MENKUŞ sıf. (ar. nakş'tan menkuş). Esk. 1. Nakşedilmiş, işlenmiş: "Ben ki, diyordu, kendimi hepsinin hafızasında menkuş sa...
MENKUŞ sıf. (ar. nakş'tan menkuş). Esk.
1. Nakşedilmiş, işlenmiş: "Ben ki, diyordu, kendimi hepsinin hafızasında menkuş sanıyordum, insanı ne acele unutuyorlarmış" (Y. K. Karaosmanoğlu)
2. Boyanmış, resmedilmiş: "Bir ibadethaneleri olup duvarlarında eski padişahlarının resimleri menkuştur" (F. Köprülü).
*-*Sonbahar. sant. Nakışlı alçı pencere.
1. Nakşedilmiş, işlenmiş: "Ben ki, diyordu, kendimi hepsinin hafızasında menkuş sanıyordum, insanı ne acele unutuyorlarmış" (Y. K. Karaosmanoğlu)
2. Boyanmış, resmedilmiş: "Bir ibadethaneleri olup duvarlarında eski padişahlarının resimleri menkuştur" (F. Köprülü).
*-*Sonbahar. sant. Nakışlı alçı pencere.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR