MüHüRCü a. Mühür kazıyan usta. —ANSİKL. Tar. Çok eski çağlardan bu zamana kadar kullanılan mührü, OsmanlIlar döneminde yetişen m...
MüHüRCü a. Mühür kazıyan usta.
—ANSİKL. Tar. Çok eski çağlardan bu zamana kadar kullanılan mührü, OsmanlIlar döneminde yetişen mühürcüler, yaptıkları birbirlerinden dikkat çekici mühürlerle güzel sanat yapıtlarına dönüştürdüler Rıka, sülüs, talik, divani vb. çeşitlerin fotoğraf görünümünde sergilendiği bu küçücük mühürlerde, yazı güzelliği ön planda gelirdi. Ufak bir alana beş ya da daha çok sözcüğün en alımlı bir şekilde sığdırılması, usta mühürcülerin başlıca hünerlerinden biriydi. İstanbul'da mühürcüler üç kısma ayrılırdı: esnafı hakkâkan (kazıyıcılar esnafı), esnafı mühürkünan (mühür yapanlar esnafı) ve esnafı mühür- künanı sim heykel (gümüşten heykel şeklinde mühür kazıyan esnaf). Birinciler, 35 dükkânda çalışan 105 kişiden oluşurdu. Pirleri, mezarı Yemen'in Nefir kentinde bulunan hakkâk Abdullah Yümni idi. Bu tür durumlar, dükkânlarında Seylan akiki ve firuze taşı üstüne mühür kazırlardı. Pirleri halife Osman olan İkinciler, 35 dükkânda çalışan 80 kişiydiler. Murat IV döneminde (1623-1640) Mahmut, Rıza, Ferit çelebiler en ünlü ustalarıydı. Bir mühür için 100 ile 500 kuruş içinde ücret alırlar, vüzera mühürlerini de bu tür durumlar kazırlardı. üçüncüler yalnız gümüş mühür ve türlü tılsımlar kazırlar Yemen aki- düşmanlığı kazıyamazlardı. Pirleri, mühi Nebevi'yi (Hz. Muhammet'in iki omuz başı arasındaki et beni) görüp öpmüş olduğuna inanılan ükkaşe (Ökkeş) idi. Mühürcü olmak için mühürcüler kethüdası vasıtasıyla sadrazama başvurmak, onun onayından geçtikten sonrasında da padişahtan buyruk alabilmek gerekirdi. Geleneklere çok bağlı olan bu sanat erbabı, kazıdıkları mühürlere ekledikleri imzaları birbirlerinden devirle ya da yanında yetiştikleri ustalarından alırlardı.
—ANSİKL. Tar. Çok eski çağlardan bu zamana kadar kullanılan mührü, OsmanlIlar döneminde yetişen mühürcüler, yaptıkları birbirlerinden dikkat çekici mühürlerle güzel sanat yapıtlarına dönüştürdüler Rıka, sülüs, talik, divani vb. çeşitlerin fotoğraf görünümünde sergilendiği bu küçücük mühürlerde, yazı güzelliği ön planda gelirdi. Ufak bir alana beş ya da daha çok sözcüğün en alımlı bir şekilde sığdırılması, usta mühürcülerin başlıca hünerlerinden biriydi. İstanbul'da mühürcüler üç kısma ayrılırdı: esnafı hakkâkan (kazıyıcılar esnafı), esnafı mühürkünan (mühür yapanlar esnafı) ve esnafı mühür- künanı sim heykel (gümüşten heykel şeklinde mühür kazıyan esnaf). Birinciler, 35 dükkânda çalışan 105 kişiden oluşurdu. Pirleri, mezarı Yemen'in Nefir kentinde bulunan hakkâk Abdullah Yümni idi. Bu tür durumlar, dükkânlarında Seylan akiki ve firuze taşı üstüne mühür kazırlardı. Pirleri halife Osman olan İkinciler, 35 dükkânda çalışan 80 kişiydiler. Murat IV döneminde (1623-1640) Mahmut, Rıza, Ferit çelebiler en ünlü ustalarıydı. Bir mühür için 100 ile 500 kuruş içinde ücret alırlar, vüzera mühürlerini de bu tür durumlar kazırlardı. üçüncüler yalnız gümüş mühür ve türlü tılsımlar kazırlar Yemen aki- düşmanlığı kazıyamazlardı. Pirleri, mühi Nebevi'yi (Hz. Muhammet'in iki omuz başı arasındaki et beni) görüp öpmüş olduğuna inanılan ükkaşe (Ökkeş) idi. Mühürcü olmak için mühürcüler kethüdası vasıtasıyla sadrazama başvurmak, onun onayından geçtikten sonrasında da padişahtan buyruk alabilmek gerekirdi. Geleneklere çok bağlı olan bu sanat erbabı, kazıdıkları mühürlere ekledikleri imzaları birbirlerinden devirle ya da yanında yetiştikleri ustalarından alırlardı.
Kaynak: Büyük Larousse
MüHüRCü- HAKKÂK: Hakkeden. Mühür vesair kazıyan.
YORUMLAR