Misak-ı Ulusal niçin hazırlandı? MİSAK - I MİLLİ KARARLARI (28 Ocak 1920) 30 Ekim 1918'de ortaya çıkan Türk ve İslam çoğunlu...
Misak-ı Ulusal niçin hazırlandı?
MİSAK - I MİLLİ KARARLARI (28 Ocak 1920)
- 30 Ekim 1918'de ortaya çıkan Türk ve İslam çoğunluğu bulunan yerlerin tümü ayrılmaz bir bütündür.
- Arap memleketlerinin durumu, halkın serbestçe verecekleri oya nazaran tespit edilmesi gereklidir
- Batı Trakya'nın durumu halkın özgürce kullanacakları oylama ile belirlenmelidir.
- Kendi istekleriyle ana vatana katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse halkın oyuna başvurulmalıdır.
- Osmanlı Devleti'nin başkenti ve Hilafet merkezi İstanbul'un ve Marmara denizinin güvenliği sağlanmalıdır. Bu esas doğrultusunda Boğazlar, öteki ilgili devletlerle beraber verilecek kararlarla dünya ticaretine ve ulaşımına açılması sağlanacaktır.
- Azınlıkların hakları komşu ülkelerdeki müslüman halkı da aynı haktan yararlanmaları koşuluyla kabul edilecektir.
- Ulusal ve tutumsal gelişmemiz için siyasal, hukuki ve mali sınırlamalar (kapitülasyonlar) kaldırılmalıdır.
BAKINIZ
Misak-ı Ulusal
Misak-ı Ulusal kabul edilme süreci ve önemi hakkında bilgi verir misiniz?
Ulusal terbiye niçin korunmalıdır?
MİSAK-I MİLLİ
12 Ocak 1920'de İstanbul'da çalışmalarına başlamış olacak ve tarihe son Osmanlı Mebusan Meclisi olarak geçecek olan parlamentoyu oluşturan milletvekillerinin bir kısmına, Ankara'da bir fiil planı çerçevesinde çok mühim bir “misak†(yemin)tan söz edilmiştir. Bu misak ileride, Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasal programı ve cumhuriyet Türkiyesi'nin dış politikasının dayandığı temel argümanlarından biri olacaktır.
Bu misak, Erzurum ve Sivas Kongreleri temel alınarak saptanan ilke kararlarını içermekte olup, 1920 yılının ilk günlerinde, tek tek ya da ikisi üçü bir arada Ankara'ya gelen milletvekilleriyle meydana getirilen görüşmeler esnasında saptanıp kaleme alınmış, Kurul-i Temsiliye'nin tüm üyelerine imzalatılmış, heyette yazmanlık ve sözcülük görevi yapmakta olan Trabzon milletvekili: Hüsrev Sami (Gerede) Bey'e teslim edilip, İstanbul'a gönderilmiştir.
“Misak-ı Milli†(Ulusal Yemin) olarak malum ve tanınan bu metin, 28 Ocak 1920 tarihinde Osmanlı Mebusan Meclisi'nde meydana getirilen bir gizli saklı görüşmede “Ahd-ı Ulusal Beyannamesi†adı altında kabul edilmiştir. 12 Şubat 1920 tarihinde Mebuslar Meclisi, Edirne Milletvekili Onur Bey'in önerisi üstüne, Misak-ı Ulusal'nin tüm dünya parlamentolarına ve basına açıklanmasını kararlaştırmıştır.
Bu mevzuda yüce önder Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk düşünzesini belirtmiş ve son noktayı koymuştur
" Efendiler, meselenin tekrar tekrarlanmaması ricasiyle bir iki noktayı arz etmek isterim: Burada istenilen ve Yüce Meclis'imizi oluşturan kişiler, yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Lâz değildir. Fakat hepsinden oluşmuş İslâm ögeleridir. Samimî bir topluluktur. Bundan dolayı, bu yüce heyetin temsil etmiş olduğu, hukukunu, yaşamını, onur ve şanını kurtarmak için karar verdiğimiz emeller, yalnız bir İslâm unsuruna ilişik değildir. İslâmi unsurlardan oluşmuş bir kütleye aittir.
Bunun bu şekilde bulunduğunu çoğumuz biliriz. Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve bir ihtimal birincisi olan, sınır meselesi tâyin ve tespit edilirken, millî sınırımız İskenderun'un güneyinden geçer, doğuya doğru uzanarak Musul'u, Süleymaniye'yi, Kerkük'ü içine alır. İşte millî sınırımız budur dedik! Oysa Kerkük'ün kuzeyinde Türk olduğu şeklinde Kürt de vardır. Biz onları ayırmadık. Bundan dolayı korunması ve savunmasıyla uğraştığınız millet organik olarak bir ögeden ibaret değildir."
12 Ocak 1920'de İstanbul'da çalışmalarına başlamış olacak ve tarihe son Osmanlı Mebusan Meclisi olarak geçecek olan parlamentoyu oluşturan milletvekillerinin bir kısmına, Ankara'da bir fiil planı çerçevesinde çok mühim bir “misak†(yemin)tan söz edilmiştir. Bu misak ileride, Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasal programı ve cumhuriyet Türkiyesi'nin dış politikasının dayandığı temel argümanlarından biri olacaktır.
Bu misak, Erzurum ve Sivas Kongreleri temel alınarak saptanan ilke kararlarını içermekte olup, 1920 yılının ilk günlerinde, tek tek ya da ikisi üçü bir arada Ankara'ya gelen milletvekilleriyle meydana getirilen görüşmeler esnasında saptanıp kaleme alınmış, Kurul-i Temsiliye'nin tüm üyelerine imzalatılmış, heyette yazmanlık ve sözcülük görevi yapmakta olan Trabzon milletvekili: Hüsrev Sami (Gerede) Bey'e teslim edilip, İstanbul'a gönderilmiştir.
“Misak-ı Milli†(Ulusal Yemin) olarak malum ve tanınan bu metin, 28 Ocak 1920 tarihinde Osmanlı Mebusan Meclisi'nde meydana getirilen bir gizli saklı görüşmede “Ahd-ı Ulusal Beyannamesi†adı altında kabul edilmiştir. 12 Şubat 1920 tarihinde Mebuslar Meclisi, Edirne Milletvekili Onur Bey'in önerisi üstüne, Misak-ı Ulusal'nin tüm dünya parlamentolarına ve basına açıklanmasını kararlaştırmıştır.
Bu mevzuda yüce önder Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk düşünzesini belirtmiş ve son noktayı koymuştur
" Efendiler, meselenin tekrar tekrarlanmaması ricasiyle bir iki noktayı arz etmek isterim: Burada istenilen ve Yüce Meclis'imizi oluşturan kişiler, yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Lâz değildir. Fakat hepsinden oluşmuş İslâm ögeleridir. Samimî bir topluluktur. Bundan dolayı, bu yüce heyetin temsil etmiş olduğu, hukukunu, yaşamını, onur ve şanını kurtarmak için karar verdiğimiz emeller, yalnız bir İslâm unsuruna ilişik değildir. İslâmi unsurlardan oluşmuş bir kütleye aittir.
Bunun bu şekilde bulunduğunu çoğumuz biliriz. Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve bir ihtimal birincisi olan, sınır meselesi tâyin ve tespit edilirken, millî sınırımız İskenderun'un güneyinden geçer, doğuya doğru uzanarak Musul'u, Süleymaniye'yi, Kerkük'ü içine alır. İşte millî sınırımız budur dedik! Oysa Kerkük'ün kuzeyinde Türk olduğu şeklinde Kürt de vardır. Biz onları ayırmadık. Bundan dolayı korunması ve savunmasıyla uğraştığınız millet organik olarak bir ögeden ibaret değildir."
Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
- 30 Ekim 1918'de ortaya çıkan Türk ve İslam çoğunluğu bulunan yerlerin tümü ayrılmaz bir bütündür.
- Arap memleketlerinin durumu, halkın serbestçe verecekleri oya nazaran tespit edilmesi gereklidir
- Batı Trakya'nın durumu halkın özgürce kullanacakları oylama ile belirlenmelidir.
- Kendi istekleriyle ana vatana katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse halkın oyuna başvurulmalıdır.
- Osmanlı Devleti'nin başkenti ve Hilafet merkezi İstanbul'un ve Marmara denizinin güvenliği sağlanmalıdır. Bu esas doğrultusunda Boğazlar, öteki ilgili devletlerle beraber verilecek kararlarla dünya ticaretine ve ulaşımına açılması sağlanacaktır.
- Azınlıkların hakları komşu ülkelerdeki müslüman halkı da aynı haktan yararlanmaları koşuluyla kabul edilecektir.
- Ulusal ve tutumsal gelişmemiz için siyasal, hukuki ve mali sınırlamalar (kapitülasyonlar) kaldırılmalıdır.
BAKINIZ
Misak-ı Ulusal
Misak-ı Ulusal kabul edilme süreci ve önemi hakkında bilgi verir misiniz?
Ulusal terbiye niçin korunmalıdır?
YORUMLAR