oyalamak(I ) (-i) 1 . Belli başlı bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üstüne çekmek, meşgul etmek: "Gazino varmı...
oyalamak(I )
(-i)
1 . Belli başlı bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üstüne çekmek, meşgul etmek:
"Gazino varmış / Denize karşı / Beni oyalarmış / Dükkânlarıyla çarşı"- B. Necatigil.
2 . Zaman kazanmak için aldatmak.
3 . Eğlendirmek, hoşça zaman geçirtmek:
"Bizler onu eğlendirdiğimiz kadar o da bizi oyalamıştı."- F. R. Atay.
4 . Bekletmek.
oyalamak (II)
(-i)
(-i)
1 . Belli başlı bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üstüne çekmek, meşgul etmek:
"Gazino varmış / Denize karşı / Beni oyalarmış / Dükkânlarıyla çarşı"- B. Necatigil.
2 . Zaman kazanmak için aldatmak.
3 . Eğlendirmek, hoşça zaman geçirtmek:
"Bizler onu eğlendirdiğimiz kadar o da bizi oyalamıştı."- F. R. Atay.
4 . Bekletmek.
oyalamak (II)
(-i)
- Oya ile süslemek:
OYALAMAK g.f.
1. Bir kimseyi (araç tümleci +) oyalamak, ilgisini, dikkatini belirgin bir süre için başka bir yöne çekerek onun dert edindiği şeyi düşünmemesini sağlamak; avutmak, eğlendirmek: Hasta yatağında fıkralar anlatarak onu oyalamaya çalışır.
2. Bir kimseyi (araç tümleci +) oyalamak, türlü hilelere, oyunlara başvurarak onun herhangi bir fiil için harekete geçmesini engellemek, ona vakit kaybettirmek ya da bu yolla vakit kazanmak: Şaşırtma manevralarıyla düşman ordusunu oyalamak. Türlü bahanelerle alacaklılarını oyalıyor. Bu şekilde taktiklerle bizi oyalamak istiyorlar.
3. Bir şey söz konusuysa, bir kimsenin hoşça zaman geçirmesini sağlamak ya da onun çok zamanını alabilmek: Bu kitap seni trenin kalkış saatine kadar oyalar. O iş beni çok oyaladı.
♦ oyalanmak dönşl. f.
1. Bir şey yaparak eğlenmek, vakit geçirmek: Sabahları müzik dinleyerek bir süre oyalanmak. Bulmaca çözerek oyalanmak.
2. Süre yitirmek ya da çok ağırdan alabilmek, yapılması gerekeni değildir de başka şeyleri yapmak: Oyalanmayın, derhal işinizin başına dönün! Bu şekilde oyalanırsan, ödevlerini bitiremezsin.
♦ oyalanmak edilg.f. Süre yitirmek, eğleşmek, gecikmek: Kar yüzünden tren yollarda çok oyalandı.
♦ oyalandırmak ettirg. f. Oyalanmasına yol açmak, oyalanmasını sağlamak.
OYALAMAK g. f. Bir şeyi oyalamak, oya yaparak ya da oya geçirerek onu süslemek.
♦ oyalanmak edilg. f. Oyalamak eylemine mevzu olmak.
1. Bir kimseyi (araç tümleci +) oyalamak, ilgisini, dikkatini belirgin bir süre için başka bir yöne çekerek onun dert edindiği şeyi düşünmemesini sağlamak; avutmak, eğlendirmek: Hasta yatağında fıkralar anlatarak onu oyalamaya çalışır.
2. Bir kimseyi (araç tümleci +) oyalamak, türlü hilelere, oyunlara başvurarak onun herhangi bir fiil için harekete geçmesini engellemek, ona vakit kaybettirmek ya da bu yolla vakit kazanmak: Şaşırtma manevralarıyla düşman ordusunu oyalamak. Türlü bahanelerle alacaklılarını oyalıyor. Bu şekilde taktiklerle bizi oyalamak istiyorlar.
3. Bir şey söz konusuysa, bir kimsenin hoşça zaman geçirmesini sağlamak ya da onun çok zamanını alabilmek: Bu kitap seni trenin kalkış saatine kadar oyalar. O iş beni çok oyaladı.
♦ oyalanmak dönşl. f.
1. Bir şey yaparak eğlenmek, vakit geçirmek: Sabahları müzik dinleyerek bir süre oyalanmak. Bulmaca çözerek oyalanmak.
2. Süre yitirmek ya da çok ağırdan alabilmek, yapılması gerekeni değildir de başka şeyleri yapmak: Oyalanmayın, derhal işinizin başına dönün! Bu şekilde oyalanırsan, ödevlerini bitiremezsin.
♦ oyalanmak edilg.f. Süre yitirmek, eğleşmek, gecikmek: Kar yüzünden tren yollarda çok oyalandı.
♦ oyalandırmak ettirg. f. Oyalanmasına yol açmak, oyalanmasını sağlamak.
OYALAMAK g. f. Bir şeyi oyalamak, oya yaparak ya da oya geçirerek onu süslemek.
♦ oyalanmak edilg. f. Oyalamak eylemine mevzu olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR