Onur isim Fransızca honneur 1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, onur, öz saygı, onur, izzetinefis. 2. Başkalarına ait göster...
Onur
isim Fransızca honneur
1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, onur, öz saygı, onur, izzetinefis.
2. Başkalarına ait gösterdiği saygının dayandığı şahsi kıymet, onur, saygınlık:
Onur
Onur (ya da Onur) bir şahısın görüşleri ve değerlerinin, cemiyet içindeki konumlarıyla ilgilidir. Bununla ilgili olarak, şahıslar kendi değerleri ve başkalarıyla uyumları ışığında toplumda namus anlayışını da yaratırlar. Onur genel anlamda izafi bir kavramdır, insanoğlu ve kültürlerde değişik olarak ortaya çıkmakta; prensipler ve köklüce değişikliklerden ziyade koşullar ve hırslar ışığında da değişmektedir. Kimileri bu durumu sevgi şeklinde tabii bir his olarak karşılayabilirler, ve bununla birlikte kişinin kendine değin bağlılıklarıyla ve kişisel kuralları ve karakterine bağlıdır.
18. yüzyılda (1755) Dr. Samuel Johnson'un tanımına bakılırsa onur ilk olarak ruhun soyluluğu, yüce gönüllülük, ve kabalığın hor görülmesidir. Bu şekilde bir onur bir sürü kuraldan yola çıkarak, kişinin kendine saygısı ile pekişmektedir. Bunun yanı sıra Johnson bununla birlikte onuru kişinin şöhret ve konumu ile ilişkisinden; doğum ve konum ayrıcalıkları ve saygınlık ile de bağdaştırmıştır. Bu şekilde onur ise güçten lanan daha çok duygusal ve etiksel kusursuzluktur. Son olarak, Dr. Johnson'a bakılırsa hanımlar için onur ise iffet ile eş anlamlıdır.
isim Fransızca honneur
1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, onur, öz saygı, onur, izzetinefis.
2. Başkalarına ait gösterdiği saygının dayandığı şahsi kıymet, onur, saygınlık:
"Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez."- T. Buğra.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- onur duymak
- onuruna dokunmak
- (birinin) onuruna ... vermek
- onuruna yedirememek
Birleşik Sözler
- onur belgesi
- onur kıtası
- onur kurulu
- onur üyesi
Onur
Onur (ya da Onur) bir şahısın görüşleri ve değerlerinin, cemiyet içindeki konumlarıyla ilgilidir. Bununla ilgili olarak, şahıslar kendi değerleri ve başkalarıyla uyumları ışığında toplumda namus anlayışını da yaratırlar. Onur genel anlamda izafi bir kavramdır, insanoğlu ve kültürlerde değişik olarak ortaya çıkmakta; prensipler ve köklüce değişikliklerden ziyade koşullar ve hırslar ışığında da değişmektedir. Kimileri bu durumu sevgi şeklinde tabii bir his olarak karşılayabilirler, ve bununla birlikte kişinin kendine değin bağlılıklarıyla ve kişisel kuralları ve karakterine bağlıdır.
18. yüzyılda (1755) Dr. Samuel Johnson'un tanımına bakılırsa onur ilk olarak ruhun soyluluğu, yüce gönüllülük, ve kabalığın hor görülmesidir. Bu şekilde bir onur bir sürü kuraldan yola çıkarak, kişinin kendine saygısı ile pekişmektedir. Bunun yanı sıra Johnson bununla birlikte onuru kişinin şöhret ve konumu ile ilişkisinden; doğum ve konum ayrıcalıkları ve saygınlık ile de bağdaştırmıştır. Bu şekilde onur ise güçten lanan daha çok duygusal ve etiksel kusursuzluktur. Son olarak, Dr. Johnson'a bakılırsa hanımlar için onur ise iffet ile eş anlamlıdır.
Onur Koç
Onur Akın
Onur Sonku
ONUR a.
1. Bir kimsenin kendine karşı duyduğu saygı; özsaygısı, izzetinefis, onur: Onurunu korumak. Onuruna düşkün bir adam.
2. Başkalarına ait gösterdiği saygıdan lanan doyum; onur, gurur: Bu bana ait için büyük bir onur. Onur duymak.
3. Onur kurulu, bir derneğin ya da kuruluşun ilkelerine aykırı davranan üyelerinin davranışlarını inceleyip kabul eden kurul. || Onur üyesi, saygınlığıyla bir dernek ya da kuruluşa onur vereceği düşüncesiyle soçilen üye. || Bir kimsenin, bir şeyin onuruna, bir hiç kimseye saygı göstermek, bir vakası kutlamak amacıyla: Bir kimsenin onuruna yiyecek vermek. || (Bir kimsenin) onuruna dokunmak, bir kimsenin gururunu incitmek: Bunda onuruna dokunacak ne var9 || Onuruna yedirememek, bir kimseden söz ederken, bir dayı, bir davranırı, vb. kendine duyduğu saygıyla bağdaştırmadığı işin tepki göstermek: Onun emrinde emek harcamayı onuruna yediremediği İçin İstifa etti.
1. Bir kimsenin kendine karşı duyduğu saygı; özsaygısı, izzetinefis, onur: Onurunu korumak. Onuruna düşkün bir adam.
2. Başkalarına ait gösterdiği saygıdan lanan doyum; onur, gurur: Bu bana ait için büyük bir onur. Onur duymak.
3. Onur kurulu, bir derneğin ya da kuruluşun ilkelerine aykırı davranan üyelerinin davranışlarını inceleyip kabul eden kurul. || Onur üyesi, saygınlığıyla bir dernek ya da kuruluşa onur vereceği düşüncesiyle soçilen üye. || Bir kimsenin, bir şeyin onuruna, bir hiç kimseye saygı göstermek, bir vakası kutlamak amacıyla: Bir kimsenin onuruna yiyecek vermek. || (Bir kimsenin) onuruna dokunmak, bir kimsenin gururunu incitmek: Bunda onuruna dokunacak ne var9 || Onuruna yedirememek, bir kimseden söz ederken, bir dayı, bir davranırı, vb. kendine duyduğu saygıyla bağdaştırmadığı işin tepki göstermek: Onun emrinde emek harcamayı onuruna yediremediği İçin İstifa etti.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR