Şikeste Nedir?

ŞİKESTE sıf. (fars. şikestenden şikeste). Esk. 1. Kırık, kırılmış. 2. Bozguna uğramış, yenilmiş: Leşkeri şikeste (yenilmiş asker). ...

ŞİKESTE sıf. (fars. şikestenden şikeste). Esk.

1. Kırık, kırılmış.

2. Bozguna uğramış, yenilmiş: Leşkeri şikeste (yenilmiş asker).




3. mutsuz, kederli, gücenmiş: Hatır-şikeste (gücenmiş, gönlü kırılmış).

4. Şikeste-bal — ŞİKES- TEBAL. || Şikeste-bazu, kolu kırılmış; tesiri, gücü bitmiş, kuvveti kalmamış. || Şikeste-bend, kırık ya da yarayı tedavi eden, kırıkçı; sargı bezi. || Şikeste-beste - ŞİKESTEBESTE. || Şikeste-dil - ŞİKESTE DİL || Şikeste-hal - ŞİKESTEHAL. || Şikeste-pa, ayağı kırılmış. || Şikeste-tali, talihsiz. |j Şikeste-zeban — ŞİKESTEZEBAN


—Hat. Nestalik yazının hattat ve kâtipler tarafınca süratli ve kurallara uyulmadan yazılan şekline verilen isim. (Bk. ansikl. böl.)


—ANSİKL Hat. Şikeste nestalik de denilen bu yazı XVII. yy.'da Safeviler döneminde İranda ortaya çıkmıştır ve İran ile Afganistanda günümüzde de az da olsa kullanılmaktadır. OsmanlIlarda uygulanım alanı bulmayan bu yazının çok yalın şekline yalnızca şeyhülislamlık dairesindeki kimi belgelerde rastlanmaktadır; bu tür şeyler da daha çok nestalik yazıya yakın örneklerdir.

Kaynak: Büyük Larousse







ŞİKESTE (TDK)


1 . Kırılmış, kırık.




2 . mecaz Yenilmiş, yenik düşmüş.

3 . mecaz Gücenmiş, kırgın, kederli.


Ad: şikeste talik.jpg

Şikeste nestalik

, ŞÃKESTE olarak da bilinir, kuralları kırılarak (Farsça şikeste: “kırıkâ€) yazılan nestalik yazı.


17. yüzyıl başlarında Safeviler döneminde İran'da ortaya çıktı ve yalnız İran, Afganistan, sınırı olan seviyede de Hindistan'da, bilhassa yazışmalarda şikeste talik ve nestalikin yerine kullanılarak günümüze kadar geldi. Malum en eski örneği, Safevilerden Şah I. Süleyman'ın valilerinden Mürteza Kulihan Şamlu'nun (ö. 1688) yazdığı bir nottur.


Bu yazının bir ölçüye kadar olgunlaşmış olmasına bakılarak, şikeste nestalikin 17. yüzyıldan küçük çapta ilkin ortaya çıkmış olduğu ve bir gelişme periyodu geçirdiği . Şikesteyi ilk yazan bir başka şahıs de Şefia unvanıyla tanınan Muhammed Şefi-i Herevi'dir (ü. 17. yy sonu- 18. yy başları). Bu tarz şeyleri Mirza Hasan-ı Kirmani (ö. 1675?), Muhammed Muhsin-i Komi (ö. 1684?), Muhammed İbrahim-i Komi (ö. 1703?), Muhammed Aliyy-i İsfahani (ö.1748?) şeklinde hattatlar izledi ve her birisi şikestenin gelişmesine katkıda bulundu. Ama şikesteyi güzelliğinin doruğuna çıkaran Abdülmecid-i Talkâni (ö. 1771) oldu. Onun ortaya koyduğu bir takım karmaşık birleşme biçimlerinin okunuşta güçlük yaratması, 19. yüzyılda şikesteyi basitleştirme gayretlerine yol açtı, ama büyük bir başarı sağlanamadı. Bugün Tahran'daki Encümen-i Hoşnuvîsân-i İran (İran Hattatlar Encümeni) adlı okulda Talkâni'nin yolu izlenmektedir. En büyük şikeste ustaları Yedullah Kabuli ve Rıza Muşaşai'dir. Türkiye'de fazla tutulmamış olan şikeste, Bâb-ı Fetva'da pek yalın sayılacak bir şekilde kullanılmıştır.

Şikeste talik

, kuralları kırılarak (Farsça şikeste: “kırıkâ€) yazılan talik yazı.

Normalde birleşmeyen harfler de diğer harflere bağlanarak yazılır. Bu sebeple harf ve sözcükler iç içe girerek karmaşık bir görünüm alır. Bununla birlikte bak. talik.
Kaynak: Ana Britannica


Şikeste Nesta‘lik

.
Ad: şikeste.jpg



“Kırık nesta‘lik†anlamına gelen bu yazı, nesta‘lik yazının kâtip ve hattatlar tarafınca hızlıca ve kaideleri kırılarak yazılması sonucunda XI. (XVII.) yüzyıl ortalarında Safevîler devrinde ortaya çıkmış, kısa zamanda benimsenmiş, çoğu zaman devlet dairelerindeki yazışmalarda ve günlük yazılarda kullanılmaya başlanmıştır. Birleşmeyen harfler bu yazıda birbiriyle ve başka harflerle birleşir. Kelimeler kısa yazılır, bir kelime başka kelimeye bağlanır. Kâseye çok benzeyen sîn, kaf ve nûn şeklinde harfler iki şekilde, doğrusu yuvarlak ve takriben nesih yazısındaki şeklinde fakat aşağı doğru uzun, dikey harfler kısa, yatay harfler ise uzunca yazılır. Şikeste nesta‘lik yalnız İran'da, az oranda Afganistan'da ve Osmanlılar'da çok rahat bir biçimde Şeyhülislâmlık Dairesi'nde kullanılmıştır.


Ta‘lik, nesta‘lik ve şikeste nesta‘lik karakterini taşıyan 1059 (1649) tarihindeki üç yazıdan meydana gelen bir kıta yazısına dayanılarak şikestenin Safevîler'den I. Şah Süleyman zamanının Murtaza Kulı Han Şamlû tarafınca buluş edildiği ileri sürülmüştür. Bir takım araştırmacılar, şikesteyi Şefîa adıyla meşhur olan Muhammed Şefî‘ Herevî Hüseynî'nin meydana çıkardığını ve bu sebeple ona “hatt-ı Şefîaî†denildiğini ileri sürerse de bu doğru değildir. Bu mevzuda genel görüş, Şefîa'nın bu yazıyı Murtaza Kulı Han'dan öğrendiği ve bu yazının gelişmesinde mühim rol oynadığıdır.


XI. (XVII.) yüzyılda yetişen Mirza Hasen-i Kirmânî, Muhammed Muhsin Kûmî ve oğlu Muhammed İbrâhim Kûmî'den sonrasında XII. (XVIII.) yüzyılda Safevîler'in son devrinde yaşayan Dervîş Abdülmecîd TalkĞnî ile şikeste nesta‘lik yeni bir renk kazanmıştır. Kısa süre önce türlü şivelerde yazılan bu yazı onun yardımıyla kısmen durağan kurallara bağlanmış, nesta‘likin İmâd ile kemale erişmesi şeklinde şikeste nesta‘lik de onunla zirveye ulaşmıştır.


XIII. (XIX.) yüzyılda Kaçarlar zamanında Dervîş Abdülmecîd'in üslûbu Neşât-ı İsfahânî ve Mirza Ebü'l-KĞsım KĞimmakĞm-ı Ferâhânî ile Ali Ekber Gülistâne tarafınca devam ettirilmekle beraber bir takım hattatlar Dervîş Abdülmecîd'in yolundan ayrılarak şikesteyi okunması ve yazılması güç, girift bir hale getirmiştir. Bu karışıklığın önüne geçmek için XX. yüzyıl başlarında KĞimmakĞm-ı Ferâhânî, Hasan Ali Han, Emîr Nizâm Kerrûsî ve Emînüddevle şikestenin nesta‘like yakın mütevazi bir biçimde yazılması için çaba göstermiş, ama şikestedeki türlü anlayışlar ve üslûplar uzun seneler sürmüştür. Tahran'da 1980'de kurulan Encümen-i Hoşnüvîsân-ı Ãrân tarafınca piyasaya çıkan bir takım kitaplar vasıtasıyla Dervîş Abdülmecîd TalkĞnî üslûbuna dönme çabalarının başladığı görülmektedir. Halen İran'da Yedullah Kâbülî Hânsârî ile Rızâ Moşaşaî bu yazının en usta sanatkârlarıdır.


Osmanlılar'da Nesta‘lik. Yazma eserlerin elden ele dolaşması, siyasî münasebetler yanında edebiyat çevrelerinin birbiriyle olan yakın ilişkileri, Osmanlı sarayının İranlı sanatkârlara kapılarını açması, nesta‘lik yazının Fâtih Sultan Mehmed devrinde İstanbul'da yayılmasına sebep olmuştur. Bu tarihlerde Sâbir, Hâmidî, Esedullah-ı Kirmânî şeklinde hattatlar Azerbaycan ve İsfahan'dan gelip İstanbul'a yerleşmişti. Nesta‘likin bu ilk öncüleri İran nesta‘likinin garp üslûbuna mensup sanatkârlardı. Bu sebeple İstanbul ilkin garp üslûbunu benimsemişse de kısa zamanda Horasan üslûbuna dönmüştür. İmâd'ın üslûbu öğrencilerinden Buharalı bir Türk olan Derviş Abdî-i Mevlevî tarafınca İstanbul'da yayılmaya başlamış, Derviş Abdi'nin öğrencileri Tophaneli Mahmud Nûri, Siyâhî Ahmed Efendi ve onun talebesi Durmuşzâde Ahmed ile Osmanlı nesta‘lik üslûbu büyük bir gelişme kaydetmiştir. Mîr Ali Herevî ve İmâd'ın yazılarını inceleyerek yetişen Kazasker Abdülbâki Ârif Efendi İstanbul'da nesta‘likin ikinci kurucusu olarak kabul edilir.


Daha XI. (XVII.) yüzyılda İmâd'ın sanatına yaklaşmayı başaran Türk hattatları XII. (XVIII.) yüzyılda Kazasker Dedezâde, III. Ahmed devrinde (1703-1730) pek çok binanın kitâbelerini yazan Şeyhülislâm Veliyyüddin, Hekimbaşı Kâtibzâde Mehmed Refî şeklinde Osmanlı hattatları İmâd'ın derecesine ulaşarak İmâd-ı Rûm diye anılmış, bilhassa celî nesta‘likte büyük başarı elde etmiştir. Yesârî Mehmed Esad ilk zamanlarında İmâd'ın üslûbunda yazarken bir süre sonra harfleri bazan minik, bazan büyük yazmak suretiyle nesta‘lik ve celîsinde yeni bir üslûp arama yoluna girmiştir. 1196'da (1782) yazdığı üsküdar Hacı Selim Ağa Kütüphanesi kitâbesinde tüm harflerde kati ölçüler içinde iken Topkapı Sarayı'nda 1204'te (1789) yazdığı Mihrişah Sultan Dairesi kitâbesindeki harf ölçüleri daha büyüktür. Yaşamının son yıllarında ise İmâd'ın en güzel harflerini seçerek harflerde kati ölçüleri ve âhengi elde etmiş, bu şekilde ileride oğlu Yesârîzâde Mustafa İzzet tarafınca kurulacak olan Türk nesta‘lik ekolüne zemin hazırlamıştır. Yesârîzâde Mustafa İzzet, Mehmed Güvenli, Abdülkadir, Arapzâde Sa‘dullah, Mehmed Şehâbeddin ve celî sülüsün üstadı Yesârîzâde Mustafa Râkım onun tanınmış öğrencilerindendir. Bu sanatkârlar sonradan Yesârîzâde ekolüne dönmüştür.


Yesârî'nin ölümünden sonrasında oğlu Yesârîzâde Mustafa İzzet, ortalama 1215'ten (1800) itibaren nesta‘liki kendi anlayışına gore değiştirerek yeni kurallar ortaya koymuştur. Babasının noksan bıraktığı bölgeleri tamamlamış, bu şekilde Yesârîzâde Mustafa İzzet ekolünü kurmuş, nesta‘lik ve celîsinde kati ölçüler belirlemiştir. Hiçbir İslâm ülkesinde nesta‘lik ve bilhassa kitâbelerde, cami levhalarında kullanılan celî şekli Osmanlı hat sanatındaki seviyeye ulaşamamıştır. İran yazısında harflerde kati ölçüler yoktur. Keşîdeli harfler sekiz-on bir nokta uzunluğunda yazılırken Yesârîzâde keşîdelerde uzunluğu on-on bir nokta olarak kabul etmiştir. Kâse görünüşlü harflerin iç genişliği İran ekolünde çoğu zaman iki buçuk nokta genişliğindeyken Türk ekolünde üç noktadır. İran ve Türk nesta‘likinde harflerin ve bu sebeple kelimelerin fizyolojik görünüşü de farklıdır. Yesârîzâde'nin elinde harfler yataylaşmış, İran ekolünde ise sağdan sola kayar şeklinde yayvan bir görünüş almıştır. Başka bir ifadeyle İran nesta‘likinde harfler ve kelimeler profilden bakılan bir insan ya da cisim görünümündeyken Türk nesta‘likinde cepheden bakılan bir insan ya da cisim görünümündedir.


Yesârîzâde'nin öne çıkan öğrencileri Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı, Ali Haydar Bey, Kazasker Mustafa İzzet ve Abdülfettah Efendi şeklinde yüksek devlet memuriyetlerinde bulunan kimselerdir. Bununla birlikte Çarşambalı Hacı Ârif ve özellikle Yesârîzâde ekolüne ayrı bir renk katan, âdeta onun bir kolunu kuran ve nesta‘likle sülüste ve celîlerinde XX. yüzyıl hattatlarının yetişmesinde büyük rol oynayan Sâmi Efendi bu ekolün en meşhur simalarıdır. Mehmed Nazif, Ömer Vasfi, Rifâî Aziz Efendi, Hulûsi Yazgan ve Necmeddin Okyay, Sâmi Efendi'nin en ünlü öğrencileridir. Bununla birlikte Halim Özyazıcı, Kemal Batanay ve Osmanlı-Türk hattatlarının son büyük halkasını teşkil eden Hamit Aytaç nesta‘lik üstatlarındandır. Günümüzde nesta‘lik yazının eğitim, öğretim ve tanıtılması Necmeddin Okyay ile Kemal Batanay'ın öğrencileri tarafınca sürdürülmektedir.

Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi




 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Şikeste Nedir?
Şikeste Nedir?
http://www.muhteva.com/wp-content/uploads/2017/04/62136d1487951823-sikeste-nedir-sikeste-talik.jpg
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/sikeste-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/06/sikeste-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content