcularının büyük çoğunluğu, bu ayete dayanarak Kuran'ın öncelikle bir ramazan ayının kadir gecesinde Levhi mahfuz'dan toplu olarak dünyanın semasına, sonrasında da Hz. Muhammet'in peygamberliği süresince dünyaya indirildiğini belirtirler. Kuran'da, şeyler hakkında tanrısal yargı ve kararların bulunmuş olduğu kitap anlamında, Levhimahfuz'dan başka kitap, kitabı malum, kitabı haliz (sakınan ya da korunan kitap), kitabı meknun (gizli saklı kitap) ve ümm ül-kitap (kitapların anası; aslolan kitap) deyimleri de geçer.
Kaynak: Büyük Larousse
Kimin kiminle evleneceği Levh-i Mahfuz'da belli midir?
Rüyada Levh-i Mahfûz'u Görmek
Levh
- Görünen ibretli görünüm.
- üstünde yazı ya da biçim çizilebilir düzlük.
- Seyredilen yerin çizili sureti.
- Ayet, hadis ya da büyüklerin ders verici sözleri. Yazılı şey.
- Şimşek çakmak.
- Susamak.
- Zâhir olmak.
- Çalıp almak.
YORUMLAR