Manzum Nedir

1 - Bilhassa duyguların, hislerin anlatildiqi yazı biçimidir. Dizelerden (mısralardan) oluşur. Dizeler alt alta sıralanır. Ölçü ve kafiyesi ...

1 - Bilhassa duyguların, hislerin anlatildiqi yazı biçimidir. Dizelerden (mısralardan) oluşur. Dizeler alt alta sıralanır. Ölçü ve kafiyesi (uyağı) bulunur. Bu şekilde yazılara manzume denir. Manzumelerin duygu ve coşku yönünden kafi olup bir sanat kıymeti taşıyanlarına şiir denir.

2 - Klasik Türk Edebiyatında tüm şairler tarafınca ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sanatlı laflara manzum denir.

3 - Dizeler halinde yazılan yazılara verilen ad. dizeler halinde yazılan, uyaklı ve ölçülü olan her yazıya manzum yazı denir, sadece her manzum yazı şiir değildir. bir manzum yazının şiir kıymeti taşıyabilmesi için duygu ve coşku yönünden kafi olması, sanat kıymeti taşıması ve okuyan şahıs üstünde güzel duygular uyandırması gerekir.

4 - Dizilmiş, düzenlenmiş, sıralanmış.
5 - Vezinli, kafiyeli söz/şiir.

Manzume:
-Ölçülü ve uyaklı manzum parçalardır.
-Öğretici mevzular ve akılda kolay kalması istenen düşünceler bu nazım şekliyle yazılır.
-Güzel duyu kaygı taşımazlar.
-Çağrışım yönü ve imgeleme zayıftır.
-Manzum hikâyeler birer manzumedir.

Manzum Hikayelerin Özellikleri:
-Toplumu ilgilendiren vakalar işlenir.
-Daha çok ders veren, eğitici, öğretici, etkisi altına alan mevzular seçilir.
-Ölçü ve uyağa dikkat edilir.
-Anlam, alttaki dizelerde devam eder.
-Karşılıklı konuşmalara yer verilir.
-Dizelerin uzunlukları aynı olmayabilir.
-Bu nazım şekli edebiyatımıza Tanzimat Süreci'nden sonrasında girmiştir.

Manzume ve Şžiir Arasındaki Ayırıcı Özellikler:
-Şžiirde anlatılanları düz yazıyla ifade edemeyiz, manzumede anlatılanları düz yazıyla ifade edebiliriz.
-Şžiirde vaka örgüsü yoktur, manzumede vaka örgüsü vardır.
-Şžiirde bireysellik duygu ve çağrışım ön plandadır; manzumede toplumsal mevzular yaşanmış ya da yaşanabilecek vakalar işlenir.
-Şžiirde çok anlamlılık ve imge ağır basarken manzumede sözcükler çoğu zaman gerçek anlamında kullanılır.
-Manzumeler çoğu zaman didaktik metinlerdir.

Manzum Yaratı Nedir?
Bundan önceki yazılarda düzyazı ve nazım mevzularını işlemiştik.Bu bölümde Manzum
eserler üstünde duracağız.Böylece, nazımla ilgili daha geniş bilgiye haiz
olacaksınız.

Mısralardan meydana gelen ölçülü ve kafiyeli ürünlere nazım dendiğini
hatırlayınız.

Nazımla ortaya konmuş kısa ürünlere manzume, uzun ürünlere de manzum yaratı denir.
Günümüzde nazım ve şiir kelimeleri aynı terimi karşılar şekilde
kullanılmaktadır.Şžiirler de nazım şeklinde ortaya konur; fakat her nazım şiir
değildir.

Şžiir, bizi bulunduğumuz ruh halinden alıp başka bir ruh haline götürebilen,
içimizde güzel duygular uyandıran, mısralardan örülmüş ve sanat kıymeti taşıyan
sözlerdir.

Manzumelerde anlam bütünlüğü taşıyan en ufak bölüme nazım birimi denir.
İki mısradan meydana gelen ve kendi içinde anlam bütünlüğü taşıyan nazım
birimine beyit; ikiden fazla mısradan meydana gelen ve gene anlam bütünlüğü
taşıyan nazım birimine Kıt’a ya da bent ya da üçlük, dörtlük, beşlik … adı
verilir.

Belli bir ölçü ve kafiye düzeni ile örülmüş mısralardan meydana getirilmiş
biçimine nazım şekli denir.

Manzum yaratı örnek:
ÇOBAN ÇEŞžMESİ

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
“Göynünü Şžirin’in aşkı sarınca
Yol almış yaşamın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…”
O süre başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına çözüm veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Alevden kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne ozan yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Boşuna seslenir, boşuna çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
(Han Duvarları)



Türk Halk Edebiyatında Manzum Eserler



Türk Edebiyatı, başlangıcından günümüze kadar, meydana getireni belli olan ya da
olmayan, çoğu zaman yabancı etkilerden uzak, Türk halkı içinde yaşayan konuşma
diliyle söylenmiş, halkın kültürünü, duygu ve düşüncelerini yansıtan edebiyata
denir.

Türk Halk Edebiyatı nazmı, halk içinden yetişen, adı malum ya da bilinmeyen
şairlerin hece ölçüsü ile ve hususi biçimlerde meydana getirdikleri manzum
ürünlerden oluşur.

Türk Halk Edebiyatı nazmında; nazım birimi dörtlük, ölçü hece ölçüsüdür.Bunların
istisnaları görülebilir.Belli başlı nazım şekilleri ise, türkü, engel, koşma,
semai vb. ‘ dir.

Türk Halk Edebiyatı, başlıca üçbölümden incelenmektedir.
1- Anonim Halk Edebiyatı
2- Dini Tasavvufi Halk Edebiyatı
3- Aşık Seçimi Halk Edebiyatı

Manzum Öykü Örneği



Küfe -Mehmet Âkif Ersoy

Beş on gün oldu ki, mu'tâda inkıyâd ile ben
Sabahleyin çıkıvermiştim evden erkenden.
Bizim mahalle de İstanbul'un kenârı demek:
Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmiyerek!
Adım başlangıcında derin bir buhayre dalgalanır,
Sular kararmış oldu mı, artık gelen gelir dayanır.
Bir elde olmalı kandil, bir elde iskandil,
Selâmetin yolu insan için bu, başka değil!
Elimde bir koca sopa, onunla yoklayarak,
Önüm adaysa basıp, yok, denizse atlayarak,
Ayakta durmaya elbirliğiyle çaba eden,
Lisân-ı hâl ile amma rükûa niyyet eden-
O sâlhurde, harâb evlerin saçaklarına,
Sığınmış o şekilde giderken, derhal ayaklarına
Delîlimin koca bir şey takıldı... Baktım ki:
Genişçe bir küfe yatmakta, hem epey eski.
Bu bir hamal küfesiymiş... Aceb kimin? Derken;
On üç yaşlarında kadar bir çocuk gelip öteden,
Gerildi, tekmeyi indirdi o şekilde bir küfeye:
Tekermeker küfe bîtâb düştü tâ öteye.
-Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ
Kurumla yat sokağın ortasında bu şekilde daha!
O anda karşıki evden bir orta yaşlı hanım
Göründü:
-Oh benim oğlum, gel etme kırma sakın!
Ne istedin küfeden yavrum?Ağzı yok, dili yok,
Baban sekiz yıl kullandı... Hem de derdi ki: "Çok
Uğurlu bir küfedir, kalmadım derhal yüksüz... "
Baban gidince demek kaldı âdetâ öksüz!
Onunla besliyeceksin ananla kardeşini.
Bebek misin daha öğrenmedin mi sen işini?"
Dedim ki ben de:
Ayol dinle annenin sözünü...
Fakat çocuk bana haykırdı ekşitip yüzünü:
-Sakallı, yok mu işin? Git, cehennem ol Şžuradan!
Ne dırlanıp duruyorsun sabahleyin oradan?
Benim içim yanıyor: Dağ kadar babam gitti...
-Baban yerinde adamdan ne istedin şimdi?
Adamcağız sana, bak hâl dilince söylerken...
-Bırak hanım, o çocuktur, kusûra bakmam ben...
Adın nedir senin, oğlum?
-Hasan.
-Hasan, dinle.
Zararı olan sen çıkacaksın tüm bu hiddetle.
Benim de yandı içim anlayınca derdinizi...
Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.
O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni
Iyi mi büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini,
Yetim bırakmıyarak besleyip büyütmelisin.
-Küfeyle o şekilde mi?
-Hay hay! Niçin bu söz lâkin?
Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak?
Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.
-Ne doğru söylemiş oldu! Öp oğlum amcanın elini...
-Unuttun o şekilde mi? Bayramda komşunun gelini:
"Hasan, dayım yatı mekteplerinde zâbittir;
Senin de zihnin açık... Söylemiş olaydık bir...
Koyardı mektebe... Dur söyleyim" demişti hani?
Okutma sen de hamal yap bu yaşta şimdi beni!

Söz anladım uzun, hem de pek uzun sürecek;
Benimse vardı o gün birçok işlerim görecek;
Bıraktım onları, saptım yokuşlu bir yoldan,
Ne oldu şimdi aceb, kim bilir, zavallı Hasan?

Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz;
Geçende Fâtih'e çıktık ikindi üstü birazcık.
Kömürcüler kapısından girince biz, develer
Kızın merâkını celbetti, dâima da eder:
O yamrı yumru gövde, upuzun boyun, o bacak,
O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak!
Hakîkaten görecek şey değil mi ya? Derken,
Dönünce arkama, baktım: Beş on adım geriden,
Belinde enlice bir şal, başlangıcında âbâni,
Bir orta boylu, güler yüzlü pîr-i nûrânî;
Yanında koskocaman bir küfeyle bir çocucak,
Yavaş yavaş geliyorlar. Fakat tesâdüfe bak:
Çocuk, benim o sabah gördüğüm zavallı yetim...
Şžu var ki, yavrucağın hâli eskisinden elim:
Sıska bacaklarının dizden altı çırçıplak...
Bir ince mintanın altında titriyor, donacak!
Ayakta ayakkabı yok, başta var mı fes? Ne gezer!
Düğümlü alnının üstünde sâde bir çember.
Nefes değil o soluklar, kesik kesik feryad;
Nazar değil o bakışlar, dümû-i istimdad.
Bu bir ayaklı sefalet ki yalnayak, baş açık;
On üç yaşlarında buruşmuş cebin-i safi, yazık!
O anda mekteb-i rüşdiyyeden taburla çıkan
Bir elliden mütecaviz çocuk ki, muntazaman
Geçerken eylediler ihtiyarı vakfe-güzin...
Hasan'la karşılaşırken bu sahne oldu hazin;
Evet, bu yavruların hepsi, pür südud-i şebab,
Eder dururdu birer aşiyan-ı nura şitab.
Birazdan oynıyacak hepsi bunların, ne iyi!
Fakat Hasan, babasından kalan o kirli küfeyi,
-Ki ezmek istedi görmekle reh-güzarında-
İlel'ebed çekecek dûş-i ıztırarında!
O, yük değil, kaderin bir cezası ma'sûma...
Yazık, günahı nedir, bilmeyen şu mahkuma!

Kelimeler:
mu'tâd: Alışkanlık
buhayre: Göl
lîsan-ı hâl: Hal dili
inkıyad: Uymak
İskandil: Denizin derinliğini ölçmeye yarayan alet
rükû: Eğilme
salhurde: Eski, asırlık
kanıt: Kılavuz, baston
zabit: Subay

Bu manzum hikayenin özellikleri



-Metinde duygu, ses akışıyla beraber verilmiştir.
-Her iki dizede bir değişen redif ve uyaklarla ve a a b b c c ... uyak düzeniyle ses akışı sağlanmıştır.
-Ritim, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır.
-Sözcükler ağırlıklı olarak gerçek anlamıyla kullanılmıştır.
-Metinde anlatılanlar yaşanması mümkün olan olaylardır. Gerçek yaşamdan meydana getirilen gözlemler bire bir anlatılmıştır.

Metni düz yazıya çevirelim: "Ben on gün ilkin, alışmış olduğum benzer biçimde, sabahleyin evden erkenden çıkıvermiştim. Bizim mahalle, İstanbul'un kenarı demek, sokaklarında yüzme bilmeyerek gezilmez..." Görüldüğü benzer biçimde metin düz yazı şeklinde anlatılmaya daha uygundur.

Metnin vaka örgüsü:
1. Şžairin mahallede adım atması
2. Değneğe küfenin takılması
3. Hasan ve annesiyle konuşmaları
4. Hasanın okumak istemesi
5. Şžairin oradan ayrılması

-Metinde yaşanmış ya da yaşanabilecek vakalar anlatıldığı için vaka ör­güsünü çıkarabiliriz.
-Bu metinde amaç, naturel gerçekliği bulunan bir mevzuyu anlatmaktır. Bu yüzden metnin ifade yönü kuvvetli, çağrışım yönü zayıftır.
-Metinde somut anlamlılık ön plandadır.
-Bu metin yapı bakımından "manzum hikâye" özelliği gösterir.

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Manzum Nedir
Manzum Nedir
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/manzum-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/manzum-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content