lokma isim (lôkma) Arapça lu®me 1 . Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum: "Diğer yiyeceklerden bile ağzın...
lokma
isim (lôkma) Arapça lu®me
1 . Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum:
"Diğer yiyeceklerden bile ağzına bir lokma koyamadı."- Ö. Seyfettin.
3 . teknik Türlü kalınlıktaki cıvataları, boşluğuna geçirip sökmeye ya da sıkıştırmaya yarayan metalden alet.
4 . Yiyecek:
"Bu akşam lokmayı birlikte yeriz, tanışmış olmuş olursunuz."- T. Buğra.
5 . mecaz Çoğu zaman haksız olarak ele geçirilen mal ya da para:
"Bu lokma sizin için çok büyüktür; boğazınızdan geçmez, yutamayacaksınız ve boğulacaksınız."- P. Safa.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
Birleşik Sözler
Lokma Tatlısı Tarifi
Teknik Olarak;
Seri şekilde cıvataları, somunları sökmek ve takmak için kullanılan el aletidir. Lokma tek başına kullanılabilen bir ekipman değildir. Çoğu zaman çeşitli boylarda kollarla kullanılmaktadır. Bu kollara lokma kolu denir. Lokma kolunun yanında lokmanın kullanımını hızlandıran ve basitleştiren cırcır denilen bir mekanizma mevcuttur. Bu kola da çıkardığı sesten dolayı cırcır kolu denmektedir. Cırcır sıkma ve sökme yönü olarak çift yönlü çalışabilir. üstünde değişiklik elde eden bir düğme ya da çift taraflı ters yönlerde çalışan lokma takma karesi mevcuttur.
LOKMA a. (ar. /ujcma'dan).
1. Ağza bir defada konulabilecek katı yiyecek mikta- n; bir besinin minik bir parçası: Bir lokma ekmek. Bir lokma et.
2. Mayali hamurdan meydana getirilen bir tür hamur harcı tatlısı. (Bk. ansikl. böl. Mutf.)
3. Lokma dökmek, lokma tatlısı yapmak. || Lokma lokma etmek, minik parçalara ayırmak. || (Birinin) lokmalannı saymak, sofrasında beraber yiyecek yedikleri bir kimsenin neyi, ne kadar yediğine dikkat ederek çok yemesini istemediğini belirtmek. || Lokması ağzında büyümek, isteksizlik ya da üzüntü benzer biçimde nedenlerle çiğnemekte olduğu lokmayı bir türlü yutamamak.
—Al. tak. Vida başlarını ya da somunları içine alabilen ve bir sapla döndürülerek bu vida ya da somunları sıkmaya ya da gevşetmeye yarayan, içi boş taran biçiminde ekip. (Lokma metrik sisteme, VVithvııorth standardına ya da amerikan standardına bakılırsa çoğu zaman seri takımlar halinde hazırlanmış olur. Tüm lokmalara takılacak halde meydana getirilen sap [ya da cırcır kolu] çoğu zaman tek yönde sıkma yapar. Lokmanın üstünlüğü gömme ya da ulaşılması güç vida başı ya da somunlar için kullanılabilmesidir.) [LOKMA ANAHTAR DA DENİR).
—Anat. Dışbükey, yuvarlak ya da yumurtamsı eklem yüzeyi. (Eşanl. KONDİL.) [Bk. ansikl. böl ] || Lokma eklemi, bir yüzü lokma, bir yüzü yuvamsı bir çukur olan çift yüzlü eklem (şakak-altçene eklemi benzer biçimde). || lokma kanatlan, artkafa kemiği lokmasının iki yanında bulûhan kanallar; (Biri önde olup içinden dilaltı büyük siniri geçer; İkincisi arkadadır.)
—Denize. Zincir lokması, dayanımı çoğaltmak ve şekil değiştirmeyi önlemek için zincir baklalarının orta kısmına la tutturulan metal parça.
—Folk. (Birisinin) lokmasını dökmek, ölen bir kimsenin haynna lokma döküp yoksullara, komşu ve akrabalara dağıtmak. (Anadolu'da bugün de yaşayan bir gelenektir. Ölümden sonrasında ya da kırkıncı günde lokma dökülüp dağıtılarak ölen hayırla anılır. Kandil gecelerinde lokma döküp dağıtmak da yaygın geleneklerdendir.)
—Kâğ. san. TOPAK'ın eşanlamlısı.
—Muti. Pirinç unu lokması, suda eritilmiş pirinç ununa yağ ve yumurta ekleyip hamur harcı haline getirdikten sonrasında minik lokmalar halinde kızartıp suluca şerbete atarak meydana getirilen hamur harcı tatlısı. || Saray lokması, tere- yağıyla hazırlanan, ilkin pembeleştirilip ondan sonra kırmızılaşıncaya değin kızartılıp soğuk şerbete atılarak meydana getirilen bir tür sert lokma. || Yoğurtlu lokma, yoğurt, un, kabartma tozu ve yumurtayla hazırlanıp büyükçe parçalar halinde kızartılan ve üstüne şerbet dökülen lokma. || Yumurtalı lokma, un, yumurta, tereyağı, su ve azca oranda tuzla hazırlanan ve kızartıldıktan sonrasında üstüne şeker ekilen lokma.
—Patol. Lokma üstü kınğı, kol kemiğinin alt ucundaki bir kırık tipine verilen ad.
—Tasav. Mevlevilerde tekke yemeği. (Bk. ansiki. böl.)|| Lokma basmak, mevlevilerde lokmanın hangi araç-gereç ile ne oranda pişirileceğini belirlemek. (Bunun sorumlusu kazancı dededir.) || Lokma etmek, tekkelerde yiyecek yiyecek anlamına kullanılan söz.
—Teknol. üstüpü ve beziryağı karışımına pamuk ilave edildikten sonra elde edilmiş ve sızdırmazlık sağlamak için eskiden künklere sarılan bir tür macun. (Pamuksuz ve kendirsiz olan türüne lökün denir.)
♦ sıt.
1. Lokmayı çağrıştıran.
2. Lokma görmüş oldu, patlak, fırlak gözlü kimseler için kullanılır.
—ANSİKL. Anat. Başlıca lokmalar şunlardır: altçene kemiği lokması, artkafa kemiği lokması, kol kemiğinin alt ucu, uyluk- kemiğinin alt ucu. Bundan başka elbileğinin ilk sıra kemikleri, önkolun iki kemiği ile ilişkili olan, elbileği lokmasını meydana getirirler.
* Artkafa lokması. Kafatasının birinci omur ile olan eklemi. (Bu omura dörtayaklılarda atlas adı verilir; burada balıklarda ve sauropsidea grubunda bir, amfibyumlarla memelilerde iki lokma bulunur.)
—Karş. anat. Çene lokması. Memeli olmayan omurgalılarda altçene, artiküler ve kare vesilesiyle eklemlenir. Memelilerde bu eklem, ortakulakta, çekiç (artikülerin homoloğu) ve örs (karenin homoloğu) kemikleri içinde gerçekleşir, yalnızca dişlerin bulunmuş olduğu çene direkt skamosusa eklemlenir. Eklem lokmasının biçimi beslenme alışkanlığının yönlendirdiği hareketlerle belirlenir: etçiller ve böceklilerde enine makara, kemirgenlerde parasagital, gevişgetirenlerde kemerli, primatlarda yarımdaire biçimindedir.
—Mutf. Lokma hamur harcını ılık su, birazcık tuz, dövülmüş sakız, un ve ekmek mayasıyla hazırlanmış olur. Mayalı hamur harcı göz göz oluncaya değin sıcak bir yerde bırakılır. Islak elle bu hamurdan alınan minik yuvarlak parçalar, zeytinyağında kızartıldıktan sonrasında üstüne kestirilmiş şeker şerbeti dökülür.
—Tasav. Pirinç, et, soğan, nohut, kişniş ve fıstıkla meydana getirilen lokma cuma ya da pazartesi geceleri pişirilir; bu iş yapılırken “ateşbazı veli ocağı" da denilen mutfakta kazancı dede ve destek canlardan başka kimse bulunmazdı. Lokma, hususi bir kazanda pişirilirdi.
1. Ağza bir defada konulabilecek katı yiyecek mikta- n; bir besinin minik bir parçası: Bir lokma ekmek. Bir lokma et.
2. Mayali hamurdan meydana getirilen bir tür hamur harcı tatlısı. (Bk. ansikl. böl. Mutf.)
3. Lokma dökmek, lokma tatlısı yapmak. || Lokma lokma etmek, minik parçalara ayırmak. || (Birinin) lokmalannı saymak, sofrasında beraber yiyecek yedikleri bir kimsenin neyi, ne kadar yediğine dikkat ederek çok yemesini istemediğini belirtmek. || Lokması ağzında büyümek, isteksizlik ya da üzüntü benzer biçimde nedenlerle çiğnemekte olduğu lokmayı bir türlü yutamamak.
—Al. tak. Vida başlarını ya da somunları içine alabilen ve bir sapla döndürülerek bu vida ya da somunları sıkmaya ya da gevşetmeye yarayan, içi boş taran biçiminde ekip. (Lokma metrik sisteme, VVithvııorth standardına ya da amerikan standardına bakılırsa çoğu zaman seri takımlar halinde hazırlanmış olur. Tüm lokmalara takılacak halde meydana getirilen sap [ya da cırcır kolu] çoğu zaman tek yönde sıkma yapar. Lokmanın üstünlüğü gömme ya da ulaşılması güç vida başı ya da somunlar için kullanılabilmesidir.) [LOKMA ANAHTAR DA DENİR).
—Anat. Dışbükey, yuvarlak ya da yumurtamsı eklem yüzeyi. (Eşanl. KONDİL.) [Bk. ansikl. böl ] || Lokma eklemi, bir yüzü lokma, bir yüzü yuvamsı bir çukur olan çift yüzlü eklem (şakak-altçene eklemi benzer biçimde). || lokma kanatlan, artkafa kemiği lokmasının iki yanında bulûhan kanallar; (Biri önde olup içinden dilaltı büyük siniri geçer; İkincisi arkadadır.)
—Denize. Zincir lokması, dayanımı çoğaltmak ve şekil değiştirmeyi önlemek için zincir baklalarının orta kısmına la tutturulan metal parça.
—Folk. (Birisinin) lokmasını dökmek, ölen bir kimsenin haynna lokma döküp yoksullara, komşu ve akrabalara dağıtmak. (Anadolu'da bugün de yaşayan bir gelenektir. Ölümden sonrasında ya da kırkıncı günde lokma dökülüp dağıtılarak ölen hayırla anılır. Kandil gecelerinde lokma döküp dağıtmak da yaygın geleneklerdendir.)
—Kâğ. san. TOPAK'ın eşanlamlısı.
—Muti. Pirinç unu lokması, suda eritilmiş pirinç ununa yağ ve yumurta ekleyip hamur harcı haline getirdikten sonrasında minik lokmalar halinde kızartıp suluca şerbete atarak meydana getirilen hamur harcı tatlısı. || Saray lokması, tere- yağıyla hazırlanan, ilkin pembeleştirilip ondan sonra kırmızılaşıncaya değin kızartılıp soğuk şerbete atılarak meydana getirilen bir tür sert lokma. || Yoğurtlu lokma, yoğurt, un, kabartma tozu ve yumurtayla hazırlanıp büyükçe parçalar halinde kızartılan ve üstüne şerbet dökülen lokma. || Yumurtalı lokma, un, yumurta, tereyağı, su ve azca oranda tuzla hazırlanan ve kızartıldıktan sonrasında üstüne şeker ekilen lokma.
—Patol. Lokma üstü kınğı, kol kemiğinin alt ucundaki bir kırık tipine verilen ad.
—Tasav. Mevlevilerde tekke yemeği. (Bk. ansiki. böl.)|| Lokma basmak, mevlevilerde lokmanın hangi araç-gereç ile ne oranda pişirileceğini belirlemek. (Bunun sorumlusu kazancı dededir.) || Lokma etmek, tekkelerde yiyecek yiyecek anlamına kullanılan söz.
—Teknol. üstüpü ve beziryağı karışımına pamuk ilave edildikten sonra elde edilmiş ve sızdırmazlık sağlamak için eskiden künklere sarılan bir tür macun. (Pamuksuz ve kendirsiz olan türüne lökün denir.)
♦ sıt.
1. Lokmayı çağrıştıran.
2. Lokma görmüş oldu, patlak, fırlak gözlü kimseler için kullanılır.
—ANSİKL. Anat. Başlıca lokmalar şunlardır: altçene kemiği lokması, artkafa kemiği lokması, kol kemiğinin alt ucu, uyluk- kemiğinin alt ucu. Bundan başka elbileğinin ilk sıra kemikleri, önkolun iki kemiği ile ilişkili olan, elbileği lokmasını meydana getirirler.
* Artkafa lokması. Kafatasının birinci omur ile olan eklemi. (Bu omura dörtayaklılarda atlas adı verilir; burada balıklarda ve sauropsidea grubunda bir, amfibyumlarla memelilerde iki lokma bulunur.)
—Karş. anat. Çene lokması. Memeli olmayan omurgalılarda altçene, artiküler ve kare vesilesiyle eklemlenir. Memelilerde bu eklem, ortakulakta, çekiç (artikülerin homoloğu) ve örs (karenin homoloğu) kemikleri içinde gerçekleşir, yalnızca dişlerin bulunmuş olduğu çene direkt skamosusa eklemlenir. Eklem lokmasının biçimi beslenme alışkanlığının yönlendirdiği hareketlerle belirlenir: etçiller ve böceklilerde enine makara, kemirgenlerde parasagital, gevişgetirenlerde kemerli, primatlarda yarımdaire biçimindedir.
—Mutf. Lokma hamur harcını ılık su, birazcık tuz, dövülmüş sakız, un ve ekmek mayasıyla hazırlanmış olur. Mayalı hamur harcı göz göz oluncaya değin sıcak bir yerde bırakılır. Islak elle bu hamurdan alınan minik yuvarlak parçalar, zeytinyağında kızartıldıktan sonrasında üstüne kestirilmiş şeker şerbeti dökülür.
—Tasav. Pirinç, et, soğan, nohut, kişniş ve fıstıkla meydana getirilen lokma cuma ya da pazartesi geceleri pişirilir; bu iş yapılırken “ateşbazı veli ocağı" da denilen mutfakta kazancı dede ve destek canlardan başka kimse bulunmazdı. Lokma, hususi bir kazanda pişirilirdi.
Kaynak: Büyük Larousse
lokma ingilizcesi
1. morsel, bite (of food).
2. a small, round, syrupy friedcake.
3. anat. condyle.
4. a wrench (tool).
-sý aðzýnda büyümek not to have any appetite at all.
- dökmek to make lokma (friedcake).
-sýný dökmek /ýn/ to make lokma (friedcake) in memory of (someone who özgü died).
- lokma in small portions, a little at a time.
-sýný saymak /ýn/ to watch closely how much (someone) eats (for fear he will eat too much).
1. morsel, bite (of food).
2. a small, round, syrupy friedcake.
3. anat. condyle.
4. a wrench (tool).
-sý aðzýnda büyümek not to have any appetite at all.
- dökmek to make lokma (friedcake).
-sýný dökmek /ýn/ to make lokma (friedcake) in memory of (someone who özgü died).
- lokma in small portions, a little at a time.
-sýný saymak /ýn/ to watch closely how much (someone) eats (for fear he will eat too much).
Lokma Tatlısı Tarifi
YORUMLAR