ODUN a. (esk. türkç. ot, ateş'ten ot-u-n). 1. Ateş yakılmak suretiyle kesilerek parçalara ayrılmış ağaç: Sobaya odun atmak. 2. ...
ODUN a. (esk. türkç. ot, ateş'ten ot-u-n).
1. Ateş yakılmak suretiyle kesilerek parçalara ayrılmış ağaç: Sobaya odun atmak.
2. Dayak, sopa: Yeter bundan sonra, odunu kafana yiyeceksin.
3. Odun şeklinde, görgüsüz, kalınca kafalı, anlayışsız kimse. || Odun biçme, bir tomruğu vb. hızar ya da testere ile kesme. || Odun kesmek, ağacı herhangi bir araçla toprağa yakın bir yerden kesip yerden ayırmak. || Odun kırmak, odunu soba, ocak vb. bir mekanda yakılabilecek boyda, küçük parçalara ayırmak. || Odun yarmak, kesilmiş odunlardan kalınca olanlarını boylamasına iki ya da daha çok bölüme ayırmak.
*Bot. Ağaçlarda ham besisuyunu taşıyan damarlarla bunlara birlikte rol alan liflerden ve özekdokudan oluşan madde. (Büyük bitkilerde gövdeyi, dalları ve kökleri oluşturan bu sert maddedir.) [Bk. ansikl. böl.]
*Boyar mad. Boya odunu, ana maddesi polihidroksil ya da metoksilin türevi olan bir grup tabii boyarmaddenin elde edildiği odun. (Bu grupta yer edinen tabii boyarmaddeler, malum mordanlarla yün, pamuk ve ipeği turuncu-sarı, zeytin yeşili ile kırmızıdan mora dek türlü tonlara boyayabilen poligenetik boyarmaddelerdır.)
*Kâğ. san. Kâğıtlık odun, kâğıt hamur harcını yapımında kullanılan endüstri odunu. || Mekanik odun hamur harcını, odundan mekanik yolla elde edilmiş hamur harcı. || Sert odun selülozu, sert odundan (yapraklı ağaç odunu) elde edilmiş hamur harcı. || Yumuşak odun selü lozu, yumuşak odundan (iğne yapraklı ağaç odunu) elde edilmiş hamur harcı
*Kim. Odun kimyası, odun ürünlerini ve bu ürünlerin yararlı kimyasal maddelere (katran, odunkömürü vb.) dönüşümünü inceleyen ilim ve teknik dalı.
*Marangl. ve inş. Odun lifi levha, odunlaşmış liflerin (ekin, keten ve kenevir sapları, mısır kozası vb.) keçeleşme özelliklerinden yararlanarak, tutkal ve katkı maddeleri (ateşe, suya, böceklere karşı) ile karıştırılıp levha haline getirilmiş ahşap araç-gereç. (Bk. ansikl. böl.)
*Org. kim. Odun ruhu, odunun damıtma ürünlerinin, bileşiminde bilhassa aseton, metanol ve asetik asit (°/o 6) bulunan sulu kesimi; sirkeyle beraber eskiden asetik asit üretiminin başlıca kaypağıydı.
*Orm. san. ince lifli odun, içinde çok lif bulunan odun. (Yaş halkalarının çok kalınca olduğu yayvan yapraklı ağaçlarda bolca olur) || Kömür odunu, odun kömürü yapmak için kullanılan, minik boyda kesilmiş odun. (Kömür odununun kalınca ucunun çevresi en fazlaca 20 santimetre ve ince ucununki minimum 5 santimetre olmalıdır) || Odun kömürü - KÖMüR. || Parça odun, sırık ya da doğrudan halindeki kütükler kısa boyda kesilerek ve gerekirse bir kaç kez yarılarak hazırlanan yakacak odun
*Ormanc. ilkbahar odunu, senelik büyümenin genellikle açık renkli iç kısmı. || ince odun, tabii olarak düşen ya da budamadan lanan dallar ya da soba odunu olarak işe yarayan minik boyutlu parçalar halinde kesilmiş ve çıkarılmış odun |j Güz ya da yaz odunu, bir odunsu gövdenin senelik büyümesinin dış kısmı.
*Paleobot. Fosil odunlar, yeryüzündeki tortul topraklarda gömülü bulunan ölü bitkilerin odunsu parçaları. (Bk. ansikl. böl.)
*Teknol. ve Orm. san. Marangozlukta ve yapı işlerinde kullanılmak suretiyle biçilmiş ağaç. (Bk. ansikl. böl.) || Tropikal odun, tropiklerarası bölgelerde yetişen ağaçlardan elde edilmiş kereste.
* sıf. ve a. Kaba, görgüsüz, anlayışsız kimse: Odunun biridir. Odun herif.
* sıf. Odun ağa, anlayışsız, kalınca kafalı, aptal anlamında kullanılan bir sövgü sözü (kaba.). || Odun kafalı, anlayışı kıt.
*ANSİKL. Bot. Odun sözcüğü, damarlı bitkilerin tümünde, kısaca odunsu-otsu bitkilerden tutun da en büyük ağaçlara ka dar tüm bitkilerde, değişik oranda bulunan bir dokular toplamını ifade eder Odunun temel öğesi iletken dokudur; bu doku uzun hücrelerin uç uca ve uzunlamasına kesintisiz olarak birleşmesiyle oluşur; bu hücreler ölüdür ve diri maddeleri boşalmıştır; enlemesine bölmeler genellikle kaybolur ve yan çeperler daima odunlaşır ve türlü tarzda içten kalınlaşır. Bu öğelere damar (ikiçenekliler) ya da trakeit (açıktohumlular) denir; görevleri, köklerin emdiği eriyikleri, kısaca yükselen ham besisuyunu bitkinin her tarafına iletmektir. Bu dokuya genellik; le iki başka doku birlikte rol alır: kalınlaşmış ve odunlaşmış çeperli hücrelerden oluşan lifler ve çeperleri kalınlaşmayan ve türlü işlevleri olan (yedek gıdaları.ve artıkları depolama, ham besisuyunu yatay iletme, vb.) parankima (özekdoku). Genç gövdede, hemen hemen odunlaşmaya başlamış olan iletken borulardan oluşan odun, soymukla bir aradadır ve odun-soymuk demetlerini oluşturur; enine bir kesit üstünde bu tür şeyler yan yana görülür ve soymuk daima kabuğa odundan daha yakın mevcuttur. Genç kökte, odun ve soymuğun dizilişi almaşıktır, kısaca soymuk iki odun demeti içinde yer alır.
Bu iki durumda da oduna birincil odun denir; buna karşılık yaşlı beden ve köklerde bununla birlikte bir de ikincil odun mevcuttur. Yaşlı kök ve gövdelerde özekteş iki bölge görülür: dıştaki soymuk, içteki odundur; bu ikisi, onları doğuran büyütken bir tabakayla (kambiyum) birbirlerinden ayrılır. Birçeneklilerde çoğu zaman ikincil odun oluşmaz; odun ve soymuk, dağınık odun-soymuk demetleri halinde kümelenir. Bununla birlikte bir takım durumlarda, gövdenin ortasındaki parankimanın odunlaşması sertliği sağlar, ikiçeneklilerde ve kozalaklılarda yeni odun tabakalarının oluşması, daima eski tabakaların haricinde olmak suretiyle ilkbaharda başlar ve ıhman iklimlerde sonbaharda biter. İlk damarlar (iletken borular) geniş ve ince çeperlidir; ilkbahar odunu gevşek ve yumuşaktır; güz odunu (ya da yaz odunu) ötekinin aksine, sıkı ve serttir; çünkü damarlar dar, kalınca ve lifler çok ve daha kalınca çeperlidir. iki yapı arasındaki keskin kontrast bu ardışık iki yapı içinde açık seçik bir sınır yaratmaya ve odundaki özekteş (eşmerkezli) halkaların sayısına gore ağacın yaşını oldukça kati bir şekilde belirlemeye yarar. Ağacın kalınlaşması devam ettikçe, içteki tabakalar (halkalar) en eskisinden başlayarak türlü değişikliklere uğrar. Burada odun, türlere gore değişik olarak koyu bir renk alır; yoğunluğu ve sertliği kimi zaman mühim seviyede artar; bu kısım, sanayide kullanılmaya elverişlidir: "özodunu" adıyla anılır. Dış katmanlar ise, tersine daha açık renklidir ve burada odun hafifçe ve yumuşaktır; buna da "diriodun" ismi verilir. Öz ışınları ya da yatay parankima, yatay olarak uzamış demet halinde parankima hücrelerinden oluşur. Bu demetler, çıplak gözle görülemeyecek kadar ince olabileceği şeklinde (mesela akçaağaç, kuş- kirazı), çok kalınca da olabilir (mesela meşe, kayın). Kozalaklılarda odun reçine'lidir, kısaca baştan başa reçine kanallarıyla doludur. Bir takım odunsu ikiçeneklilerde de vaziyet aynıdır.
*Odunun kimyasal bileşimi. Odun, selülozdan (selülozun % 44'ü karbon) ve selülozun sinmiş odunözü (lignin) denen bir maddeden oluşur. Hakkaten glukoz anhidrit denen aslolan selülozun yanında odunda heksozanlar (bilhassa mannan), pentozanlar (en başta ksilanlar), poliüronitler, vb. mevcuttur. Bu bileşikler kimi zaman yarı selülozlar ismi altında toplanır. Odunun sakkarozsuz kısmı olan odunözü tek bir bileşik değildir ve bir sürü odunözünün bileşimi tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır. Odunözünün bir ya da bir sürü yan zincirler içeren bir benzen çekirdeğinden oluştuğu kabul edilir. Bu türlü bileşenlerin birbirine gore oranları oduna az ya da çok sertlik verir. Bununla birlikte, odun çok sayıda başka maddeler ihtiva eder: nişasta, tanen, kâfur, reçine ya da oleorezin, balsam, sıvı yağ, uçucu yağlar (esans), renk maddeleri, şekerler, mineral maddeler, vb. Sanayide bunların hepsinden yararlanılır.
*Marangl. ve inş. Odun lifi levhalar, doğranmış hammaddeleri buğu kazanlarında yumuşattıktan sonrasında bu tarz şeyleri sıcak preslerde sıkıştırarak elde edilir; lüzumlu sertliği kazandırmak için bu levhalar bir süre sonra kurutma fırınlarına gönderilir.
Bir tür yapay tahta olan odun lifi levha, tavan ve duvar kaplamalarında, mobilya ve önüretimli ev yapımında kullanılır. Bir ya da iki yüzü parlatılmış Elka ve Sûmerlit, fındık kabuğundan meydana getirilen MDF bu şekilde levhalardandır.
*Paleobot. Eski dahi olsalar fosil odunlar bilhassa linyitlerde bozulmamış halde ya da mineralleşmiş olarak kalabilirler. Mineralleşme değişik tarzda gerçekleşebilir: kireç ile (kireçleşmiş odun), silis ile (silisleşmiş odun), ya da başka mineral maddelerle. Bir takım fosil odunlar bir taşkömürü oluşumunun başlangıcını gösterir. Fosil odunlan inceleyen bilime paleoksiloloji denir. Mineralleşmiş ya da mineralleşmemiş fosil odunlar, başka fosil bitkisel organlar (tanenli ya da reçineli kesecikler ve çekir dekler) şeklinde hücre içeriklerini korumuş olabilirler. Hücre içeriklerini inceleyen bilime de bitkisel paleositoloji denir.
*Teknol. ve Orm. san. Teknolojik gelişmeler yeni enerji ları ve yeni gereçler yaratmış olmakla beraber, odunlu bitkilerin yapraklarında bulunan klorofilin güneş enerjisinden yararlanarak durup dinlenmeden bireştirip ürettiği bir selüloz-odun- aslı karışımı olan odun gene de ana olma hususi durumunu korumaktadır. Bir takım geleneksel kullanım alanları bugün odundan vazgeçerken bazı yeni kullanım alanları da ortaya çıkmaktadır. Yeni alanlar içinde şunlar sayılabilir: gittikçe artan oranda selüloz hamur harcını üretimi, taşımacılığın devamlı gelişmesi sonucu tahtadan ya da ana maddesi odun olan kartondan meydana getirilen ambalajlar ve nihayet, madenkömürü ya da petrol şeklinde sınırı olan stoklara dayalı kimya sanayisinin aksine, kesim, tarla açma, yangın şeklinde türlü nedenlerle orman varlığı yok edilmemek şartıyla devamlı yenilenebilen bir kaynağa dayalı odun kimya sanayisi (damıtım, hidroliz).
Yeni kullanım alanları, kozalaklılar ve kavak şeklinde yumuşak odunlu ağaçların önemini ve bunlara olan isteği artırdığından, günümüzde sert ağaçların kâğıt sanayisinde, marangozluk ve mobilyacılıkta kullanımı sürmekle beraber, ormancılık yumuşak odunlu ağaçların üretimine yönelmek zorunda kalmıştır Odun olarak ağacın kullanımı fizyolojik yapısından ve kimyasal bileşiminden lanır. Biyolojik kökenli bir doku olan odun, ağaç kesildikten derhal sonrasında, hatta büyük bölümü süre bir süre önce ölür. (ÖZODUNU' OLUŞUMU.) Biyolojik kökeni sebebiyle odunlar, ayrışık, nemçeker, gözenekli ve anizotroptur. Her ağaç türünün kendine özgü yapıda hususi bir odunu olur. Öte taraftan, aynı odun, toprağa, iklime ve orman bakım şekline bağlı olarak, ağacın senelik gelişiminin başlangıcında ve sonunda, aynı halkalarda değişik kalınlık artmasından ileri gelme değişik teknolojik nitelikler gösterir.
XVIII. yy.'da Duhamel du Monceau'nun öncülüğünü etmiş olduğu, odunun derinlemesine incelenmesini mevzu alan “odunbilim†oldukça yeni bir ilim dalıdır. Uygar odun sanayisini niteleyen kontrplak ve yonga levhaların imalatı şeklinde mevzularda meydana getirilen araştırmalarda bu ilim branşının önemi bilhassa ortaya çıkmaktadır. Odunun, yapılarda ve marangozlukta kulanılması mevzusunda da demir ve betonarmede olduğu şeklinde mekanik nitelikler ve dayanıklılık bilgilerine gereksinme vardır. Odunbilim odunun selüloz ve kimya sanayisi şeklinde yeni kullanım alanlarının da öncülüğünü yapmaktadır (odun kimyası).
Tecim alanına XIX. yy.'ın ikinci yarısında girmeye başlamış olan okume şeklinde yeni tropikal bölge ağaçları (maun ve ada odunları haricinde) mevzusunda odunbilimin gerekliliği daha da belirgindir. Tropikal odunlar hakkında geleneksel bir bilgi mirasına haiz değiliz, bunların endüstri alanına girmeleri sistematik bir şekilde yapılacak araştırmalara bağlıdır.
1. Ateş yakılmak suretiyle kesilerek parçalara ayrılmış ağaç: Sobaya odun atmak.
2. Dayak, sopa: Yeter bundan sonra, odunu kafana yiyeceksin.
3. Odun şeklinde, görgüsüz, kalınca kafalı, anlayışsız kimse. || Odun biçme, bir tomruğu vb. hızar ya da testere ile kesme. || Odun kesmek, ağacı herhangi bir araçla toprağa yakın bir yerden kesip yerden ayırmak. || Odun kırmak, odunu soba, ocak vb. bir mekanda yakılabilecek boyda, küçük parçalara ayırmak. || Odun yarmak, kesilmiş odunlardan kalınca olanlarını boylamasına iki ya da daha çok bölüme ayırmak.
*Bot. Ağaçlarda ham besisuyunu taşıyan damarlarla bunlara birlikte rol alan liflerden ve özekdokudan oluşan madde. (Büyük bitkilerde gövdeyi, dalları ve kökleri oluşturan bu sert maddedir.) [Bk. ansikl. böl.]
*Boyar mad. Boya odunu, ana maddesi polihidroksil ya da metoksilin türevi olan bir grup tabii boyarmaddenin elde edildiği odun. (Bu grupta yer edinen tabii boyarmaddeler, malum mordanlarla yün, pamuk ve ipeği turuncu-sarı, zeytin yeşili ile kırmızıdan mora dek türlü tonlara boyayabilen poligenetik boyarmaddelerdır.)
*Kâğ. san. Kâğıtlık odun, kâğıt hamur harcını yapımında kullanılan endüstri odunu. || Mekanik odun hamur harcını, odundan mekanik yolla elde edilmiş hamur harcı. || Sert odun selülozu, sert odundan (yapraklı ağaç odunu) elde edilmiş hamur harcı. || Yumuşak odun selü lozu, yumuşak odundan (iğne yapraklı ağaç odunu) elde edilmiş hamur harcı
*Kim. Odun kimyası, odun ürünlerini ve bu ürünlerin yararlı kimyasal maddelere (katran, odunkömürü vb.) dönüşümünü inceleyen ilim ve teknik dalı.
*Marangl. ve inş. Odun lifi levha, odunlaşmış liflerin (ekin, keten ve kenevir sapları, mısır kozası vb.) keçeleşme özelliklerinden yararlanarak, tutkal ve katkı maddeleri (ateşe, suya, böceklere karşı) ile karıştırılıp levha haline getirilmiş ahşap araç-gereç. (Bk. ansikl. böl.)
*Org. kim. Odun ruhu, odunun damıtma ürünlerinin, bileşiminde bilhassa aseton, metanol ve asetik asit (°/o 6) bulunan sulu kesimi; sirkeyle beraber eskiden asetik asit üretiminin başlıca kaypağıydı.
*Orm. san. ince lifli odun, içinde çok lif bulunan odun. (Yaş halkalarının çok kalınca olduğu yayvan yapraklı ağaçlarda bolca olur) || Kömür odunu, odun kömürü yapmak için kullanılan, minik boyda kesilmiş odun. (Kömür odununun kalınca ucunun çevresi en fazlaca 20 santimetre ve ince ucununki minimum 5 santimetre olmalıdır) || Odun kömürü - KÖMüR. || Parça odun, sırık ya da doğrudan halindeki kütükler kısa boyda kesilerek ve gerekirse bir kaç kez yarılarak hazırlanan yakacak odun
*Ormanc. ilkbahar odunu, senelik büyümenin genellikle açık renkli iç kısmı. || ince odun, tabii olarak düşen ya da budamadan lanan dallar ya da soba odunu olarak işe yarayan minik boyutlu parçalar halinde kesilmiş ve çıkarılmış odun |j Güz ya da yaz odunu, bir odunsu gövdenin senelik büyümesinin dış kısmı.
*Paleobot. Fosil odunlar, yeryüzündeki tortul topraklarda gömülü bulunan ölü bitkilerin odunsu parçaları. (Bk. ansikl. böl.)
*Teknol. ve Orm. san. Marangozlukta ve yapı işlerinde kullanılmak suretiyle biçilmiş ağaç. (Bk. ansikl. böl.) || Tropikal odun, tropiklerarası bölgelerde yetişen ağaçlardan elde edilmiş kereste.
* sıf. ve a. Kaba, görgüsüz, anlayışsız kimse: Odunun biridir. Odun herif.
* sıf. Odun ağa, anlayışsız, kalınca kafalı, aptal anlamında kullanılan bir sövgü sözü (kaba.). || Odun kafalı, anlayışı kıt.
*ANSİKL. Bot. Odun sözcüğü, damarlı bitkilerin tümünde, kısaca odunsu-otsu bitkilerden tutun da en büyük ağaçlara ka dar tüm bitkilerde, değişik oranda bulunan bir dokular toplamını ifade eder Odunun temel öğesi iletken dokudur; bu doku uzun hücrelerin uç uca ve uzunlamasına kesintisiz olarak birleşmesiyle oluşur; bu hücreler ölüdür ve diri maddeleri boşalmıştır; enlemesine bölmeler genellikle kaybolur ve yan çeperler daima odunlaşır ve türlü tarzda içten kalınlaşır. Bu öğelere damar (ikiçenekliler) ya da trakeit (açıktohumlular) denir; görevleri, köklerin emdiği eriyikleri, kısaca yükselen ham besisuyunu bitkinin her tarafına iletmektir. Bu dokuya genellik; le iki başka doku birlikte rol alır: kalınlaşmış ve odunlaşmış çeperli hücrelerden oluşan lifler ve çeperleri kalınlaşmayan ve türlü işlevleri olan (yedek gıdaları.ve artıkları depolama, ham besisuyunu yatay iletme, vb.) parankima (özekdoku). Genç gövdede, hemen hemen odunlaşmaya başlamış olan iletken borulardan oluşan odun, soymukla bir aradadır ve odun-soymuk demetlerini oluşturur; enine bir kesit üstünde bu tür şeyler yan yana görülür ve soymuk daima kabuğa odundan daha yakın mevcuttur. Genç kökte, odun ve soymuğun dizilişi almaşıktır, kısaca soymuk iki odun demeti içinde yer alır.
Bu iki durumda da oduna birincil odun denir; buna karşılık yaşlı beden ve köklerde bununla birlikte bir de ikincil odun mevcuttur. Yaşlı kök ve gövdelerde özekteş iki bölge görülür: dıştaki soymuk, içteki odundur; bu ikisi, onları doğuran büyütken bir tabakayla (kambiyum) birbirlerinden ayrılır. Birçeneklilerde çoğu zaman ikincil odun oluşmaz; odun ve soymuk, dağınık odun-soymuk demetleri halinde kümelenir. Bununla birlikte bir takım durumlarda, gövdenin ortasındaki parankimanın odunlaşması sertliği sağlar, ikiçeneklilerde ve kozalaklılarda yeni odun tabakalarının oluşması, daima eski tabakaların haricinde olmak suretiyle ilkbaharda başlar ve ıhman iklimlerde sonbaharda biter. İlk damarlar (iletken borular) geniş ve ince çeperlidir; ilkbahar odunu gevşek ve yumuşaktır; güz odunu (ya da yaz odunu) ötekinin aksine, sıkı ve serttir; çünkü damarlar dar, kalınca ve lifler çok ve daha kalınca çeperlidir. iki yapı arasındaki keskin kontrast bu ardışık iki yapı içinde açık seçik bir sınır yaratmaya ve odundaki özekteş (eşmerkezli) halkaların sayısına gore ağacın yaşını oldukça kati bir şekilde belirlemeye yarar. Ağacın kalınlaşması devam ettikçe, içteki tabakalar (halkalar) en eskisinden başlayarak türlü değişikliklere uğrar. Burada odun, türlere gore değişik olarak koyu bir renk alır; yoğunluğu ve sertliği kimi zaman mühim seviyede artar; bu kısım, sanayide kullanılmaya elverişlidir: "özodunu" adıyla anılır. Dış katmanlar ise, tersine daha açık renklidir ve burada odun hafifçe ve yumuşaktır; buna da "diriodun" ismi verilir. Öz ışınları ya da yatay parankima, yatay olarak uzamış demet halinde parankima hücrelerinden oluşur. Bu demetler, çıplak gözle görülemeyecek kadar ince olabileceği şeklinde (mesela akçaağaç, kuş- kirazı), çok kalınca da olabilir (mesela meşe, kayın). Kozalaklılarda odun reçine'lidir, kısaca baştan başa reçine kanallarıyla doludur. Bir takım odunsu ikiçeneklilerde de vaziyet aynıdır.
*Odunun kimyasal bileşimi. Odun, selülozdan (selülozun % 44'ü karbon) ve selülozun sinmiş odunözü (lignin) denen bir maddeden oluşur. Hakkaten glukoz anhidrit denen aslolan selülozun yanında odunda heksozanlar (bilhassa mannan), pentozanlar (en başta ksilanlar), poliüronitler, vb. mevcuttur. Bu bileşikler kimi zaman yarı selülozlar ismi altında toplanır. Odunun sakkarozsuz kısmı olan odunözü tek bir bileşik değildir ve bir sürü odunözünün bileşimi tam anlamıyla açıklığa kavuşturulamamıştır. Odunözünün bir ya da bir sürü yan zincirler içeren bir benzen çekirdeğinden oluştuğu kabul edilir. Bu türlü bileşenlerin birbirine gore oranları oduna az ya da çok sertlik verir. Bununla birlikte, odun çok sayıda başka maddeler ihtiva eder: nişasta, tanen, kâfur, reçine ya da oleorezin, balsam, sıvı yağ, uçucu yağlar (esans), renk maddeleri, şekerler, mineral maddeler, vb. Sanayide bunların hepsinden yararlanılır.
*Marangl. ve inş. Odun lifi levhalar, doğranmış hammaddeleri buğu kazanlarında yumuşattıktan sonrasında bu tarz şeyleri sıcak preslerde sıkıştırarak elde edilir; lüzumlu sertliği kazandırmak için bu levhalar bir süre sonra kurutma fırınlarına gönderilir.
Bir tür yapay tahta olan odun lifi levha, tavan ve duvar kaplamalarında, mobilya ve önüretimli ev yapımında kullanılır. Bir ya da iki yüzü parlatılmış Elka ve Sûmerlit, fındık kabuğundan meydana getirilen MDF bu şekilde levhalardandır.
*Paleobot. Eski dahi olsalar fosil odunlar bilhassa linyitlerde bozulmamış halde ya da mineralleşmiş olarak kalabilirler. Mineralleşme değişik tarzda gerçekleşebilir: kireç ile (kireçleşmiş odun), silis ile (silisleşmiş odun), ya da başka mineral maddelerle. Bir takım fosil odunlar bir taşkömürü oluşumunun başlangıcını gösterir. Fosil odunlan inceleyen bilime paleoksiloloji denir. Mineralleşmiş ya da mineralleşmemiş fosil odunlar, başka fosil bitkisel organlar (tanenli ya da reçineli kesecikler ve çekir dekler) şeklinde hücre içeriklerini korumuş olabilirler. Hücre içeriklerini inceleyen bilime de bitkisel paleositoloji denir.
*Teknol. ve Orm. san. Teknolojik gelişmeler yeni enerji ları ve yeni gereçler yaratmış olmakla beraber, odunlu bitkilerin yapraklarında bulunan klorofilin güneş enerjisinden yararlanarak durup dinlenmeden bireştirip ürettiği bir selüloz-odun- aslı karışımı olan odun gene de ana olma hususi durumunu korumaktadır. Bir takım geleneksel kullanım alanları bugün odundan vazgeçerken bazı yeni kullanım alanları da ortaya çıkmaktadır. Yeni alanlar içinde şunlar sayılabilir: gittikçe artan oranda selüloz hamur harcını üretimi, taşımacılığın devamlı gelişmesi sonucu tahtadan ya da ana maddesi odun olan kartondan meydana getirilen ambalajlar ve nihayet, madenkömürü ya da petrol şeklinde sınırı olan stoklara dayalı kimya sanayisinin aksine, kesim, tarla açma, yangın şeklinde türlü nedenlerle orman varlığı yok edilmemek şartıyla devamlı yenilenebilen bir kaynağa dayalı odun kimya sanayisi (damıtım, hidroliz).
Yeni kullanım alanları, kozalaklılar ve kavak şeklinde yumuşak odunlu ağaçların önemini ve bunlara olan isteği artırdığından, günümüzde sert ağaçların kâğıt sanayisinde, marangozluk ve mobilyacılıkta kullanımı sürmekle beraber, ormancılık yumuşak odunlu ağaçların üretimine yönelmek zorunda kalmıştır Odun olarak ağacın kullanımı fizyolojik yapısından ve kimyasal bileşiminden lanır. Biyolojik kökenli bir doku olan odun, ağaç kesildikten derhal sonrasında, hatta büyük bölümü süre bir süre önce ölür. (ÖZODUNU' OLUŞUMU.) Biyolojik kökeni sebebiyle odunlar, ayrışık, nemçeker, gözenekli ve anizotroptur. Her ağaç türünün kendine özgü yapıda hususi bir odunu olur. Öte taraftan, aynı odun, toprağa, iklime ve orman bakım şekline bağlı olarak, ağacın senelik gelişiminin başlangıcında ve sonunda, aynı halkalarda değişik kalınlık artmasından ileri gelme değişik teknolojik nitelikler gösterir.
XVIII. yy.'da Duhamel du Monceau'nun öncülüğünü etmiş olduğu, odunun derinlemesine incelenmesini mevzu alan “odunbilim†oldukça yeni bir ilim dalıdır. Uygar odun sanayisini niteleyen kontrplak ve yonga levhaların imalatı şeklinde mevzularda meydana getirilen araştırmalarda bu ilim branşının önemi bilhassa ortaya çıkmaktadır. Odunun, yapılarda ve marangozlukta kulanılması mevzusunda da demir ve betonarmede olduğu şeklinde mekanik nitelikler ve dayanıklılık bilgilerine gereksinme vardır. Odunbilim odunun selüloz ve kimya sanayisi şeklinde yeni kullanım alanlarının da öncülüğünü yapmaktadır (odun kimyası).
Tecim alanına XIX. yy.'ın ikinci yarısında girmeye başlamış olan okume şeklinde yeni tropikal bölge ağaçları (maun ve ada odunları haricinde) mevzusunda odunbilimin gerekliliği daha da belirgindir. Tropikal odunlar hakkında geleneksel bir bilgi mirasına haiz değiliz, bunların endüstri alanına girmeleri sistematik bir şekilde yapılacak araştırmalara bağlıdır.
Kaynak: Büyük Larousse
Odun, Odunun Yapısı ve Türleri
Odun yenilenebilir enerji membaı mıdır?
Termitler - Odun Yiyici Türler (Termitermite)
YORUMLAR