maruz ödat (ma:ru:zu) Arapça ma¤r°Ã¸ 1 . Bir olayın, bir durumun tesirinde ya da karşısında bulunan: "Hepimiz, her an mü...
maruz
ödat (ma:ru:zu) Arapça ma¤r°Ã¸
1 . Bir olayın, bir durumun tesirinde ya da karşısında bulunan:
2 . eskimiş Arz edilen, sunulan, verilen.
Maruz kalmak ne anlamına gelir?
Arsız Bela Feat. Esmer Maruz - Fırtına Kopmadan
Kurşun eritilirken maruz kalabileceğimiz tehlikeler nedir?
MARUZ sıf. (ar. ma'rOz).
1. Bir şeyin etkilerine direkt açık olan, onunla karşı karşıya olan şey ya da kimse için kullanılır: Rüzgârlara maruz bir yer. Bu durumda büyük bir tehdide maruzuz.
2. Bir şeyi (bir şeye) maruz bırakmak, onu bir şeyin etkisine açık duruma getirmek. || Bir kimseyi (bir şeye) maruz bırakmak, onu bir durumun ya da olayın karşısında bırakmak ya da onların etkisiyle karşı karşıya getirmek: Beni hakaretlere maruz bıraktın. || Maruz bulunmak, olmak, bir durumun, bir olayın ya da şeyin etkisiyle karşı karşıya gelmek. || Bir şeye maruz kalmak, onun etkisine hedef olmak, o şeyle karşı karşıya gelmek.
*-*Esk. Bildirilen, arz ve takdim edilen; verilen, sunulan, söylenen. || Maruz-ı bende gânemdir, maruzı çakeranemdir, maruzı daiyanemdir, "ben kulunuzun dileğidir" anlamında yüksek bir makama ya da büyüğe yazılan resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruzı bendeleridir, "kölenizin dileğidir" anlamında ulama dışındaki kimselerin şeyhülislamlık görevi yapmış olanlara yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruz-ı bendei dirineleridir, ulema dışındakilerin şeyhülislama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. j| Maruzı çakerikemi neleridir, "değersiz kulunuzun dileğidir" anlamında ulema dışındakilerin sadrazama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruzı daileridir, "duacınızın dileğidir" anlamında ulema tarafınca şeyhülislamlık yapmış olanlara hitap ederken kullanılan resmi tabir. || Maruzı daii dirineleridir, “eski duacınızın dileğidir†anlamında şeyhülislama hitaben kullanılan resmi tabir. || Maruzı daii kemineleridir, "değersiz duacınızın dileğidir†anlamında ulemanın sadrazama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü.
1. Bir şeyin etkilerine direkt açık olan, onunla karşı karşıya olan şey ya da kimse için kullanılır: Rüzgârlara maruz bir yer. Bu durumda büyük bir tehdide maruzuz.
2. Bir şeyi (bir şeye) maruz bırakmak, onu bir şeyin etkisine açık duruma getirmek. || Bir kimseyi (bir şeye) maruz bırakmak, onu bir durumun ya da olayın karşısında bırakmak ya da onların etkisiyle karşı karşıya getirmek: Beni hakaretlere maruz bıraktın. || Maruz bulunmak, olmak, bir durumun, bir olayın ya da şeyin etkisiyle karşı karşıya gelmek. || Bir şeye maruz kalmak, onun etkisine hedef olmak, o şeyle karşı karşıya gelmek.
*-*Esk. Bildirilen, arz ve takdim edilen; verilen, sunulan, söylenen. || Maruz-ı bende gânemdir, maruzı çakeranemdir, maruzı daiyanemdir, "ben kulunuzun dileğidir" anlamında yüksek bir makama ya da büyüğe yazılan resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruzı bendeleridir, "kölenizin dileğidir" anlamında ulama dışındaki kimselerin şeyhülislamlık görevi yapmış olanlara yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruz-ı bendei dirineleridir, ulema dışındakilerin şeyhülislama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. j| Maruzı çakerikemi neleridir, "değersiz kulunuzun dileğidir" anlamında ulema dışındakilerin sadrazama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü. || Maruzı daileridir, "duacınızın dileğidir" anlamında ulema tarafınca şeyhülislamlık yapmış olanlara hitap ederken kullanılan resmi tabir. || Maruzı daii dirineleridir, “eski duacınızın dileğidir†anlamında şeyhülislama hitaben kullanılan resmi tabir. || Maruzı daii kemineleridir, "değersiz duacınızın dileğidir†anlamında ulemanın sadrazama yazdıkları resmi mektuplarda kullanılan hitap sözü.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR