Makber ölen bir kişinin peşinden söylenmiş bir ağıt değildir. Ölümü olgunlukla karşılayan ve yazgı olarak düşünen divan şiirinin mersiye gel...
Makber ölen bir kişinin peşinden söylenmiş bir ağıt değildir. Ölümü olgunlukla karşılayan ve yazgı olarak düşünen divan şiirinin mersiye geleneğine karşılık Makber şiirinde ozan ölümün sebebi irdelenmiştir. Şiir bu tarafıyla ölüme karşı insanoğlunun aciziyeti, reddedişi ve peşinden çaresiz feryatları duyulur bu şiirde. Teslimiyet ise pek çok sorudan ve çığlıktan sonrasında önceki sözleri için af dileyerek gelir.
Hamit kimi zaman allah’ın varlığını delillendirmek için kimi zaman de sevgilinin vasıflarını gözümüzde canlandırmak için tabiata başvurur. Ama bilhassa soyut planda sevgili ile tabiatın bir arada kullanıldığı görülür. Acısını dindirmek için tabiata sığınan ozan öfkelenince ona bağırır, kızar, ah etme dahi eder. En sonunda ise gene huzura ermek için kendini tabiatın koynuna bırakır. Makber romantizm etkisindedir ve bu anlayışa uygun, gözyaşları arasından algılanan bir doğa anlayışı görülmektedir.
Geleneğe dayalı Türk şiir anlayışını biçim ve içerik açısından yenileyen Abdülhak Hamit Tarhan, tabiata ait zihnî telakkide de yeni bir görüş açısı oluşturmuştur. Gerek şiir gerek tiyatro eserlerinde tabiatı alışılmışın haricinde bir nazar açısıyla gözler önüne sermiş, ele almış olduğu derhal her mevzuyu tabiatla ilişkilendirmiştir. Makber isminde eserinin temeli, ölüm düşüncesinin felsefî sorgulanışı olsa da bu eserde tabiata ait pek çok unsurla karşılaşmak mümkündür.
Abdülhak Hamit eşi Fatma hanımın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren meşhur Makber şiirinde şu şekilde yazmıştır;
Gitti nazarımdan, ah gitti...
Bir maksad ü bi günah gitti.
Her fert cihanda birdir amma
Bir tane değildir, öyleki, haşa.
Bir tane idi o mah, gitti.
Aylarca olup tebah gitti.
Görsem yeridir seni karanlık
Nurum bana ait ey ilah gitti.
Bu dizelerde tanzimat öncesi görülmeyen bir yenilik vardır. Abdülhak Hamit Tarhan'ın ölüme görüş açısı önceki şiirlerden ve şairlerden farklıdır. İkinci dizede sevilmiş olduğu kişinin günahsız ve maksatsız öldüğünü ifade ederek eceli (Allahın takdir i ilahisini) sorguluyor. Bendin son mısrasında ise Allah'a hitaben "Seni karanlık görsem yeridir, çünkü bana ait nurum gitti" diyerek öfkesini, isyanını dile getiriyor. Ve bu dizelerden sonraki dizelerde bu sözleri için Allah'tan af dilemiştir.
Türk edebiyatında ölümü çıplak gözle görmek, ölüm karşısında insanoğlunun acizliğini, korkularını, isyanını ifade etmek Abdülhak Hamit Tarhan'ın bu şiiiriyle adım atmıştır. Hamitin bu yapmış olduğu Türk edebiyatında bir yeniliktir ve tanzimat dönemine emsalsiz bir şiirdir. Makber
Eyvah ne yer ne yar kaldı
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrutta bir gömüt kaldı
Bildir bana nerde nerde Ya Rab
Kim attı beni bu derde Ya Rab
Nerde arayayım o dil rübayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Derler ki unut o aşnayı
Gitti tutarak reh-i bekayı
Sığsın mı hayale bu hakikat
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasıl da değişti halim
Almaz bu konuyu havsalam hayalim.
Çık Fatıma! lahdden kıyam et
Yadımdaki haline devam et
Ketm etme bu razı şu şekilde bir söz
Ben isterim ah öyleki bir söz
Güller benzer biçimde meyl-i ibtisam et
Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle
Eyyamı hayatımı temam et
Makber mi nedir şu gördüğüm yer
Ya bu şekilde reva mı ey cay-ı dilber.
Abdülhak Hamit Tarhan
YORUMLAR